Pazar Bir fotoğrafçı Sigmund Weinberg

Bir fotoğrafçı Sigmund Weinberg

30.08.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

7DEN 77YE OKUL DIŞI BİLGİLER

Bir fotoğrafçı Sigmund Weinberg

***Sinemanın oluşumunun çok ilginç bir gelişim süreci var. 1771 yılında Rahip Jean adında biri, Nollet ve Newton'un çarkından yararlanarak A tabaka izlenimini uygulama alanına geçirerek göz kamaştırıcı bir topaç yapıyor. Daha sonra İngiliz bir doktor John Ayrton yine A tabaka izlenimine dayanarak "Thaumatrope" adlı bir oyuncak yapıyor. Aslında bu oyuncak bir çocuğu eğlendirmek için bulduğu basit bir buluştan başka bir şey değil. Bu oyuncağı okul yıllarında hepimiz birilerinden görerek, pek çok çeşidini üretmişizdir. Şimdi söylediğimde hepiniz anımsayacaksınız. Hatta benim bile, "Göz Aldatmacaları" adlı tatil kitabımda böyle bir örnek vardır. Hani bir kâğıda kafes resmi çizersiniz, başka bir kâğıda da bir kuş resmi. Bu iki kâğıdı aralarından bir ip geçirerek sırt sırta yapıştırıp, sonra da çevirdiğinizde kâğıdın dönüşü belli bir hıza eriştiğinde, kuşu kafesin içinde görmeye başlarsınız. Bu gözün aldanmasından başka bir şey değildir. ***Daha sonra 19. yüzyılda Belçikalı bir profesör, Joseph Ferdinand Faraday'ın çarkı ile Thaumatrope'yi birleştirerek 1832 yılında "phennakistiscop"u yapar. Ardından Avusturyalı Simon Ritter "stroboscope"yi icat eder. Bundan iki yıl sonra da İngiliz William George sinemanın bir çeşit atası olan "zootrope" adlı aleti icat eder. Bu aleti de hepiniz çok iyi bilirsiniz. Üzerinde yarıklar bulunan bir silindirin içine, şerit halinde birbirini izleyen farklı görüntüler yerleştirilir ve silindir döndürüldüğünde birbirini izleyen hareketleri gözümüz takip ederken, onları hareketli görür. ***Sinemayı insanlık tarihine Auguste ve Louis Lumiere kardeşler armağan etmiştir. İlk sinema gösterisi 1895 yılında Paris'te "Grande Cafe" adlı bir kahvenin bodrum katında yapılmıştır. ***İstanbul'da ise ilk gösteri Sigmund Weinberg tarafından Galatasaray karşısında birinci katta Sponeck Salonu'nda yapılmıştır. 5.30 - 6.30, 8.30 - 9.30 olmak üzere her gün 4 matine yapılmıştır. Sigmund Weinberg aynı zamanda çok ünlü bir fotoğrafçıdır. Dönemin padişahını, yaşanan olayları, pek çok insan ve olaya ait belgeyi görüntüleyerek bizlere kazandırmış değerli bir fotoğrafçıdır. ***Yine Burçak'ın kitabında, ülkemizde ilk sinema gösterisini izleyen ünlü yazarlarımızdan Ercüment Ekrem Talu'nun anılarından alınmış ilk gösteriyle ilgili ilginç bir bölüm var:"Çocuktum, sekiz-dokuz yaşlarında vardım. Tam senesini söyleyemeyeceğim ama galiba 1896-97 sıralarındaydı. Bir cumartesi günü rahmetli ağabeyim Nejat'la beraber mektepten çıktık. Cihangir'deki evimize gidecektik. Nehari (yatılı okumayan) arkadaşlarımızdan biri yolumuzu kesti: 'Haberiniz var mı?' dedi. 'Şurada, Sponek Salonu'nda bugün sinematograf göstereceklermiş. Pek meraklı bir şey diyorlar. Yeni icat olunmuş. Fotoğrafın canlısı gibi bir şeymiş.' Ağabeyimle ben çocuğu bizimle alay ediyor sandık. Fakat o bizimle gayet samimi konuşuyordu. İlave etti: 'Saat 4'te başlayacakmış, ben gideceğim.' 'Belki de geliriz,' diyerek oradan ayrıldık. Öğleden sonra evden izin koparmak kolay oldu. Babamın da keyfiyetten haberi varmış. Bu yeni icadı gidip görmemize bize teşvik bile etti." ***Türk basın tarihinde Burçak Evren imzasıyla ilk kez yayınlanan, sinema tarihimize de ışık tutan bu değerli kitabı bir yerlerde bulabilirseniz almayı sakın unutmayın. Bence şimdiden klasikler arasına girdi. Yazara e-mail 1995 yılında, sinemanın 100. yılı nedeniyle Burçak Evren'in "Türkiye'ye Sinemayı Getiren Adam/Sigmund Weinberg" adlı bir kitabını basmış (AD Kitapçılık) ve editörlüğünü yapmıştım. Burçak her zaman, herkesin düşünmediği, yazmadığı alanlarda kitaplar üreten sevdiğim bir arkadaşımdır. Gerçekten bugüne kadar Sigmund Weinberg'le ilgili bir kitap yazılmamış olması da, aslında biraz üzücüdür. Bizler sinemaya gideriz, lunaparka gideriz, uçağa bineriz, telefon kullanırız ama bunları bizlere kimler armağan etmiştir bir gün olsun üzerinde durup araştırmayız. İnsanı geliştiren eğilimlerin başında merak gelir. Meraksız olmak, kaygısız olmak; anlama ve öğrenme merakı olmayan insan olarak değerlendirilir.