Gündem Mağdur kadını koruyucu tedbirler yetersiz mi?

Mağdur kadını koruyucu tedbirler yetersiz mi?

08.02.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

‘Yeni Şiddet Kanunu’ olarak da bilinen 6284 sayılı kanunun; şiddete uğramış yahut şiddete uğrama riski altında olan kadınları ne kadar koruyabildiği, yeterli olup olmadığı kadın hakları savunucuları ve hukukçular başta olmak üzere çeşitli kesimlerce tartışılıyor.

Mağdur kadını koruyucu tedbirler yetersiz mi

Mevzuat yetersiz değil

Haberin Devamı

Kanun koyucu, mağdur kadını yaşadığı zararlardan koruyabilmek ya da yaşaması muhtemel riskleri önleyebilmek amacıyla bir dizi tedbir öngörmüş durumda. Kanunda, mağdura bulunduğu şehirde veya şehir dışında bir barınak ve yakın koruma tahsisinden, şiddet uygulayanı evden uzaklaştırmaya, zorlama hapsinden ve mağdura devlet tarafından verilecek geçici maddi yardıma kadar çeşitli haklar var. Üstelik bu düzenlemeler, delil ve belgelendirme zorunluluğunun olmaması ve acil durumlarda mahkeme dışında kolluk ve sair mercilerin de karara yetkili olması gibi oldukça gelişmiş pratik imkanları barındırıyor.


Doğru bilinen yanlışlar

Mağdura yönelik koruma kararı çıkmasıyla birlikte mağdur kadının ölüm ve yaralanma dahil tüm risklerden otomatik olarak devlet tarafından korunmaya başlanacağı yönünde yerleşik bir yanılgı hakim. Oysaki gerek ilgili mevzuat gerekse uygulama böyle değil. Koruma, kararda yazılı hususlarla ve tedbirlerle sınırlıdır. Mahkemenin hayati risk görmesi durumunda kendiliğinden tedbir kararı verebileceği düzenlenmiş ise de mahkemenin hayati riski görmesini sağlamak mağdur kadının ve onun yerine başvuru yapmak ile görevlendirilenlerin yükümlülüğüdür. Mahkemenin zarar ve yaşanması muhtemel tehlikeler hakkında sahip olduğu bilginin mağdur kadının mahkemeye verdiği bilgi ve beyanlardan ibaret olduğu unutulmamalıdır.

Haberin Devamı


Mağdur beyanı önemli

Mağduru dinleyen merci ya da yetkililer, mağdurun yaş küçüklüğü, eğitimsizlik ve sosyal baskı gibi sebeplerle muhtemel tehlikeyi yeterince anlamadığı veya dillendiremediği ihtimallerini nazara almalı ve mağduru sorularla yönlendirerek hayati risklerin olup olmadığını ortaya çıkarmalıdır. Bu şekilde ortaya çıkartılmayan hayati riskler yanlış koruma ve önleme tedbirinin talep edilmesi ile sonuçlanabiliyor.


Uzaklaştırma yetersiz kalabilir

Mağdurun hayati risk altında olması durumunda, yalnızca şiddet uygulayan kocanın mağdurdan ve evden uzaklaştırılmasına hükmetmenin, hayati riskin ağırlığı ve mahiyeti ile kıyaslandığında oldukça yetersiz bir tedbir önlemi olduğu unutulmamalı. Uzaklaştırılma kararı, sözlü şiddet gibi daha hafif tehlikelerin varlığı halinde tercih edilmesi gereken bir önlem olarak ele alınması gerekiyor. Zira uzaklaştırma kararı ihlal edildiğinde en fazla 6 aylık bir zorlama hapsinin öngörülüyor olması, öldürmeye kesin karar vermiş ve daha fazla yaptırımı göze almış bir kişiyi caydırmayacağı da oldukça açık. Hayati risk altında bulunan mağdur kadın için süratle; “başka bir şehirde barınak temini, bulunduğu yerde geçici yakın koruma, yeni adresinin ve kimlik bilgilerinin değiştirilerek gizlenmesi, şiddet uygulayan kocanın varsa silahının adli emanete alınması” gibi önleyici tedbirlerin alınmasını temin etmek gerekiyor. Nitekim, basın aracılığı ile kamuoyuna duyurulan ve mağdur kadının hakkında tedbir kararı olduğu halde öldürüldüğüne ilişkin haberlerde, ilgili tedbir kararlarının içeriği ve duruma göre uygunluğu araştırılmalı ve sonuca göre hüküm kurulmalıdır.