Gündem Mao’dan Şi’ye Çin Devrimi

Mao’dan Şi’ye Çin Devrimi

27.12.2017 - 01:30 | Son Güncellenme:

2. Dünya Savaşı sonrası oluşan yeni dünya düzeninde Mao’nun başlattığı Çin Kültür Devrimi’nin ardından ekonomiye ağırlık veren Deng yönetimiyle dinamizm kazanan Çin, ileri düşünce, ileri üretim ve bilimsel gelişme evresini tamamladıktan sonra Şi Cinping’in Yeni Çin dönemine girdi

Mao’dan Şi’ye Çin Devrimi

İpek Yolu İnisiyatifi’nin hayata geçirilmesi için sadece Cumhurbaşkanı Şi’nin Kazakistan’da yaptığı açıklamayla birlikte başlayan süreç yeterli değil kuşkusuz. Çin Anayasası’na göre ülkeye idare eden Çin Komünist Partisi’nin yürüttüğü iç ve dış siyaset, projenin uygulanması ve bugün geldiği nokta açısından önemli. Bu nedenle, Çin’in yönetimini ve politikalarını mercek altına almak gerekir.
ÇHC’NİN KURULUŞU: Öncelikle Çin’in siyasi konumunu konuşmak için devletin kuruluş yıllarına gitmek gerekiyor. İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte ortaya çıkan yeni dünya düzeninde zengin bir köylü ailenin çocuğu olan ÇKP üyesi Mao Zedong, dağlarda verdiği mücadelede “Çin Sovyet Cumhuriyeti” adlı oluşum içinde yeralıp liderliğini yaptı. Devam eden süreçte başlayan iç savaşta Mao’nun karşısında yeralan Kuomintang lideri Çan Kay Şek, ABD tarafından desteklenirken; Mao’ya bağlı gruplar ise Stalin’in liderliğindeki Sovyetler’den destek aldı. Bu çatışmalardan galip çıkan Mao, işçi ve köylü sınıfının desteğini arkasına alıp 1 Ekim 1949’da ünlü Tiananmen Meydanı’nda yaptığı konuşmayla Çin Halk Cumhuriyeti’ni (ÇHC) kurdu.
Devrim evreleri
Stalin’in ardından Kruşev’in Sovyetler Birliği lideri olmasıyla birlikte Çin - SSCB ilişkisi bozulurken, Mao ve ekibi, Sovyetler’deki “bürokratik komünizm”in Çin’deki oluşmunu sona erdirmek amacıyla 1966-1976 arasında yaşanan Çin Kültür Devrimi’ni başlattı. Kültür devrimi, Mao’nun 1976’daki ölümüne kadar sürdü. Ardından ÇKP Genel Sekreteri olarak ÇHC’nin yönetimini 1978’de devralan Deng Şiaoping, Çin için yeni bir dönemin kapısını araladı. Mao’nun kurduğu ekibi tasfiye eden Deng, ideoloji yerine önceliği ekonomiye vererek Çin’i yeni bir yol haritasına sokmayı başardı. Deng’in önceliği ülkeye gelecek yabancı yatırımcılar oldu. İpek Yolu gezisi sırasında görüştüğüm Çinli yetkililer, 1978 tarihini Çin’in çehresini değiştiren dönem olarak tanımladı. Ancak, ÇHC’nin kurulduğu Tiananmen Meydanı’nda 1989’da yaşanan olaylar, baskıcı bir tutum yaşandığı iddia edilen Deng döneminin sonu oldu.
BEŞ DÖNEM: Çinli yetkililer, 1949’dan başlayan ve bugüne kadar geçen süreyi beş ana döneme ayırıyor. Bu dönemleri şöyle sıralamak mümkün: İlk dönem “1949’da başlayan Mao” dönemi, ikinci dönem “1978 Deng’in düşünce” dönemi, üçüncü dönem halk, ileri düşünce ve ileri üretimden oluşan “Üç temel düşünce” dönemi, dördüncü olarak “2002’deki bilimsel gelişme kavramı” dönemi ve son olarak “Şi Cinping’in Yeni Çin” dönemi.

Mao’dan Şi’ye Çin Devrimi


İKİ AŞAMALI GELİŞİM SÜRECİ:
Çinli yetkililer, 2030’a kadar Çin sosyalizminin aşama kaydedeceği beklentisinin bulunduğunu kaydederken, Şi’nin 2020-2050 arasındaki dönem için 2 aşamalı bir hazırlık yapılmasına ortam yarattığına ve Çin’in dünya üzerinde bir numaraya soyunmasını sağladığına dikkat çekiyor.
Sohbet ettiğim Çinli bir yetkiliye, “Çok partili hayata geçişi” sorduğumda, “Çok partili hayata geçmeyi planlamıyoruz. Çok partili hayat Çin’i ileri götürmeyecek. Çin halkının refahı önemli. Bu refahın bozulmaması lazım” yanıtını aldım. Yani, daha uzun bir süre ÇKP, ülkeyi yönetmeyi sürdürecek.

