Pazar “Ben de bu yaştan sonra rock’çı oldum”

“Ben de bu yaştan sonra rock’çı oldum”

17.05.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Selda Bağcan, İsrailli rock topluluğu Boom Pam ile Ekşi Fest’te bir konser verecek. Bağcan: “Boom Pam rock söylüyor. Ben de bu yaştan sonra rock’çı oldum. Bilhassa yurt dışındaki festivallerde büyük ilgi görüyoruz”

“Ben de bu yaştan sonra rock’çı oldum”

Selda Bağcan son yıllarda dünyanın en gözde müzisyenlerinden biri oldu. Amerika ve İngiltere’de yayımlanan albümleri sayesinde hem müzikseverler tarafından tanınır hale geldi hem genç müzisyenlerce keşfedildi. Müzikleri ve sesi yeni şarkılara ilham verdi. Bağcan bugünlerde birçok heyecanı bir arada yaşıyor. Yeni bir albümü ve kitabı yolda. 30 Mayıs’ta da Tel Aviv merkezli Boom Pam grubu ile Sarıyer, Life Park’taki Ekşi Fest’te sahneye çıkacak. Bağcan bize son yıllarda yaşadıklarını ve Türkiye’de muhalif sanatçı olmanın ne anlama geldiğini anlattı...

Haberin Devamı

Son birkaç yıl içinde hem yabancı basının hem de yabancı müzisyenlerin size ilgisi arttı. Nasıl karşılıyorsunuz bu ilgiyi?

Böyle bir ilgi kimi memnun etmez? Çok memnunum. Aslında dış basının epeydir benden haberi vardı. İlk yıllarımdan beri ilgi gösteriyorlar. Fakat 2006’da İngiltere merkezli bir firma bir albüm yayımladı. “İnce İnce Bir Kar Yağar” hit oldu. “Yaylalar” hit oldu. Yabancı dillerde de söyleniyor bu şarkı. Bir kadın İspanyolcaya çevirip söylemiş mesela.

“İnce İnce Bir Kar Yağar” çok acıklı bir şarkı...

Zaten baştan “İnce ince bir kar yağar fakirlerin üstüne” diyor. Böyle bir manzarayı düşününce insanın yüreği burkuluyor. “Yaz Gazeteci Yaz” da hit olan şarkılar arasında.
Bir de “Mehmet Emmi”... Müzik festivallerine gittiğimiz zaman bu dört şarkıyı mutlaka söylüyoruz. Boom Pam adlı bir grupla da ortak projemiz var. Onlar rock söylüyor. Ben de bu yaştan sonra rock’çı oldum. Bilhassa yurt dışındaki festivallerde büyük ilgi görüyoruz. Yani Türkiye’de farklı bir gruba hitap ediyorum ben, yurt dışında başka...

Haberin Devamı

“Seyirci ‘Yuh Yuh’ ile kendinden geçiyor”

Türkiye’de ve yurt dışında farklı parçalar seslendiriyorsunuz o zaman.

Türkiye’de genelde belediyelerin festivallerinde sahneye çıkıyorum. Bu festivallerde türküler söylüyoruz. Yurt dışında da orada hit olan şarkıları seslendiriyorum. Fakat arada bir bozlak söylüyorum ki şaşırıp kalsınlar.
Ters köşeye yatıyorlar, morartıyorum onları...

Yurt dışındaki konserlere ilgi yoğun. Peki ya Türkiye’deki konserler?

Sol görüşlü konserlerde 50-100 bin kişi geliyor alanlara. Coşturuyoruz. Hele “Yuh Yuh” söylenince insanlar kendinden geçiyor. Bestesi 1963’te yapılmış Mahsuni Şerif tarafından. Ben 1977’de söyledim. Zaten o kaydı yapıp Mahsuni’yle birlikte Avustralya’ya gittim turneye. Avustralya’da “Burada kalın” diye ısrar ettiler. Fakat o sırada plak şirketinden telefon geldi, “Bu şarkı çok tuttu. Çabuk gelin” diye.

İsrailli topluluk Boom Pam ile ortak projeniz nasıl ortaya çıktı?

İki ya da üç sene önce Zack diye biri aradı beni. Bir barı varmış. Tel Aviv’e davet etti. Ben “Barlarda çalışmıyorum” dedim; çok küçük oluyor. Çocuk iki sene ısrar etti. Sonunda buraya geldi. Bir de ilk başta çok düşük bir para önerdiler. Onu giderek yükselttiler. En sonunda bir festivale çağırdılar Boom Pam ile. Boom Pam iki-üç kere geldi, provalar yaptık burada. Çok da iyi anlaştık. Çok saygılılar.

