Otomobil Gerçek otomobil profesörü Babacan

Gerçek otomobil profesörü Babacan

29.06.2006 - 17:18 | Son Güncellenme:

Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, tam bir otomobili tutkunu olmanın yanı sıra, otomotiv sektörüyle uzman derecesinde yakından ilgileniyor

Gerçek otomobil  profesörü Babacan

Otomobil Profesörü / Hakan Çelik

Gerçek otomobil  profesörü Babacan

Japonya’yı farklı gerekçelerle dört kez ziyaret etme şansım oldu. Ama günün birinde Türk bakanlarla bir Japon otomobil fabrikasını gezeceğimi tahmin edemezdim. Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın 10-14 Nisan’da Japonya’ya gerçekleştirdiği çalışma ziyaretine Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile çok sayıda bürokrat da katıldı. Türk heyeti olarak başkent Tokyo’daki resmi temasların ardından Nagoya ve Osaka’da da görüşmeler vardı.
Tokyo ile Osaka arasındaki durağımız Nagoya idi. Nagoya’nın ünü, Toyota fabrikasından geliyor. İçinde onbinlerce işçi ve mühendisin görev yaptığı, onların çalışmadığı zamanlarda, robotların devreye girdiği akıl almaz büyüklükte bir sanayi merkezi. Neredeyse şehrin tamamına yayıldığı için Japonlar, buraya, Toyota City (Toyota Şehri) diyor. Toyota Stadyumu’ndan, Toyota Oteli’ne kadar neredeyse her yapıda bu devin imzası var.
Gerçekten şaşırdım!
Başbakan Erdoğan ve beraberindeki heyetle Toyota Şehri’nde üretim tesislerini gezdik. Erdoğan, Japon pazarında satılan “Crown" modelinin üretim bandını kendisine tahsis edilen özel araçla gezerken, biz de Kültür ve Turizm Bakanı Mumcu ve Devlet Bakanı Babacan’la birlikte bantlardaki araçları incelemeye başladık.
Mumcu, fabrika teknisyenlerinin anlattıklarını dikkatle dinlerken, biz biraz daha arkada, Babacan’la koyu bir otomobil sohbetine başlamıştık bile. Kendisinin otomobil bilgisi gerçekten insanı şaşırtacak düzeyde. Babacan, bantları gezerken birden modelleri sıralamaya başladı. Hatta Toyota’nın sadece Japon pazarı için ürettiği ve Toyota adını vermediği modelleri bile tanıdığını kanıtladı. Honda’nın Avrupa ve Türkiye pazarında “Jazz" adıyla sattığı modelin, Japonya’da “Fit" ismiyle pazarlandığını söyleyince “pes!" dedim. Çünkü Babacan, bizim “Otomobil Profesörü" ünvanımızı elimizden alacak kadar konuya hakimdi. Nitekim, ciddi otomobil tutkunu olduğunu kendisi itiraf etti.
'Bir türlü bozamadık’
Babacan’ın en beğendiği otomobillerin başında Japon markaları geliyor. Özellikle de Toyota ve Honda. Bakanlık görevinden önce, yöneticilik yaptığı şirkete Toyota’lar alınmış. Babacan, “Ne yaptık, ne ettiysek, Toyota’ları bozmayı beceremedik. Dayanıklı ve güvenilir otomobiller" diyor. Babacan’a göre kullanımı en keyifli Japon otomobiliyse Honda. Zira Babacan’ın ailesinden çok sayıda kişi, Civic ve Accord’a biniyormuş. Babacan, “Honda’nın sessiz ve ileri teknoloji motorlarına bayılıyorum. Geliştirdiği teknolojileri de bir çok anlamda da özgün buluyorum" diyor.
Peki “Otomobil tutkunuz çok eskilere mi dayanıyor?" diye soruyorum. Anlatmaya başlıyor...
“İlk gençlik yıllarımdan beri otomobillerle ilgiliyim. Daha sonraki dönemde özellikle eğitim için Amerika’ya gidince kendimi adeta 'otomobil cenneti’nin içinde buldum. Ama itiraf edeyim, orada bile yüzlerce görkemli Amerikan otomobili arasından Japon modelleri ilgimi çekiyordu. Özellikle Toyota Camry kullandıktan sonra, aracın ABD pazarında neden böyle çok sattığını iyi anladım."
Bakan Babacan, Amerika’yı neredeyse baştan başa dolaşmış. “İki arkadaştık ve aracı dönüşümlü kullandık. Amerika’da karayolu altyapısı çok gelişmiş olduğundan, güzergah uzun olsa da, yorulmadık. Canımız çektiğinde, yol kenarındaki lokantalarda karnımızı doyurduk" diyor.
Peki, Türk otomobil pazarı hakkında ne düşünüyor? Babacan, gelinen seviyeden çok memnun. Bakan, Türkiye’nin, hem üretim adetleri, hem de kalite bakımından dünyanın önde gelen merkezlerinden biri olmaya başladığını anlatıyor...
Gerçek otomobil  profesörü Babacan

Türkiye’nin başarısı
“İtalyan ve Fransız üreticiler, yıllar önce Türk pazarının önemini fark edip tesisler açtı. Daha sonra, pazardaki kaliteli ve ucuz otomobiller konusundaki boşluğu Uzakdoğulu üreticiler gördü. Türkiye’ye biraz geç geldiler, ancak çok çalışıp, aradaki farkı kapattılar. Toyota’nın, bazı modelleri sadece Türkiye’de üretip, buradan ihraç etmesi çok önemli bir başarı. Eskiden ana firmalar, ürettikleri araçların 'Made in Turkey’ damgasını taşıdığını çok fazla ilan etmek istemezlerdi. Şimdi gönül rahatlığıyla 'Türkiye’de ürettik’ deyip, dünya pazarlarına çıkabiliyorlar. Bu da, Türk sanayiinde ulaşılan kalitenin önemli göstergesi..."
Bu arada kendisinin, makam otomobili dışında bir de BMW’si olduğunu öğrendim. Gerçi direksiyonuna geçecek pek vakti olmuyormuş, ama yine de “Otomobilimi çok seviyorum" diyor...
(2002)