Pazar Vanlı çocuklarla şenlik

Vanlı çocuklarla şenlik

15.04.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Van depremi nedeniyle İstanbul’a gelen kardeşlerimiz bu ayın sonunda evlerine dönüyorlar

Vanlı çocuklarla şenlik

23 Ekim’de Ercis’te ve 9 Kasım’da Van’da meydana gelen depremde zarar gören 50-60 aileden 250 kişi Sarıyer Belediyesi’nin davetiyle
16 Kasım’da Kilyos tesislerine yerleştirilmişlerdi. Sarıyer halkı ve belediyenin işbirliğiyle şimdiye kadar barınma, yeme-içme ve her türlü ihtiyaçları karşılandı; Sarıyer Belediyesi’nin tesislerinde tiyatro ve konserler izletildi. İstanbul müzeleri, camileri, akvaryum, hayvanat bahçeleri gezileri yapıldı. Annelere okuma-yazma, biçki dikiş kursları verildi. Ayrıca
50 ilköğretim, 20 okul öncesi, 10 lise öğrencisi de çevredeki okullarda misafir öğrenci olarak, Sarıyer Belediyesi’nin planlamasıyla eğitime başladı.

Kardeşlik ve dostluk şarkıları
Vanlı çocuklar ve aileleri nisan ayı sonunda tesislerden ayrılıp Van’daki evlerine döneceklerinden,
8 Nisan’da anneler için bir kermes ve güle güle konseri düzenlendi. Bu etkinlikte, hem Van’daki akrabalarına ve evlerine hediyeler aldılar hem de konserde karşılıklı dostluk ve kardeşlik şarkıları söylendi. Konserde Kaya Özdoğru unutulmaz şarkılarıyla, Tayfun Türkalp kemanıyla, görme engelli piyanist Gürcan Demir orguyla özellikle Vanlıları coşturdular, onlara müzikleriyle eşlik ettiler. Vanlı halk ozanı Kâzım Gülle de 20 kişilik çocuk ekibiyle birlikte unutulmaz halk türküleri ve maniler söyledi. Son bölümde sahneye Yalvaç Ural çıktı. Çocuklarla birlikte oynadıkları dramayı çocuklar çok sevdiler. “Bir anı fotoğrafı çektirip bunu Miço sayfasında görmek istediklerini,” söylediler. Biz de sözümüzü tutuyoruz.
En son yapılan ödül töreninde, bu etkinliklere büyük destek veren Sarıyer Belediyesi Başkan Yardımcısı Adnan Alver, Arıköy yönetimi başkanı Ayhan Toraman, müzisyenler, elişi öğretmeni Zahide Çifçi, Vanlı anneler, en çok destek veren genç gönüllüler, yemekleri yapan ekip, okul aile birliği başkanı, Miço sayfamız Atatürk’ün kristal plaketiyle ödüllendirildi. Daha sonra da Vanlı misafirler sevgiyle uğurlandılar...

Haberin Devamı

NİSAN AYI OKUL GEZİLERİ

Ankara’nın güzel okulları

Nisan ayı etkinlikleri çerçevesinde geçtiğimiz hafta Ankara okullarındaydık. Bu etkinliklere bizim kadar okullar da çok iyi hazırlanmıştı. Söyleşiden önce onlar da bizim için hazırladıkları gösterileri, hem bize hem de öğrenci ve öğretmenlere sundular. Ankara’da ilk gittiğimiz okul Özel Maya Koleji’ydi. Daha sonra sırasıyla İhsan Doğramacı Vakfı Bilkent Okulları, Özel Nesibe Aydın Koleji, Özel Arı Okulları, son okulumuz da hem okul öncesi hem de ilköğretim bölümünün tüm çocuklarıyla etkinlik yaptığımız Jale Tezer Koleji’ydi.

