Siyaset Kurtulmuş: Suriye'de istikrarsızlık olmasaydı ne DAEŞ ne hendek siyaseti olacaktı

Kurtulmuş: Suriye'de istikrarsızlık olmasaydı ne DAEŞ ne hendek siyaseti olacaktı

29.09.2016 - 14:11 | Son Güncellenme:

Suriye'nin bir örgütler konfederasyonu haline gelmesinin uluslararası camiaya ödettiği iki bedel bulunduğunu belirten Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Bunlardan biri göçmen sorunudur. Avrupa 5 sene evvel böylesine bir göç krizi ile karşı karşıya değilken bugün Suriye kaynaklı göç krizi dalgasının altında boğulmaktadır. Buna bağlı olarak gelişen aşırı sağ, faşist akımlarla da boğuşmaktadır" dedi.

Kurtulmuş: Suriyede istikrarsızlık olmasaydı ne DAEŞ ne hendek siyaseti olacaktı

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Suriye'deki yapının uluslararası camiaya ödettiği ikinci bedelin de DAEŞ denilen uluslararası terör networkü olduğunu vurguladı. Kurtulmuş, "DAEŞ sadece Musul'u Kerkük'ü tehdit eden bir unsur olmaktan çıkmıştır. Brüksel'i, İstanbul'u, Washington'u Rusya'yı tehdit eden bir unsurdur" diye konuştu. Kurtulmuş, Suriye'de yaşananların etkileri için, "Suriye'de istikrarsızlık olmasaydı ne DAEŞ ne hendek siyaseti olacaktı" yorumunu da yaptı.

Haberin Devamı

Kurtulmuş, Basın İlan Kurumu'nun "Basın Hayatı" dergisine, FETÖ 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında yaşanan gelişmeler ile Fırat Kalkanı operasyonunu değerlendirdi.

BEDELİNİ ÖDÜYORUZ

Suriye meselesinin bir an önce çözüme kavuşması gerektiğini belirten Kurtulmuş, "ABD, 10 bin kilometre öteden bu işe müdahil oluyor, Avrupa ülkeleri de 4-5 bin kilometre öteden. Cerablus dediğiniz yer Türkiye'nin 2 kilometre, Kobani dediğiniz yerse 2-3 kilometre güneyi. Suriye ile 911 kilometre sınırımız var ve o sınırın öte tarafında olan her şey, Türkiye'yi birinci derecede etkiliyor. Türkiye, Suriye sorununa müdahil olan diğer taraflardan farklı olarak Suriye'deki bu siyasi istikrarsızlığın bedelini bire bir ödeyen ülkelerin başında geliyor" dedi. Tüm bunlardan sonra Cerablus'taki gelişmelerin Türkiye açısında tahammül edilemez bir noktaya geldiğinin açık olduğuna değinen Kurtulmuş, başından beri koalisyon güçleri ve ABD ile olan mutabakatlarda Türkiye'nin, "Fırat'ın batısında hiçbir PYD unsurunun olmaması ve bu bölgede diğer terör örgütlerine müsamaha edilmemesi" konusunun altını çizdiğini belirtti.

