Pazar ‘Kusura bakmayın, kadın ve çocuk bedeni üzerinden siyaset olmaz’

‘Kusura bakmayın, kadın ve çocuk bedeni üzerinden siyaset olmaz’

03.04.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Cinsel suçlarda cezaları artıran kanun teklifini sunan milletvekilleri Aşkın Asan ve Alev Dedegil: “Muhalefet milletvekilleri ile koridorlarda konuştuğumuzda ‘Haklısın’ diyorlar. Ama komisyon toplantısına girince başka bir insan oluyorlar. Hani 10 dakika önce mutabıktık? ‘E, bu siyaset’ diyorlar. Kadın ve çocuk bedeni üzerinden siyaset olmaz”

‘Kusura bakmayın, kadın ve çocuk bedeni üzerinden siyaset olmaz’

Geçtiğimiz perşembe, TBMM’nin ikinci katında bir odadayız. İçeride 50-60 kişi var; ortam bana kalırsa çok gergin, komisyon toplantılarına aşina olanlar içinse sıradan. İç içe üç sırada oturuluyor bu odada. En arkada gazeteciler, ortada komisyon üyeleri ve uzmanlar, önde de milletvekilleri. Ak Parti’den Alev Dedegil ve Aşkın Asan’ın yanı sıra Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, Necdet Ünüvar, Mehmet Emin Ekmen; CHP’den Mehmet Sevigen, Tayfun İçli, Canan Arıtman, MHP’den Osman Durmuş hemen dikkat çekiyorlar. İkinci cümlede gerilim tırmanıyor, biri bir söze girse “Sözümü kesme” diye yüksek perdeden bir itiraz geliyor. “Siz” hitabı hiç yok, herkes “sen”... Arkadan hemen şu cümle geliyor: “Üslubuna dikkat et”.
Dedegil ve Asan’ın 8 Şubat’ta Meclis’e sundukları kanun teklifi tartışılıyor. Bu teklifte, çocuklara yönelik cinsel suçlarda, taciz vakalarında, zorla evlendirmelerde cezaların artırılması yer alıyor. Bütün Meclis bu konuda mutabık. Ancak teklifteki bir madde var ki, uzlaşma bir türlü sağlanamıyor: Kimyasal kastrasyon. Bu, cinsel arzuyu azaltacak bir ilaç tedavisi. Ne var ki kamuoyuna “hadım etme” olarak sunuldu.
Toplantının en gergin ismi eski Sağlık Bakanı Osman Durmuş. İlaç tedavisine sonuna kadar karşı. Sesi gittikçe yükseliyor. Bağıra çağıra odayı terk ediyor. Giderken de “Adli Tıp Kurumu Mehmet Haberal’a işkence yaptı. Siirt’te 30 tane çocuk taciz edildi. O zaman neredeydiniz?” diyor. Cevabını Mehmet Emin Ekmen’den alıyor: “Irkçılık yapıyorsunuz”. Eyvah diyorum, şimdi yumruklar konuşacak. Olduğum yerde küçülmüşüm, iyice siniyorum koltuğa.
Allah’tan onlar benim gibi değil, bu gerilime alışıklar. Osman Durmuş çıkıp gidiyor. Diğer milletvekilleri “Nerede kalmıştık?” havasındalar.
Sonunda oturum başkanı alt komisyon kurulmasına, bir sonraki toplantının ise cumartesi (yani dün) ypılmasına karar veriyor. Milletvekilleri bu durumdan rahatsız oluyor, “Ya şimdi cumartesi cumartesi...” Ama Meclis’in son haftası, kanun yetişmeyebilir. Çaresiz, toplantı hafta sonu yapılacak.
Siz bu söyleşiyi okuduğunuzda kanun teklifinin komisyondaki akıbeti açıklanmış olacak. Bu karardan önce Alev Dedegil ve Aşkın Asan teklifin ayrıntılarını, itirazlara cevaplarını ve yaklaşımlarını anlattılar.

* Bu kanun teklifi için yola çıkma hikayenizi anlatır mısınız?

Alev Dedegil: Ben Dilekçe Komisyonu Başkanlığı yaptığım dönemde önüme bir dosya geldi. İki kız çocuğuna tecavüz edilmesiyle ilgili bir vakaydı. O vaka üzerinde çalışma yaparken Aşkın hanımla da üzerine konuştuk. Sonunda çocuklara yönelik cinsel suçlarla etkin mücadele için bir rapor hazırladık. Bunu hazırlarken de temel itirazımız istismar kelimesinin bizatihi kendisineydi.
Aşkın Asan: Onun yerine cinsel saldırıyı kullanıyoruz. Yola böyle çıktık.
Alev D.: TCK’nın 102. maddesinin başlığı “Cinsel Saldırı”. Kime? Yetişkin insanlara. 103. madde, “Çocuğun Cinsel İstismarı”. Yetişkine yapılınca saldırı da çocuğa yapılınca niye istismar?
Aşkın A.: İstismar; meyvelenmek, faydalanmak demek. Anlamı pozitif. Düşünün ki Arap ülkelerinde istismar bankaları var. Her duyuşumda irite oluyordum, çok rahatsız edici.

