Pazar Yolun bittiği yerde bir yetenek avcısı

Yolun bittiği yerde bir yetenek avcısı

16.06.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Prof. Hüsamettin Koçan’ın Bayburt’un Baksı köyünde kurduğu Baksı Müzesi’nde Bayburt Öğrenci Sanat Şenliği’nin birincisi düzenlendi. 15 öğrenciye eğitim bursu verildi. “Buna yetenek avcılığı denebilir” diyen Koçan: “Bu çocuklarla birlikte dünyanın en cazip akademisini niye burada kurmayalım ki?”

Yolun bittiği yerde bir yetenek avcısı

“Baksı Müzesi, bir ‘kurmaca hayal yolculuğu’ olarak tanımlanabilir. Bu proje en çok sanatçılar, gurbetçiler, çocuklar ve gençler tarafından sahiplenildi. 12 yıl süren müze inşaatı sırasında ortaya çıkan ve çıkma ihtimali olan her türlü bozgun durumunu onlar karşıladı.”

Baksı Müzesi’nin kurucusu Prof. Hüsamettin Koçan, müzenin son ve hâlâ süren “Mesafe ve Temas” konulu sergisi için Emre Zeytinoğlu’nun kaleme aldığı kitabın önsözünde, hayali 1980’lere dayanan ve 2010 yılı haziran ayında açılan müzeyi
bu sözlerle özetliyor.
Bir hayalin gerçekleşmesinde, yol üzerinde aniden beliren umut kıracak her türlü bozgunun karşısında yanında çocukları bulduğundan olacak ki Koçan, çocukluğunun geçtiği Bayburt’un Baksı (Bayraktar) köyünde kurduğu müzenin ilk uzun soluklu projesini yine çocuklarla başlattı.
Sözün kısası: Baksı Müzesi Bayburt Öğrenci Sanat Şenliği’nin bu yıl birincisi düzenlendi.
“Dede Korkut Masalları”, “Bayburt Efsaneleri” ve “Sokak Oyunları” temalı resim yarışmasına katılan, Bayburt’taki farklı okullarda eğitim gören bine yakın öğrenci arasından seçilen 30’u, Baksı Müzesi’nde bir hafta süren sanat ve tasarım atölyesine katıldı. Cumartesi günü düzenlenen, köylülerin imece usulü yemekler pişirip getirdiği, Bayburt’ta herfene denilen piknikte eğitim bursu almaya hak kazanan
15 öğrenci belli oldu.
Bu vesileyle Baksı Müzesi’nin kurucusu Prof. Hüsamettin Koçan ve müzedeki sanat ve tasarım atölyesine katılan çocuklarla konuştuk. Koçan projeyi, çocuklar ise hayallerini ve deneyimlerini anlattı.

Haberin Devamı

Yolun bittiği yerde bir yetenek avcısı


Baksı Müzesi’nin ilk uzun soluklu projesini çocuklarla başlatmanızın nedeni ne?

Burada her şey bir plan üzerinde yürümüyor ama refleks olarak doğru şeyler yaptığımızı düşünüyorum. Çocuklar verdiğiniz tüm bilgileri son derece pozitif kullanıyorlar ve arzulular. Potansiyeli olan çocukları keşfedelim istiyorum.

Eğitim bursu alan 15 öğrenci, sanat alanında eğitimine devam etmek zorunda mı?

Kimseyi zorlamayacağız. Çocukları takip edeceğiz, gelişim gösteriyorlarsa üniversiteye kadar burs alabilecekler; isterlerse eğitimlerini yurt dışında sürdürecekler. Çocuklarla bir hayat protokolü yapıyoruz aslında. Koşullar koyarsak bu devlet bursu gibi olur. Çocuklardan tek beklentimiz, sanata tutkuyla devam etmeleri. Devam etmek istemezse hakkımız helaldir. Devam edenlerle yürüyeceğiz. Tam olarak ifade edemiyorum henüz yaptığımızı; belki buna yetenek avcılığı denebilir. Bilemiyorum.

Haberin Devamı

Çocuklar, projeye başlarken beklediğiniz kadar yetenekli çıktı mı?

Burada üç, dört çocuk olağanüstü umut veriyor. Üniversitede bile karşıma bu çocuklar gibileri çıkmadı diyebilirim. Bu büyük bir buluş. Bu çocuklarla ileride akademi bile kurabiliriz.

Merkezden bu kadar uzakta bir akademi nasıl olacak?

Bu müzeyi buraya kurmaya kalktığımızda “Burası yolun bittiği yer, kim gelir?” dediler. Ben ise “Yol bitebilir ama hayaller bitmiyor” dedim. Bu çocuklarla birlikte niye bir akademi kurmayalım ki? Dünyanın en cazip akademisi neden olmasın burası?

Hayalinizdeki akademiyi ne zaman kuracaksınız?

