Pazar Aşık katiller bu kitapta buluştu

Aşık katiller bu kitapta buluştu

29.09.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Aşık katiller bu kitapta buluştu

Aşık katiller bu kitapta buluştu





Bu hafta çıkan "Aşık Katiller Antolojisi" adlı kitapta yedi Türk (Reşat Nuri Güntekin, Murathan Mungan, Zeynep Avcı, Ahmet Ümit, Nazlı Eray, Altay Öktem ve Murat Gülsoy ile 13 yabancı yazarın sonu cinayetle biten aşk öyküleri var. Öyküleri derleyen Enver Ercan ve İdil Önemli kitabın sunuşunda "Aşkın yolu her zaman aydınlığa değil, şiddete ve ölüme de çıkabilir" diyor. Röportajımızda ise Ercan bu işe neden kalkıştıklarını, bir yazarın duruma uygun benzetmesiyle açıkladı: "'Suç ve Ceza'da, Raskolnikov'un peşindeki polis müfettişi en az onun kadar muhteşem bir cinayet düşlemiş olmasaydı bu olayı çözemezdi' der bir yazar. Bizim içimizde de böyle bir şey var ki, aşk cinayetlerine bu kadar ilgi duyduk."

Önce "Gergin Ruhlar Antolojisi", ardından "Aşık Katiller Antolojisi"... Neden böyle "ruh hastası" öyküleri derliyorsunuz? Hayattan mı, okuduğunuz öykülerden mi esinleniyorsunuz?
Enver Ercan: Sanırım Oscar Wilde söylemişti, "Aslında öyküler gerçek, hayat kurgudur" diye, bu yüzden ben hayattan değil, öykülerden yola çıkarak karar veriyorum. Okuduğumuz öykülerde aşk olduğunda ilişkilerin ne kadar gerginleşebileceğini, şiddete vardığını gördük. Bu aşk cinayeti meselesi benim çok kafamı kurcalayan bir şey. İnsan birini çok seviyor, sonra da gözünü kırpmadan öldürüyor. Ve bu öfkenin nedeni yalnızca kıskançlık da olmuyor. Baudelaire'in öyküsünde olduğu gibi çok sevdiği ve kusursuz bulduğu için de öldürüyor.

Öyküleri nasıl seçtiniz?
İdil Önemli: Aşk cinayeti ne kadar bakir bir konuymuş Türkiye'de. Gazetelerin üçüncü sayfaları dolu. Ama edebiyatta çok örnek yok. Ama Erhan Bener'in çok güzel üç öyküsünden birini almak istedim ama hepsinde kurban kılpayı kurtuluyor.
Siz hiç kıskançlıktan birini öldürmek istemiş olabilir misiniz acaba?
E.E.: İstedim tabii. Ama bunu anlatma cesaretini edebiyatçılar gösteriyor. Bu öyküleri yazarken yalnızca gözlemlerinden yola çıktıklarını sanmıyorum.
İ.Ö.: Dostoyevski'nin öldürme listesi varmış. Oturur liste yaparmış "Kimi öldürürdüm acaba?" diye. Ben öldürme şeklini suça göre tespit ederdim.

Türk ve yabancı yazarların "kurgu aşk cinayetleri"nde ne gibi farklar var?
E.E.: Bizim edebiyatımız özellikle son 20 yıldan öncesinde, çok beyaz bir edebiyat. İnsanlar yüreklerini yarıp anlatamazlar. Cortazar'ın düşündükleri Reşat Nuri'nin de aklından geçer ama ifade etmekten çekinir. Yabancı yazarlarda daha acıtıcı çalışmalar var. Altay Öktem'in öyküsü de öyle.
İ.Ö.: Eski bazı öykülerde tam cinayet işlenecek, işlenmiyor! Ben bunun ahlaki nedenlerle, okura ders vermek amacıyla yapıldığını düşünüyorum. Ama artık iyi örnekler de görülüyor. Tomris Uyar ve Leyla Erbil kötülüğü çok iyi işleyen yazarlar. n
(Aşık Katiller Antolojisi, Everest Yayınları, 2002)