“Bu tedaviye gönüllü olan bir mahkum var”

* Çalışmanızla ilgili nasıl tepkiler geliyor?

Aşkın A.: “Bu çalışmayı yaptığınızdan beri rahat uyuyorum” diyenler de var, bir katkı sağlamak isteyen de. En ilginci, bize hapishaneden yazılmış bir mektup. “Kendimi rahatsız hissediyorum, utanıyorum. Kimyasal kastrasyon tedavisini benim üzerimde deneyebilirsiniz” diyor.

*İletişim kurdunuz mu bu mahkumla?

Aşkın A.: Henüz kurmadık.

* Ne var ki kanun teklifiniz tamamen bu “kimyasal kastrasyon” uygulaması üzerinden tartışılıyor. Muhalefet partilerinden sert itirazlarla karşılaşıyor. Biraz önce çıktığınız Adalet Komisyonu toplantısı bu madde yüzünden çok gergin bir havada geçti.

Alev D.: Bu, bugünün gerginliği değil. Konu gündeme geldiğinden beri bazı siyasi görüşlerin muhalefet hali var. Eğer içinde bu olmasa başka maddeye muhalefet edeceklerdi. Amaç, muhalefet. Daha fenası, koridorlarda konuştuğumuzda “Haklısın” diyorlar. Ama komisyon toplantısına girince o, başka bir insan oluyor. Hani 10 dakika önce mutabıktık? “E, bu siyaset” diyor. Kusura bakmayın, kadın ve çocuk bedeni üzerinden siyaset olmaz.

“ABD’de sapık takip programı adında iPhone uygulaması bile var”

* Hadım etme, geri döndürülemez bir uygulama. İtiraz noktası da bu. Oysa kimyasal kastrasyon geri dönüşlü. Bunu doğru anlatabildiğinizi düşünüyor musunuz?

Aşkın A.: Hadım etme, cerrahi bir operasyondur. Bizim önerdiğimiz, ilaç kullanımı. Ayda bir ya da üç ayda bir sağlık kurumuna giderek bu ilacın alınması gerekiyor. İlaç, testosteron seviyesini azaltıyor. Böylece bu tür hastalarda aşırı salgılanan birtakım hormonlar düzene girmiş oluyor. Kesildiğinde kişi eski haline dönüyor.

* ABD’de bu ilacın kansere neden olma ihtimali tartışılıyor.

Aşkın A.: Her ilacın yan etkileri var. Aspirin’in yan etkilerini okusanız, içmek istemezsiniz. Olumlu etkilerine bakacak olursanız; toplumu ve çocukları koruyucu bir tedbir bu. BBC’nin internet sayfasında pedofili hastalarının bu tedaviyi aldıktan sonraki durumunu anlatan bilgiler var. Kendi dillerinden yazılmış, “İlk defa arkadaşlık, sevgi nedir hissetmeye başladım” diyor bir kullanıcı.

* Ancak kanun teklifinizle ilgili tartışmanın “hadım” üzerinden yürümesini nasıl engellemeyi düşünüyorsunuz?

Alev D.: Bunu engellemek çok mümkün değil. Ancak bu tartışma sürecinde çok ciddi bir kamuoyu farkındalığı oluştu. Toplumu derinden yaralayan, kamu vicdanını zedeleyen bir suçun azaltılmasıyla ilgili mücadelede çok geniş bir mutabakat sağlandı.

* “Hadım yasası” olarak anılması caydırıcılığını artırdı mı?

Alev D.: Evet. Kanun çıkmadan bile caydırıcı bir etki yarattı. Bu konuda devletin ciddi ve kararlı durduğu izlenimi ortaya çıktı.

* Tartışma noktalarından biri de herhangi bir tedavinin kişinin rızası olmadan yapılamayacağı, bir ceza olarak ilaç uygulanamayacağı...

Aşkın A.: Şizofrenlere ya da uyuşturucu bağımlılığı olanlara “Tedaviyi kabul ediyor musun?” diye soruluyor mu? ABD’de iPhone’lara indirilen bir application (uygulama) var: Sapık takip programı. O bölgede daha önce cinsel suçlardan hüküm giyip hapisten salıverilenlerin yerlerini gösteriyor. Devlet herkesin başına polis dikemez ama bu şekilde uyarabilir. Geçen yaz Londra polisi bizim emniyete bir faks çekmiş, “Pedofili hastası şu kişi sizin ülkenizde şurada tatil yapmaktadır, izleyin” diye. Önemli olan tedbir almak.

