Pazar Zaytung’a inanma onsuz da kalma!

Zaytung’a inanma onsuz da kalma!

01.07.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Mizahi haber sitesi Zaytung’un almanağı çıkıyor. Sitenin kurucusu Hakan Bilginer: “Site neden bu kadar popüler oldu hâlâ anlamış değilim”

Zaytung’a inanma onsuz da kalma

Zaytung.com en popüler internet sitelerinden biri. Zaytung Almanca gazete demek ama siz sakın buna aldanıp da bu sitede okuduklarınızı ciddiye almayın. Burada yazan haberler yalan, yanlış ve asparagas. Bir de eğlenceli... Yaklaşık üç sene önce kurulan site bir süre sessiz ve derinden ilerledi. Zamanla üyelik sistemine geçti ve bu üyelerinden de içerik sağlamaya başladı. Bugün sitenin yaklaşık 90 bin üyesi var. Günde yaklaşık 300 haber ulaşıyor. Sosyal medyada da çok popüler; Facebook sayfasının 230 bin üyesi, Twitter hesabının 320 bin takipçisi var. Hakan Bilginer’in evde oturuken sıkıntıdan theonion.com’dan ilham alarak kurduğu sitenin şimdi de almanağı çıkıyor. Benim de severek takip ettiğim bu eğlenceli sitenin kurucusu Bilginer’le buluşmak üzere yayıncısı April Yayınları’nın ofisine gidiyorum. Karşımda komik birini bulmayı umarak giriyorum kapıdan. Bilginer beklentilerimi boşa çıkarmıyor.

Haberin Devamı

Zaytung’u yapan adamı biraz tanıyalım...

Elektronik mühendisiyim aslında. Bilişim sektöründe çalışıyordum. Bir sene öncesine kadar da çalışmaya devam ediyordum. Sonra işi bıraktım, şu an sadece Zaytung’la uğraşıyorum. İstanbul’da yaşıyorum, İngilizce konuşuyorum, B sınıfı ehliyetim var (gülüyor).

Bir senedir çalışmadığınıza göre buradan yeterince para kazanmaya başladınız sanırım...

Evet. Son 1.5 senedir reklam alıyoruz. Şu anda da ben dahil
üç-dört kişi başka iş yapmamıza gerek kalmadan site üzerinde geçinecek gelir sağlıyor.

Nasıl doğdu Zaytung?

Benim epeydir takip ettiğim theonion.com diye bir site var. Evde oturuken can sıkıntısından bunun bir benzerini yapayım diyerek ortaya çıkmış bir şey. Herhangi bir iddiası yok. Zaytung’dan önce de popüler olmayan benzerleri vardı. Çok da orijinal bir şey değil Zaytung.

Haberin Devamı

Ama çok popüler oldu. Nasıl oldu bu sizce?

Neticede mizahi bir içerik üretiyorsunuz. Daha iyi yapıyorsanız da daha popüler oluyorsunuz. Bir şekilde zamanın ruhuna uygun ya da insanların bir ihtiyacına karşılık gelen bir durum oldu.

İlk başta sadece siz yazıyordunuz değil mi?

Evet ama kısa sürdü bu.
İlk birkaç aydan sonra yakın çevremdeki arkadaşlarım katıldı. Sonra çember giderek büyüdü.

Başlarda bir anonim kalma durumunuz var mıydı?

Evet vardı. Hala da sitenin herhangi bir yerinde adımız geçmez. İnsanların ilgisinin ardından basının da ilgi göstermeye başladığı zaman bir şaşırdığımız ve ne olduğuna anlam veremediğimiz için bir süre anonim kalmayı tercih ettik. Ama sonradan alışınca özel olarak bir saklanma çabası göstermedik.

Bu kadar ilgi göreceğini bekliyor muydunuz?

