Kültür Sanat 'Ferhan Abi, ‘Kral Çıplak’ diyen çocuk'

'Ferhan Abi, ‘Kral Çıplak’ diyen çocuk'

13.11.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

“Şahları da Vururlar”ın yönetmeni Volkan Sarıöz, “Ferhan Abi’nin bir derdi vardı, hayatı boyunca o derdini metinlerinde ve sahnede anlattı. ‘Kral Çıplak’ diyen çocuğa benziyor bu anlamda” diyor.

Ferhan Abi, ‘Kral Çıplak’ diyen çocuk

Seyhan Akıncı - "Bunun akılsızca bir macera olduğunun farkında olsam da” der Tolkien, “Peri masalları üzerine konuşmak niyetindeyim.” Ferhan Şensoy hayatı boyunca bizi o peri masalına inandırmak için yaşadı adeta. Bunu ömrünü adadığı tiyatroya ev sahipliği yapan Ses 1885’in kapısından girdiğinizde çok daha iyi anlıyorsunuz. Ses 1885, uzun bir aradan sonra Ferhan Şensoy’un hayatının son döneminde yeniden sahnelemek için çaba sarf ettiği Ortaoyuncular’ın manifestosu kabul edilen “Şahları da Vururlar” oyunuyla kapılarını açtı. 26. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında Volkan Sarıöz’ün yönetmenliğinde yeniden tiyatroseverlerle buluşan oyunu ve Ferhan Şensoy’un Türk Tiyatrosu’na etkisini konuşmak üzere Volkan Sarıöz ile bir aradayız.

Haberin Devamı

Sahnenin ucunda “Şahları da Vururlar” teksti duruyor. Merakla elime alıp karıştırırken son provaların heyecanı ve telaşı içinde olan Sarıöz’e; Ferhan Şensoy, bir söyleşisinde Erol Günaydın’ın kendisini tiyatromuzun Don Kişot’u olarak tanımladığını anlatıyor. Tiyatro evreninin bir parçası olarak siz nasıl tanımlarsınız? diye soruyorum. Sarıöz, “Bir abi, bir tiyatro adamı olarak tanımlayabilirim. Ferhan Abi çünkü benim için bir hoca. Tiyatro yapmak istediğim zamanlardan bugüne Ferhan Abi ve onun kuşağı benim için hep hocaydılar. Benim dünyamda hâlâ da öyleler” diye yanıtlıyor.

“Artık herkes Ferhan Abi”

Bu kadar özel bir ismin bıraktığı koltukta oturuyor olmak ardınızda ne kadar iyi işler olursa olsun zor olmalı. Volkan Sarıöz için de durum farklı değil... “Onun koltuğunda oturuyor gibi hissetmiyorum” diye başlıyor anlatmaya: “Ferhan Abi’nin tiyatrosunda onun arkadaşları ve ekibiyle birlikte onun yazdığı bir oyunu sahneye koymak için buradayım. Çok da heyecanlı ve sevinçliyim. İlk duyduğumda zaten ‘Nasıl böyle bir şey olabilir?’ dedim. Mümkün değil diye düşündüm, çünkü benim için Ferhan Abi’nin metinlerini sahnelemek Ferhan Abi olmadan imkânsızdı. Olacak iş değil diye düşündüm. Ardından madem olması gerekiyor o zaman tekste gömüldüm. Teksti okudukça şunu dedim: ‘Ferhan Abi’nin yerini doldurmaya çalışma Volkan, böyle bir şey mümkün değil. Bütün hikâyesiyle metni anlatmaya çalış.’ Buradaki bütün oyunculara da en başından beri aynı şeyi söyledim, ‘Ferhan Abi’nin yerini doldurmaya çalışmayacağız ama her birimiz sahnede onun sözlerini söyleyeceğiz. Yani artık herkes Ferhan Abi.’”

Haberin Devamı

Peki, bu teklif size nasıl geldi ve nasıl mümkün oldu diye soruyorum, “Işıl Kasapoğlu benim hocam, Semaver Kumpanya’da bir başka oyunun provasında, ‘Ferhan Abi’nin tiyatrosunda ‘Şahları da Vururlar’ı sahneleyeceksin” dedi. Işıl Hoca bir şey dediğinde her zaman ‘Evet’ derim. Ve ‘Evet’ dedim. Ama bu evetin içinde nasıl olurlar vardı” diye yanıtlıyor Sarıöz. Evine gidince yaptığı ilk şey kütüphanesindeki teksti çekip almak olmuş: “Okudum ve ‘Ben bunu nasıl yapacağım?’” dedim diye anlatıyor. Herkesin kafasındaki ilk soru Ferhan Şensoy’un yerine kimin olacağı olmuş. “Ben de ‘Ferhan Abi’nin yerine kimse olmasın, onun ekibi bu oyunu anlatsın’ dedim” diyor ve ekliyor: “Çünkü onun yerini doldurmak mümkün değil. Bir derdi vardı ve hayatı boyunca o derdini metinlerinde ve sahnede anlattı. Don Kişot’tan farklı olarak savaşı, hayali de değildi. Gerçekten ejderhalarla yeldeğirmenleri gibi savaştı.”

