Kültür Sanat Neredesin Firuze Televole'de mi?

Neredesin Firuze Televole'de mi?

28.02.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Komedi filmi için fazla uzun. Diyalogları zayıf. En kötüsü, gerçek hayatın şöhretlerinden birebir 'aktarılmış' karakterleri

Neredesin Firuze Televolede mi






Türk sinemasına sakın dokunmayalım, izleyici rekoru kırılsın, sektör ayağa kalksın" zırhını biraz delmek istiyorum. Oyuncularının bile, "Korkmaktan çok güldük" dediği Okul dalgası geçti. Eskisini aşamayan Hababam Sınıfı da, eskisini aşamayan Vizontele - Tuuba da sektörü canlandıracak kadar hasılat yaptı. Ama bir yandan hepimiz iş yapalım, sektör büyüsün cümleleri, bir yandan da galalara katılmayıp kırılmalar, küsmeler. Belki talihsizlik ama işe Neredesin Firuze'den başlayacağız. Film eleştirisinden çok, içine girdiğimiz durumu anlamak açısından.
Neyse. Estetik üstadı Lucas'a da 'köylü' dendiği için bazı referansları çekinerek veriyor insan... (Malum, "Solcu, sosyalist estetikçiler kötüdür" önermesi...) Yine de demode olmayı göze alıp örneği vereceğim.
Rus tiyatro yönetmeni Konstantin Stanislavski'nin Bir Karakter Yaratmak adlı kitabı, muazzam dersler içerir. Stanislavski kitabında, adından da anlaşılacağı üzere tiyatrodan yola çıkar ama bir sanat yapıtının temel sorunu olarak karakter yaratmanın altını kalın harflerle çizer. Korkuları, kıskançlıkları, sıradanlığı, yalanları, aşkı, kaşı-gözüyle bir karakterdir bahsedilen. Türk sineması ne zamandır böyle bir karakter yaratmaktan uzak. Çoğunlukla da o dertte değil. Gişe peşinde koşanlarından bahsediyorum. Şimdi, şu Neredesin Firuze filminin kastına bakın. Ünlüler geçidi:
Müslüm Gürses, Ciguli, Fatih Ürek, Özlem Tekin, Bulutsuzluk Özlemi, Işın Karaca ve gözdemiz Erol Büyükburç...

Karakter sorunu
Peki bunlar filmde n'apıyor? Hiç. Sırayla şarkı söylüyorlar. Televole'nin her hafta bir ünlüye sundurulması gibi...
Peki anladık. Kast çılgınlığı önüne geçilemez bir promosyon gerçeği... Başka kim var filmde? Ata Demirer. Bülent Ersoy taklidini ezberlediğimiz komedyen... Onun için de bir karakter yaratılmamış. Ata Demirer, bu taklitlerin aynısını Hülya Avşar Şov'da da yapıyor, Seda Sayan'ın öğlen kuşağında da...
İşin kötüsü rolü göklere çıkarılan Demet Akbağ için de aynı hazin son var... Tanıdık Akbağ. Bu sadece onun oyunculuğuyla ilgili değil. Yine karakter sorunu. Sonra aniden Sezen Aksu cümleleri ortalık yerde. Aksu'nun Firuze şarkısıyla kurulmuş eklektik bir bağlantı... Tam bir post-modern durum:
Parçaları kes, yapıştır, yeni bir ürünü ortaya çıkar. Ama bunu yaparken de parçaların her birinin tiraj ve ratingini hesaba kat.
Yılmaz Erdoğan'ın ne yapıp edip Deniz kızı diye Deniz Akkaya'yı Hakkari'ye götürmesi de atlanmaması gereken şık bir örnektir anlatılanlara... Yine aynı filmde Ata'cık bu kez Bülent Ersoy değil, Zeki Müren taklidiyle karşımızdaydı. Ne tesadüf...!

Ünlü bombardımanı
Elbette bu yeni değil. Hayattan kolajlanan bir başka vaka, Mehmet Ali Erbil'di. Kahpe Bizans'ta, Bay E'de... Sinan Çetin de bizi ünlü bombardımanına tutardı. Her köşeden bir ünlü çıktı. Ve açıkçası, bu 'meşhur bombardımanı' bıktırdı. Neredesin Firuze'den yana geçmiş olsun, ama hali hazırda var olan karakterlerin filmlere eklenmesi artık izleyiciye komik gelmiyor.
Böylece benim de çok şeyler beklediğim en yeni yönetmen Ezel Akay da en eskiyi yapmış oluyor. "Türk sinemasını kötülemeyelim, hasılat yapsın" temennilerine katkı olarak, söylenecek iyi şeyler de var gerçekten. Artık lügatı o kadarına yettiği için mi bilinmez, 'post-modern' diyeceğine "Bu film kült olacak" diyen Özcan Deniz, iyi bir oyunculuk çıkarıyor. Cem Özer ve belki de filmin gerçek başrol oyuncusu sayılacak Haluk Bilginer de artı hanesine yazılacaklardan... Ama bir komedi filmi için inanılmaz sıkıcılıktaki uzunluğu, iyi bir diyalog ustasına ihtiyaç duyan 'zayıf' konuşmaları, Travis Grubu'nun klibindekine benzer pasta savaşları, gereksiz sahneleri ve gerçek hayatın şöhretlerinden birebir 'aktarılmış' karakterleri de eklenince insan soramadan edemiyor:
Sahi "Neredesin Firuze?"
Televole'de mi?



POPULER KÜLTÜR