Yok. Zaten öyle bir iddia ile ortaya çıkmış bir iş değildi. Hâlâ da niye bu kadar popüler olduğu konusunda bir fikrim yok. Çevremdeki 10-15 kişiyle gülüp eğleneceğimiz bir iş olacağını düşünüyordum. Site ilk internette duyulup çok hızlı bir şekilde yayılmaya başladığında bu iyi bir şey mi yoksa kötü mü anlayamadım. Sanki bir anda herkes ilgisini kaybetse ben de şaşırmayacağım
gibi geliyor (gülüyor).

Haberin Devamı

“Zaytung haberi diye bir terim oluştu”

Nasıl tepkiler alıyorsunuz? Siteyi açtığınızdan bu yana değişiklik oldu mu aldığınız tepkilerde?


Aslında çok da değişmedi. Sadece tepki gösterenlerin sayısı değişti. Çok seven, benimseyen küçük bir kitle var. Onun dışında
o çok beğenen kitle beğendi diye beğenenen daha büyük bir kitle var. Bir de sırf beğenmemek için gelen daha büyükçe bir kitle var. Genelde iyi tepkiler alıyoruz. Başlarda yabancılık çekenler oldu ama o dile alıştılar zamanla. Sanırım sitenin en büyük başarısı kendi dilini ve tarzını insanlara benimsetmesi oldu. “Zaytung haberi” diye bir terim neredeyse bir deyim haline geldi.

Gündemi de çok sıkı takip ediyorsunuz sanırım... Bir haber dili var çünkü yazılarınızda...

Aslında çok sıkı bir gazete okuyucusu değilim. Ama bir şekilde gündemi takip ediyorum. Eğer bir inde yaşamıyorsanız gündem bir şekilde sizi buluyor zaten. Haber dili dediğiniz şey de çok atla deve bir şey değil. Üç-dört tane klişe kalıpları vardır; “yapıldı, bildirildi, belirtildi”. Onları cümle içinde kullanınca oluyor size haber dili. Gündemle hiç alakası olmayan haberler de yayımlanıyor Zaytung’da. İşin bana eğlenceli gelen tarafı sıradan bir metni alıp haber metnine çevirmek. Öyle verince her şey çok gerçek ve ciddiymiş gibi görünüyor. En saçma şey bile...

Haberin Devamı

“Ekipteki avukatı artık pek sallamıyoruz”

Hukuken danıştığınız biri var mı sınırları belirlemek açısından?


Profesyonel bir destek almıyoruz ama editör arkadaşlarımızdan biri avukat. Bazen ona soruyoruz. Gerçi ona sorduğumuzda çoğu zaman “Abi bu olmaz, yayımlamayalım” diyor. O yüzden bir noktadan sonra sallamamaya başladık onu (gülüyor).

Bir otosansür söz konusu mu?

Tabii ki var. Öncelikle yasalarla başımızı derde sokmayacak çizgiler içinde kalmaya özen gösteriyoruz. Mesela devlet kurumu adına birileri bir açıklama yapıyorsa oradaki kişinin ismini uyduruyoruz çoğu zaman. Herhangi bir şekilde direkt bir hakaret, küfür olmamasına dikkat ediyoruz. Kimseye bodoslama saldırmıyoruz. Onun dışında toplumsal kırmızı çizgiler, ekstrem durumlar dışında, çok da dikkat ettiğimiz şeyler değil. Hatta onları mümkün mertebe zorlamaya çalışıyoruz.

Haberin Devamı

Benim bu anlamda şimdiye kadar dikkatimi çeken bir haber var, ona da güldüm aslında biraz ama sonra güldüğüm için çok kızdım kendime...

Bunu çok seviyorum işte! Birisi haberi okusun ve hem “Allah belanızı versin” desin hem de gülsün istiyorum. Bu yakaladığımızda başarılı olduğumuzu hissettğimiz bir durum. Hangisiydi haber?

“Tekerlekli sandalye su topu takımı oyuncuları ebediyete uğurlandı” başlıklı haber...

