Pazar “Oyuncu reyting takip etmez, setten çıkınca işi biter”

“Oyuncu reyting takip etmez, setten çıkınca işi biter”

08.11.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:

“Aşk bir Hayal” isimli dizide Asmin karakterini canlandıran Nehir Erdoğan reytinglerle ilgilenmediğini söylüyor. Ona göre oyuncunun işi sette başlar ve biter

“Oyuncu reyting takip etmez, setten çıkınca işi biter”

Nehir Erdoğan oyunculuk hayallerinin peşinde 10 yıl önce İzmir’den İstanbul’a geldi. Ailesini kırmamak için işletme okudu ama oyunculuk hayalinden hiç vazgeçmedi. İzmirli arkadaşlarından, “Avrupa Yakası”nın Selin’i, Evrim Akın’ın önayak olmasıyla da TRT’deki “Telepazar”ın hostesi olarak kendini pat diye televizyon ekranlarında üstelik de canlı yayında buldu. Şu an ATV’de pazar akşamları yayınlanan “Aşk Bir Hayal” dizisindeki dik başlı Asmin karakterini canlandırıyor.

Haberin Devamı

Siz “Yabancı Damat”ta canlandırdığınız Nazlı olarak akıllarda yer ettiniz. İnsanlar Asmin’e alıştılar mı?
Ben bu konuda şanslıyım. Şimdiye kadar oynadığım hiçbir rol üzerime yapışmadı. “Yabancı Damat” çok değerli bir projeydi, hep öyle de kalacak ama ben insanlar için Nazlı olarak kalmadım. Şimdi yolda “Aa Asmin”, “Aa Aşk Bir Hayal” diye sesleniyorlar. Ben böyle durumlarda yabancılaşıyorum biraz. Biri bana el sallayınca kendi kendime “Nereden tanışıyoruz acaba?” diyorum.

Ünlü olduğunuzu mu unutuyorsunuz?
Ünlü olmak bana pek bir şey ifade etmiyor. İnsanların beni tanıması, sevgiyle karşılaması ve yaptığım işi beğenmesi beni mutlu eden şeyler ama hayat bundan ibaret değil. Zaten “Yabancı Damat”ın bu kadar sevilmesini ya da Nazlı karakterinin bu kadar ilgi görmesini de kişisel olarak algılamadım. Mutlu olduğum şey Yunanlıların Türkleri bu kadar benimseyebilmeleriydi. Atina’da sokakta zor yürüdüğüm anlar oldu.

“Aşk Bir Hayal”de canlandırdığınız Asmin nasıl bir kız?
Asmin nadir bulunan bir dağ çiçeği demek. Karakteri de isminin anlamı kadar dikkat çekici. Beni en çok etkileyen şey boyun eğmeyen ve inandığı şey uğruna ölümü bile göze alan biri olması.

Dizi 1,5 aydır yayımlanıyor. Gelen tepkiler nasıl?
Ben her projeme inanarak başlıyorum. “Tutar mı tutmaz mı?” diye düşünerek hareket etmiyorum. “Aşk Bir Hayal” reyting sıralamalarında birinci sıradaymış. “Mış” diyorum çünkü sabah ilk işi reyting listelerine bakmak olan biri değilim. Bence bizim işimiz sete girerken başlayıp çıkınca da bitmeli.



“Aynı galada önce muhabir sonra oyuncu oldum”
Magazinden uzak durmaya gayret ediyorsunuz. Yakın zamanda magazin gazetecileri ve sanatçılar arasında yaşanan gerginlik hakkında ne düşünüyorsunuz?
Esasında bu konuda hangi tarafa hak vereceğim konusunda kararsızım. Ben iki tarafta da bulunduğum için aradaki farkı iyi biliyorum. Bir dönem NTV’ye sinema programı hazırlıyordum ve o sırada “Okul” filminin galası vardı. Galanın yapılacağı yerde gündüz TV için çekim yaptım akşam da giyinip oyuncu olarak galaya gittim. Birçok muhabir arkadaşım vardı, ben de o güne kadar onlarla birlikte insanlara mikrofon uzatıyordum. Galaya oyuncu olarak gittiğimde kameraların ayağımdan saçımın teline kadar her yerimi çektiğini fark ettim.

Peki sizce iki taraf arasında bir orta yol bulunamaz mı?
Arada kaldığım zamanlar oluyor. Mesela geçenlerden bir yerden çıktım, gazetecilere “İyi akşamlar” dedim ve aracıma bindim. İçimden “Bu kadar saat soğukta beklemişler. Bir-iki laf etseydim de onlar da işlerini yapmış olsalardı” diye geçirsem de konuşmadım çünkü inan bana orada edeceğim iki cümlenin ertesi gün nasıl çıkacağına dair ne yazık ki bir garanti yok.

Magazin basını yüzünden davranışlarınızı kısıtladığınız zamanlar oluyor mu?
Evet. Mesela bir akşam saçma bir soru sordular. Gülümsedim, cevap vermeden “İyi akşamlar” diyerek arabama doğru yürüdüm. Ertesi gün gazetede şöyle bir haber çıktı: Elime fotoşopla bir diş macunu tüpü koymuşlar, üzerine de “Nehir Erdoğan arabasının koltuğunda diş macununu unutmuş. Üstüne oturunca gülme krizine girdi.” Şimdi şu yaratıcılığa bakar mısın? Ne gereği var? Kötü bir şey yok ama neden yapıyorlar? Bazen benim de canım çekiyor ama sırf bu yüzden kendimi kısıtlamak zorunda kalıyorum. n


“Arkadaşımda kalıyorum diye yalan söyler, gizli gizli tiyatro kursuna giderdim”
Oyuncu olmaya karar verdiğiniz zamanı hatırlıyor musunuz?
İzmir’de büyüdüm. Mutlu bir çocukluk geçirdim. Benden 7 yaş büyük bir abim var. Babam mali müşavir, annem de ilkokul öğretmenliğinden emekli. Annemle babam oyuncu olmamı istemediler. Babam “Önce bir mesleğin olsun. Üniversiteyi bitir, sonra istersen konservatuvara gidersin” derdi. Lise döneminde okulda tiyatro yaptım. İzmir’de tiyatro ile ilgili ne kadar kurs varsa hepsine gittim. Üstelik gizli gizli. “Arkadaşlarımda kalıyorum” der kursa giderdim. Oyunculuğa hazırlansam da ailemin isteğini yerine getirip Marmara Üniversitesi’nde işletme okudum.

