Kültür Sanat Onlar nereye gitti?

Onlar nereye gitti?

06.02.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Onlar nereye gitti?

Onlar nereye gitti





Onlar nereye gitti
"Güneyli Bayan" / Yazan: Bilgesu Erenus / Rejisör: Serap Eyüboğlu / Reji Asistanı: Görkem Öktem / Dekor - Kostüm: Candan Günay / Işık: Erdal Güner / Müzik: Cem İdiz / Oynayanlar: Hülya Savaş, Hakan Özgömeç.

Güneyli Bayan", Amerikan paranoyasının ürettiği "şiddet"in dünyayı günümüzdeki kadar kontrolsüz biçimde tehdit etmediği, Hiroşima’dan hemen sonra en yıkıcı semptomlarını aile içi şiddette (!) gösterdiği dönemden bir kesit sunuyor. Paranoyanın Mc Carthy döneminde "cadı / komünist avı" dışsallaştırmasıyla ulaştığı akıl dışı boyutu tartışıyor. Güney edebiyatının "öfkeli, atak ve açıksözlü kalemi" Lillian Hellman’ın yaşam öyküsü ve "aydın" kimliği çevresinde.
Serap Eyüboğlu çoğu rejisörümüzü cezbeden, yazarı yok sayma pahasına kendini öne çıkarma hevesine hiç yüz vermemiş. Dinamik dekor, ışık kullanımı ve mizansenleriyle oyuncularına, sahnede, her köşesini rahatlıkla kullanacakları alanlar yaratmış. Yetenekli oyuncular Hülya Savaş ve Hakan Özgömeç de oyunu severek, aynı dinamizm ve sadelikle yorumlayınca ortaya gerçek tiyatro hazzı veren, aynı oranda düşünmeye çağıran bir yapıt çıkmış.
Oyun bittiğinde, arkamdaki sırada oturan bir erkek, tiyatro yazarlarımızın neden böyle ‘düşündürücü’ oyunlar yazmadığından yakınıyordu. Ufak tefek, hayli yaşlı bir hanım titrek sesiyle, "Düşünmemize gerek yok artık," dedi ve ekledi: "Eskiden düşünenler, düşündüklerini her şeye rağmen korkmadan söyleyenler, yolumuzu aydınlatanlar vardı. Artık bir ikisi dışında, yoklar. Politikacılar bunu hiçbir zaman istemediler zaten. Oyun da bunu anlatıyor." Fuaye çıkışında, gürültülü bir muhabbete girişmiş bir grup gençten biri: "Ne anladınız lan oğlum şimdi bundan! Valla ben hiçbir şey anlamadım." (kahkahalar) Bir diğeri: "Valla ben bir tek, adamın birkaç kişiyi birden canlandırdığını anladım. Çoktan seçmeli soru gibiydi bu oyun lan oğlum!" (yine kahkahalar)... Gençlerin, hemen bitişikteki üniversiteye hazırlık kursundan çıkıp, tiyatroya girdikleri kuvvetle muhtemeldi...
Bu tabloyu, "toplumsal şiddet"in en yıkıcı sonuçlarından biri, "metafizik kirletme" olarak okumak mümkündü. Şiddet olgusunun ayrılmaz üçlüsü, "aktör - kurban - tanık" rol dağılımında, yaşlı kadın ‘tanık’, gençler ise ‘kurban’dı. Şiddeti uygulayan ‘aktör’ün ise bin bir maskesi vardı. Tiyatrodan çıkışta bu sanatın kendine özgü ironisi işliyor, erkek bu maskelerin ardındaki sureti deşifre edecek yazarlar / aydınlar arıyordu... Sahi, onlar nereye gitmişlerdi?...

İzmir Devlet Tiyatrosu - Karşıyaka Oda Tiyatrosu
(0232) 369 64 87
4 Şubat 2003 / AKM - Oda Tiyatrosu 0212 245 25 90