O benim haberimdi (gülüyor). Ona da tepkiler geldi. Birçok kişi “Ayıptır” dedi Facebook’tan. Sonra birisi “Ya ben kaç yıldır tekerlekli sandalyedeyim, bu durumun böyle ele alınması beni çok güldürdü, size ne oluyor?” gibi bir tepki gösterdi. Esas durum da bu, o insanı mizah sınırları dışına itmek aslında onu yabancılaştırmak oluyor. Korunmaya muhtaç duruma düşürüyor. Onu mizah sınırları içine soktuğunda normalleştirmiş oluyorsun.

“Kimse gerçek sansın diye yazmıyoruz, böyle bir niyetimiz yok ama “Karayolarının yol bakım çalışmaları sırasında Yozgat’ın bir süredir varolmadığı fark edildi” diye bir haberimiz vardı. Onu bayağı gerçek sananlar oldu. Nasıl bir kitleyle karşı karşıyayız diye düşündürmüştü beni...”

Bu süre içinde haberleriniz gerçek sananlar da oldu...

Evet, hâlâ da oluyor. Siteyi duymamış olanların siyasi haberleri gerçek sanmasını anlayabiliyorum. Çünkü standart bir haber dilini tutturduğumuz ve metin içinde en azından başlarda çok cıvımadığımız için bazı insanların gerçek sanmasını doğal. Bizim öyle bir niyetimiz yok gerçi, kimse gerçek sansın diye yazmıyoruz. Ama “Karayolarının yol bakım çalışmaları sırasında Yozgat’ın bir süredir varolmadığı fark edildi” diye bir haberimiz vardı. Onu bayağı gerçek sananlar oldu. Nasıl bir kitleyle karşı karşıyayız diye düşündürmüştü beni (gülüyor).

Başınız derde girdi mi hiç yaptığınız bir haberden dolayı?

Ciddi bir şey olmadı. Tepkiler geliyor elbette, çünkü bazı haberler toplumun mizah anlayışını ya da ahlaki normlarını zorluyor. Küfreden de, teessüflerini bildirenler de oluyor, mahkemeye vereceğim diye tehdit edenler de...

Mahkemeye veren oldu mu hiç?

Neredeyse her hafta birileri mahkemeye vereceğim diye tehdit ediyor ama bize de ulaşan sadece bir tebligat var (gülüyor). O haber de okuyucudan yollanan komik bir haberdi. Konusu neydi tam hatırlamıyorum ama içinde şöyle bir şey geçiyordu: “Bilmem ne davasında tanık olarak dinlenen Cebrail aleyhisselam havaalanında binlerce seveni tarafında karşılandı”.
O haberi birisi “halkın dini duygularını bilmem ne etmekten” falan diye mahkemeye vermiş. Sonra takipsizlik kararı verdiler zaten.

“Biraz da kendimize hatıra olsun diye almanak hazırladık”

Almanak yapmaya nasıl karar verdiniz?

Epeydir aklımızda olan bir şeydi. Neticede gündemle, o günün ruhuyla ilgili bir şeyler yapılıyor. Bir çeşit günlük tutma durumu da var. 2009-2010’da neler olmuş, ne düşünmüşüz, neler yaşamışız... Bunlar standart bir almanağın işlevini yerine getirebilecek şeyler. Bir de internette yapıyoruz bu işi ama basılı olarak görmek ayrı bir “Bir şey yaptım” duygusu verecektir diye düşünüp böyle bir şey yaptık. Biraz da kendimize bir hatıra, bir ödül olsun düşüncesiyle çıkan bir şeydi.

Sırada neler var?

Sırada bir şarkı var (gülüyor). Çok da önümüze koyduğumuz somut hedefler yok aslında. Belki televizyon için bir şeyler yapacağız. Dizi formatında bir şey olacak ama çok da ete kemiğe bürünmüş şeyler değil.

Zaman zaman ünlüler de nasibini alıyor siteden. Onlardan nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Feridun Düzağaç, Emre Aydın, Halil Sezai ile dalga geçtik bayağı ama onlardan hiç tepki gelmedi. Hatta Twitter’da kendi hesaplarından paylaştılar, beğendiklerini söylediler. Enerji Bakanı Taner Yıldız, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in siteyi takip ettiklerini ve sevdiklerini biliyorum.