Kültür Sanat Servet’in ‘aile’ hikâyesi

Servet’in ‘aile’ hikâyesi

14.06.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:

“Haraç”, Ece Ayhan’ın deyişiyle “Hikâyeye saygınlık kazandıran” bir ismin, Füruzan’ın imzasını taşıyor. Hikâye, ‘deli saraylı Servet’in gözünden, dağılan bir imparatorlukta, dağılan bir ‘aile’nin izini sürüyor.

Servet’in ‘aile’ hikâyesi

Üç şey oluyor “Haraç”ı yeniden okuduğunuzda. İlk olarak, iyi ki Notoskitap var diyorsunuz. İyi ki var  ve iyi ki roman tadında uzun hikâyeleri başladı yayımlamaya.
İkinci olarak nasıl aynı nehirde iki kere yıkanılmazsa, aynı kitap da iki kere okunmaz diyorsunuz. Okunmaz, çünkü kitap da siz de, bırakın zaman içinde değişmeyi, an içinde değişirsiniz.  

Dağılan hayatlar
Üçüncü ve son olaraksa, çok daha deruni bir katmanda cereyan ediyor, çoktan sizden uzaklaşmış ve yabancılaşmış kendi geçmişinize bakıyor, dağılıyorsunuz.
Zaten pek çok ‘47’li gibi (siz de “Hatırla Sevgili” rüzgârına kapılanlardansanız dizi yayınlandığı sıralarda, 12 Mart’ı anlatan “Kırk Yedi’liler”i de okumakta ya da okuduysanız, yeniden okumakta diyelim, fayda var) Füruzan da dağılmanın ve çöküşün yazarı değil midir ki?
Yalnızca Sabahattin Ali’nin ya da Orhan Kemal’in ya da hatta Sait Faik’in ayak izlerini sürmeyiz Füruzan’ın hikayelerinde. Ya da sadece hikayecilerin değil romancıların soluğunu da duyarız, türler arası görünmez bağları da yakalarız. Nasıl Nina Berberova “Kara Acı”, “Uşak ve Yosma”, “Mozart’ın Dirilişi” ya da “Astaçev Paris’te” ve “Eşlik Eden”de Bolşevik Devrimi’nin ve sürgünün dağıttığı hayatları, kadınları, erkekleri, bütün hüznüyle anlatmışsa, Füruzan da “Parasız Yatılı”, “Gül Mevsimidir”, “Benim Sinemalarım” ya da “Gecenin Öteki Yü- zü”nde yoksulluğun ve toplumsal değişimlerin dağıttığı hayatları, kadınları, çocukları anlatmıştır. Marguerite Du- ras’nın tadını da alırız, Jean Rhys’ın da. 

Horhor yıkılırken
Bütün bunlar bir yana, “Haraç” kimin hikayesi diyorsanız hemen söyleyelim: “Haraç”, Horhor’da bir konakta büyüyen bir ‘deli saraylı’nın, Servet’in hikayesi. Hikaye, onun gözünden aktarılıyor. Daha doğrusu, onun sayıklamalarıyla başlıyor. (Ve sürprizli bir biçim- sel sonla bitiyor.)
Servet’in sayıklamaları adım adım bir dünya kuruyor sayfalar ilerledikçe. Rusuhi Bey, Dizdar Hanımefendi, Çerkez Gülendam Kalfa, aşçıbaşı Şehime Hanım yavaş yavaş vücut buldukça, gelecekte adı ‘deli saraylı’ya çıkacak olan Servet’in yedi ya da sekiz, belki de on yaşındayken Horhor’daki konağa getirilip bırakılmış olduğunu kavrıyoruz.
Terk edilmiş, daha doğrusu hizmetçilik yapsın diye konağa evlatlık verilmiş bir kızdır Servet. Bu arada, impa- ratorluk yıkılıp dağılırken Horhor’daki konak da dağılacak, Cumhuriyet’in ilk yıllarıyla Horhor’un yerini Nişantaşı alacaktır.
Ne var ki, Nişantaşı’nda Servet’lere yer yoktur... Servet’i bekleyen ne diyorsanız, bunun için, yapılacak tek bir şey var: O da bir an önce “Haraç”ı edinmek ve okumaya koyulmak.

Servet’in ‘aile’ hikâyesi

“Haraç” Füruzan Notos Kitap Fiyatı: 9 YTL