Pazar Devlet organları

Devlet organları

09.09.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Makineler tıkırdadı. Ertesi günü Jacques Chirac’ın tüm takım taklavatını gösteren klişeler, bu gibi işlerde en üst makam olan Paris Match dergisinin patronunun önündeydi

Devlet organları

Devlet organları

Makineler tıkırdadı. Ertesi günü Jacques Chirac’ın tüm takım taklavatını gösteren klişeler, bu gibi işlerde en üst makam olan Paris Match dergisinin patronunun önündeydi

Fransa, yaklaşık 20 yıldır birbirinden çapkın cumhurbaşkanları tarafından yönetilen bir ülke. Ancak Fransızlar, "French lover" efsanesine kendileri de inandıklarından, cumhurbaşkanlarının kadın düşkünlüğünden gizli bir keyif alıyor, hatta gururlanıyorlar. Erkek adam çapkın olur, düşüncesinden yola çıkarak merhum François Mitterrand’ın gömlek değiştirir gibi değiştirdiği metreslerini görmezlikten gelmekle yetinmeyip, evlilik dışı bir de kız evladı olduğunu bile İngiliz basınından, üstelik evlat yirmi yaşına basınca öğrenmeyi tercih ettiler. Mitterrand yakışıklı bir cumhurbaşkanı değildi. Kısa boylu, hatta çirkindi. Politikacılarla dalga geçen Canal Plus televizyonunun en sevilen kukla programında, yaşarken bile kurbağa rolünde çıkardı ekranlara. Bence garip olan, Mitterrand’ı her gece kurbağa olarak seyreden kamuoyunda, cumhurbaşkanının en küçük bir saygı kaybına uğramamasıydı. Cumhuriyet tarihinin en uzun süren devlet başkanlığı, yani on dört yıl boyunca "kurbağa" Mitterrand, olağanüstü bir kültür ve zeka sayesinde karizmatik kişiliğiyle nice prensesleri öptü. Derken öldü ve yakışıklı Chirac seçildi yerine. Altı yılını dolduran cumhurbaşkanlığında, Jacques Chirac da Fransızları oldukça gururlandırdı. Chirac, ne Mitterrand kadar kültürlü, ne de onun kadar zeki. Ama işte, özellikle Alman Şansölyelerine tepeden bakacak kadar uzun boylu ya, Fransız halkı memnun. Clinton’un yanında bile gölgede kalmayan gövdesi, yurttaşlarının gurur kaynağı oldu çıktı. Onun da çapkın olduğu biliniyor. En uzatmalı sevgilisi ise ünlü ve artık yaşlı İtalyan ilahesi, Claudia Cardinale. Chirac seçildikten sonra, Claudia Hanım, Paris’e geldi yerleşti. Niçin yerleştiğini herkes biliyordu, kimsecikler, özellikle basın ses etmedi. Tam tersine. Yaşlanan bir metrese sadakat, kamuoyuna "erkek adam, bak cumhurbaşkanı oldum diye yarini bırakmıyor" imgesiyle yansıdı ve beğenildi. Bu arada kimse, kocasının anası gibi duran Fransa’nın "first ladyösi Bernadette Chirac’a da saygıda kusur etmedi. O bir çile abidesi olarak, devletli zevcinin her çapkınlığında biraz daha sararıp solarak, biraz daha buruşup birkaç kilo daha alarak, bir "sadık eş", bir güvenilir baş tahtına yerleşti.
Fransız basınının, ABD ya da Türkiye’de olduğunun tam aksi, özel yaşama bu denli saygı gösterişi, beni hep şaşırttı. Zaman zaman hayranlık duydum, bazen de "Artık bu kadar olmaz, bu kadarını da görmezlikten gelemezler," dedim kendi kendime.

Oysa görmezlikten geldiler ve geliyorlar. Son bir olay var ki, Fransa dışındaki tüm dünya basınına pes dedirtip parmak ısırtacak türden.
Cumhurbaşkanı Chirac ve ailesi, bu yaz tatillerini Bregançon şatosunda geçirdiler. Kendisini izlemekle görevli gazeteciler de şatonun dışında, üç yüz metre ilerdeki bir tepeye mevzilenmişlerdi. Jacques Chirac, zaman zaman şatonun balkonuna çıkıyor ve dürbünle Atlantik Okyanusu’nu seyrediyordu. Gazeteciler de kocaman teleobjektifleriyle, kendisini. Geçen hafta bir sabah, o güne değin kıymeti harbiyesi bulunmayan fotoğraflar çeken üç paparazzi, teleobjektiflerinin merceğinde birden, cumhurbaşkanını balkonda ve don paça gördüler. Canard Enchaine (Zincirli Ördek) dergisinin tasvirine göre, üstelik Chirac’ın donu sıkı moda bir don olmayıp eski usul gevşek bir dondu. Paparazziler deklanşöre basarken, Chirac içeri girdi ve...yeniden çıktığında bu kez anadan üryan vaziyetteydi. Artık bu kadarına kimse göz yumamaz, resimleri basardı kuşkusuz. Makinalar tıkırdadı, ertesi gün Jacques Chirac’ın tüm takım taklavatını gösteren klişeler, bu gibi işlerde en üst makam, Paris Match dergisinin patronu Alain Genestar’ın önündeydi. Dergi yönetmeni, on saniye baktı resimlere, "Almam" dedi çıktı işin içinden. Sonradan verdiği demece göre, cumhurbaşkanının haysiyetiyle oynamak, Paris Match’a yakışmaz(mış)dı... Hiçbir fotoğraf ajansı, fotoğrafları almadı ve basmadı, sayın seyirciler. Bill Gates’in ortak olduğu Corbis Sygma ajansı ise: "Fotoğrafların haber değeri olmadığı ve basın etiğine uymadığı" yolunda bir açıklama bile yayınladı. Sizin anlayacağınız, Elysee Sarayı’nın "Aman basmayın!" ricasına bile gerek kalmadan, kapatılmıştı donsuz dosya.
Aslında hiç birimizin, Chirac’ın üryan fotoğraflarından haberimiz olmayacaktı da, Allahtan Zincirli Ördek, o hükümet başı yiyici yaramaz ve bağımsız ve ilan almayan ünlü mizah dergisi, fotoğrafların yayınlanmamasını haber yaptı da öğrendik. Ve Zincirli Ördek, haberi: "Devlet organları çıktı meydane..." diye verince, kamuoyu söz konusu devlet organlarının büyük mü, küçük mü olduğunu bile merak etmedi.
Bu Fransızlar ve bu basın, bu merakla nasıl yaşıyor, çok merak ediyorum vallahi!




PAZAR