Pazar "Buralardan da iyi şarap çıkabileceğini göstermek istedim"

"Buralardan da iyi şarap çıkabileceğini göstermek istedim"

21.08.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bir dönemin en parlak bankacılarından Akın Öngör, şimdi Manisa'nın Akhisar ilçesindeki bağında şarap üretiyor. "Bir uzman bu topraklardan şarap çıkmayacağını söylemişti" diyen Öngör: "Zor koşullarda beklediğimizden çok daha iyi bir sonuç aldık. Bağımız olgunlaştıkça daha da iyi olacak. Eşim ve ben buralarda iyi şarap üretilebileceğini göstermek istiyoruz"

Buralardan da iyi şarap çıkabileceğini göstermek istedim

axpaz011.jpg Öngör bu son beş yılda başka şeyler de yapmış. Yelkenliyle Atlantik'i geçmiş örneğin. Bodrum'da kurmayı planladığı liderlik okulu da artık son aşamaya gelmiş. Ve daha da yapacakları var. Karısı Gülin hanımın söylediği gibi, soyadıyla uyumlu bir adam. Aklına koyduğu projelerini "Şu tarihte yapacağım" diyor ve yapıyor. Ünlü yönetim gurusu Drucker'in "Hayatınızın birinci yarısında ikinci yarısını planlamazsanız, geç kalırsınız" dediği gibi; birinci yarıyı tamamlamış, ikinci yarıyı istediği gibi yaşıyor.Öngör'ün şarap bağında, bir bağbozumu sırasında beş yıla sığdırdıklarını, yeni yaşamını ve yapmayı planladıklarını konuştuk... Garanti Bankası eski Genel Müdürü Akın Öngör, bundan beş yıl önce 55 yaşında ve kariyerinin zirvesindeyken kendini emekliye ayırdı. O ve karısı Gülin Öngör insanın iş hayatında olduğu günlerde hayalini kurduğu bir hayat yaşıyorlar. Kimi zaman Bodrum'daki evlerinde kimi zaman Amerika'da kimi zaman da Manisa Akhisar'daki bağlarında. Bu bağa en yeni teknoloji ürünü makinelerden oluşan bir şarap üretme tesisi kuran da Akın Öngör. Öngör, Selendi adlı markasını piyasaya sürecek. Akın Öngör eşi Gülin hanımla 30 yıldır evli. Gelecekle ilgili projelerini anlatırken şöyle konuşuyor: "Gülin ilk kez 'Senden bir şey istiyorum. Akhisar'a kız meslek lisesi yaptıralım' dedi. Yeri hazır. Temelleri bugün yarın atılacak. Yetenekli ama okuyamayan yüzlerce kızımız var. Onları düşündük. Bir aksilik olmazsa bir yıl sonra bitecek. Adı, Gülin Öngör Kız Meslek Lisesi olacak. Bunun için çok heyecanlıyız. Hem bağ hem de okul inşaatı için buraya daha sık geleceğiz."Çalıştığı dönemlerde 06.30'da kalkıp herkesten önce işe gittiğini 23.00-24.00'e kadar çalıştığını söylüyor Akın bey. Gülin hanımla ortak hobilerini ancak bu yeni dönemlerinde uygulabildiklerini anlatarak mart sonunda Pasifik Okyanusu'nu geçeceğini söylüyor. Gülin Öngör ise "Şimdi eve iltica etti gibi bir şey oldu. Hep beraberiz. Ben bir tek uzun deniz yolculuklarında Akın'a eşlik edemiyorum. Atlantik'i geçerken ekipte ben yoktum. Pasifik yolculuğu da 2,5 ay sürecek. Üç duraklama noktası olacak. Artık oralarda buluşacağız." Projelerinden biri de Akhisar'a okul yaptırmak Çok zor bir toprakta, çok zor iklim şartlarında beklentilerimizin çok üstünde bir şarap çıktı. Eşim ve ben ilk tadınca şunu hissettik... Demek ki uzmanlar da her zaman en doğrusunu bilmiyor, yanılabiliyor. Bağ olgunlaştıkça tadı daha da güzelleşecek diye düşündük. Çok da mutlu olduk. Ürettiğiniz şarabı tattığınızda ne hissettiniz? İlgileniyorum. Ancak şarap bizim için artık üretim aşamasına kadar ilgi alanımızda. Ondan sonraki aşamada tüketen insanların ne düşündüğüyle ilgileniyorum. Yemekte ise farklı... Yemek, tüketirken ilgi alanımızda. Şarabın yanı sıra yemek kültürüyle de ilgileniyor musunuz? Bankacılık, yapmayanlara renkli görünmez. Ben ODTÜ'yü bitirdiğimde bankacılık yap diyenlere hep "Bu benim işim değil" demiştim. O zamanlar bankacılık çok sıkıcı görünüyordu. 