Pazar Zaga’nın komik kemancısı

Zaga’nın komik kemancısı

13.01.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Zaga’nın "aşağılandıkça gülen" şeker kemancısı Ayça Tekindor: "Okan beni görünce mutlu oluyor. O ilk günden beri ‘salak’ der bana. Ben de hep gülmekten kırılırım"

Zaga’nın  komik kemancısı

Zaga’nın komik kemancısı

Zaga’nın "aşağılandıkça gülen" şeker kemancısı Ayça Tekindor: "Okan beni görünce mutlu oluyor. O ilk günden beri ‘salak’ der bana. Ben de hep gülmekten kırılırım"

MEFARET AKTAŞ

Kanal D’de yayınlanan Zaga’nın program orkestrası Yuvarlak Halkalar’ın kemancısı Ayça Tekindor grubun en ön plandaki elemanı. Çünkü orada yalnızca keman çalmıyor. Yayın boyunca Okan Bayülgen’in "aşağılamalarına" katlanıyor. Bayülgen’i kızdırıyor. Ayrıca programın skeçlerinde de oynuyor. Mesela "Ailemizin Görüşü"nde kendi tarifiyle "Aile babasının hep sakız çiğneyen rüküş metresi"ni canlandırıyordu. Program orkestrasının adı niye "Yuvarlak Halkalar" diyorum, "Maalesef. Okan buldu bu adı. Başka kim bulabilir ki? Grup üyeleri -grubun hepsi erkek olan geri kalanı çok mutsuz ama ben memnunum" diyor.
Ayça Tekindor M.S.Ü Devlet Konservatuarı Keman Bölümü mezunu. Ama keman çalmayı sevmiyor. Zaten onun seçimi değilmiş. Okuldan mezun olur olmaz bir tesadüf sonucu Yeşim Salkım’ın vokalistliğini yapmaya başlıyor. 4 sene Salkım’la çalıştıktan sonra yine tesadüf sonucu ve "stüdyolar evine yakın" diye Eko TV’de VJ’liğe başlıyor. 3,5 yıl kesintisiz yayının ardından, televizyon kapanmadan hemen önce de Okan Bayülgen’le tanışıyor. Bu arada 2 yıla yakın da TRT’deki "4. Duvar adlı çocuk programını sunuyor. Bayülgen’le tanıştıktan sonrası ilginç, eğlenceli bir hikaye...

Koridorda keşfedildi
Okan Bayülgen’le nasıl tanıştınız?
Bir gün Eko’daki yayından çıkmıştım. Binada aylak aylak gezerken birisi sırtıma dokundu, bir baktım Okan. Döndüm. İlk lafıdır hiç unutmam, "Merhaba" falan demeden "Çok başarılısın" dedi. Kesin başka birine söylüyor diye düşündüm. Daha önce ben Yeşim Salkım’la, Ümit Sayın’la üç-dört kez "Televizyon Çocuğu"na katılmıştım, onlara vokal yapmak için. Acayip şekilde seyrediyordum programını. Ama gidip adama merhaba diyemiyorum ki. Öyle bir adam zannediyordum, çekiniyordum. O "merhaba" demeden lafa girince herhalde biriyle karıştırıyor dedim. Öyle susmuşum ki, herhalde öyle bir salak gibi baktım ki "Salak mısın? Sen o Eko’daki kız değil misin?" dedi.

Programda size hep "salak" diye hitap etmesi o zamanlardan kalma bir alışkanlık yani...
Tabii. O ilk günden "Salak mısın?" dedi bana. Ben çok kırılırım mesela.

"Salak" lafına mı kırılıyorsunuz?
Hayır. Kırılıyorum derken gülmekten kırılırım. Acayip gülerim. Çünkü salak deyişi çok komiktir. Bir de ben çok konuşurum o programda. Normal hayatta da öyle. O bir şey söyleyince bir kısım insan ona cevap veremez, ben veririm. Kızacağını bile bile car car car konuşurum sırf onu kızdırmak için. O da bakar "Salaakk" diye bağırır.

"Keman çalmak istemiyordum"
Neden sizi beğenmiş?
Ben Okan’ın beni izlediği o programı iyi hatırlıyorum. Turneden dönmüştüm. Yanık tenli bir vaziyetteyim. Üzerimde askılı bir şey var. Çok mutluyum. Programı açar açmaz "Ay muhteşemim gene, Allah’ım göz kamaştırıyorum, bu ne güzellik!" demeye başlamışım. Bir de benim sürekli kendi kendime konuşup, sonra da gülme özelliğim var. Programda gülmekten kırılıyorduk. O da "Bu kim ya, bu kadar kendini beğenmiş?" diye hırs yapmış, sonuna kadar seyretmiş ki, VJ’lerden nefret eder. Program da üç saatti hani. Hâlâ yeni tanıştığı insanlara o programımı anlatır. "Ayça’yı ben nasıl keşfettim biliyor musunuz?" diye. İşte sonra koridorda yakaladı beni. "Zaga’de herhangi bir şekilde yer almanı istiyorum" dedi. "Tabii, olur" dedim bayıla bayıla. Bir hafta sonra aradı. O zaman "Ailemizin Görüşü", "Zuzaylılar" vardı. Bir yıl kadar hep skeçlerde oynadım. Sonra keman çalmama taktı. "Ben istemiyorum" dedim. O da "Yok orkestraya gireceksin" dedi. "Çalar mısın diye sormuyorum, çalacaksın" dedi.

