Kültür Sanat ‘Açlık Oyunları’ ezber bozacak

‘Açlık Oyunları’ ezber bozacak

20.05.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

Hem kitaplarıyla hem de sinema uyarlamasıyla fırtınalar estiren “Açlık Oyunları” serisinin yeni kitabı “Kuşların ve Yılanların Şarkısı”, bugün DEX Yayınları tarafından tüm dünya ile aynı anda Türkiye’de okurla buluşuyor. Kitabın editörü Senem Kale, Milliyet’le yeni kitabın ayrıntılarını paylaştı...

‘Açlık Oyunları’ ezber bozacak

Suzanne Collins’in efsanevi serisi ‘Açlık Oyunları’nın ilk kitabı 2008’de basıldığında gençlik-fantastik kitapları yavaş yavaş tüm dünyayı etkisi altına almaya başlıyordu ve altın çağına yaklaşıyordu. Bir taraftan süper yakışıklı vampirler, kurt adamlar türü sulandırıp daha eğlenceli hale getirirken bir taraftan da cesur genç kadın kahramanlar daha görünür olmaya başlamıştı. Özellikle kadın yazarların ele geçirdiği bu alt türde, gelecekte dünyayı baltalı kaslı genç ya da sihir ustası yaşlı adamlar değil özel güçleri olmayan, zeki kadınlar kurtarıyordu. Günümüze kadar yüzlerce benzeri yazılan ve çok sevilen distopik gençlik romanlarının bu anlamda hem ilk hem de fantastik türe getirdiği feminist yorumla en iyi örneği ‘Açlık Oyunları’ serisiydi.

Haberin Devamı

Kitap öyle büyük bir okur kitlesi yakalamıştı ki tüm gençler roman kahramanları gibi selamlaşmaya, romanda geçen mıntıkaların işaretlerini taşımaya, kahraman Katniss gibi saçlarını örmeye başladılar. Elbette bu hemen Hollywood’un dikkatini çekti ve çok iyi bir prodüksiyon ile üç kitaplık ‘Açlık Oyunları’ serisinden 4 gişe rekortmeni film çıkardı.

Ezeli tartışma

Serinin en önemli özelliklerinden biri de ırk, din, dil, yaş, cinsiyet, sınıf fark etmeksizin tüm gençlere, ‘Dünyayı sadece zekanızla ve ama mutlaka dayanışarak kurtarabilirsiniz’ umudunu verebilmesiydi. Herkesin 10 yıldır beklediği serinin yeni kitabı ‘Kuşların ve Yılanların Şarkısı’ bugünden itibaren okuruyla buluşuyor. Kitap okurlarını bu kez Katniss’in katıldığı 74. Açlık Oyunları’ndan çok daha öncesine götürüyor: 10. Açlık Oyunları’na... İsyancıların savaşından yeni çıkmış ve mıntıkaları zorlukla dize getirmiş fakir Panem’e... Başkentte, bir zamanların güçlü Snow ailesinin, zekâsından başka hiçbir zenginliği kalmayan vârisi 18 yaşındaki Coriolanus Snow (yani ileride korkunç bir diktatör olacak Başkan Snow) Açlık Oyunları’nda akıl hocası olarak ona ödül kazandırıp üniversiteye gitmesini sağlayabilecek haracının (Açlık Oyunları’na katılacak kişinin) kim olduğunun açıklanmasını merakla bekler. 12. Mıntıka’dan bir kızın kendine atandığını öğrendiğinde hayalkırıklığına uğrar çünkü en fakir mıntıkadan hem de bir kızın açlık oyunlarını kazanması imkânsızdır.

Haberin Devamı

Fakat, sizin de tahmin ettiğiniz gibi olaylar hiç de beklendiği gibi gelişmez. Devamını söyleyip muhteşem sürprizleri ve okuma zevkini baltalamayalım.

Ama yine de Suzanne Collins’in ezber bozduğunu ve bu dönemde tekrar alevlenen bir tartışmayı körükleyeceğini söyleyelim: İnsanlar kötü mü doğar, kötü mu olur, düzen insanları nasıl ve nereye kadar etkiler? İyilik ve kötülüğün sınırları nerelerde gezinir? Bilim ahlakı toplumsal ahlakın neresine düşer?

Bayram hediyesi

Bir başka Suzanne Collins yeniliği, genç fantastik türde belki de ilk kez ileride diktatör olacağını bildiğimiz bir erkeği kahraman yapması. Kötülerden kahraman olur mu? Elbette bu romandaki Snow muhteşem ayrıntılar, alt okumalar, diğer kitaplarla göndermeler ve muhteşem sürprizlerle dolu, kötülüğe dair ezberlerimizi bozuyor yani. Snow’un aslında kendini var edecek kadar güçlü bir karakter olduğunu belki de yazardan bile önce onun yaşlı haline hayat veren Donald Sutherland keşfetmiş. Türkiye’de de DEX Yayınları’nın, tam da Gençlik ve Spor Bayramı’nın ertesine denk gelen bu tarihi kaçırmayıp, dördüncü kitabı dünyayla aynı anda yayınlayarak, bir şekilde gençlere bayram hediyesi olarak sunması, bizce özellikle şu günlerde alkışlanacak bir karar.

Haberin Devamı

Ve bu karar seriye başlamamış olanlar için bir şölene dönüştürülebilir hatta. Çünkü seriyi son kitaptan başlayarak okumak hikâyeden alınacak zevki ikiye katlayacaktır. Üzerine de romanlar kadar derinlikli ve renkli olmasa da gayet sürükleyici olan filmleri izleyerek de karantinadan tam bir ‘bibliyo-sinefil’ olarak çıkabilirsiniz.

O zaman bir kez daha... ‘Açlık Oyunları başlasın ve şans hep sizden yana olsun!’”