Eğitim Okullarda öğretmenlere saygı azaldı mı?

Okullarda öğretmenlere saygı azaldı mı?

31.05.2018 - 16:20 | Son Güncellenme:

Bugünlerde ebeveynlerin öğretmenlere ve okullara olan saygısının azaldığı yönünde haberlere ya da konuşmalara çoğunuz tanık oluyorsunuzdur. Eğer bu düşünceler doğru ise; yani okullar ve öğretmenler eskiden onlara duyulan saygıyı artık yitirdiler ise, bunun nedeni/nedenleri ne olabilir diye düşünmek gerekir.

Okullarda öğretmenlere saygı azaldı mı

GÜNEY ÇINAR

Haberin Devamı

Bunun birçok nedeni olabilir; eğitimin ekonomisi, öğretmen yetiştirme politikaları, değiştirilen eğitim müfredatı ya da sistemleri, arz talep ilişkileri ya da çağa ayak uyduramayan eğitim yaklaşımları… Benim burada üzerinde durmak istediğim nokta en son yazdığım neden olacak.

İlk çağlardan, günümüz teknoloji çağına kadar bilgi ve onun kaynağı her zaman değerli olmuştur. Ünlü düşünürler, hocalar ve onların yanında yıllarca kalan öğrenciler, krallar tarafından kurulan dev kütüphaneler ve buralarda geçirilen ömürler, yazılan kitaplar… Bu ve sıralayabileceğimiz daha birçok örnek eskiden beri bilginin ulaşılması zor bir şey olduğunu, kaynağının değerli ve saygıdeğer olduğunu göstermektedir.

Şu an Türkiye’de yaşandığını gördüğümüz öğretmen ve okul algısı bozulmasının nedenlerinden biri bu olabilir mi? Yani bilginin tek kaynaktan alınmadığı eğitim dünyasında bilgi tekelini elinde tutma çabasında olan sistem, yöntem, okul ve öğretmen tutumu nedenlerden biri olabilir mi?

Haberin Devamı

Şimdi kendinizi bir öğretmen olarak düşünün; öğrencileriniz her an bir önceki gün öğrendikleri ve sizin daha önce hiç duymamış olabileceğiniz bir bilgiyi sizinle paylaşmak için birbiriyle yarışıyorlar. Denizatı erkeğinin hamile kalabilmesinden, sanal bir dünyada kurulan bir şehrin nasıl yönetileceğine, büyük beyaz köpek balığının besin zincirindeki yerinden, uzayda yaşam için gerekli olan şeylere kadar sürekli akan bir bilgi bombardımanında, kendinizi sistemin size öğretmenizi istediği akademik bilgileri vermeye çalışan öğretmenler olarak düşünün. Bu durumda elinizde tuttuğunuza inandığınız en değerli güç olan “bilginin kaynağı” olma gücü artık sizin en güçsüz yanınız olabilir. Sizler sahilde kumdan kalesi ilk dalgada yıkılacak komutanlar olabilirsiniz.

Bilginin her yerde olduğu bir dünyada okullar ve öğretmenler neyi nasıl öğretmeli? Sanırım artık öğretmenler çocukların öğrenmeleri önünde engel olmadıkları, sürece katalizör olabilecek doğru soruları doğru anda sisteme dahil ettikleri, gereklilik olan değil ihtiyaç duyulan gerçek yaşam becerilerini öğretebilen kişiler olmaları gerektikleri konusunda farkındalık kazanmaya başladılar.

Haberin Devamı

Çocukların ihtiyacı olanın öğrenmek olmadığını bilen, doğru bilgiye nasıl ulaşacaklarını öğretmek gerektiğinin farkında olan, öğrenmeyi nasıl öğreneceklerini fark ettirebilen öğretmenler ve okullar, bunun hiç farkında olmayan okullardan oldukça ilerdedirler. Bu bağlamda okullar ise; salt akademik kaygılardan sıyrılıp öğrencileri günümüz teknoloji çağına uygun, doğru soruları zamanında sorabilen, zihinsel süreçlerle birlikte beceri anlamında da donanımlı bireyler olarak yetiştirmelilerdir.

Biz biliyoruz ki artık çok yoğun bir eğitim enflasyonu yaşanmaktadır. Eskiden lise mezunlarının değer bulduğu bir dünyada artık herkes lisans hatta yüksek lisans mezunu iken, yeni yetişen bireylerde aranan kriterler sadece akademik yeterlilik olmayacaktır. Hangi sporla uğraştığı, dans edip edemediği, bir enstrüman çalıp çalamadığı, hatta bir yemek kursundan aldığı şeflik sertifikası…

Haberin Devamı

Bunlar günümüz dünyasında bizleri çoğunluktan ayıran meziyetlerden öte bizim kim olduğumuzu belirleyen unsurlar olarak önümüzde durmaktadır. Yapılan beyin araştırmaları gösteriyor ki akademik süreçlerle birlikte bedenini tanıyan kontrol edebilen ve geliştiren, sosyal yönlerden güçlü, kitap okuyan, dans eden, enstrüman çalabilen yani bedenini sadece beyni taşıyacak bir araç olarak kullanmayan bireylerin çoğu aynı zamanda akademik başarıda yaşıtlarının bir adım önünde oluyor.

Sonuç olarak sınavları birincilikle kazanıp gittiği partide dans edemeyen, çalınan bir enstrümanının sesini tanıyamayan hatta ayakkabılarını bağlamayı bile öğrenemeyen bireyler hayatta başarılı olamayacaklar gibi durmaktadır.