Sizi yıldız yapmayı istemiş...
Herhalde ama bir de Okan beni görünce mutlu oluyor. Kendi de söylüyor. Bir gün bana "Senin hiçbir problemin olmaz mı?" demişti. Yani insan sevgilisinden ayrılır, hayatında bir aksilik olur, bir gün suratsız gelir ya. Yoktur mesela. Ben hep gülüşümle herhalde ona iyi elektrik veriyorum. Programda da bakar hep bana. Canlı yayında da orada görmek istedi herhalde. Şimdi hem orkestrada hem de skeçlerde çalışıyorum. Biz radyo programlarında da hep birlikte çalıştık.

Radyo programında ne yapıyordunuz?
Ben dayak yiyorum. Gülüyorum! Sorular soruyor, kuş kuş duruyorum, bilemiyorum. En sonunda Pakize’yi buldu bana. "Tek Çıban Pakize". Memem yokmuş. Bir tane çıban çıkmış, ben de onu meme zannediyormuşum.

Siz Zaga’nın konuklarına da gülüyorsunuz.
Gelenlere o kadar gülmüyoruz da... Şimdi bizim orkestrada ayrı bir konuşma potansiyeli var. 1,5 saat orada dikilince insan arada sıkılıyor. Davulcu durmuyor sürekli çalıyor, ben konuşuyorum. Bir şey oluyor, biz hemen arkada fısıldaşmaya başlıyoruz, sürekli gülüyoruz. Bir de insanlar playback yaptıklarında üzerine çalıyoruz. Yayına o ses gitmiyor ama neler yapıyoruz! Mesela orada bir türkü okunuyorsa onu hemen tekno yapıveriyoruz.

Yeni skeç: Sperm ailesi
Zaga’da en çok ne zaman eğlendiniz?
Okan beni aşağıladığı zaman çok eğleniyorum. Hakikaten çok komik çünkü. Bozulmayacağımı bildiği için o da yükleniyor. Niye bozulayım ki, bozulanlar da bana çok komik geliyor. O programa gelip de adamın yaptığı espriye bozulan insan rol kesiyordur. "Ailenizin Görüşü" ve "Zuzaylılar"ın çekimleri ilk başladığında da çok eğlendim. Skeçleri banttan yaparken, benim olduğum bütün bantlarda on tekrar olurdu. İlk cümlede gülmekten kırıldığım için devam edilemiyor. Okan ve Zafer Algöz çok komikler. Vampiri oynayan Erkan Taşdöğen de öyle. Hep beni güldürmeye çalışıyorlar. Mesela Erkan’ın "mangiz" diye bir lafı vardır. "Para" demek. Şimdi hiç komik gelmiyor ama ben aylarca güldüm bu lafa. İlk cümlede "mangiz" diyordu ve ben bitiyordum. Canlı yayında bile... Bugün "sperm ailesi" diye yeni bir şeyin çekimlerine başlıyormuşuz.

Bayülgen’le program dışında görüşüyor musunuz?
Tabii. Ama Okan’la plan program yapamazsın. Şu gün, şunu yapacağız olmaz. Çekimlerden sonra yemek yer, film seyrederiz. Bazen hafta sonu öğleden sonra arar, "Akşam buluşalım" der, o zaman şaşarım.

Siz hep gülüyorsunuz. Üzülmez misiniz hiçbir şeye?
Aslında çok takıntılıyımdır. Sokak köpeği görürüm helak olurum. Ama kendi başıma çok dibe vurarak yaşıyorum sorunlarımı. Yüzüm şişiyor, midem bozuluyor. Benim yememe rekorum vardır. Kahve ve sigara ile 10 gün geçirmiştim üzüntüden. Ama çekime gidince kendimdeki değişikliğe inanamıyorum. Mesela ben anne ve anneannemle yaşıyordum.
O zamanlar "4. Duvar"ı yapıyordum. Canlı yayındı. Anneannem pat diye vefat etti. Yayına gitmek zorundaydım. İşe gittim, sürekli ağladığımdan makyaj tutmuyordu ama hiçbir şey anlaşılmadı yayında. Sevgililerimden de ayrılınca çok kötü zamanlar geçirdim. Helak ettim kendimi. Zaten çok fazla sevgilim de olmadı. 30 yaşındayım, bu üçüncü erkek arkadaşım. 7 senelik ilk ilişkim de aldatılarak bitmişti ve o da TRT’de ilk başladığım zaman bitmişti!




PAZAR