Ekonomi Medeniyetimiz imar rantına yenik düşüyor

Medeniyetimiz imar rantına yenik düşüyor

13.11.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Başbakan Binali Yıldırım, Sepetçiler Kasrı’nda Şehrin Mimarları Buluşması etkinliğine katıldı.

Medeniyetimiz imar rantına yenik düşüyor

Falih Rıfkı Atay’ın 1930’larda İstanbul için yazdığı “Kırmızı alevden daha korkunç bir canavarın, zevksizliğin, bilgisizliğin, kontrolsüzlüğün canavarlaştırdığı betonun bu sefer İstanbul’un bütün güzelliğini yalnız tahrip değil, yok ettiğini göreceksiniz. İstanbul şehri çirkinleştirilmektedir, artık ne alev ne de zelzele ile temizlenemeyecek tarzda çirkinleştirilmektedir. Cahil ve sanatsız beton canavarını çabuk sıkboğaz ediniz” ifadelerini aktaran Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

Haberin Devamı

Çirkinleştirme yarışı

“‘Marka şehirler’, ‘Yaşanacak şehirler’ diyoruz. aslında biz de AK Parti olarak hükümet programlarımızda, seçim beyannamelerimizde bunu hep söyledik: ‘Yaşanabilir, marka şehirler kuracağız.’ Ancak böyle bir şehir kurmaktan önce devraldığımız medeniyeti korumak, onların zarar görmesini önlemek belki daha önemli.

Medeniyetimizin izlerini taşıyan büyük şehirlerimize baktığımızda, İstanbul, Edirne, Bursa, Konya gibi şehirlerimizde maalesef imar rantıyla geçmişin değerlerinin büyük bir savaşım içinde olduğunu görüyoruz ama ne yazık ki geçmişimiz, medeniyetimiz imar rantına her geçen gün yenik düşmekten kurtulamıyor. Belediyelerimizin, üzülerek söylemek isterim ki, meclislerinin gündemindeki dosyaların yüzde 85’i imar revizyonudur. İmar revizyonu konusunda da mecliste hiç kavga, gürültü olduğuna bugüne kadar şahit olmadım. Muhalefet-iktidar ayrımı hiç olmaz ve şehri çirkinleştirmekte adeta yarış haline girerler.”

Haberin Devamı

Dikey mimari tepkisi

Yıldırım, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve uzun yıllar belediye başkanlığı yapan Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki de salondayken bir uyarıda bulunmak istediğini ifade ederek, “Uyarım, tavsiyem; artık kendi ellerimizle şehirlerimizi mahvetmekten, yok etmekten sakınalım, imar revizyonlarına ve dikey yapılaşmalara artık bir ‘Dur’ diyelim.” dedi.

Yıldırım, şöyle devam etti: “Anadolu’da bir şehre girince iki ya da üç tane biçimsiz yüksek bina görürsünüz. Bunların biri kaymakamlık, biri belediye biri de jandarma ya da polisin durduğu binadır. Birkaç tane de öle alelacele yapılmış okullar vardır. Onun dışındaki mimariyle bu yapıların mimarisi arasında hiç ama hiçbir uyum, benzerlik olmaz. Yani devlet o karamsar bakışını yaptığı binalara da yansıtıyor. Ama son zamanlarda hakikaten güzel binalar yapılıyor. Şahsen dikey mimariye karşıyım. Dikey mimari insanları yalnızlaştırıyor. Aramızdaki bağları zayıflatıyor.”

‘3 nükleer santral lazım’

Bazen çevre konusunun da ülkelerin rekabet kabiliyetini, rekabet gücünü olumsuz yönde etkilemek için bir araç olarak kullanıldığına dikkati çeken Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:

Haberin Devamı

“Buna karşı da dikkatli olmamız lazım. Tabii kendi elimizle doğamızı, tarihimizi, kültürümüzü yok etmek buna asla ve asla müsamaha gösteremeyiz, bu doğru bir şey değil.Ülkemiz nükleer santral yapmalı mıdır? Evet, yapmalıdır. Bir tane değil, iki tane değil, üç tane yapmamız lazım. En az 6 bin megavatlık nükleer gücümüz olması lazım.”

KOBİ’lere 17 milyar

Yıldırım, önceki gün Rize’de Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada da “KOBİ’lerin güçlenmesi için bir karar aldık. O karar da şudur, hazine, bu kararı aldı; Kredi Garanti Fonu’nu kullanarak, KOBİ’lere bugüne kadar aldıklarının üzerine, 17 milyar liralık yeni kredi imkanı sağlıyoruz. Böylece piyasadaki hareketlilik, canlılık
artacak ve ekonomimiz zaten iyi, daha da iyi olacak” dedi.

‘AKM’nin yerine daha güzel mimari yapılabilir’

Birçok tarihi binanın etkin olarak değerlendirilemediğinin altını çizen Yıldırım, şunları kaydetti: “Böyle bir toplumsal baskı var; ‘Vay efendim Haydarpaşa Garı’nı filanca işe kullanacaklar.’ Dışarıda duruyor güzel, biblo gibi. İçeriye de kütüphane, kültür merkezi, galeri, her türlü sosyal kültürel faaliyetin yapılabileceği şeyler yap.

Haberin Devamı

El sürdürtmeye sürdürtmeye bir gün elden çıkacak haberleri yok. Taksim Atatürk Kültür Merkezi. Ya onun ne özelliği var o binanın. Tamam Atatürk’ün ismini taşıyor. Ama çok daha güzel bir mimari yapı olabilir. ‘Onu kaldıralım. Kimliği olan 4 köşe cam giydirme bir bina yerine bizim kültürümüz tarihimizi, geçmişimizi geleceğe taşıyan güzel bir bina yapalım. Bunda ne var? Bunun gibi çok şeyler var.”