Haberin Devamı

Bu yeni projelerden sonra hayran kitleniz gençleşti mi? Sizi yolda durdurup fotoğraf çektiren gençler oluyor mu?

O gençler hep vardı. Yeni bir şey değil bu. Fakat hep solcu ailelerin çocuklarıydı. Aileden görüyorlardı.

“Muhafazakar hayranım çok”

Hâlâ solcu gençlerle mi sınırlı hayranlarınız?

Şimdi daha çok. İnternet yazışmalarından anladığım kadarıyla kitle çok genişledi. Ayrıca muhafazakar kesimden de çok hayranım oldu. Onu biliyorum.

Okuduğum kadarıyla “Yüzüklerin Efendisi” serisinin Frodo’su Elijah Wood da sizin hayranınızmış... Ekşi Fest’te o da var...

Evet. “Onun sesini duyunca aklımı kaçıracak gibi oluyorum” demiş. Çok hoşuma gitti. Güzel bir laf. “İnce İnce Bir Kar Yağar” şarkısına takılmış. O şarkıyı da tizden söylemiştim. O dönemde hiç beğenmiyordum. “Niye bu kadar tizden söyledim?” diyordum. Tüm dünyada o tiz ses dikkat çekti.

Haberin Devamı

Bir albüm bir de kitap geliyor

Yakın zamanda yeni bir albümünüz yayımlanacak...

“40 Yılın 40 Şarkısı” diye bir albüm hazırladık. Bu albüm iki CD. İlkinde bütün hit şarkılar var: “Adaletin Bu mu Dünya?”, “Tatlı Dillim”, “Çemberimde Gül Oya”, “Gesi Bağları”... İkinci CD’de benim seçtiğim şarkılar olacak. Performansımı beğendiğim şarkılar...

Hangi şarkılar olacak?

Neler yok ki... Ben tabii ikinci CD’yi daha çok beğeniyorum. “Ağlama Anne” var bir kere. “İlkbahar Geldi” diye bir Azeri şarkısı var. “An Gelir”de olacak.

Bir de kitap yayımlanacakmış...

Bu kitapta yurt dışında benimle ilgili yazılan yazılar yer alacak.
Hiç dokunmadan yayımlayacağız.

Hepsinin çevirisi yapıldı mı bu yazıların?

Bir kısmının çevirisi var bir kısmının yok. 6 liraya mal oldu ama 5’e satılsın istedim.

Neden böyle bir karar aldınız?

10 lira diye düşündüm önce ama daha fazla satılsın istedim. Ben bir de yayıncı oldum şimdi: Edebiyyat Yayınevi. İlk kitap benimki.

Haberin Devamı

“Solcu şarkıcıydım, ölümü bekliyordum”

Türkiye’de muhalif sanatçı olmanın ne demek olduğunu en iyi siz anlatırsınız...

Üç kere hapse girdim, daha ne olsun... Bir de şarkılar yüzündendi. İnsanlar şarkıları yüzünden hapse girer mi? 12 Eylül dönemi işte... 500 yılı aşan cezalar isteniyordu
o zaman. Çok garip şeyler de oldu: 12 Eylül’den altı ay önce ülkeye giriş yapmıştım.
12 Eylül’den altı ay sonra ise “yurda dön çağrısı” yapıldı. İnsanı bir evinden arayın ya... Bu MİT’in hatasıydı. Telefonlar da dinleniyor. Kardeşimle konuşuyorum, “Resmi evrak getirin” diye bir ses duyduk. “Baksana bir telefon dinlemeyi bile beceremiyorlar” dedim. 141 ve 142 sayılı yasalardan da yargılandım...

Her dönem başka bir yasa öne çıkıyor. Bir ara 301 ve 302 modaydı...

Ben onlardan da yargılandım. Türkiye’de devletin kafası hiç değişmiyor. Daha da kötüye gidiyor.

Kenan Evren de hayatını kaybetti...

Şöyle anlatayım: O dönem herkes bekliyordu darbeyi. Günde 40 kişi ölüyordu çünkü. Belki de darbeden başka bir çare yoktu. Ölümler durdu darbe olunca. Fakat daha sonra çok kötü şeyler yaptılar. İlk önce canımız kurtuldu çünkü. Ölümü bekliyorduk.
Solcu şarkıcıyız. “İlla öldürecekler” diye düşünüyorduk. Mesela bir sanatçı arkadaşım gelmişti evime. Adını vermeyeyim. Pencerenin önünde divan vardı. O divanın neden orada olduğunu anlatınca bir daha gelmedi.