Pazar Yvonne Ridley bir kahraman mı?

Yvonne Ridley bir kahraman mı?

21.10.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yvonne Ridley bir kahraman mı?

Yvonne Ridley bir kahraman mı

Yvonne Ridley bir kahraman mı?

LONDRA

Taliban militanlarının eline düştükten 10 gün sonra serbest bırakılan İngiliz kadın gazeteci Yvonne Ridley’in evine sağ salim dönmesi şüphesiz hepimizi çok sevindirdi. Hatırlanacağı gibi Ridley kaçak olarak Pakistan sınırından Afganistan’a girmişti. Kendi deyimi ile amacı "Afganlıların içinde bulunduğu durum hakkında ne düşündükleri"ni öğrenmekti.
Günlerce anne ve babasının çektiği acıyı üzüntü ile izledik. 74 yaşındaki anne Joyce gazete ve TV’cileri evine davet ederek onlar aracılığı ile Taliban’dan kızını evine göndermelerini istedi. Ancak Yvonne kendi kaderini kendi çizmişti. Anlattıkları olağan üstü dayanıklı ve kararlı bir kişiliğe sergiliyor. Kendisini ellerinde tutanlar onu korkutmamıştı. Onlarla uzun konuşmalar yapıyor, telefon etme isteği reddedilince açlık grevine giriyordu. Günlüğünü diş macunu kutusunun içine yazıyor, muhafızlara "yalancı" olduklarını söylüyordu. Serbest bırakılınca eşarbını kirli saçlarını saklamak için çıkartmadığını söyleyerek, şaka yapabilecek morale de sahipti.

Yvonne Ridley bir kahraman mı
Ancak Yvonne’un davranışı mesuliyetli bir insanın yapacağı şey değildi. Afganistan’a kaçak girmekle kendi hayatını tehlikeye sokmakla kalmamış, birçok kişiye tehlike ve sorun yaratmıştı. İşleri başlarından aşkın olduğu halde Başbakan Blair dahil birçok devlet adamı değerli zamanlarını onun serbest bırakılmasını sağlamak için harcadılar, özellikle ülkesinde iç savaşı önleyebilmek için olağanüstü gayret sarf eden Pakistan Devlet Başkanı Müşerref, Taliban’la pazarlığa girmişti. Serbest bırakılmasından sonra Peşaver’e dönünce etrafını saran dünya basını mensupları aracılığı ile kendisini kurtarmak için büyük çaba sarf edenlere en azından bir teşekkür etmesi beklenirdi kendisinden. Ama Ridley böyle bir şey yapmadı. Saçma davranışından dolayı özür dilemeyi bir kenara bırakın, yalnızca kendini metheden monologunu dinlemek zorunda kaldık. Ben de yıllar önce Bosna’daki çatışmalara aileme bile haber vermeden gitmemiş miydim? Düşünüyorum, Sırplara tutsak düşseydim herhalde dünyayı bu kadar velveleye vermezdim.
"Taliban’dan korktuğumdan çok şimdi annemin bana neler söyleyeceğinden korkuyorum" diyor Yvonne. Umarım anne Ridley, Tony Blair’e sarf ettiği sert sözlerden daha sert bir tepki gösterir kızına, yaptığının bir çılgınlık olduğunu savaş içinde olan bir ülkeye kimliksiz giren birinin hükümeti tarafından kurtarılma mecburiyetinin olmadığını anlatır kızına.
Ayrıca yakalanıp taciz edilmeden serbest bırakılması Taliban rejimi için olumlu bir propaganda olmuştu. Anlattıklarından, barbarca davranmaları şöyle dursun Taliban’ın ona karşı saygılı ve kibar davrandığını öğrendik. Pasaportsuz ülkelerine girmekle kanunlarını çiğnemişti.

7 milyon Afganlının açlık ve susuzlukla savaştığı bir ülkede tutuklu bulunmasına rağmen kendisine sigara, günde dört öğün yemek, temiz giysi, banyo yapma olanağı, sifonu olan bir tuvalet ve bahçede dolaşabilme olanakları sağlanmıştı. Giderken de kendisine Afgan kadınlarının giydiği töresel bir kıyafet bile hediye edilmişti. (İngiltere’ye kaçak girenler hapishaneye koyuluyor ve sınır dışı edildiklerinde kendilerine herhangi bir armağan da verilmiyor.)
Peki Yvonne’a rehberlik yapanlara Taliban şu anda çay mı ikram ediyor acaba? Yvonne onlardan hiç bahsetmiyor. Kulağımıza çalınanlara bakılırsa kendisine yardım eden refakatçıları Taliban büyük ihtimalle vatana ihanet suçundan yargılayacak ve vereceği ceza da yüzlerine atılacak bir tokat olmayacak herhalde. Kendisine, mayın dolu tarlalar ve keskin tetikçilerle dolu yollarda rehberlik yapan bu cesur insanların muhtemel akıbetleri hakkında üzüntü ve pişmanlık belirten birkaç söz bile dökülmedi Yvonne’nin dudaklarından. Ne acıdır ki Afgan halkının çektiklerini kamuoyunun gözü önüne sermek istediğini söyleyen bu hanım, o halkın şanssız fertleri için kılını bile kıpırdatmadı.
Ridley bu olaydan evvel, ailesi ve bir avuç okuyucusu dışında kimse tarafından bilinmiyordu. Yakalandığı duyulunca herkes onun için dua etti. Annesini normal zamanda bile çok az gören küçük bir kız (kışları yatılı okulda, yazları da ABD’de yaz kamplarında geçiriyormuş) günlerce gözü yaşlı bekledi. Ve Yvonne kurtuldu.
Ama ona yardım edenler hâlâ tutuklu orada. İşte benim kahramanlarım onlar. Asıl onları kurtarmak için seferber olmalı dünya. Büyük özveri ile Afgan halkı için çalışan bu insanlar ve görevleri icabı Afganistan’a savaşmaya gönderilen askerler ve aileleri için dua edilmeli. Yvonne ve ailesinin ateşten gömleği sona erdi ama onlarınki daha henüz başlıyor. Ve maalesef, Yvonne Ridley şövalyelik unvanını hak etmiyor.




PAZAR