"Sevgilimi ilgisizlik ve kabalıkla öldürürdüm"
"Aşık Katiller Antolojisi"nde Nazlı Eray'ın 1980'lerde yazdığı "Geceyi Tanıdım" adlı kitabından "Ali Bey Kim?" adlı öyküsü yer alıyor. Evli bir adamla ilişkiye giren bir kadının aklından geçenlerin anlatıldığı öyküde adam, karısı ve sevgilisi arasında kelimenin tam anlamıyla ortadan ikiye ayrılıveriyor.
Ben tutkuyu, aşkı, insan ruhunun dehlizlerindeki serüveni, eski tutkuların kırıntılarını yazarım. Ben bunların yazarıyım. Zaten son romanımın adı da "Aşkı Giyinen Adam".
Bir aşk cinayeti işlemeyi hiç hayal etmedim. Çünkü çok yumuşak bir insanım. Ama ben sevgilimi ilgisizlikle ve kabalıkla öldürürdüm. Aşk bence, düşmekte olan bir asansörde hiç korku duymadan şampanyayı şişeden içmeye devam etmektir.
Sonu cinayetle biten aşk öykülerinden Ernesto Sabato'nun "Tünel"ini severim, Misima'nın öyküleri vardır böyle. Ben şiddetli aşkı daha çok Japon edebiyatında buluyorum.

"Aşk, Ahmet Altan'ın anlattığı gibi bir şey değil"
Kitabın son öyküsü Altay Öktem'in "İskenderiyeli Falcı"sı. Yaşam ve ölümün birbirine karıştığı, zaman kavramının ortadan kalktığı bir hikaye anlatıyor.
Cinayete de delirmeye de çok yakındır aşk. Tutkulu aşklar yaşayan insanlar cinayeti en azından akıllarından geçirmiştir. Ben aşkı Ahmet Altanvari görmüyorum. Kendimce daha doğal olduğunu sandığım, içinde şiddeti barındıran bir şekilde işliyorum. Çünkü hayatta da zaten öyle yaşanıyor.
Ben sevgilimi öldürecek olsam çok farklı bir cinayet işlerdim. Ses getirecek, dikkat çekecek bir cinayet. Tabanca veya bıçakla öldürmek, boğmak gibi klasik şeyler yapmazdım.
John Waters'ın ve Dario Argento'nun B tipi filmlerinde aşk ve cinayet konusu çok güzel işlenir. Daha vahşi ama insanın doğasını daha iyi yansıtan öyküler işlerler.

öÇok seviyordum, öldürdüm"
Polisiye öykü ve romanlarıyla tanınan Ahmet Ümit'in antolojide yer alan "Kör Bican'ı Kim Vurdu?" adlı öyküsü bir mafya babasının aşkını anlatıyor.
Herkes öfkeyle, kıskançlıkla birini öldürmeyi düşünmüştür bence. Bizim edebiyatımızda insanları kandırmak için "Aman aşk ne güzeldir, aşk hayatın her şeyidir" denir. Ama aşk yazın yağan yağmur, kışın açan güneştir. Yani sıra dışı bir durumdur. Bu sıra dışılığı her zaman olumlamak doğru değildir. Büyük vahşetlere, katliamlara neden olabilir. Dolayısıyla aşk hem çok mutluluk verir hem de yıkımlara yol açar.
Sait Faik'in bir öyküsünde bir söz vardır, "Niye öldürdün abi?" diye sorarlar, "Çok seviyordum" der. Bence en güzel acıyla biten aşk hikayesi budur. Ama ben ileride "Aşk Köpekliktir" diye bir hikaye kitabı çıkaracağım. Çünkü aşkın abartılıp göklere çıkarılmasına, insanların bununla kandırılmasına sinir oluyorum.
Dünyada cinayet nedenleri sırayla aşk, kıskançlık ve paradır. Ama benim hikayelerimde aşk birinci derecede yer almaz."