Kültür Sanat Seyahat bağımlılığı yaratabilir!

Seyahat bağımlılığı yaratabilir!

17.08.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?" meselini varlığıyla anlamsızlaştırmayı başaran Murat Belge, benzersiz entelektüel birikimiyle harmanladığı gezilerini sürdürüyor.

Seyahat bağımlılığı yaratabilir

KİTABIN SİHRİ, BELGE'NİN AYAK BASTIĞI HER YERE HÜMANİST YAKLAŞIMINDA. Biraz lafın sonunu baştan söylemişim gibi oldu. Ve hatta, bu paldır küldür girişimle ilgili beni biraz da ayıplayabilirsiniz belki ama, bana eğer Murat Belge'nin "Başka Kentler, Başka Denizler" adlı seyahatname dizisinin ikinci bölümü hakkında ne düşündüğümü soruyorsanız -ki neticede bu sayfada benden beklenen bu diye düşünüyorum- size verebileceğim en yalın ve net cevap budur: Hiç bitmesin istiyorsunuz! Ve çok şükür, Belge de bu dizinin süreceğini müjdeliyor bize. Peki, en baştan başlıyorum. Murat Belge okurlarının çok iyi bildiği gibi, bu bir seyahatname dizisinin ikinci halkası aslında. Yeni bölümde, Amerika hariç, hiçbiri ilk ciltte yer almayan yeni ülkelere yapılan gezilerini anlatıyor yazar. Amerika ise, ilk cildin ardından yapılan seyahatlerde gidilen yeni bölgeleriyle, bu ikinci ciltte de yer alıyor. Hiç bitmesin istiyorsunuz! Hiç bitmesin ve siz Murat Belge'nin rehberliğinde dünyayı gezmeyi sürdürün... Gezilerin çoğu bazı uluslararası sivil toplum ya da hükümet-dışı-örgüt toplantıları için yapılmış olsa da, arada İspanya, Portekiz gibi tamamen turistik amaçlı olan nadir örnekler de var. Alışık olmayan okurlar için ilk başta zor, biraz dolambaçlı gelebilecek bir anlatımı var Belge'nin. Bir gezinin normal seyrini yazmakla kalmıyor. O ülkenin ya da bölgenin kendisi için neler ifade ettiğini, kendi kişisel tarihindeki izdüşümlerini, farklı tarihlerde yaptığı yolculukları, insanlarını, mutfağını, kültürel tarihinin yanı sıra mutlaka siyasi ve sosyal tarihini de iç içe geçen katmanlar halinde anlatıyor. İnsan hikayeleri, günlük kişisel küçük anekdotlar, beklenmeyen rastlantılar, bazen hoş bazen de tatsız sürprizler ise tüm bu farklı başlığı bir bütün içinde bir araya getiren ve anlatımı sürükleyici kılan asıl özgün malzemeyi oluşturuyor. Aynı, farklı ton ve uçuculuktaki kokulardan oluşan bir parfümün kokusunun ilk andan sonra gittikçe farklılaşması, her bir kokunun zamanı geldiğinde sahneyi devralıp kendi baskın kokusunu yayması gibi farklı okuma anları yaşatıyor adeta.Sakın benim bu süslü anlatımıma bakıp, kitabın da böyle olduğu yanılgısına düşmeyin. Aksine son derece yalın ve mübalağadan özellikle kaçınan bir üslubu var Belge'nin. Bir de her geziyle ilgili gösterdiği akademisyen titizliği seziliyor. Hemen her gezi sırasında dersini çalışıyor. Kendi eşsiz kültürel birikimiyle yetinmeyip mutlaka yeni bilgilerin peşine de düşüyor. Farklı okuma anları Yalnızca Türkiye'nin değil dünyanın da önde gelen entelektüellerinden biri ama örneğin Afrika'ya yaptığı yolculukta çocukluğunun egzotik Afrika düşlerinin peşine düşmek isteyecek kadar naif bir yanı da var. O heyecan ve merak duygusu hiçbir sayfada eksilmezken, ilkçağ insanlarından kalma bir Afrika mağarasının karanlık dehlizleri ya da sabah beşte çıkılan safari size zaman zaman bir serüven romanı keyfi de veriyor.Peki hepsi bu mu? Değil elbet. Benim için bu kitabın sihri, Murat Belge'nin ayak bastığı her yerde kendini gösteren hümanist yaklaşımından kaynaklanıyor. Bir de her insana karşı duyduğu sonsuz meraktan. Gittiği her yerde mutlaka yerel halktan birileriyle tanışıp, orayı onlardan dinlemek, onlarla birlikte yaşamak istiyor. Tabii o kendine has zarif üslubu ve yaklaşımıyla, hangi ortamda olursa olsun serinkanlı duruşuyla... O, bir yeri insanlarıyla tanımaktan vazgeçmiyor. Vazgeçmediği bir diğer şey de gittiği her yerde mutlaka yerel lezzetleri denemek ve sahip olduğu müthiş mutfak kültürünü biraz daha genişletmek. Son olarak... Her ne kadar kendisi tüm alçak gönüllüğüyle "Altı üstü bir seyahatname, büyük bir şey değil," minvalinde bir şeyler söylese de, siz kendinizi bir ziyafete hazırlayın. Serüven romanı keyfi