* Peki uzlaşma için kimyasal kastrasyon önerisini tekliften çıkarmayı hiç düşündünüz mü?

Aşkın A.: Hayır, söz konusu değil. Bu tedavi, bütünün bir parçası. Biz yaptırımları oluştururken suçlu profillerinden yola çıktık. Pedofili hastasının zaten ilaç alması gerekiyor, araştırmalar suçu tekrarladıklarını gösteriyor. Suçun tekrarlanma oranı, serbest kaldıkları ilk yılda yüzde 50, ikinci yılda yüzde 80. Demek ki tedbir almalıyız.

* TBMM’nin önünde yalnızca bir hafta var. Ya bu kanun yetişmez, siz de önümüzdeki dönem Meclis’te olmazsanız?

Alev D.: Başka bir arkadaşımız gelir, altına imzasını atar, teklifi yeniler.

Asan: “Kayseri’deki saldırganın yaşama hakkı yok”
Dedegil: “İdamdan yana değilim, ölene dek hapiste kalsın”


*Kamuoyu Kayseri olayından sonra idam cezasının geri getirilmesini tartışmaya başladı. Sizin bu konuda görüşünüz ne?

Aşkın A.: İdam cezası şu anda TCK’da yok, gündemimizde de yer almıyor. Ama ben de anneyim, üç çocuğum var. Bu suçu işleyen benim için insan değildir, onun yaşama hakkı olmamalı diye düşünüyorum.
Alev D.: Ben idamın yanında değilim. Anlamı kalmadı. Şu anda Kayseri örneğini konuşuyoruz. O sanığı idam edin, altı saat sonra kimse hatırlamayacak. İdam; ibret olma, caydırma özelliğini kaybetti 21’inci yüzyılda. Postmodern bir toplumda o idam bir insanın aklında kaç dakika kalacak sanıyorsunuz? Ölüm gittikçe soyut bir kavrama dönüştü.

Alev Dedegil: “Başbakan’ın kadın-erkek eşitsizliğine dair sözü doğru”

* Son dönemde her gün kadına karşı şiddete dair haberlerle karşılaşıyoruz. Bu artışı neye bağlıyorsunuz?

Aşkın A.: Artış kelimesi yanlış, biz bu konuyla ilgilenmeye başladığımız için daha görünür oldu. Mesela “Adana’da çocuklara yönelik cinsel istismar çok fazla” diyorlar. Halbuki herhangi bir şehirden daha yüksek değil, orada çok iyi işleyen bir Çocuk Koruma Merkezi var. Kayıt altına alınıyor suçlar. Medyanın bu konuda çok dikkatli olması lazım.

* Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, kadına karşı şiddet çalışmalarının yetersizliğiyle eleştiriliyor. Siz bakanlığın performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aşkın A.: Bakanlığın görevleri ortada. Her kadının, her çocuğun başına gelenden onun sorumlu tutulması insafsızlık olur. Uygulamaya yönelik problemler var, bunların giderilmesi için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz.
Alev D.: Sayın Başbakan’ın da 2006’da kadına yönelik şiddetle ilgili yayınladığı bir genelge var. Devrim niteliğinde bir genelgedir.

* Bir yandan da Başbakan’ın kadınla erkeğin yaratılış itibarıyla eşit olmadığına dair vurguları var.

Alev D.: Doğru. Eşitlik hukukla gelir. Soyut bir eşitlik peşinde koşarak bir şey kazanamayız. Soyut bir eşitlik talebi yerine somut adalet talep etmek gerekir. Eşitlik, 19’uncu yüzyılın kavramıdır. 21’inci yüzyılın insanının adalete ihtiyacı var.

“Kanun teklifinin zamanlamasının Kayseri’deki cinayetlerle hiçbir ilgisi yok”

* Siz raporu 2009’da hazırladınız, kanun teklifini de 8 Şubat 2011’de verdiniz. Kayseri’de yaşananlar nedeniyle mi teklifin görüşülmesi bu haftaya alındı?

Alev D.: Hayır, zamanlama tamamen tesadüf. Biz teklifi verdik, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Cemil Çiçek’in imzasıyla dört bakanlığa gönderildi, onlar inceleyip yazılı görüş bildirdiler. Adalet Bakanlığı’ndan TCK ile doku uyuşmazlığı olabileceği konusunda eleştiri geldi, üzerinde çalıştık. Maddeler ve bentler üzerinde tek tek duruldu, uzmanlar destek verdi. Bu nedenle ancak görüşmeye hazır hale geldi. Zamanlamanın Kayseri’yle hiç alakası yok.