1980'de bankacılığa geçtim. Ama bankacılık da sabır ister ve gerilimlidir. Türkiye'de bankacılık zordur. Sabır, sistemli, düzenli çalışma ister. Kültür yaratmak ister. Biz Garanti Bankası'nda yarattık o kültürü. Bağcılıkta da benzerlikler var. Sabır istiyor. Yağan bir dolu her şeyi mahvedebiliyor. Bizim burada yaptığımız çok ince iş gerektiren bir şarapçılık. Cabernet Sauvignon, Merlot ve Şiraz üzüm fideleri diktik. Bu fideler beş yılda şimdiki hallerini aldı. Şimdi bağbozumu zamanlarında sabahları tek tek önce ürünü kesiyoruz. Sonra fabrika binamızda önce tek tek ayırıp, çöplerini ayıklayıp fermantasyona bırakıyoruz. Bağcılıkla bankacılık birbirlerinden uzakmış gibi geliyor. Yani bankacılık yapan biri yıllarca toprağa emek verip, fidelerinin üzüm vermesini, sonra onların şarap olmasını beklemeye sabredemez gibi... "İlk düşüncem üzüm yetiştirip şarap fabrikalarına vermekti" Ne yapmak istediğinizi bilmek önemli. Bunları yapabilmemi sağlayan da öz farkındalık (self awareness) dediğimiz şey. Tarımla uğraşan bir ailenin çocuğu değilim. Annem matematik öğretmeni, babam da doktordu. Çocukluğumdaki lezzetleri yetiştirip yeniden tatmayı istedim önce. Ben 2000'de genel müdürlüğü bıraktım ama burayı 1998'de aldım. Buradaki çalışmalara da 2000'de başladık. Bağ tam 5 yaşında. Bağcılıkla uğraşma fikri nasıl ortaya çıktı? Aslında tam öyle olmadı. Anne tarafımdan bu bölgeye yakınlığımız var. Akhisar'ı seviyoruz. Bir dostumuzun aracılığıyla bu araziyi almıştık. Eşimin zevki ve yörenin mimarisiyle önce bağ evimizi yaptık. Öncelikli düşüncem şarap üretmek değildi. Üzüm yetiştirip şarap fabrikalarına vermeyi düşünüyordum. Danıştığımız bir uzman "Bu toprakta şarap olmaz" dedi. Ben de üzüldüm, sebze dikmeyi düşündüm. Organik sebzelerin tohumlarıyla ilgili araştırırken İsrailli bir dostumuz beni ikna etti. Şarap üretmeye 1998'de mi karar verdiniz? Tam öyle... İsrailli arkadaşımız toprağı çantasına koydu. Önce Ege Üniversitesi'ne götürdü. Sonra da Tel Aviv'de analizleri yapıldı. Toprağın eksik mineralleri olduğu sonucu çıktı. O sorunu damlamayla giderdik. Olmaz denen yerde şarap üretiyoruz şimdi. n Piyasaya sürmek gibi planlarınız var mı?5'er tonluk 3 fermantasyon tankımız var. 5 tonluk tankta 8 bin şişe şarap üretebiliyoruz. Bakanlıklardaki işlemler tamamlandı. Ruhsat aşamasındayız. Şu anda satılmıyor. Ancak markamız, etiketlerimiz bile belli. Ruhsatı aldığımızda "Selendi" adıyla İstanbul'un belli başlı restoranlarında hazırlanacak. Etiketlerde her yıl ünlü bir Türk ressamın resmi yer alacak. Kapasitemiz yurtdışı için şimdilik az. Köln'den, Londra'dan isteyenler var. Siz de "Aklıma koyduğumu yapmayı seviyorum" demiştiniz zaten... "Anladık ki işin uzmanları da zaman zaman yanılabiliyormuş" Burası 32 dönüm bir arazi. 17 dönümlük bölümünde bağ var. Buraya 30 kilometre mesafede denizden 800 metre yüksekte bir yayla köyünde iki arazi daha aldım. Fransız üzüm kökleri ithal ettim. 80 santime yükseldi fideler. Oraya da bir ev yapacağız. Orası da tam yaşanacak, dinlenilecek, kitap okunacak bir yer... Eşim de orayı çok seviyor. Sarnıç'ta daha kaliteli şarap yapmak niyetindeyiz. Buralarda kaliteli şarap yapılabileceğini göstermek istiyorum. Çevredeki herkes beni izliyor. Evin önündeki bahçemize enginar ekmiştim. Çevredekiler olmaz demişti. Ama kendimize yetecek kadar, hem de lezzetli enginar ürettik burada. Kapasite artırmayı da planlamışsınızdır belki. "Bağbozumu dönemindeyiz, sabah 5'te kalkıp köylülerle birlikte çalışıyoruz" Şimdi bağbozumu için buradayız. Ama doğayla tek ilişki yerimiz burası değil. Bodrum'da 26 dönümlük bahçemize binlerce ağaç diktik. Yalıkavak'taki bu bahçede bitki koleksiyonu oluşturduk. Bir de Türkbükü'nde evimiz var. Altı-yedi ayımız Bodrum'da geçiyor. Çocuklarımız Amerika'da olduğu için senenin iki ayını da orada geçiriyoruz. Gülin bir ay daha fazla kalıyor. Senenin iki ayı da İstanbul'da oluyoruz. Geriye kalan dönemde de beşer gün, onar gün buradayız. Bağbozumu dönemlerinde burada Beyoba köylüleri ile birlikte çalışıyoruz. Sabah 5'te kalkıyoruz ve tüm işlemlerde biz de oluyoruz. Akşam 22.00'de de ayakta duracak halimiz kalmıyor. Buranın her şeyiyle siz mi ilgileniyorsunuz? Hep burada mı yaşıyorsunuz? "Önemli olan, parayı mutluluk için kullanmak" 36 yıllık iş yaşamının zirvesindeyken iş hayatını bırakmak... İki unsur sizi esir alıyor. Biri güç... Ben bıraktığımda 20 milyar dolar aktifi idare ediyordum. İnsanlar bu gücü bırakmak istemez. İkincisi de para. Bir dönem en fazla vergi veren 30'uncu kişi olmuştum. Ancak kıvamında bırakmaya özen göstermek gerek. Parayla yapabileceğiniz, zevk alabileceğiniz şeyler de bir yere kadar gidiyor. Siz bu seviyeye geldiğinizde yaşınız da 50'ye 60'a geliyor. Önemli olan, parayı da sizin ve çevrenizdekilerin mutluluğu için kullanabilmek. "2000'de emekli olacağım" demek ve o tarih gelince