Haberin Devamı

DÜNYANIN BAŞINA BELA

Suriye'de barışa yaklaşma noktasında geçmiş döneme göre daha olumlu bir noktada bulunduğunu ifade eden Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Amerika, Rusya dahil herkes anladı ki artık Suriye'de hiç kimse tek başına istediği bir çözümü dayatamaz. Suriye çok parçalı bir yapı haline gelmiştir ve Suriye'nin bir örgütler konfederasyonu haline gelmiş olmasının, uluslararası camiaya ödettiği bedel çok büyük olmuştur. Bu bedelin iki ayağı var, bunlardan biri göçmen sorunudur. Avrupa beş sene evvel böylesine göç krizi ile karşı karşıya değilken bugün Suriye kaynaklı göç krizi dalgasının altında boğulmaktadır. Bu göç kriziyle birlikte buna bağlı olarak gelişen aşırı sağ, faşist akımlarla da boğuşmaktadır. Avrupa siyasetinin çivisi çıkmıştır. İkincisi, DAEŞ denilen uluslararası terör networkünü dünyanın başına bela etmiştir. Suriye'de istikrarsızlık olmasaydı ne DAEŞ ne hendek siyaseti olacaktı. Suriye'nin kuzeyinde neredeyse bölgenin tamamını kantonlar üzerinden ele geçirmiş olan PYD/YPG unsurları olmayacak, bugün Türkiye'de karşı karşıya kaldığımız hendek siyasetiyle, çukur siyasetiyle karşılaşılmayacak, birileri Türkiye'deki şehirleri işgal etme cesaretini ve niyetini kendinde bulamayacaktı."

Haberin Devamı

15 TEMMUZ GECESİ YAŞANANLAR

FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi gecesi neler yaşadığının sorulması üzerine Kurtulmuş, o gece sabaha kadar Başbakanlık'ta olduğunu anımsattı. 15 Temmuz gecesi Başbakanlık'ta yaşananları Kurtulmuş, "O gece beş tank, çeşitli defalar teşebbüste bulunarak Çankaya'ya girmeye çalıştı. Her defasında vatandaşlarımız ve güvenlik güçlerimizin müdahalesiyle püskürtüldü. Başbakanlık, üç defa alçak uçuş modundaki helikopterlerce ateşe maruz kaldı. Sonradan gördük ki Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na komşu olduğumuz için büyük bir tehlikeyi de atlatmışız. Uçaklar alçak uçuşla üstümüzden geçtiler. Birkaç defa korumalarımız güvenlik nedeniyle bizi yere yatırdılar. Ses bombaları atıldı. Bütün ışıkları söndürerek bir, iki odada açabildiğimiz ışıkla çalışmalarımızı sürdürdük. Telefon diplomasisi ile kimleri harekete geçirebilirsek onlarla görüşmeler yaptık. Ben Necdet Özel Paşa'yı aradım. Diğer bakanlarımız farklı isimleri aradılar. Sela okunması talimatını verdim" sözleriyle anlattı.

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "hakkını teslim etmek gerek" diyen Kurtulmuş, "En zor anında, televizyonlara bağlanması, yüzünde hiçbir tereddüt, endişe, korku emaresi olmadan, 'Meydanlara çıkın ve demokrasiyi savunun' talimatı vermesi ve 'ben bu ülkede beşeri anlamda milli iradeden daha büyük bir güç tanımıyorum' sözünü söylemesi, milleti ciddi anlamda cesaretlendirdi" dedi.

ANLAMAK İSTEMEYENE ANLATAMAZSINIZ

Kurtulmuş, 7 Ağustos'taki Yenikapı Mitingi'ne işaret ederek, "7 Ağustos için denilen, 'Yenikapı, yeni bir kapı' ifadesinden hareketle o yeni kapıyı asla kapattırmayacağız" ifadesini kullandı. Darbeden hemen sonra uluslararası ajansların temsilcileriyle bir araya geldiklerini anlatan Kurtulmuş, "Bu ekibi, 'darbe tahribatını kendi gözleriyle görsünler' diye Meclis'e, Özel Kuvvetler Komutanlığı'na götürdük. Elimizden gelen bütün gücü sarf ediyoruz. Ama yine de anlamak istemeyene bir şey anlatamazsınız. Ön yargılı, bir şeyi anlamak istemeyenlere neyi, hangi delille ortaya koyarsanız koyun, anlamaları mümkün olmuyor. Ben bu anamda 7 Ağustos Yenikapı ruhunun zihinleri değiştirici, dönüştürücü bir etkisi olduğuna inanıyorum. En kısa zamanda dış basında da Türkiye'ye karşı bu art niyetli duruşla ile ilgili birtakım çözülmelerin olacağını ümit ediyorum" diye konuştu.