Pazar Japonya'da bir Osmanlı sergisi

Japonya'da bir Osmanlı sergisi

05.08.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Topkapı Sarayı Müzesi'nden 110, Türk-İslam Eserleri Müzesi'nden de 29 parça eseri "Muhteşem Osmanlı İmparatorluğu" sergisi için Japonya'ya gönderdik

Japonyada bir Osmanlı sergisi

Japonya dünya tarihinin en eski seramik işlerine sahip. Çömlekçi çarkı kullanılmadan üretilen bu parçalar Çin, Mezopotamya, Mısır'dan daha yaşlı ve ön planda yiyecek saklamak ve pişirilmek için kullanılmış. Japonya daha 18'inci yüzyılda kadın ve erkek nüfusunun aşağı yukarı eşit oranda yüzde 40'ının okuryazar olduğu bir toplum. Onun için güzel yazı sanatının sayısız örneği yanında kitap baskı sanatının da çarpıcı güzellikte başarılı örnekleri var. Japon milleti müze düşkünüdür; gerçi ülkelerinin zengin ve eski bir tarihi var ama bu daha çok tahrip edilmiş bir tarihi çevredir. Japon sanatçılar mimaride de, heykelde de ahşabı çok kullanmışlar. Onun için Çinlilerde olduğu gibi her köşede 2 bin yıllık bir heykel, her tepede bin yıllık bir mabet ve pagoda yükselmiyor. Asıl önemlisi Japonlar doğulu bir millet; sabah akşam "Helen-Hıristiyan uygarlığı" diye yapıştırma bir sloganla büyümüyorlar. Etrafa daha soğukkanlı ve mütevazı bir merakla bakıyorlar. İmparator Hirorito'nıun kardeşi olan hanedanın en yaşlı üyesi 92 yaşındaki Prens Mikasa; Osmanlı minyatürlerini, bahusus IV. Murad'ın at üzerindeki tasvirini seyrederken, "Bu atın adım atışına bizdeki imparatorluk törenlerinde de rastlanır" diyor. Japon için Osmanlı harem, odalık, Müslüman terörü falan değil; belki de atalarının Asya'daki uzak mazilerinden aşina oldukları bir komşu ve bu kültüre yakınlıkla bakıyorlar. Tokyo Milli Müzesi'nde Zenbudizm ile ilgili bir sergi var. Sergide muhtelif manastırların zengin arşiv ve depolarından toplanan resim, yazı örnekleri ve heykeller teşhir ediliyor. Manastırların ünlü başrahiplerinin ahşaptan yontulan heykellerinin yüzlerindeki ifade ve ölçüler 12 ila 14'üncü asırların İtalyan Rönesans'ıyla mukayese edilebilecek, hatta edilemeyecek ölçüde mükemmel. Bu Japonların sanatı niçin daha ileri gitmedi ya da öncü olmadı sorusunun cevabı tartışılabilir ama sanat ve edebiyat ürünlerine karşı dindar bir huşu ile yaklaşan bir millet var. Japon müze ve sergi ziyaretçisi, dünyanın hiçbir yerinde görülmeyecek ölçüde "çıt yok", "dikkatli", "efendi bir kalabalık" gibi kelimelerle tasvir edilebilir. Bu kavmin ülkesine Topkapı Sarayı Müzesi'nden 110, Türk-İslam Eserleri Müzesi'nden de 29 parça eseri "Muhteşem Osmanlı İmparatorluğu" sergisi için gönderdik. Sergi altı ay boyunca Tokyo, eski başkent Kyoto ve Nagoya'da ziyarete açık olacak. "Efendi" ziyaretçiler Japon imparatorluk hanedanı 40 yıldır ilk defa bir erkek üyenin, prensin doğumuna şahit oldu. Onların bu sevincini kutlamak için hazine dairesindeki beşik de başkentteki sergiye yollandı. Son 10 yılda Batı Avrupa müzelerindeki manasız birtakım sergilere ("Türkler" hariç) göre bunun anlamlı bir faaliyet olduğunu söylemek mümkün, ev sahibi kitlenin ilgisi büyük ve nitelikli. Etrafı iyi gözleyen büyükelçimiz Sermet Atacanlı da bunu söyledi. Serginin en iyi düzen ve telsimle teşhir edildiği görülüyordu. Japonya bu sergiyi Prens Mikasa'nın himayesinde düzenledi. Prens Mikasa arkeoloji ve sanat tarihi uzmanı. Japon heyetlerinin Türkiye'deki kazıları onun himaye ve ilgisinde yürütülüyor. Kaman'daki Kalehöyük kazıları itina ile yürütülüyor ve çevre koruma şartlarına dikkat ediliyor. Ayrıca kazı alanının yanında arkeolojik koruma ve restorasyon ile ilgili bir seminer teşkil edildi. Prens kazıların yanındaki Mustafapaşa (eski Sinasos) ilçesinde kurulan vakıf yüksek okulunun, Kapadokya Meslek Yüksekokulu'nun teşvikçi ve destekçilerinden. Bu yüksekokulda bir Japonca bölümü kuruldu.Prens Mikasa'nın Türk dostu diye bilinen ve geçinen birçok yabancı devlet büyüğüne göre gerçek bir dost olduğuna hiç şüphe yok. Teşhir, ilgi, müze rehberliği ve gelen objelerin çoğaltılmış örneklerinin yani röprodüksiyonlarının pazarlanması mükemmel. Tokyo ve Kyoto'da Osmanlı sergisi bir zevk örneği olacak. Bizim Topkapı Sarayı'ndan beslenen dış sergilere çok taraftar değilim. Nitekim Batı Avrupa'dan gelen taleplerin kısılması gibi bir politika izleniyor. Ama Japonya'daki serginin, Osmanlı sanatının en iyi teşhir örneklerinden olduğu açık. Tabii Londra'daki "Türkler"den sonra bu tip sergilerin aslında Moskova, Tahran, Kahire, Şam ve Yeni Delhi'de tertiplenmesi gerekir. Prens gerçek bir dost