Pazar Kurtar Avrupa’yı Fatih Hoca!

Kurtar Avrupa’yı Fatih Hoca!

21.01.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Fatih Terim "ağır adamlığını" bir kenara bırakıp Avrupa için "Cin Ali" kişiliğine bürünüyor. Ama boşuna değil! "Depremterim", Batı’nın makus talihini değiştiriyor: Hoca, Avrupa’yı "gaza getiriyor"!

Kurtar Avrupa’yı Fatih Hoca

Enginlere sığmayan Fatih Terim dalgasına dair "ağır" fikriyat
Kurtar Avrupa’yı Fatih Hoca!

Fatih Terim "ağır adamlığını" bir kenara bırakıp Avrupa için "Cin Ali" kişiliğine bürünüyor. Ama boşuna değil! "Depremterim", Batı’nın makus talihini değiştiriyor: Hoca, Avrupa’yı "gaza getiriyor"!

Tekmil kadın cinsine tarih boyu gol atmış olmanın yanı sıra, topu meşakkatli uğraşlarla sürme, sonra diğer erkekleri alt ederek kaleye sokma eyleminin mutlaka erkeklere ait, onların bilinçaltını gıdıklayan bir yanı var. Kalabalıklar halinde icra edilen bu erkeklik eylemini yerine getirip gol atanların da Büyük Erkeklik Kulubü’nün yasaları uyarınca "daha erkek" olarak kutsanması da tutarlı bir durum. Peki ya gol attıran? Onlar artık herhalde "erkekliğin tillahı" mertebesine yükseliyor olmalı.
Kurtar Avrupa’yı Fatih Hoca
İşte Fatih Terim’in "en sevdiğimiz erkek" pozisyonda demir atmasının bir nedeni budur. Sevginin yanı sıra saygımızı kazanmasının bir nedeni de, Adanalı olması sayesinde mükemmelen icra ettiği "ağır konuşma sanatıdır". Sözcüklerin arasında "sözümüz anlayana" aromalı, müthiş manalar içeren es’ler veren Fatih Terim, kıymetini ve derinliğini sadece Türklerin takdir edebileceği türden bir iletişim harikasıdır. Bütün erkeklerin "abisi" olmasına bağlı olarak Emre’yi saha kenarında tartaklamaya kadar varan bir kendine güveni vardır. O, yöneticilerle konuşurken "derin devlet" atmosferine giren, sıra futbolculara geldiğinde derhal "mahallenin kader maçı" heyecanına bürünen bir psikolojik manevralar mühendisidir. Fakat heyhat! Avrupa’ya gittikten sonra bu dağ gibi adama bir şeyler olmuştur. Hoca, nasıl desek, biraz "hafiflemiştir"!

Cin Ali İtalya’da
Terim, başrolünü oynadığı kahramanlık filminin "Oğlumuz Evropa’da" bölümünde duruşundan biraz ödün vermek ve derhal bir tür sempatik "Cin Ali" rolüne soyunmak zorunda kalmıştır. Aldığı İtalyanca derslerinde giydiği "Can Cin Cem design" kasketi (fotoğrafları Radikal’de yayınlanmıştı), buradaki "derin devlet adamı" ciddiyetini ve hikmetinden sual olunmaz yüceliğini bir parça gölgelese de, herkes oğlumuzun bu değişimle nasıl hınzırca planlar içinde olduğunu çok iyi biliyordu. Zira Fatih Bey’in İtalyanca öğrenmesi mecburidir! O, İtalyanca olarak "Bu maçı biz alıcaz! Hadi göreyim aslanlarım! Ya zafer ya ölüm!" gibi mühim cümleleri kurmak, bu cümlelerde duyguyu doğru tonlamalarla yakalamak mecburiyetindedir. Çünkü Fatih Terim İtalyanları, Avrupalıların asla Türkler kadar yararlanamadığı "gaza gelme" olayıyla bu sayede, "onların dilinden konuşarak" tanıştıracaktır. Diğer yandan Fatih Bey, İtalyanların kanına girebilmek için Türkiye’de "hafiflik" sayılabilecek birtakım hareketlerle saha kenarında seyirciye biraz daha sevimlilik yapmak zorunda kalacaktır. Oyuncularına da Emre’ye yaptığı sert abilik numaralarını çekemeyecek, onlarla daha "eşit" bir ilişki kurmakla yetinecektir. Kısa zamanda kendisinin de anladığı üzere "erkek - devlet iktidarı" bu gevşek Avrupalılar üzerinde ters tepmektedir. Fatih Hoca onlara bu psikolojinin nimetlerini gösterebilmek için bir süreliğine daha "hafif" takılması gerektiğini hızla kavramıştır. (Kaldı ki bu "karizma silikleşmesi" durumu CNN Türk ekranlarında her hafta onun şahsına özel düzenlenen pazartesi sohbetlerinde ziyadesiyle tamir edilmiş, Terim’in karşısına çıkarılan Ali Şen gibi "futbol abileriyle" karizması hak ettiği yere yeniden kavuşturulmuştur.) Ama bu "hafifleme" boşuna değildir. O çok önemli bir görevi yerine getirmekte, Avrupa’nın makus talihini değiştirmektedir!

Felsefe olayı
Son yirmi yıldır Avrupa’daki sosyologlar ve felsefeciler ellerinde Türkiye gibi bir malzeme olmadığı için sıkılıp duruyorlar. Durmadan "tarihin sonu" teorileri üretip, "Yeni hiçbir şey olmayacak!öcümlesini kuruyorlar. "Komünizm hayaletinin" epeydir çaptan düşmesiyle heyecansız kalan halkların "sosyal güvenlik" miskinliğine daldığı için sistemi değiştirecek bir şey yapmayacağını söylüyorlar. Yani fena halde rahattan sıkılmış durumdalar. İşte Fatih Terim bu yüzden onların "son kurtarıcısı" belki de. Epeydir uzak kaldıkları heyecanı, hırsı, anksiyeteyi yaşatıyor onlara. Fatih Bey’i bir milli kahraman ilan etmelerinin esas sebebi bu. "İnanmak", "savaşmak", "zafer" gibi kavramlardan epeydir mahrum kalmış olan sakin Avrupalı’nın kanına giriyor Terim. Bir "hırs makinası" olarak Avrupa’nın taze heyecanı oluyor bir bakıma. O Avrupa için acayip bir şey! "Mahvedelim! Yenelim! Ölümüne savaşalım!" diyerek can sıkıcı bir hal almış sükuneti bozan bir yabancı madde. Daha şimdiden yerel siyasetçilerin onunla ilişkiye girmesi, halkın hayranlığı, dergilerin kapaklarını hocanın heyecandan belermiş gözlerinin süslemesi nedensiz değil. Avrupalılar epeydir böyle bir şey görmemişti!
Ve Hoca! Galiba o, İtalyanların "Duce"yi nicedir özlediğini nasılsa seziyor!



PAZAR