Selva Demiralp

Selva Demiralp

sdemiralp@ku.edu.tr

Tüm Yazıları

İnanması güç bir hafta sonunu geride bıraktık. Akıllara durgunluk veren gelişmeler oldu. Yaşanan başarısız darbe girişimini ölümcül bir hastalığın erken teşhisine benzetebiliriz. Teşhisin hemen ardından çok kritik bir ameliyatla hasta dokunun vücuttan atılması gerekiyor.

Şu anda bir taraftan konulan teşhisin şokunu atlatmaya çalışırken bir yandan da apar topar girdiğimiz acil odasında ameliyatın sonucunu bekliyoruz. Bütün dünyanın gözlerinin üzerimize çevrilmiş olmasının nedeni ise ameliyatın riskleri ve kalıcı bir hasar bırakıp bırakmıyacağı. Bundan sonraki dönemdeki yapılanmanın demokratik prensiplere uygunluğu ve bağımsız hukuk devleti ilkelerine gösterilecek özen dikkatle inceleniyor. Dileğim herhangi bir kalıcı hasar bırakmadan bu badireyi atlatabilmemiz.

Haberin Devamı

Yaşanan şokun ekonomi açısından etkileri kısa ve uzun vadeli olarak ayrıştırılabilir. Kısa vadede yaşanan tedirginlik ve piyasalarda görülen oynaklık son derece normal. Zaten Merkez Bankası’nın haftasonu aldığı yerinde tedbirlerle panik büyük ölçüde önlendi. Hafta içinde alınan faiz indirim kararı ise Merkez’in finansal istikrar endişelerinin sınırlı olduğu ve buna karşılık ekonomik büyümeye bir parça arka çıkmakta sakınca görmediği şeklinde değerlendirilebilir.

Bundan sonra asıl önemli olan, orta ve uzun vadede ekonominin nasıl etkileneceği. Yurtdışındaki yorumcular Türkiye’ye sermaye akışlarında bir azalmaya neredeyse kesin gözüyle bakıyor. Turizm gelirlerinde beklenen düşüşle birlikte bu iki gelişme, bizim gibi cari açığı yüksek bir ülke için risk unsuru. Buna özel sektörün döviz borçları da eklenince Türkiye’ye ilişkin endişeler ve olumsuz algı artıyor.

Kehanete soyundu...

Türkiye çok zor bir dönemeçten geçiyor. