Pazar 10 usta çizerin gözünden karikatür krizi

10 usta çizerin gözünden karikatür krizi

12.02.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Günlük gazetelerdeki siyasi karikatürleriyle tanınan 10 çizer Milliyet'te buluştu. Son günlerin en çok konuşulan ve gittikçe de büyüyen krizini, "Hz. Muhammed karikatürleri" meselesini tartıştı

10 usta çizerin gözünden karikatür krizi

Birinde Hz. Muhammed'in bombacı olarak tasvir edildiği 12 karikatür önce Danimarka gazeteleri tarafından yayımlandı, sonra yayıldı ve radikal İslamcıların ölümlerle sonuçlanan eylemlere başvurmasına da neden oldu. Hz. Muhammed'in yüzünün resmedilmesi zaten başlı başına bir sorun oluştururken, bir yandan da karikatürleri görmeyen ama peygambere hakaret edildiğini duyan, düşünen Müslümanların tepkileri gittikçe artıyor. Tabii İslam ülkelerinde protesto gösterileri arttıkça, karikatürleri merak edenlerin sayısı ile beraber bu karikatürleri yayımlayan gazeteler de artıyor, bu yayınlarıyla tirajları da yükseliyor. Tartışmalarda fikir özgürlüğü ile inanç özgürlüğü çarpıştırılıyor, kimlerin neden rencide olabilecekleri anlatılıyor, Avrupa basınının fikir özgürlüğü çığlıklarını ikiyüzlü bulduklarını söyleyenler çıkıyor. Biz de Türkiye'de, günlük gazetelerde siyasi çizer olarak tanıdığımız 10 karikatüristi buluşturduk. Hz. Muhammed'in resmedilmesinden bu karikatürlerin yayımlanmasındaki niyete kadar uzun uzun tartıştılar. Son günlerde Türkiye'de ve tüm dünyada "Hz. Muhammed karikatürleri" krizi yaşanıyor. Ercan Akyol: Burada bir çelişki var. Mizah nerede bir yasaklama, nerede bir kilitleme, nerede bir bağnazlık varsa onu yıkmaya çalışır. Bunu sadece inanç bazında söylemiyorum. Siyasal anlamda da, kurumlar anlamında, yozlaşmış gelenekler için de söylüyorum. Şimdi işin içine din girince durum kritikleşiyor. Her inanışta dışarıdan bakan için bir komedi olabilir. Ama inanan için o kutsaldır. Biz bu inananın alanına girip "Hah hah ha, namaz kılıyorsun, şöyle yapıyorsun, ne komik" dersek, alay edersek yanlış olur. Çatışma buradan çıkıyor. Latif Demirci: Bu İslamiyet eleştirilemez gibi bir tepki de değil. Ben de İslamiyeti eleştiren bir sürü şey çiziyorum ama bunlar başka bir yeri gıdıklamaya çalışan karikatürler. Şimdi size ilk olarak şu soru geliyordur, ben de öyle başlayayım: "Hz. İsa, Hz. Musa rahat rahat karikatürlere konu oluyor da, Hz. Muhammed ele alınınca bu öfke niye?" Tabii Hz. Muhammed'in suretinin gösterilmemesi, bu karikatürlerin hakarete girip girmemesi gibi tartışmalarla beraber bunu soruyorum. Latif D.: Hayır, eleştirmek başka, bu şekilde çizmek, bu niyet başka. Tepki alırsınız yine de ama böyle değil. Haslet Soyöz: Bunun bir dozu var. Ne kadar eleştirirsen o kadar eleştiri alabilirsin. Latif D.: Tabii o karikatürlerdeki adamlar Hz. Muhammed olmasaydı da, başka kafası sarıklı, kanlı karakterler olsaydı o zaman hiçbir şey yoktu değil mi? Haslet S.: Tabii Usame Bin Ladin öyle çizilmiş olsaydı, bir şey olmayacaktı. Musa K.: "Yıllardır Türkleri fesli çizen insanlar böyle yanlışlar yapacaktır elbette" Siz İslamiyeti eleştirdiğiniz karikatürlerle tepki almıyor musunuz? Haslet S.: Tabii. Musa Kart: Buradaki tek sevindirici taraf kendi aramızda da dışarıda da bir konsensus yakalamış olmamız. Herkes bu karikatürlerin hatalı olduğunu söylüyor. Biz de bu ülkede ifade, düşünce özgürlüğünün çerçevesi daha geniş tutulsun diye yazıyoruz, çiziyoruz, mücadele ediyoruz. Bu yüzden bedeller ödüyoruz hatta. Ama burada bir denge kurulması gerekiyor. Düşünce özgürlüğü de sorumlulukla değerlendirilmeli. Bir karikatürcüyü serseri bir mayından ayıran en önemli özellik budur. Bırakın kutsal değerleri, herhangi bir kişiyi çizerken bile onu rencide etmekten uzak duruyoruz. Bir de Batılı karikatürcüler fotoğrafı iyi okuyamadılar. Çok basit bir örnek vermek istiyorum, Batılı çizerlerin Türkiye üzerine yaptığı karikatürleri biliriz. Hemen hemen çoğunluğu Türkiye'de anonim tipi fesli çizer. Bu coğrafyanın fiziki gerçeğini bile anlamakta yetersiz kalan insanlar daha derin konuları, daha politik konuları aktarmakta elbette yanlışlar yapacaklardır. Ladin karikatüründe bomba görmek garipsenmeyebilir de Hz. Muhammed'i bombacı olarak çizdiğiniz vakit iş değişiyor. Haslet S.: Bu karikatürler en başta niye yapıldı? Çocuklara İslamiyeti anlatacak bir kitap olayından yola çıkıldı. İslamiyette tasvir yasak olduğu için çizenler bunu yapamamaktan şikayet ettiler. O zaman gazete yönetimi de "Böyle bir tabuyu kıralım" diye yola çıktı ve karikatür ısmarlandı. Hz. Muhammed daha önce de çizildi ama yüzü çizilmedi. İslami çizgi romanlar yapıldı. Ercan A.: Demek ki yüzünü göstermeden de anlatılabiliyor. Buradaki bir bahane. Gidiyor, karikatürcüden sipariş ediyor. Profesyonel çizerler çizmeyi reddedince de rahatsız olmuşlar, "Vay efendim fikir özgürlüğü yok mu?" diye. Buradaki editör değil, tam bir provokatör. Editör yayının yüzüdür. Bu karikatürler belli ki profesyonellere çizdirilmemiş. Bilinçli çizer bulamamışlar. Tetikçi olarak kullanabilecekleri adamlara çizdirmişler. Bu konu gündemde olan medeniyetler çatışmasına kadar genişletilebilir. Bu, olay karikatür tarihi açısından talihsiz bir olay. Tan Oral: Konuştuğumuz konu mizah. Bir sebep varsa mizah yapılır. Bu sebep din de olabilir. Soruyu şöyle sormak lazım. 1400-1500 yıllık bir din. Dinlerin ana yapısı değişmez. Ne olmuştur da bu 12 adam birdenbire bu işe girmiştir? İşin arkasında yatan provokasyonu bundan daha iyi anlatan bir şey yok. Haslet S.: Unutmayalım, karikatürcü bir taraf olmak zorunda değil. Karikatürcü meseleye tepeden bakan bir sanatçı olmalıdır. Taraf değiliz. Ama bu daha bilinen bir şey. Hz. Muhammed'in resmedilmesini İslam dünyası hoş karşılamıyor. Yani "Aa, bilmiyorduk" diye bir şey söz konusu değil. Musa K.: Evet, gördük. Ercan A.: "Çizimler dökülüyor. Belli ki provokasyon için yapılmış" Bu masadaki herkes olay çıkartan o karikatürleri gördü mü? Salih Memecan: Ben rencide oldum. Emre Ulaş: Ben de oldum. Ama benim rencide olmamın nedeni bu çizilenlerin provokatif amaçlı çizilmiş olması. Bir de çok belli ederek, çok uzun bir süreçte bu provokasyonun ortaya çıkmasından dolayı. Ama bir yandan da nedir bu yasaklar, bunları kim anlatabilir bilemiyorum. Hz. Muhammed'in çizilmesinin neden yasak olduğu konusunda kesin fikirlerim yok. Musa K.: Kaba, yanlış ve sorumsuz buldum. Karikatürcüler yaratıcı insanlardır. Mesajlarını çok incelikli yollardan vermeyi bilirler. Burada amaç şiddeti yegane mücadele yöntemi olarak seçen grupları eleştirmekse bu yapılabilirdi. Ama bu eleştirilerin Muhammed üzerinden yapılmasını çok yaratıcı ve doğru bulmuyorum. Tan O.: Doğrusu ben etkilenmedim. Görünce de umursamadım. Aslında alışkın olduğum bir gazetede günün birinde karşımıza çıksaydı belki farklı bir etki olabilirdi. Ama olayı haber aldıktan sonra bilgisayarda görünce etkilenmedim. Çünkü terbiyesizce yapılmış bir şey. Latif D.: Rencide olmadım ama sevimsiz buldum. Üstelik olay ilk çıktığında bakmadım bile. Provokatif geldi. Ercan A.: Rencide olmadım. Bu bir inanç meselesi. Ben kişisel olarak resmin, suretinin çizilmesinden yanayım. Ama bu benim kişisel talebim. Oturmuş birtakım değerlere "Bunlar niye böyle?" diye hayıflanmıyorum. Ayrıca Tan'ın da söylediği gibi çok ciddi bir yerde çıksaydı belki önemli olurdu. Orada da çıkmazdı zaten. Şimdi baktığınız zaman o çizimler dökülüyor, tutulacak tarafı yok. Belli ki kızdırmak için yapılmış. Ben böyle bir provokasyona gelemem zaten. Tan O.: Bence içlerinde iyileri de var. Harika çizimleri olanlar da var. Dikkatli bakın. Birol Bayram: Vallahi ben hiç rencide olmadım, tahrik olmadım, sinirlenmedim. Benim fikrim neyse o. Bu karikatürler benim fikrimi değiştirmedi. Ayrıca ne çizilmeli ne çizilmemeli diye kurallar mı var? Ben tamamına karşıyım bunların. Bu çizilmez diye bir şey yok. Latif D.: "Polat Alemdar ve ekibi Müslüman karikatüristler olarak Danimarka'ya gitsin diyorum!"Musa K.: Bu konuyu sadece karikatürler çerçevesinden göremeyiz. Komplo teorilerine çok sıcak bakan bir insan değilim ama ortaya çıkan tablo sanki bir çevrenin bunu çok bilinçli bir şekilde ördüğü şeklinde. Biliyorsunuz Amerika İran'a saldırmak için ön hazırlıklar yapıyor. Bunun bir fikri altyapısı oluşturulmaya çalışılıyor. İşte bu karikatürler, sonucundaki gerilim, çatışma ortamı bu müdahalenin fikri altyapısını da hazırlıyor. Sadece bununla da kalmıyor. Gerçekten bu medeniyetler çatışmasını isteyen çevreler var. Hem Batı'da hem İslam coğrafyasında. Avrupa'da işsizliği yaşayan insanlar bunun sorumlusu olarak Müslüman göçmenleri görüyor. Bu gerilim ortamı en basitinden oradaki Müslüman göçmenler üzerinde bir tehdit ortamı oluşturacak. Sonuçta tüm bunlar bu hesapları yapan insanların işine yaramıştır. Osman Turhan: Ben rencide olmadım çünkü bu tür karikatürlerin Avrupa'da daha önceden de çok çizilmiş olduğunu internet üzerinden, gazeteler üzerinden görüyordum. Avrupa'daki çizerlerin çoğu Ortadoğu'daki konuları, insanları oryantalist önyargılarla çiziyordu. Sarıklıdır, feslidir. Hep aşağılayıcı bir şekilde... Sonuçta bu karikatürlerde de benzer karakterler vardı. Ben onu peygamber efendimizin resmi olarak algılamadım. Çünkü çok kaba ve çirkin geldi bana. Tepki gösteren insanların çoğu da zaten bu karikatürleri görmeden, meseleyi tam bilmeden tepki gösteriyorlar. Sadece Hz. Muhammed'e hakaret edilmiş sözünden yola çıkarak sokaklara dökülüyorlar. Cem Kızıltuğ: Ben görünce üzüldüm. Ayrıca 12 tane karikatür gördük. Bunların bir-iki tanesinde öyle espri vardı. Diğerlerinde böyle olaylara yol açacak ahım şahım şeyler yoktu. Buradaki olay gündeme böyle yayılması. Yoksa benzer şeyler zaten Türkiye'de de oluyor. Ben görüyorum. Çizgi bantlarda oluyor, mizah dergilerimizde oluyor. Bunlar manşete taşınmıyordu. Bu sefer manşetlerde olması da bu etkiyi yarattı. Haslet S.: Ben de rencide olmadım çünkü Osman'ın söylediği gibi onları Hz. Muhammed olarak algılamadım. Bir de olayın perde arkasını bildiğimiz için önemsemedim aslında. Siz ilk gördüğünüzde neler hissettiniz? Rencide mi oldunuz? Yoksa hiç umursamadınız mı? Beğendiniz mi? Nefret mi ettiniz? Latif D.: Ben "Kurtlar Vadisi Danimarka" çekilsin diyorum. Polat Alemdar ve ekibi Müslüman karikatüristler olarak Danimarka'ya gitsinler! Siz karikatüristler olarak bu konuda neler yapabilirsiniz? Bir birlikteliğiniz var mı? Latif D.: Türkiye'de manavından taksicisine herkes çok esprili. Çizerken onların üzerine çıkmak zor" Haslet S.: Demek ki ilgilenmiyorlar. Cem K.: Ben Piyale Madra'yı mesela çok beğeniyorum. Ama Piyale Madra, Ramize Erer gibi iyi karikatürcülerin hiç bu konulara girmeyip bunlar hiç olmamış gibi davranmalarını açıkçası anlamıyorum. Emre U.: Görüşlerini açıkladılar ama. Latif D.: Onlar da ilişkiler çiziyorlar. O da siyaset kadar önemli. Siyasi kadın çizer yok mu? Haslet S.: Karikatür zeka ağırlıklı bir sanat olduğu için dünyaya kıyasla Türk karikatürünü bu açıdan gelişmiş buluyorum. Hz. Muhammed karikatürü çizmeyecek kadar zekiler Türkiye'deki karikatüristler. Salih M.: Türkiye'de şu anda siyasi karikatür çok iyi durumda. Sağda solda Türk karikatürü bitti gibi laflar duyuyorum da, alınıyorum. Bence Türk karikatürü, siyasi karikatürü yeni başladı. Bütün gazetelere hepsinde siyasi karikatürler var. Eskiden bu kadar yoktu. Ve hepsi de özgürce çiziyor. Son derece özgür, dünya çapında işler çıkıyor son yıllarda Türkiye'de. Birol B.: "Türkiye'de herkes karikatür kurgulayabilir" Türkiye'de karikatürün durumundan biraz söz eder misiniz? Haslet S.: Çünkü çelişkiler çok. Salih M.: Malzeme çok diyoruz ama yıllarca Susurluk çizdik mesela. Türkiye çözüm üretemediği için biz de aynı konular etrafında dönüp dolaşıp aynı şeyi çiziyoruz. Latif D.: Bir de insanlarımız da çok espri yapıyor. Taksiye biniyorsun taksici espriler yapıyor, manav komiklik yapıyor. Onların üzerine çıkmak zor. Herkes mizahçı. Gündem neyse onunla ilgili mutlaka bir şeyler söyleyebilir. Birol B.: Hatta "Adam şöyle dursun, öbürü de şöyle desin" gibi bize kurguyu bile verdikleri oluyor. Türkiye'deki insanlar karikatür kurgulamayı biliyorlar. Haslet S.: Bana da geliyor öyleleri; birinci karede şu olsun, ikinci karede bu olsun... Ercan A.: Aslında Türkiye'de hayat karikatürleşmeye başladı. Bu da bir zorluk çünkü hayat karikatürün önüne geçiyor. Bir de hep mizahçılar için Türkiye'nin cennet olduğundan, malzeme bolluğundan bahsedilir. Musa K.: Hakikaten mizah duygusu çok gelişmiş, tolere eden insanlar var. Haslet S.: Espri yapmak da zeka işi, o espriyi kaldırmak da zeka işi. Türk halkı gerçekten zeki. Bu kadar esprili olan Türk halkı sizin çizdiklerinizi kaldırma konusunda da rahat mı? Yoksa alıngan mıyız? Salih M.: "Dini hassasiyeti yüksek kesimler Azrail çizince de alınıyor" Salih M.: Ben İsa'yı çizdim. Yani İsa'yı çizmedim de, Demirel'i çarmıha gerilmiş İsa gibi çizdim. Tayyip Erdoğan'ı İsa gibi çizdim son yemek sahnesinde. Ama bu karikatürlerin birinde hiç beklemediğim bir şekilde İsviçreli bir otel müdüründen tepki geldi. Çok alınmış. "Kızım alındı" dedi. Hakaret etmemiştim, İsa'yla ilgili değil, Demirel'le ilgili bir konuydu. Ayrıca Hz. İsa'nın her gün resmi yapılıyor, karikatürü yapılıyor. Çünkü bana gönderdiği mesajda adam "Sizin peygamberinize yapılsa hoşunuza gider mi?" demişti. "Gitmez" dedim "Ama aynı şey değil ki." Hz. Musa'yı da çizdim. Şaron'a 10 emri okutturuyor. Bu arada bırak peygamberleri, Allah çiziliyor. Aranızda daha önce Hz. İsa'yı, Hz. Musa'yı çizenler kimler? Salih M.: Bana gelen tepkilerden biri de bu konuyla ilgili. Mesela Azrail çizerken alınıyor dini hassasiyeti yüksek kesimler. "Azrail de meleklerden bir tanesi, senin bunu böyle resmetmen günahtır" diyor. O yüzden ben artık çizerken o oraklı sembolü Azrail diye değil de ölüm olarak çiziyorum. Şimdi bak, peygamber çizmek yasak olmamalı. Hz. Muhammed'i çizmek de yasak olmamalı da çizmemelisin. Yasakla bunu önleyemezsin ama yine de çizemiyor olmalısın. Birol B.: Bana da Azrail'le ilgili tepki geldi. İki kardeşten biri ölmüş. Ailesi de diğerine "Merak etme, kardeşini melek aldı, Azrail aldı" demiş. O çocuk sonra ben Azrail'i kötü çizdim diye mektup yazdı: "Azrail iyi bir şeydir, niçin böyle çiziyorsunuz?" dedi. Ona üzülmüştüm. Bilemiyorum ki, o zaman sadece Hz. Muhammed değil, Azrail de dokunulmaması gereken bir şeydir. Öyle mi? Melekler çiziliyor, komik hallere düşürülüyor... Salih M.: "Politikacılar ancak acemilik yıllarında karikatürcülere dava açıyor" Salih M.: Özal zamanında birkaç davam oldu ama mahkum olmadım. Dava açan politikacılar ya acemilik yıllarında açıyorlar ya da acemi danışmanları yüzünden dava açıyorlar. Biraz pişince yanlış yaptıklarını anlıyorlar. Birol B.: Benim ilginç bir davam oldu. Susurluk olaylarında artık herkes mahkemeye çıkıp tüm davalar bitince, herkes de sütten çıkmış ak kaşık gibi olunca ben de "Artık Susurluk tekrar ayranıyla meşhur olacak" dedim. O yüzden bana dava açıldı, yargıya hakaretten. "Meclis'te cüzdan çalındı" diye karikatür çizdim, bu sefer de milletvekillerine hakaretten dava açıldı. Haslet S.: Beni bir kere Süleyman Demirel dava etti 1977'de. Bir de Refah Partisi milletvekili Şevki Yılmaz vardı, onu çizdim. Dava açıldı. Savunma bile yaptırmadan hakim beni mahkum etti. Aftan yararlandım sonra. Komik olan şuydu, Şevki Yılmaz yurtdışına kaçmış, devlet