Pazar İklim pozitif hareketler

İklim pozitif hareketler

05.06.2022 - 03:00 | Son Güncellenme:

Bu yılın Dünya Çevre Günü sloganı, bize yalnızca tek bir dünyamız olduğunu, onu koruyup kollamamız gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Bunun ilk adımı ise önce kendi hayat pratiklerimizi dönüştürmek. Peki neler yapabiliriz? Hem kendi alışkanlıklarım hem de çevremde gözlemlediğim uygulanabilir örneklere göz atın.

İklim pozitif hareketler

Bugün Dünya Çevre Günü. Her yıl 5 Haziran’da Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) öncülüğü ile çevre koruma bilincini teşvik etmek amacıyla etkinlikler düzenleniyor ve farkındalık yaratmak hedefleniyor. Eminim ki çevrenizi korumak diyince aklınıza yapılacak pek çok fikir geliyordur.

Haberin Devamı

Maalesef doğamızın bize sağladığı tüm faydalara rağmen, hâlâ ona yeteri kadar iyi davranamıyoruz. Unutmayalım ki, evrende milyarlarca galaksi var, galaksimizde milyarlarca gezegen var, ama yalnızca bir “Dünya”mız var.

Tıpkı bu yılın Dünya Çevre Günü sloganı ‘OnlyOneEarth’ ifadesinin hatırlattığı gibi. Dünyamızı korumak ve gelecek nesillere daha iyi bir gezegen bırakmak içinse doğa üzerinde olumlu etkilere sahip bir düzen oluşturarak işe koyulabilir, gündelik hayat pratiklerimizi dönüştürerek doğa dostu bir yaşam tarzı benimseyebiliriz. Bunun için hem kendi pratiklerimden hem de çevremde gözlemlediğim başarılı ve uygulanabilir örneklerden bir seçkiyle karşınızdayım.

Ben neler yapıyorum?

Ben hayatın pek çok alanında doğa dostu seçimler yapmaya ve bu konuda farkındalık yaratmaya gayret ediyorum. Örneğin, mutfakta sünger yerine doğal kabak lifi kullanıyorum, süngerdeki plastiği hem evimden hem bedenimden uzaklaştırıyorum. Doğa dostu katı sabun kullanıyorum. Biyoçözünür temizlik ürünleri her zaman tercihim. Hayvan refahına saygı gösteren kozmetik ürünleri almaya özen gösteriyorum. Beslenme düzenimde bitkisel proteine ağırlık veriyorum, haftada 2-3 kez kurubaklagil tüketmeye özen gösteriyorum. Mevsiminde besleniyorum. Küçük bir bahçem var, tavuklarım ile artanları paylaşıyorum. Çok fazla atık olmamasına rağmen gerektiğinde kompost olarak da dönüştürüyorum. Evde ve işyerimde tüm kavanozları özenle toplayıp ileri dönüşüm veya cam atık kumbarasında değerlendiriyorum. Kıyafet seçimlerimde yenisini almaktansa öncekiler ile farklı şekilde kombinler yaratmaya çalışıyorum. Örneğin eşimin yıpranmış takım elbisesinden kendime pantolon ve yelek takımı yaptırdım. Bu pek çok insana ilham oldu. Arkadaşlarım için hediye seçerken ihtiyaçlarına göre seçim yapıyorum, çoğu zaman evde kendim hazırlıyorum. Gereksiz alışveriş yapmamayı hayatımın her alanında yerleştirmeye gayret ediyorum. Artan her yemeği donduruyorum, restoranda bitiremediğimi paket olarak yanıma alıyorum. Sırt çantamla gezmeyi seviyorum, su şişemi, kahve termosumu bez çantamı böylece hep yanımda taşıyabiliyorum.  Enerji tasarrufu için kullanmadığım elekronik aletleri prizde takılı olarak bırakmıyorum, evde veya ofiste açık ışık bırakmamaya özen gösteriyorum. Bir mailin yaklaşık 0,3 gram CO2 salımı yaptığını göz önünde bulundurarak e-maillerimi de düzenli olarak siliyorum.

Haberin Devamı

Klimataryen beslenmeyi duydunuz mu?

Haberin Devamı

Karbon ayakizi, bir madde veya faaliyet tarafından üretilen sera gazı miktarını tanımlamak için kullanılır. Bir besinin veya bir ürünün karbon ayakizi yükseldikçe, doğaya verdiği zarar ve maliyeti artar demek mümkün.

Doğaya maliyeti en yüksek besinler nedir diye baktığımızdaysa, ilk sıralarda kırmızı eti görüyoruz. Peki klimataryen beslenme kavramını daha önce duydunuz mu? ‘Climatarian’ terimi temelinde iki ismin harmanlamasıyla oluşturulmuş: “iklim” + “vejetaryen”. Bu terim iklim değişikliğini yavaşlatmak için mücadele eden kişi olarak tanımlanıyor. İklimsel diyetin temel özellikleri arasında, sera gazı, karbondioksit, metan ve azot oksit üreten sığır ve kuzu etini azaltmak yer alıyor.

Haberin Devamı

Hayvansal kaynaklı besinlerin, özellikle de et tüketiminin doğaya maliyeti çok yüksekken, sebze-meyve ve tahıl kaynaklı beslenmek, doğayı korumaya yardımcı oluyor. Yani aslında sadece besin seçimlerimizle bile doğaya fayda sağlamamız mümkün. Doğaya en az zarar veren diyetse, kırmızı et tüketiminin mimimumda olduğu, sebze-meyve ve tahıla dayalı beslenme düzeni. Yani Akdeniz diyeti.

İklim pozitif hareketler

Burcu Kara (Oyuncu)

“Yenisini almak artık beni heyecanlandırmıyor”

Doğa bize her daim bir mesaj veriyor. Pandemi bunun en büyük sınavıydı. Ben uzun süredir hayatımda bir kâğıt peçeteyi bile ikiye bölerek kullanır oldum. Daha az almak ve daha az atık bırakmak için çabalıyorum. Her şey evde başlıyor. Kumaş bezler, bez çantalar, fileler, cam şişe ve saklama kapları kullanarak, tek kullanımlık her şeyden vazgeçerek, plastik pipeti bile cam ya da metale dönüştürerek, çöpleri ayrıştırıp yemek yağlarını toplama yerlerine atarak... Bu felsefeyle yaşamaya başlamak, kendi ruhunda insanlarla da karşılaştırıyor seni. Sosyal medyada aynı yolda yürüdüğüm insanlarla tanışıp onlardan ilham alıyorum. Artık yeni bir şey almak fikri hiç heyecanlandırmıyor beni. Aksine yeniden kazanmak daha çok cezbediyor. Görüp beğendiğim bir şeye “Ben bunu yaparım, bunu boyarım, bunu dikerim, bunu dönüştürürüm” diye yaklaşıyorum. Evimdeki tüm mobilyayı köy evimize götürüp geri kalanı da değerlendirmeye karar verdik mesela. Yenisini almak yerine konsol, dresuar, TV ünitesi gibi parçaları, rengi ve dokusuyla oynayıp kazanmaya çalışıyoruz. Kulpunu değiştirmek, bir tarafını başka bir renge boyamak bile yetiyor tatmin olmaya. Hem hatıralarımız bizimle kalıyor hem de eşyanın enerjisini değiştiriyoruz. Köy evinden çıkan eski kapıları masa ve sehpaya dönüştürüyoruz. Evin tüm dış cephesinde de beton yerine kerpiç kullandık. Böylece hem doğaya atık bırakmıyor hem de ekonomimize katkıda bulunuyoruz. Artık doğanın alarm verdiği ve ekonominin çöktüğü bir dönemde sadece kendinizi ve bu anı düşünmek yerine, gelecek ne olacak, çocuklarımız nasıl bir dünyada yaşayacak diye yaşamamız lazım. Temiz bir doğa en büyük servet onlar için.

Haberin Devamı

İklim pozitif hareketler

Özgür Bolat (Eğitim Bilimci, Yazar)

“Tek tişört alıp 2-3 yıl kullanıyorum”

Bahçemde meyve ve sebzeleri toprakla buluşturmaya çalışıyorum. Roka, patlıcan, maydanoz ve domates gibi sebzeler yetiştiriyorum. Aynı zamanda bahçemde 7 tane ağacım var. Mutfak alışverişlerime ihtiyaç listesi yaparak çıkmaya çalışıyorum. Bazen insanlara garip geliyor ama meyveleri genelde tek tek almaya gayret ediyorum. Böylelikle gıda israfını azaltmış oluyorum. Tavuklarım var, doğa ile iç içe olmak bana iyi hissettiriyor. Alışverişlerimde bir tane alıp, iyisini alma taraftarıyım, örneğin tek tişört alıp 2-3 yıl boyunca kullanıyorum. Restoranda kalan yemekleri duruma göre paket yaptırıyorum. Zaten köpeğim var. Çoğu zaman ona getiriyorum. Son zamanlarda kardeşimden öğrendiğim bir bilgi var. Restoranlarda her zaman değil ama bazen kirli tabağımı değiştirmiyorum. Karbon ayak izimi azaltmak için yeni öğrendiğim bir bilgiyle e-maillerimi düzenli olarak temizliyorum.

İklim pozitif hareketler

Ebru Baybara Demir (Şef)

“Hepimiz çöpümüzden sorumluyuz”

Ben bir şef ve işletmeci olmanın yanı sıra toprağın, tarımın ve sağlıklı gıdanın derdine düşen ve bu kapsamda çalışmalar gerçekleştiren sorumlu bir vatandaşım. Ve hepimiz çöpümüzden sorumluyuz diye düşünüyorum. Artık fazla yemek yapıp bunun israf boyutunu düşünmeden önce ortaya çıkan çöpü de düşünmeliyiz. Çünkü topraklarımız her geçen gün biraz daha güçsüzleşiyor ve kaynağında ayrıştırılmadan toplanan her çöp doğaya verdiğimiz zararı büyütüyor. Bu yüzden yapılması gereken çok basit: Kişiler mutfaklarında çıkan çöpü kaynağında ayrıştırarak belediyelere teslim edebilir. Peki nedir kaynağında ayrıştırmak? Kaynağında ayrıştırmak çiğ sebze ve meyve atıklarının diğer tüm atıklardan ayrı bir şekilde toplanması. Eğer bu atıkların içerisinde kağıt, metal ya da kimyasal içerikli bir madde atarsanız burada biyobozunur dediğimiz gıda atıkları tüm kimyasal içerikleri içine çekiyor. Bu da çöpün ağır metal içermesi anlamına geldiği için geri dönüşüm sağlamış olmuyorsunuz. Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise pişmiş yemek atığı ile çiğ atıkları karıştırmamak. Eğer karıştırırsanız bu da artık geri dönüştürülemeyen atık sınıfına giriyor. Bu yüzden yemek atıklarını sokak hayvanları için ayrıştırmak daha faydalı bir yöntem.

Geleceğimiz için geri dönüşümü doğru anlamalıyız. Mutfakta geri dönüşüm bir gün öncesinde kalan yemekleri dönüştürmekten değil, pazardan ya da marketten ihtiyaç kadar ürün almaktan geçiyor. Ben her gün yüzlerce kişiyi ağırladığım restoranımda da bunu uyguluyorum.

İklim pozitif hareketler

Mehtap Elaidi (Moda tasarımcısı)

‘‘Gardırop detoksuna girdim’’

Ben zaten çok trend parçalar giymediğimden aldığım ürünlerin kalitesine çok dikkat ediyorum, böylelikle uzun süre benimle oluyorlar. Bir de son dönemlerde kızım Lal Omur’dan esinlenerek gardırop detoksuna girdim ve çok ciddi bir temizleme yaptım. Ayıklamamı “Bunu ben en son ne zaman giydim?” ya da “Bir sezonda kaç kere giyiyorum?” gibi soruların cevaplarına göre yaptım. Böylelikle aslında hangi parçaları sahip olmak için aldığım, hangi parçaları gerçekten giymek için aldığımın da ayırdına vardım. Sonrasında da yeni bir parça aldığımda elimdekilerden bir tanesini ihtiyacı olan yerlere ulaştırmaya karar verdim. Örneğin bir ayakkabı aldıysam dolabımdan bir tanesini eksiltmeye gayret ediyorum.

İklim pozitif hareketler

Ceyda Düvenci (Oyuncu)

“Mobilyaları dönüştürdük, plastik kullanmıyoruz”

Farklı alanlarla çocuklara yönelik atölyeler gerçekleştirmek üzere hayata geçirdiği Taş Kağıt Makas Atölyesi’ni adeta ikinci evi olarak tanımlayan oyuncu Ceyda Düvenci, “Dünyaya iyi davranmak bir insanlık ödevi diye düşünüyorum” diyor:  “Bu konuya kendi hayatımda elimden geldiğince hassasiyet göstermenin yanı sıra Taş Kağıt Makas Atölyemizde de sürdürülebilirlik ve geri dönüşümle ilgili çok kıymetli çalışmalar yapıyoruz. Devren kiraladığımız atölyemizde var olan tüm mobilyaları boyayarak ve rötuşlayarak dönüştürdük ve hiç plastik kullanmama kararı aldık. Bahçemize bostan yaptık ve tabii bokaşi kompostu yapacağız. Sürdürülebilirlik atölyelerimizle hem evlatları hem ebeveynleri bilinçlendirmek adına her şeyi yapacağız. Dünyaya iyi bakılması, tıpkı bizlerin yaşama hakkı gibi dünyanın yaşama hakkı, bunun için her birimiz buna saygı duymalıyız.”