Pazar Tarihimizle yüzleşti

Tarihimizle yüzleşti

28.05.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Prof. Dr. Emre Kongar yeni kitabı "Tarihimizle Yüzleşmek"te resmi tarihi sorguluyor. Kongar Ermenistan'ın başkenti Erivan'ın bir Türk şehri olduğunu, Türklerin Müslümanlığı kılıç zoruyla kabul ettiğini, Kurtuluş Savaşı'nın komutanlarının istemeye istemeye cumhuriyeti benimsemek zorunda kaldığını söylüyor

Tarihimizle yüzleşti

Emre Kongar'ın kitabı 30 günde 30 baskı yaptı Emre Kongar "Tarihimizle Yüzleşmek" adlı çalışmasında, "resmi tarih" ile "gayri resmi tarih"in birbirine zıt anlattığı tarihi olayları yorumluyor. Prof. Dr. Kongar, Türklerin Müslüman olmasından cumhuriyet dönemine uzanan bir kesiti en çarpıcı özellikleriyle işliyor. Kongar "Çalışmamda özgün olan taraf bilgiler değil, bu bilgilerin birbiriyle ilişkilerinin kurulması ve belli bir sistematik içinde yorumlanmasıdır" diyor. Remzi Kitabevi'nin nisan ortasında yayımladığı kitap 30 günde 30 baskı yaptı. İşte bazı bölümler... Yavuz Sultan Selim'in Çaldıran'a kadar Alevi kellesi keserek yürüdüğü bilinir ama bu katliamı, müttefiki Kürt Beyi İdris-i Bitlisi ile birlikte yaptığına değinilmez.Yine bu bağlamda, Kuyucu Murat Paşa'nın Celali İsyanları'nı bastırırken, kellelerini keserek kuyulara doldurduğu binlerce kişinin Alevi-Bektaşi olduğundan pek söz edilmez. "Resmi tarih", Celali İsyanları'nın dinsel mezhepsel özellikleri üzerinde pek durmaz.1826'da yeniçeriler ortadan kaldırılırken Bektaşi tekkeleri de kapatılır, Bektaşi babaları sürülür. Alevi-Bektaşi cemaati zulme uğramış ama "resmi tarih" bunu görmezden gelmiştir. Yavuz, Alevi katliamını Kürt beyiyle mi yaptı? Genellikle, "Öteki beylikler kendi aralarında kavga ederlerken, Osmanlılar Bizans'la savaşarak büyüdü" denilir. Osmanlılar da öteki beyliklerle kıyasıya savaşmışlardır. Osmanlıların, öteki Müslüman Türk beyliklerine olan üstünlüğü, Trakya'ya geçmesi, Rumeli'nin zenginliklerine ulaşmasıdır. Bu da Bizans desteğiyle gerçekleşmiştir. Osmanlı Beyliği'ne imparatorluk yolunu açan devlet Bizans'tır.Bizans, o sıralarda Paleolog ve Kantakuzen adlı iki imparator adayının rekabetini yaşamaktadır. Kantakuzen, Orhan Bey'den yardım ister. Orhan Bey de kızı Theodora ile evlenmek karşılığında destek verir, Gelibolu'dan da bir kale alır. Orhan Bey'in birinci eşi de Yarhisar Tekfuru'nun kızı Holofira'dır. Orhan Bey, Paleolog'un da bacanağı olacaktır. Osmanlı'ya en büyük desteği Bizans mı verdi? Adının önünde bir de profesör unvanı bulunan bir zat, televizyonda, izleyenlerin gözünün içine baka baka, "Hıristiyanlar, Engizisyon mahkemeleri kararıyla çatır çatır insanları yakarken, Osmanlılar kimseyi inançlarından dolayı yakmamıştır", diyordu. Oysa, ne yazık ki Osmanlılar da inançlarından dolayı Hurufileri, üstelik de din adamlarından fetva alarak yakmışlardı. Osmanlı insan yaktı mı? Müslüman Türkler yani Selçuklular 9 yıl gibi kısa bir sürede Malazgirt'ten İznik'e kadar geldi. Bu 9 yıl içinde Selçuklular, kendilerinden önce Anadolu'da yaşayan "Rum" dedikleri Bizanslıların tümünü kesip yok edebilirler miydi? Tabii ki "hayır".Zaten 21. yüzyılda bile Anadolu'da Müslüman Türk nüfusun yanında Hıristiyan köylerinin varlığı böyle bir "yok etmenin" olmadığını açıkça gösterir.Peki o zaman ne olmuş dersiniz? Hiç kuşkusuz Anadolu'yu fetheden Türkler