Üçüncü lider

Mao’dan Şi’ye Çin Devrimi


Sovyetler’in etkisinde kurulan ÇHC’de “Marksizmin Çin’de yerleştirilmesi” olarak tanımlanan siyasi model günümüzde “Çin’e özgü sosyalizmin teori sistemi” şeklinde adlandırılıyor. Bu sistemin en güçlü uygulayıcısı ise geçen Ekim’de gerçekleşen 19. Ulusal Kongre’de 2.kez ÇKP Genel Sekreteri ve Cumhurbaşkanı seçilen Şi Jinping. İpek Yolu gezisi için Çin’de bulunduğum sırada 19. Ulusal Kongre’nin ulusal ve uluslararası yansımaları henüz devam ediyordu. Şi, Mao ve Deng’den sonra ÇKP tüzüğüne ismini yazdırmayı başaran 3. genel sekreter olarak siyaseten güçlendiği mesajını verdi. Bu konumuyla Mao’un tam varisi olarak nitelendirilirken, diğer liderilerin ise tam bir varis olamadıkları ifade ediliyor.
Başkan Şi, ÇKP’nin 19. Ulusal Kongresi’nde ülkenin içinde bulunduğu siyasi konumu değerlendirirken, ÇKP’nin Marksizmin temel ilkelerinin çağdaş Çin’le bütünleştirmek gerektiğini vurguladı. Şi, “Temel Marksist ilkelerden sapılması halinde ÇKP’nin ruhunu ve yönünü kaybedeceğini” savunuyor. Bu yol haritasını gerçekleştirmeyi başarması halinde kültür devrimi sırasında cezaevine giren bir babanın oğlu olan Şi Jingping’nin Çin’in gerçek anlamda 3. lideri olacağı ifade ediliyor.
ÇKP kongresinde dikkat çeken diğer konu ise, Şi Jinping’den sonra gelecek liderin henüz belli olmaması. Geçmişteki kongrelerde mevcut liderden sonra gelecek ismin belirlenmesine karşın, 19. Ulusal Kongre’de ilk kez 2. adam belirlemesi yapılmadı. Yanısıra Şi Jinping’e yönelik eleştiriler arasında yolsuzlukla mücadele çerçevesinde siyasi rakiplerini saf dışı bırakma girişimleri yeralıyor. ÇKP Politbüro üyesi Sun Jing Sai’nin, geçen Temmuz’da önce tutuklanması, ardından ÇKP üyeliğinin sonlandırılması bu girişimlerin en önemli örneği olarak gösteriliyor.
ÜYELERİ DEĞİŞEN ULUSAL KONGRE: Siyasi yaşamında mahalle, semt, ilçe, kent, eyalet komitelerinde görev aldıktan sonra ulusal kongrede yeralan 2270 üyenin oyuyla yeniden seçilen Şi, dış politika uzmanlarınca “önümüzdeki dönem ABD ile rekabete girebilecek isim” olarak tanımlanıyor. Yaklaşık 90 milyon üyesiyle dünyanın en büyük iktidar partisinin lideri Şi’nin güçlenerek çıktığı 19. Ulusal Kongre üyelerinden yüzde 60’nın değişmesiyle, Cumhurbaşkanı’nın yeni fikirlerin konuşulması ve yaşama geçirilmesinin önünü açmaya çalıştığı belirtiliyor. Aynı kongrede ÇKP’nin güçlü bir ordunun kurulması için yeni açılım yapması dikkat çekiciydi. Çin, önümüzdeki dönemdeki
dış siyasetini “iyi ilişkiler ve çatışmasız bir dünya düzeni” üzerinde inşa etmeyi öngörüyor. Geçen Kasım’da önce Şi Jinping, Vietnam’da toplanan Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği Örgütü (APEC) temaslarında ABD, Rusya, Japonya başta dünya liderleriyle biraraya geldi. Başkan Şi, dünya huzurunu sağlanması için olaylara pozitif bakmayı benimsiyor. Hemen ertesinde
bu kez Çin Başbakanı Li Keqiang, Filipinler’de düzenlenen Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) sırasında bölge ülkelerinin temsilcileriyle buluştu.

DİPLOMATİK ATAK

Çin’de olduğumuz günlerde dışa açılma çalışmalarını bizzat yürüten Cumhurbaşkanı Şi Jinping ile Pekin’de konuk ettiği Panama Devlet Başkanı Juan Carlos Varela, Çin’in Panama’da lojistik üs kurması için anlaşma imzaladı. Bu anlaşmayla Çin, Avrupa ve Afrika’dan sonra siyasi ve ticari olarak Güney Amerika’yı hedeflediğini gösterdi. Diplomasinin yeni çekim merkezleri arasında yeralan Pekin’e hemen her hafta dünya ülkelerinden heyetler gelerek temaslarda bulunuyor. Çin, Suriye sorunun çözümündeki formülü ise, “siyasi çözüm ve Suriye halkının kendi kalkınma yolunu seçme hakkına saygı göstermek” olarak tanımlıyor. Ayrıca, ÇKP üst düzey temsilcisi Song Tao, geçen Kasım’da Kuzey Kore’ye giderek ilişkilerin yeniden ısındırılmasına çalıştı.

Haberin Devamı