Özel Arı Okulları

Arı Okulları’yla uzun yıllara yayılan bir dostluğumuz var. Her etkinlikte bize bir sürpriz hazırlarlar. Geçen yıl Yalvaç Ural’a bir okul şarkısı bestelemişlerdi ve bütün salon koro biçiminde söylemişti. Bu yıl da Miço’ya gönderme yaparak, “Karikatür Amca” adlı bir şarkıyla hem Miço’yu, hem sayfamızı, hem de Yalvaç’ı ne kadar sevdiklerini anlatmaya çalıştılar. Etkinlik sonunda, arşivimize koymak üzere bu şarkının bir CD’sini bize verdiler. Ayrıca Miço sayfasından kestikleri fotoğraf, resim, karikatürlerle yaptıklarını; çocukların onlara bakarak çizdikleri 25 resimlik sergiyi konferans salonunun önünde öğrencilere ve bize sundular.
Burada her zaman okuma alışkanlığı çok yüksek çocuklar vardır. Oldukça eğlenceli söyleşi, müzik öğretmenlerinin çocuklarla birlikte söylediği şarkılarla da renklenince müzikal bir etkinliğe dönüştü. Her zaman olduğu gibi, Arı Koleji’nden güzel duygularla ayrıldık...

Haberin Devamı

Özel Bilkent Okulları

Özel Bilkent Okulları’nda önce Milli Eğitim müfettişi ve bölge kaymakamıyla kısa bir sohbet ettik. “Çocuklarda okuma alışkanlığı” üzerine konuştuk. Sonra iki grup halinde ilköğretim okulu öğrencileriyle bir araya geldik. Salonda bir piyano vardı. Yalvaç piyanoyu görünce programını değiştirdi, “Kedi Marsık ve beslenme” konulu dramayı piyanoyla çocuklara anlattı. Çeşitli yaş grubundan çocukları sahneye alarak Marsık’ın “Üç tabaklı hangi yemeği yiyorum?” oyununu onlarla birlikte oynadı. Katılımcıların komik yanıtlarıyla süren söyleşi, çocukların Yalvaç’a sordukları sorularla bitti. Okulun bir de Kosovalı konukları vardı. Kosova Mamuşa’daki tek Türk okulu olan Anadolu Hacı Ömer Lütfü Okulu müdürü Milazim Mazrek ve yardımcısı, Bilkent okul müdürü Oya Kermen ve yardımcısı, Yalvaç o günün anısına fotoğraf çektirdiler. Milazim Mazrek, bizlere bir de müjde verdi: Okullarının adını önümüzdeki sene değiştirip Atatürk İlköğretim Okulu koyacaklarmış.

Haberin Devamı

Özel Nesibe Aydın Koleji

Nesibe Aydın, Ankara’nın yeni okullarından biri. Hatta okul içindeki kapalı bahçe alanıyla Türkiye’nin en büyük ilköğretim okullarından. Geçtiğimiz yıl 300’ü geçen öğrenci sayısını bu yıl bine çıkarmış. Gösterişl bir mimarisi ve iç düzeni olan okulun büyük bir konferans salonu var. Etkinlik boyunca bizi bir dakika bile yalnız bırakmayan okul müdürü Ahmet Sürücü’nün de bunda katkısının büyük olduğunu düşünüyoruz.
Nesibe Aydın’da söyleşimizi biraz uzun tuttuk. Çünkü geçen yıl uçağı kaçırmak endişesiyle söyleşimizi yarıda kesip, bu yıl geleceğimizi söylemiştik. Söyleşilerimiz bu okuldaki çocuklar için yeniydi; başka okullardaki söyleşilerimizle ilgili bilgileri yoktu.
O yüzden burada, odaklanma ve hazır cevaplığın getirdiği yanlışlar oyunumuz “Elma Ağacı ve Budala”yı oynarken çok eğlendik...