Beş yıl içinde çalışmalarımız başlar. Önümüzdeki yıl uluslararası yaz akademisi projesini başlatmayı düşünüyoruz, bununla birlikte yürütebiliriz.

“Baksı ile Nişantaşı Londra’ya eşit mesafede”

Çağdaş sanatın kentlere sıkıştığını ve artık üretemediğini mi düşünüyorsunuz?

Merkezin artık kendisini yenileyemediğini düşünüyorum; merkez kavramı artık tükenmiş bir kavram. Merkezler, medyanın yaygın olmadığı dönemde, sanatın izlenebileceği mekanlardı ama artık sanal dünya ile bu değişti. İyi bir internet mekanizmasıyla dünyanın herhangi bir yerindeki sergiyi gezebilirsiniz. Artık merkezin dışında olmak sanatçıyı emniyette tutuyor.

Haberin Devamı

Nasıl bir emniyet bu?

Merkezin dışına çıkmak, sanatçıyı pazarın yönlendirmesinden kurtarıyor. Burada kurulmuş bir akademinin, kişiye Nişantaşı’nın göbeğinde kurulmuş bir akademiden çok daha zengin veri sunacağını düşünüyorum. Londra’daki bir galeriye ikimiz de eşit mesafedeyiz, bu açıdan fark yok. Ama buradaki dinginlik, bunun kişiye kendisiyle doğrudan doğruya iletişim kurmaya imkan tanıması çok önemli bir fırsat.

“Merkez de kim oluyormuş, merkeze sırtımızı dönüyoruz”

Çağdaş sanatta yeni bir döneme girildiğini mi ima ediyorsunuz?

Araştırmalar artık hep pazar üzerinden yapılıyor. Tek ölçünün para ve getiri olduğu bakış açısı insanları gereğinden fazla sınırlıyor. Bizim projemiz de bizi her şey paradır mantığının dışına taşıyor.

Ama çağdaş sanat artık bir yatırım aracı, bunun dışına nasıl çıkacaksınız?

Her şeyde bir Aşil’in topuğu vardır. Sanat eserinin borsadaki kağıttan farkının kalmaması, sanatçının piyasa yükseltme kaygısına düşmesi büyük bir tükeniş çığlığıdır. Sanatçının dikkatini, yaptığı eserin içeriği ve özünden eserin maliyetine çevirmesinin sonunda ortada sanat falan kalmaz. Kalacak olan muhalefettir; içinde yenilik taşıyan muhalefet.

Haberin Devamı

Merkez dışına çıkarak muhalefet ediyorsunuz yani?

Evet, merkez de kim oluyormuş canım! Merkeze sırtımızı dönüyoruz. Merkezin kendi içinde her şeyi tanzim edip, onları raflara yerleştiren, altına dolarları yazan ve bununla bir söylem oluşturan tutumuna karşı ancak daha uzakta ve bütün bunların seslendirilmediği bir ortamda muhalefet üretebilirsiniz.

“Bir tahtadan neler yapacağımı gördüm”

Baksı Müzesi Bayburt 1. Öğrenci Sanat Şenliği sırasında bir haftalık sanat ve tasarım atölyesine katılan çocuklar deneyimlerini anlattı:

Beyzanur Kaya (13)
Bayburt İlköğretim Okulu:

İlk defa böyle bir çalışmaya katılıyorum. Benim için çok büyük
bir heyecan. Daha önce hiç böyle bir fırsatım olmamıştı. Ressam olmayı çok istiyorum; en büyük hayalim. Ailem ve babam da bunu çok istiyor; doğru bir meslek seçimi bu.

Melisa Orhan (12)
Hayırseverler İmam Hatip İlköğretim Okulu:

Burada çalışmak bana resmin daha renkli olduğunu, resmin eğlenceli olduğunu öğretti.
Kendimi büyük bir ressam olarak hayal ediyorum.

Ayşe Özalp (11)
Hayırseverler İmam Hatip İlköğretim Okulu:

Beni atölyeye seçtiklerini duyduğumda çok sevindim. Ressam olmak istemiyorum. Anasınıfı öğretmeni olmak istiyorum. Böyle
bir yeri daha önce görmemiştim.

Adem Can (16)
Korkut Ata Anadolu Lisesi:

Bu müzeyi duymuştum ama merak edip de bakmamıştım. Festivali duyunca merak ettim. Daha önce resim yarışmalarına katılmıştım ama bu defa farklı. Burada grupla çalışmasını öğrendim.

Mustafa Şenyiğit (17)
Korkut Ata Anadolu Lisesi:

Ressam olsam güzel ama güzel sanatlar lisesine gitmemiz lazımdı,
o da Bayburt’ta yok. Burada eldeki imkanlarla ne yapılabileceğini gördük. Mesela bir tahtadan ne yapılabilir burada onu gördüm.