buradaki Hıristiyan nüfus ile karışmışlardır. Türkler Hıristiyan nüfusla karıştı mı? "Resmi tarih" tarafından, Fatih'in İstanbul'u fethettikten sonra kenti yağmalattırmadığı öne sürülür. Bu doğru değildir. Fatih, İstanbul'u fethettikten sonra üç gün üç gece kente girmemiş, askerlerinin yağmalaması için beklemiştir.Kenti fetheden Osmanlı askerleri, bütün değerli eşyayı yağmalamış, bu arada fidye verebilecek zenginlikte olan Bizanslıları tutsak almıştır.Osmanlı-Türk "Batılılaşma" sürecinin kurumsal başlangıç noktası Fatih Sultan Mehmet'le olmuştur. Fatih'in İstanbul'u yağmalattırmadığı doğru mu? "Resmi tarih"in üzerinde yeterince durmadığı konulardan biri de ünlü Ankara Savaşı'dır. "Resmi tarih" görüşü, Yıldırım Bayezit'in yenilgisini çözümlerken, sisli hava, ordusunun küçüklüğü ve yorgunluğu, Timur'un ordusundaki filler gibi ögelere yer verir.Oysa asıl yenilgi nedeni, savaş sırasında, ordunun sol kanadında konuşlanmış olan Kara Tatarlar'ın Osmanlı'ya arkadan oklarla saldırması, sağ kanadında ise Aydın, Germiyan, Saruhan ve Menteşe kuvvetlerinin, Timur'un yanında yer alan beylerinin yanına geçmesidir. Ankara Savaşı Türk beylikleri arasındaki rekabet dolayısıyla yitirilmiştir. Bayezit'e Türk beyleri ihanet etti mi? Türklerin Müslümanlığı kabul etmesi, "resmi tarih"in taraflı olarak ele aldığı konulardan biridir. Batıya doğru göç eden Türkler ile kuzeye doğru çıkan Arapların karşılaşmaları çok kanlı geçmiştir. 700'lü yıllarda Horasan, çok şiddetli savaşlara ve aldatılarak teslim alınan Türklerin acımasızca kılıçtan geçirilmelerine tanık oldu.Fakat bu savaşlara ve kanlı olaylara karşın, "resmi tarih", Türklerin kendi özgür iradeleriyle, gönüllü olarak Müslümanlığa geçtikleri konusunda ısrarlıdır.Türklerin büyük ölçüde yenilgiler sonunda Müslümanlığı kabul ettikleri tarihsel bir gerçektir. Türkler Müslümanlığı kılıç zoruyla mı kabul etti? "Osmanlı emperyalist değildi" söylemlerine bakmayın. Savaşlardan sonra yapılan antlaşmalardaki yıllık ödemeler, Hıristiyanlardan adam başına alınan cizye adlı vergi hep bu emperyalizmin göstergeleridir.Alacağı haraç azalmasın diye, üretime ve yönetime hiç müdahale etmiyor, yerel yöneticilerden birini halkın başına geçiriyor, cizyeden dolayı da, kitleler halinde Müslüman olunmasını istemiyordu. Yoksa şimdi tüm Balkanlar Müslüman olacaktı. Osmanlı, neden halkın Müslüman olmasını istemedi? Cumhuriyet dönemi "resmi tarih" anlayışı genellikle Kurtuluş Savaşı'na katılan herkesin cumhuriyetçi oldukları gibi bir izlenim yaratmıştır. Oysa bu izlenim doğru değildir. Mustafa Kemal'in silah arkadaşları, yani Kurtuluş Savaşı'nın kahraman komutanları, onun cumhuriyetçi eğilimlerini sezdikçe, hilafetten yana koydukları tavırlarını belirginleştirmişler ama büyük zafer karşısında cumhuriyete istemeyerek de olsa boyun eğmişlerdir. Kurtuluş Savaşı'nın komutanları hilafetçi miydi? Nadir Şah'ın ölümünden sonra bağımsızlıklarını ilan eden öteki Azerbaycan hanlıklarıyla birlikte Erivan da bağımsız bir Türk beyliğinin merkezi olmuştur.Erivan kentinin nüfusu 1897 yılında 29.000 kişiye ulaşmıştı. Bu nüfusun yüzde 52'si Türktü. Bu oran 1905 yılından itibaren, Ermeni terörü sonunda sürekli olarak azalmıştır. 1932 yılında bile Erivan kentinin 100.000'i aşan nüfusu içinde Türkler yüzde 6.3'tür. Ermenistan'ın başkenti Erivan Türk şehri miydi?

Yazarlar