Haberin Devamı

Başka bir dil gerekiyor

Ortaoyuncular’ın manifestosu olarak kabul edilen ve İran’daki Şah Rıza dönemini anlatan oyunu bugüne uyarlarken metinde süre dışında herhangi bir kaygısı olmamış ekibin. Yavuz Pekman’ın metnin özünü kaybetmeden yaptığı düzenlemeyle iki saate getirilmiş süre. “Herkes çeşitli göndermeler okuyabilir. Kendi adıma ben bu hikâyeden çok güzel dersler ve sözcükler çıkardım” diyor. Sarıöz için bu oyunun en değerli cümlesi “Oyunun kuralından çık”. Ferhan Şensoy’un satranç üzerinden anlattığı kuralları değiştirme önermesini üç yaşındaki oğluyla satranç oynarken bizzat deneyimlediğini aktarıyor Sarıöz: “Oyunun hazırlık aşamasında üç yaşındaki oğlumla satranç oynuyordum en önemli taş şah diye anlatırken, oğlum atı göstererek ‘Ben bunu sevdim, at bence en önemlisi’ dedi. Kuralların olmadığı çocuk zihninde at ya da piyon en değerli taş olabilir. Ferhan Abi de zaten ‘Kral Çıplak’ diyen çocuğa çok benziyor bu anlamda. Ben de benzer şekilde düşünüyorum. Sözcüklerimizin yapısını değiştirmeden dünyamızın değişmeyecek. Başka bir dil kullanmaya başlarsak belki dünyanın değişme olasılığı var.”

Haberin Devamı

“Şahları da Vururlar”, İran Devrimi’ne uzanan Şah Rıza dönemini anlatıyor. Oyun 1980’lerin ilk yarısı boyunca aralıksız 586 defa sahnelenmiş. Ve 42 yıl aradan sonra yeniden tiyatroseverlerle buluşuyor. İran’da bugün bambaşka bir kuşak yine özgürlüğü için mücadele etmekte... Metnin ve hayatımızın değişmeyen gerçeği özgürlük mücadelemiz, yeni kuşağı Ses’in kapısından sokacak mı? diyorum “Ses’in kapısından yeni kuşağı ne sokar bilmiyorum” diyor ve sürdürüyor Sarıöz: “Ama girsinler tabii, çok güzel olur. Sadece Ses 1885’in değil pek çok tiyatronun kapısından girsinler. Pek çok sanatsal aktivitenin peşinden koşsunlar. Merak etsinler. Çünkü sanat önemli bir eylem. Ve bu eylemin bir parçası olmak çok değerli.”

Haberin Devamı

Ferhan Abi, ‘Kral Çıplak’ diyen çocuk

1989’dan beri Ortaoyuncular’ın evi

1885 yılında Mimar Campanaki tarafından yapılan Ses Tiyatrosu; 87 yıl tiyatro, 17 yıl da sinema olarak hizmet verdikten sonra 1989 yılında Ferhan Şensoy tarafından bir bölüm hissesi alınarak tekrar tiyatroya çevrildi.

Derya ve Ferhan Şensoy yönetmen yardımcısı koltuğunda

Ses 1885’te herkes tatlı bir telaş içerisinde. Yıllar önce bir söyleşi için bir araya geldiğimiz Derya Şensoy’a gözüm ilişiyor. Sanki bir anda büyümüş gibi. Ablası Ferhan’la birlikte yönetmen yardımcılığı yapıyorlar oyunda. Volkan Sarıöz, Şensoy kardeşleri, “Ses 1885’in güçlü sahipleri var. Çok büyük ve güzel yüreklerle ve çok çalışkan bir şekilde ekiple birlikte bu tiyatroya sahip çıkmış durumdalar. İyi ki varlar, iyi ki yapıyorlar. Eminim çok yakın zamanda onları sahnede göreceğiz, oyun yönetmenliğinde göreceğiz, burada pek çok şeyi yaparken, yaratırken göreceğiz. Çok iyiler. Burada tanıştım onlarla ve oldukça etkilendim. İyi ki tanıştım dediğim insanlar oldular” diye anlatıyor.