Haberin Devamı

Jale Tezer Koleji

Jale Tezer de ilginç okullardan biri. Deneyimli öğretmen ve yönetici kadrosuyla etkinliği başından sonuna kadar izleyen okul, söyleşi öncesinde öğretmenler ve bir öğrenciyle birlikte hazırladıkları Ders-sevmez Hamdi tutkunu bir çocuğun ailesiyle olan sorunlarını anlatan bir skeçle perdelerini açtıktan sonra, sahneyi Yalvaç’a bıraktı. Burada hastalık haline dönüşen bilgisayar oyunları, Yalvaç’ın özellikle üzerinde durduğu Türk kahramanlarıyla alay eden iki CD oyunuyla ilgili yaptığı açıklamalar, bunu oynayan ama farkında olmayan çocuklarla yapılan bir söyleşi, daha sonra klasik masalların birlikte eleştirisi ve mantık dışılığı üzerine karşılıklı bir çözümleme yapıldı. Yine pek çok okulda olduğu gibi, “Kime patates kuşağı diyoruz?” adlı oyunla yapılan uzun bir söyleşi gerçekleştirildi...
Ertesi gün, okul öncesi çocuklarla bir etkinlik düzenlendi. Oldukça yoğun bir öğrenci sayısı olması ve okul öncesi öğretmenliği bölümündeki öğretmenlerin neredeyse tamamının Milliyet Çocuk Dergisi’yle büyümüş çocuklar olması, onlarla da ayrıca yapılan söyleşi nedeniyle bu okulda bir gün daha fazla kaldık. Öğrenciler kadar ilgili olan sevgi dolu öğretmenler, çocukluk günlerinin anısına Yalvaç’a kütüphanelerindeki eski kitaplarının yanı sıra yeni kitaplarını da imzalattılar. Özellikle okul müdürü Serpil Akıl’a sayfamıza ve bizlere gösterdiği yakın ilgi için gönülden teşekkür ediyoruz.

Haberin Devamı

Özel Maya Koleji

Maya Koleji’ne iki yıl önce de gitmiştik. Burada da sayfamızın takipçisi ve eski Miço okurları var. Bir de zıpır bilmece fanatikleri... Bu yıl Ankara okullarının hepsinde aynı dramaları oynadık, ama söyleşi programlarımızı biraz geniş tuttuk. “Bilgisayar oyunları, cep telefonu kullanımında öğrenci ve okul üçgeni, ünlü kahramanımız Ders-sevmez Hamdi, dilimizdeki ikilemeler, -ak eki oyunu” oynadık. Oldukça eğlenceli geçen söyleşi sonunda, bir grup öğrencinin kitap ve eski dergilerini imzalarken sıcak dakikalar yaşadık...

KİTAP

Bir Telefonluk Masallar

Tüm zamanların masalları... Bu harika masal kitabı Can Çocuk’tan çıktı. 7-10 yaş çocukları ve tüm çocuk olanlar için...
Satış temsilcisi olarak çalışan Bianchi, nerede olursa olsun her akşam kızına telefon açıp, ona bir masal anlatırıyor. Yoksa kızı uyuyamıyor: Tuhaf gezginlerin, sıra dışı insanların ve beklenmedik olayların, çikolatadan tatlı yolların, leziz dondurma sarayların, şaşırtıcı rakamların kahraman olduğu masallar... Bay Bianchi’nin masalları oldukça kısa. Bay Bianchi, telefon parasını cebinden ödediği için fazla uzun konuşamıyor. İşleri iyi gidip para kazandığında masalları biraz uzun tutabiliyor. Kızını aradığında telefon santralinde çalışanlar masalı dinlemek için öteki telefonları bağlamıyorlar. Çocuk edebiyatının en önemli ödülü olan Andersen Ödülü’ne 1970’te layık görülen Gianni Rodari’nin yazdığı, Bruno Munari’nin resimlediği “Bir Telefonluk Masallar”; yazarın öykü kitabı “Masal İçinde Masal” kitabıyla eşzamanlı olarak yayımlandı. www.cancocuk.com