Konservatuvara gidemediniz...
Yaş sınırı 22’yi geçirdiğim için gidemedim. Üniversitenin ikinci senesinde babam kanser oldu. Onun diplomamı görmesini çok istediğim de için okula önem verdim. Bu arada TRT’deki “Telepazar”la televizyonculuğa adım atmıştım.

Babanız buna nasıl ikna oldu?
TRT olduğu için izin verdi. Her pazar yayından sonra telefonda konuşurduk. Sanatçılar şarkı söylerken dans etmem gerekirdi. Babam bazen şaka yollu “Nehir bu akşam biraz fazla dans etmedin mi?” diye sorardı. Ama yaptığım işten memnundu. Geçenlerde evi karıştırırken “Koçum Benim”in senaryolarını buldum. İzmir’e abime yollamışım. Üzerinde şöyle bir not: “Abicim oyuncular şunlar, karakterim liseli kız. Kıyafeti forma. Babam ‘Tamam’ dedi. Sen de bir göz at lütfen.” O zamanlar çifte onay almam gerekiyormuş...

Oyuncu olarak sinema ve TV’yi kıyaslayabilir misiniz? Sizin için hangisi ağır basıyor?
Dizilerden para kazanırım ama esas oyunculuğu sinemada yaparım gibi bir anlayışım yok. Sinemada 30-40 gün içinde bir karaktere bürünüp onun hikayesinin başını ve sonunu bilerek canlandırıyorsunuz. Dizilerde senaryoyu son anda öğrenirsiniz Dizi daha sürpriz dolu.


“Çocuk doğurmaya karar vermeden evlenmem”
Ben hiçbir zaman gelinlik modeli seçen ve düğününü hayal eden bir insan olmadım. Zamanı gelince olur diye düşünüyorum. Bu konuda insanın fikirleri zamanla değişiyor. Eskiden biraz da aile baskısıyla evliliğe daha sıcak bakıyordum. Şimdi kendi düşüncelerimi daha rahat ifade edebiliyorum. Bence evlilik ancak çocuk sahibi olunacaksa gerekli. Ben de ancak o zaman evlenebilirim. Anneliğe gelince, hiçbir zaman anaç bir tip olmadım ama çocuklarla aram çok iyiydir. “Yabancı Damat”ın setinde birçok çocuk oyuncu ile çalıştım. Deneyimliyim.



“Kilo almıyorum, cepten yiyorum”
Özel güzellik reçeteleriniz var mı?
Hijyene çok önem veririm. Set için makyaj malzemelerimi yanımda taşıyorum. Onun dışında bu konularda biraz özensizim. Özel maskelerim, kremlerim falan yok. Cildim için I.D. markasının organik ürünlerini tercih ediyorum. Tek kuralım var o da makyajımı silmeden uyumam.

Normal hayatınızda makyaj yapar mısınız?
Mümkün olduğu kadar kozmetikten uzak durmaya çalışıyorum. Elime oje bile süremem. Annemin upuzun ve çok bakımlı tırnakları vardı. Her gün başka renk oje sürerdi. Ben hiçbir zaman öyle olamadım. Gerçi canlandırdığım karakterler de tırnak uzatmaya müsait değillerdi.

Formunuzu nasıl koruyorsunuz?
Canım ne isterse yiyorum. Kısacası cepten yiyorum. Çocukken profesyonel olarak hem yüzdüm hem koştum. İstanbul’a geldiğimden beri spor yapmıyorum. Yaş ilerledikçe metabolizma yavaşlıyor. Yakında bir şeyler yapmam gerekecek.


“Beni bir gün kokoş, bir gün salaş görebilirsiniz”
Çok alışveriş yapar mısınız? Tercih ettiğiniz markalar ve tasarımcılar var mı?
Alışveriş yapmayı sevmiyorum. Kabinde kıyafet denemekten de çok sıkılıyorum. Genellikle V2K’den alışveriş yapıyorum. Bugün üzerimdekilerin hepsini de oradan aldım. Bir de galiba İkizler burcu olmamla ilgili içimde bir sürü karakter barındırıyorum. Beni bir gün baştan aşağı marka giyinmiş kokoş bir şekilde, bir gün de Taksim’deki pasajlardan aldığım salaş kıyafetlerimle görebilirsin. Tasarımcı olarak Zeynep Tosun, Ümit Ünal, Cengiz Abazoğlu’nu tercih ediyorum.

Yalnız kalmak istediğinizde neler yaparsınız?
Çok normal bir hayatım var. Arabam benim kaçış noktam bu nedenle şoför kullanmıyorum. Bazen arabamı bir sokağa çeker, sigaramı yakar ve öylece otururum. İstanbul’da bilmediğim yer yok. Kavacık’tan İkitelli’ye her yeri karış karış bilirim.
İyi de şoförümdür.

“Oyuncu reyting takip etmez, setten çıkınca işi biter”


Nehir Erdoğan üzerindeki kıyafetleri V2K’den takılarını ise Mardin’den almış.