Pazar “Her gün gülmeye çalışıyorum”

“Her gün gülmeye çalışıyorum”

19.06.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Bu hafta başlayan “Aşk Laftan Anlamaz” dizisinde Tuval karakterini canlandıran Demet Gül: “Çok eğlenceliyimdir. Eğlence benim için çok önemli çünkü hayatın sürekli güzel tarafları olmuyor. O yüzden her günümü mutlu geçirmeye, her gün gülmeye çalışıyorum”

“Her gün gülmeye çalışıyorum”

Hayatımıza ansızın “Ulan İstanbul”un Maşuka’sı olarak girip yarattığı karakterle gönlümüzü çaldı Demet Gül. Şimdi de yeni başlayan dizi “Aşk Laftan Anlamaz”daki Tuval karakteriyle gönül bağımızı daha da sağlamlaştıracağa benziyor. Kendi de karakterleri gibi çok yüksek ve pozitif bir enerjiye sahip olan Gül, sette de eğlenceli ve komikmiş. Doğaçlamayı çok sevdiğini ve yaparken çok eğlendiğini söylüyor. Hatta “Diğerleri de eğleniyorlar bence eğlenmiyorlarsa da kendi suçları” deyip kahkaha atıyor.

Haberin Devamı

- “Ulan İstanbul”dan sonra sizi ekranlarda göremedik. Bu diziyi tercih etmenize ne sebep oldu?

Benim ilk baktığım ve önem verdiğim şey iyi bir senaryo olması ve karakterimi enteresan bulmam. Okuduğum an aklıma bin tane şey gelmeli. Burada da senaryoyu okudum, hikayeyi ve karakterimi çok beğendim. Yönetmenle de görüştük herkes çok tatlı geldi ve evet dedim.

- Karakterinizden bahsedebilir misiniz?

Tuval karakteri şirketin baş tasarımcısı. Özgüvenli, çalışkan, tutkulu, flörtöz, aynı zamanda da ne istediğini bilen ve alan bir kadın. Dedikoduyu çok seviyor ve aşkın kokusunu da alabiliyor. Bu anlamda bir şeyleri yoluna sokmayı da becerebilen, yani başkalarının mutluluğunu farkederek onları birleştirebilen bir kadın.

Haberin Devamı

- Yine eğlenceli bir karaktere benziyor Maşuka gibi...

Çok eğlenceli. Karşılaştırmak gerekirse bir şeye karşı tutkulu olmaları biraz benziyor evet ama Tuval daha çok şey görmüş, yaşamış, iş hayatını bilen, daha eğitimli bir kadın. Flörtöz derken de Maşuka gibi tek bir kişiye değil...

“Benden iyi bir drama queen de çıkar”

- Ben sizi şu an hiç dramada düşünemiyorum ama siz kendinizi hangi alana daha yakın hissediyorsunuz?

Hepsine. Kendimi sırf komedyen olarak görmüyorum. Birçok insana öyle geliyor ama mesela bir dahaki ay oynayacağım film bir drama. Buna da çok seviniyorum çünkü farklı şeyler oynamayı çok seviyorum, beni mutlu ediyor. Onu da iyi yapacağımı düşünüyorum.

- “Drama queen” çıkar mı sizden?

Evet, benden iyi bir drama queen de çıkar bence.

- Eğlenceli birine benziyorsunuz ama öyle misiniz gerçekten?

Çok eğlenceliyimdir hatta evin palyaçosuyum diyebilirim. Sürekli şaka yaparım. Evde veya dışarda müzik çaldığında annemi kaldırır dans ederim, kardeşimle dans ederim. Sabahları çok neşeli kalkarım, müziği sonuna kadar açarım dans ederim. Duşta da zaten hep şarkı söyleyip dans ediyorum hatta bazen şarkı bitmediği için duştan çıkamıyorum. Eğlence benim için çok önemli çünkü hayatın sürekli güzel tarafları olmuyor. O yüzden her günümü mutlu geçirmeye, her gün gülmeye çalışıyorum.

Haberin Devamı

“Bol Türkçe konuşuyorum”

- “Ulan İstanbul”dan sonra neler yaptınız?

Yapımcılığını yaptığım beş kısa filmden oluşan uzun metrajlı “Kuintet” isimli film vardı. Aynı zamanda bu filmin içindeki kısa filmden biri olan “Zarf İçindeki Ev”i de yazmış ve başrolünde oynamıştım. İşte biz bu kısa filmler ayrı ayrı devam etsinler istedik ve festivallere gönderdik. “Zarf İçindeki Ev” Almanya’nın Oscar ödüllerine aday oldu. Pekin Film Festivali’nde ödül kazandı, bunlarla ilgilendim. Sonra Alman televizyonu için bir film çektim. Burada “Küçük Esnaf”ta ve bir filmde daha oynadım ama adı daha belli değil.

- Tiyatro da yaptığınızı biliyorum. Devam ediyor mu hala?

2014’ten beri her ay Münih Devlet Tiyatrosu’nda “Urteile” oyunum var. Almanya’da NSU tarafından öldürülen Türkler üzerinden belgesel bir tiyatro oyunu. Hâlâ her ay gidip geliyorum.

- Gerçi sizi farklı kılan bir şey ama aksanınızla ilgili sıkıntılarınız vardı. Şimdi geliştirdiniz mi?

Bol Türkçe konuşuyorum. Kendi kendime de konuştuklarımı kayda alıyorum onu dinliyorum ve hatalarımı fark ediyorum ve düzeltmeye çalışıyorum.

“Burada insanların sıcaklığını seviyorum”

- Hep Almanya’ya gidip geliyorsunuz belli ki ama ağırlıklı olarak neredesiniz?

Haberin Devamı

Her yerde yaşıyorum galiba. Bunu ben de daha çözemedim tam ama “Ulan İstanbul”dan beri ağırlıklı olarak İstanbul’da yaşıyorum diyebilirim.

- Zor olmuyor mu?

Bazen oluyor tabii. Mesela iki gün sonra uçacağım, orada oyunumu oynayacağım, ertesi gün döneceğim. Artık uyandığımda nerede olduğumu unutuyorum bazen. Özellikle otel olunca daha da karışıyor ama burada ev tuttum. Benim için ev ortamı, kendi rahatım, düzenim olması önemli, otel hayatından sıkıldım.

- Alışabildiniz mi İstanbul’a? Almanya’ya düzenli derler çünkü burası ise malum çok karışık!

Öyle derler ama Almanya da çok düzenli bir yer değil aslında. Orada da bir işlem yaptırmak için saatlerce sıraya girme gibi durumları yaşıyorsun. Almanya’nın başka bir sistemi var evet, ama bazen bu sistemin içinde kayboluyorsun çünkü her şeye bir kural var ve o kuralların içinde işini bitiremiyorsun. Alıştım yani aslında bazen dille ilgili bir şeyler anlamıyorum o kadar.

Haberin Devamı

- Sizi en şaşırtan ya da en sevdiğiniz şey ne Türkiye’de?

İnsanların sıcaklığını çok seviyorum. Almanlar biraz daha çekingen ve soğuklar. Bir de denizi ve havası... Burada yaşamak benim için daha keyifli açıkçası. Almanya’da doğup büyümüş ve denizle çok zaman geçirememiş biri olarak deniz görüyor olmak beni çok mutlu ediyor, huzur veriyor.

“Çok güzel yemek yaparım”

- Buradayken neler yapıyorsunuz çalışmadığınızda?

Spor yapıyorum, sahilde yürüyüş yapıyorum. Arkadaşlarımla buluşup kahve içiyoruz veya birlikte yemek yapıyoruz.

- Güzel yemek yapar mısınız?

Kendimi övmeyi sevmem ama çok güzel yaparım. Gerçekten ellerim çok marifetlidir. Yemek yapmak terapi gibi de geliyor. Yemek tarzımı değiştirdim bir de, ekmek, makarna, pilavı çıkardım. Başka şeyler yapmaya başladım ve güzel olmalarını istediğim için de tutkuyla yapıyorum.

- En güzel neyi yapıyorsunuz?

Cheesecake.

“Sadece cheesecake’im için benimle arkadaşlar!”

- Benim de meşhurdur cheesecake’im...

Yok benimkisi en iyisi. Bence mesela bazı arkadaşlarım sadece cheesecake’im yüzünden benimle arkadaşlık yapıyorlar. Bu da hep annemin suçu, o çok seviyor. Onun sayesinde yapmaya başladım. Yemek olarak da Thai Red Curry’yi çok iyi yapıyorum. Türk yemeği olarak da karnıyarığım çok güzeldir.