onu arıyor fakat bana dava açıyor ve devlet de beni yargılıyor. Salih M.: "Çizerken olmasa da yayımlarken sınır olmalı" Turhan ve Kızıltuğ dışında bu masadaki herkese çizdikleri yüzünden dava açıldı bildiğim kadarıyla. Biraz bahsedebilir misiniz? Musa K.: Eğer sorumluluksa, özense, her aklına geleni çizmemekse biz zaten bunu yaşıyoruz. Bazen konjonktürel, bazen politik atmosfer, bazen gazetenin yayın çizgisi... Bizi sınırlayan, kontrol altında tutan enstrümanlar var. Hal böyleyken neden bir sürü insanı incitecek bir figürü, unsuru kullanmakta ısrar edelim?Salih M.: Neler çizebilirim ya da o neler çizebilir? Çizerken sınırı olmayabilir ama yayımlarken bir sınırı olması lazım. Emre U.: Ben şu anda bile bu konular konuşulurken kendime sansür uyguluyorum. Tan O.: Otosansür meselesini gereksiz yere abartıyor herkes. Doğrusu ben kendime sansür uygulamıyorum. Yapmam gereken neyse onu çiziyorum. Yani şu bana biraz garip geliyor: "Efendim ben aslında neler yaparım ama şu otosansür olmasa..." Samimi ve ahlaklı bir yaklaşım değil. Latif D.: "İslami konularda çizerken sekiz kez düşünüyorum" Sizin çizerken kendinize uyguladığınız sansürden bahsedersek... Latif D.: Olmuştur tabii. Dini konularda ben de çizdim birçok kez. Ama normalde çizerken bir kere düşünüyorsam konu İslamiyetse sekiz kere düşünüyorum. Rencide etmemek için. Tan O.: Benim olmadı çizmek isteyip de çizemediğim bir şey. Salih M.: Amerika karikatür konusunda özgürlükler ülkesidir. Karikatüre ceza yoktur. Fakat bir okul gazetesinde bile bir tane zenciyi hafif patlak dudaklı çizerseniz hakaret olur. Buna politik doğruculuk diyelim, otosansür diyelim. Sorumlu çizmek diyelim. Onların 1950'lerdeki zenci imajını çizemezsin. Mesela 1950'lerde yaratılmış bir karikatür kahramanı vardı. Patlak dudaklı bir zenci Amerikalı. Meksikalılar bunu pul yapmışlar. Amerika bu pulu kabul etmiyor, sınırlarına sokmuyor, kıyamet kopuyor. Milyonluk bir azınlık için bir tarafta böyle bir tepki olabiliyor ama milyarlık bir gruba aynı kültürün böyle rahatlıkla hakaret edebiliyor olması insanları kırıyor. Osman T.: Avrupa basınının ne kadar özgür olduğu ile ilgili benim de şöyle bir tespitim var. Bu karikatürü yayımlayan Avrupa basınında bugüne kadar anti-semitizm, Yahudi karşıtlığı konu olmamıştır. İsa'yı aşağılayan karikatür de göremezsiniz. Madem basın özgürlüğü var, neden bunlara da yer verilmiyor? Böyle şeylere yer verilmesini biz de istemiyoruz tabii. Ama böyle bir bahane ortaya sürüyorsanız, bir taraftan da öbür tarafı yayımlamıyorsanız çifte standartın olduğunu daha iyi görüyoruz. Salih M.: Hele bunu bir de düşünce özgürlüğü falan diyerek yapınca...Haslet S.: Başa dönüyoruz. Önemli olan yapılan değil, niyet. Bizde de küfürler vardır. "Senin dinine imanına..." der. Allah'ın geçtiği küfürler vardır. Buna tepki gösterilmez. Çünkü burada amacın Allah'a küfür etmek olmadığı bilinir. Var mı çizmek isteyip de çizemediğiniz bir şey? Birol B.: "Ayıp bir şey çizmiştim. Annemin göreceğini düşünüp pişman oldum" Ercan A.: Beğenmediğim olmuştur. Ama bu