Pazar Dijital ayrılık çıkmazı

Dijital ayrılık çıkmazı

29.01.2023 - 03:00 | Son Güncellenme:

Psikolog Şule Öncü’yle dijital çağda hastalıklı bir ayrılık pratiğine dönüşen gözetleme kültürü üzerine konuştuk.

Dijital ayrılık çıkmazı

Dijital çağda aşkı bulmak ne kadar kolaylaştıysa bitirmek de o kadar zorlaştı. Artık ilişkiler bitse de tam olarak bitemiyor, sosyal medya hesapları üzerinden birbirinin hayatını görme hatta “gözetleme” imkanına sahip olmak işleri iyice karmaşıklaştırıyor. Kişiler “stalk” olarak da anılan bu dijital gözetleme haline takıntılı, hatta neredeyse bağımlı hale geliyor. “Birini takıntılı bir şekilde stalklıyorsam, ondan ancak stalklayacak yeni birini bulduğumda vazgeçiyorum” diye özetliyor bu durumu yaşayan genç bir kadın. Bir başkası “Berbat bir şey. Gözetleme devam ettikçe asla ilişkiye nokta koymuş gibi hissetmiyorum. Eskiden böyle şeyler yoktu, ayrıldın mı ayrıldın. Ama şimdi sanki sürekli biri kulağına fısıldıyor, şimdi şurada, şunu yapıyor, şu kişiyle birlikte vb. Bir süre sonra da buna bağımlı hale geliyorsun” diye anlatıyor. Sosyal medyanın hayatımıza bu denli nüfuz etmesi, ayrılığın bir katmanının da bu platformlara taşınmasına neden oldu. Bu öyle bir katman ki, “Gözetleme ile süren ilişki, ilişki sürüyor illüzyonu yaratıyor” diye özetliyor klinik psikolog Şule Öncü. Öyleyse dijital araçların hakimiyetindeki günümüz koşullarında sağlıklı bir ayrılık mümkün değil mi? Post-ayrılık döneminde gözetleme neden ihtiyaç haline geliyor? Bundan kurtulmanın yolları neler? Klinik psikolog Şule Öncü’yle dijital çağda hastalıklı bir ayrılık pratiğine dönüşen gözetleme kültürü üzerine konuştuk.

Haberin Devamı

Dijital ayrılık çıkmazı

*Kişilerin dijital dünyada farklı ayrılık pratikleri oluştu diyebilir miyiz?

Evet, yeni bir ayrılık katmanı diyebiliriz. İnsanlar ayrılıyorlar ama sosyal medya mecralarının sağladığı etkileşimsel alan üzerinden ilişkiye devam ediyorlar. İlişki dediğimiz iletiler üzerinden dolaylı olarak üzerine alınma, zihin ve niyet okuma şeklinde.

*Bunun nedeni ne?

Çünkü herkesin bir vitrini var artık, herkes kendi kendinin ürünü, o ürünü vitrinde lanse ediyor ve biz de vitrine bakıyoruz. Aslında herkes ideal benliğini o vitrine koyup sergiliyor ama bilirsiniz, vitrinde hayat yoktur. Orada her şey donuktur, her şey en mükemmel haliyle sabitlenmiştir. Gerçek ilişkide ise insanlar aslında özneler arasında karşılıklılığın yaşandığı etkileşimsel alanı mesken tutar. Vitrinler üzerinden bir karşılaşma olması mümkün değil, karşılaşma olmayınca da ilişki olamıyor.

Haberin Devamı

*Aslında bir ilişki yaşanıyor, kısmen karşılaşma da oluyor. Ama ayrılık sonrası kronikleşen gözetleme hali...

Sosyal medya ve partner bulma siteleri bir çeşit sonsuz seçenek yanılsaması yarattı ve ilişkiler bu yanılsama altında yaşanıyor. Bir sarkaç gibi, bir ucunda daha iyisini bulur muyum huzursuzluğu, diğer uçta daha iyisiyle değiştirilir miyim kaygısı. Bunun tedirginliğiyle yaşanıyor ilişkiler. Daha çok “situationship” olarak, adı konmayan, normu belirsiz bir “durumsallık” diyebiliriz. Dolayısıyla o tedirgin insan o sırada orada bile değil. Ne ilişkiyi var edebiliyor ne de bitirebiliyor. Olmayan bir şeyi de bitiremiyor haliyle.

*Bitiremediği için mi gözetleme ihtiyacı duyuyor?

Anlayamıyor insanlar uğradıkları şeyi. Anlamlandıramıyorlar. Bu yüzden zihin okumak için sosyal medyadan veri topluyor, üzerine kendi varsayımlarını ekliyor, ucu açık kalan hikayeyi zihninde toparlamaya, birleştirmeye ve aslında bitirmeye çalışıyor gözetleyerek. Çünkü insan zihninin boşluklara tahammülü yoktur. Zihin boşlukları tamamlamaya, hikayeyi bitirmeye çalışıyor.

*Bir yandan da bunu yaptıkça unutmaktan uzaklaşıyor?

İnsan kendi ölümüne inanmadığı gibi ilişkisinin ölümünü de kabullenemiyor. Bitiş kabullenilmeyince yas da yaşanmıyor. Bir ilişki bittiğinde biz yas sürecine gireriz ve yas sürecinde evet fotoğraflara bakılır ama yası tutulan kişiyle birlikte çekilmiş fotoğraflara bakılır. Yani onun geçmişteki hali ve benim geçmişteki halimle ilgili bir şeydir ve buna yenileri eklenmez. Ama burada bambaşka bir şey oluyor. O fotoğraf koymaya devam ediyor. Onun hayatı gözümüzün önünde devam ediyor. Görsel olarak oradan ileti geldikçe, o kişi bizim için yaşamaya devam ediyor. Dolayısıyla “ilişki” de yaşıyor. Çünkü onun varlığına tanıklık edebilirim, o da benimkine edebilir ve bu tanıklık internet üzerinden sürebilir. İnsanlar bunu yapmak mümkün olduğu için yapıyor ama hiç de hayrımıza olan bir şey değil.

Haberin Devamı

Dijital ayrılık çıkmazı

Psikolog Şule Öncü’nün kadın erkek ilişkilerini konu alan kitabının genişletilmiş yeni baskısı Destek Yayınları’ndan çıktı.

*Öyleyse ayrılırken dijital detoks çözüm müdür?

Danışanlarıma ayrılık yaşandığında bir süre o kişiyi takibi bırakmalarını, o kişiyle ilgili olabilecek ortak arkadaşlarından gelen bildirimleri kapatmalarını, bir süre oradan hiçbir veri gelmeyecek şekilde sosyal medya perhizi yapmalarını tavsiye ediyorum. Ve tabii ilişkide ne yaşadığını anlayıp anlamlandırmaya çalışmasını: Ben bu insanı niye seçtim? Niye ayrıldım? Kişinin bir göz gibi ayrıldığı insanı izleme çırpınışına son verebilmesi için bunları anlayıp anlamlandırması lazım. Gözetleme ile süren ilişki, ilişki sürüyor illüzyonu yaratıyor. Oysa bu illlüzyondan fişimizi çekmemiz gerekiyor. Kişi bunu kendi başına yapamıyorsa da mutlaka bir uzmandan destek almasını tavsiye ediyorum.

Haberin Devamı

“Stalk koleksiyonum var”

38 yaşındayım, 10 yıldır farklı düzeylerde stalk yapıyorum. 5 yıldır da sadece bu amaçla kullandığım sahte bir hesabım var. En çok Instagram üzerinden stalk yapıyorum ama ayrılık sonrası ilk birkaç hafta whatsapp’ta son görülme saatini bile bakıyorum. Sosyal medya dijital yollardan da olsa o kişinin hayatına erişim yaratıyor, hayatına dahil olma fırsatı tanıyor ve ayrılık döneminde bu çok tehlikeli olabiliyor. Günde 10, belki 20 kez stalk yapıyorum. Bu süreçte ilk önce onun hayatına devam ettiği gerçeğiyle yüzleşiyorum. O zaten sert bir şey. Eğer onun hayatına başka biri girdiyse, bu kez kendimi o insanla karşılaştırmaya başlıyorum. Her şekilde acı verici oluyor. Birini takıntılı bir şekilde stalklıyorsam, ondan ancak stalklayacak yeni birini bulduğumda vazgeçebiliyorum. Gerçi seyrek de olsa eski sevgililerimin hesaplarına düzenli olarak bakmaya devam ediyorum, ne olmuş bitmiş diye. Bir anlamda stalk koleksiyonum var. Hayatımdaki insanlar değişiyor ama stalk değişmiyor. Bu, benim bir şeyleri geride bırakmakta zorlanmamla ilgili sanıyorum. Bazı insanlar, banane deyip geçiyor, çok imreniyorum.

Haberin Devamı

“Devam ettikçe bağ kopmuyor”

32 yaşındayım. Stalk uzun zamandır hayatımda. Başlarda daha masumdu ama gitgide bağımlılık halini aldı. Özellikle benim gibi anksiyetesi olan insanlar için kaygıyı da artıran bir alışkanlığa dönüşüyor. Son ilişkim, ‘ghosting’e uğrayarak bitmişti örneğin, aylar boyunca durmaksızın sosyal medya hesaplarına takıntılı bir şekilde baktım, en çok da Instagram. Ne paylaştığına bakıyorum, yeni takip ettiği kadınlara bakıyorum. Karşılıklı fotoğrafları beğenmişler mi, kimi etiketlemiş vs. Ve aklımca tüm bu verileri biriktirip olayları yorumluyorum. Bir süre sonra tesadüfen bu kişinin evlendiğini öğrendim ve eşi, stalkladığım 300 kişi arasında “Bununla olmaz” diye es geçtiğim tek kadındı. Stalk yaparak gerçeğe ulaşma ihtimalimin çok düşük olduğunu orada anladım. Kesinlikle berbat bir duydu. Gözetleme devam ettikçe o bağ asla kopmuyor. Eskiden böyle şeyler yoktu, ayrıldın mı ayrıldın. Ama şimdi sanki sürekli biri kulağına fısıldıyor, şimdi şurada, şunu yapıyor, şu kişiyle vb. Bir süre sonra da buna bağımlı hale geliyorsun. Şu an en büyük korkum, yeni bir ilişkim olursa tekrar bu duruma düşmek.

“Zihnimi zehirleyen bağımlılık”

34 yaşındayım. Hayatımda ilk defa stalk denen takıntılı gözetleme davranışını edindim. Ayrıldıktan sonra o kişinin hayatında neler olup bittiğini öğrenme motivasyonuyla başlamıştım. Bir süre sonra da hayatına birinin girdiğini gördüm. Bu hem merakımı artırdı hem de ulaştığım bilgi beni mutsuz etmeye başladı; çünkü her baktığımda aslında o kişiyle ne kadar mutlu ya da onda ne buldu gibi sorulara cevap bulmayı umuyorum ama bunların hangisine sosyal medyada yanıt bulabilir insan? Günde ortalama 10 defa stalk yapıyorum. Hiçbir bilgiye ulaşamadığımda, ortak arkadaşlar üzerinden ulaşmaya, adeta o kişinin hayatına sızmaya çalışıyorum. Aslında çoğunlukla kayda değer bir bilgi elde edemiyorum ama inatla bunu tekrarlamaya devam ediyorum. Bazen en azından azaltayım diye düşünüyorum, çünkü bir bağımlılık gibi geliyor. Bunun hem genel ruh halimi olumsuz etkilediğini görüyorum hem de nokta koyamamış gibi hissetmeme neden oluyor; çünkü o duygu her stalk anında yeniden canlanıyor. Sosyal medya üzerinden takip ya da herhangi bir şekilde bilgiye ulaşma imkanı olmasa, aslında tam da eski zamanlardaki gibi, sanki her şey çok daha kolay olurdu gibime geliyor.