estetik kaygılarla, anlatım eksikliğiyle ilgilidir. Hedefe kilitlenirsiniz çizerken ve iyi vurmaya çalışırsınız. Ben iyi vuramadığım için üzülmüşümdür. Salih M.: Bu basın kavgalarının olduğu dönemlerde, birkaç yıl önce meslektaşlarımla ilgili bir şey çizmiştim, keşke çizmeseydim diyorum. Sonra ne gereksiz olmuş dedim. Birol B.: Ben de ayıp bir şey çizmiştim. Onu da annemin okuyacağını düşünüp sonradan pişman oldum. Ondan sonra da bunu hep düşünerek ayıp şeyler çizmedim. Ama siyasi karikatür anlamında pişman olduğum bir şey yok. Çünkü son ana kadar düşünüyorum. Emre U.: Filistin'e İsrail'in yaptığı bir bombalamadan sonra İsrail'deki tepkiler çok düzeysizdi. O zaman ağlama duvarında gülen surat yapmıştım. Tepki de aldım. Sonra çizdiğim şey de çokça hoşuma gitmedi. Cem K.: Benim de Birol bey gibi sorunlarım oldu. Annem görecek, dedem görecek diye. Onun dışında deprem oluyor, bombalama oluyor, öyle bir günde alakasız bir karikatür çizdiğim için pişmanlıklarım oldu. Yani niye o gün komik bir şey çizdim ya da bayramda niye böyle korkunç bir şey yaptım diye.Musa K.: Uzun zamandır incitmek yerine bir durumu eleştirmek için karikatür çiziyorum. Bundan da çok emin olduğum için yargılanan karikatürüm de dahil pişman olduğum bir çalışmam yok. Haslet S.: Ben çizdiğim banker Kastelli karikatürlerinden dolayı pişmanlık duydum. Gerçekten çok yüklenmiştim ona. Görsem yemin ediyorum özür dileyeceğim. Latif D.: Pişman olduğum karikatürüm yok, aksine daha güzel yapabilirdim dediklerim oldu. Sadece bir tane karikatürüm çok eleştiri almıştı. Sonra gazeteden de istediler, bir özür yazısı yazmıştım. Her Türk kapkaççı doğar diye bir şey. Niye onu yazdım bilmiyorum. Ciddi bir tepki aldım e-postalarla. Tan O.: Şöyle de diyebilirim. Böyle bir yola düştüğüm için pişmanım! Şimdiye kadar çizip de pişman olduğunuz ya da abarttığınızı düşündüğünüz karikatürleriniz oldu mu? Osman T.: "Biz de 12 karikatürcü birleşip onlara mı hakaret edelim! Belki de en iyisi ciddiye almamak" Salih M.: Ben dava açılmasına karşıyım. Bizim burada karikatürcüye dava açılsın dememiz çok yanlış olur. Dediğim gibi Hz. Muhammed'in tasvirini yapmak kanunların ötesinde bir şey. Bunu yasayla yasaklayamazsın. Sonra Noel Baba'ya kadar gider. Biz burada karikatüre dava açılmasını desteklersek döner bize gelir. Musa K.: Ama bunu niye bir tek radikal islamcılar sahiplensin ki? Bizim sahiplenmemiz gerekiyor. Buna bir cevap verilecekse de meşru yollardan verilmeli. Belki karikatürcülere buradan bir çağrı yapmak lazım. Bu konuyu köşelerimizde yine bir karikatürle belki bir sergi açarak tartışabiliriz. Latif D.: Bir karikatürcü ordusu kurup dağa çıkalım. Osman T.: Davacı mı olalım! Biz de 12 karikatürcü birleşip onların peygamberlerine hakaret mi edelim! Bunlar mümkün değil. Yakışacak şeyler değil. Belki en güzel tepki ciddiye almamaktır. Haslet S.: Niye tepki verme ihtiyacı içinde olmayayım? Dünyada bu kadar olay olmuş bir şey bir çizer olarak beni ilgilendirir. Bu petrol fiyatlarının artması da olabilirdi. Bu konu ile ilgili neler yapılabilir?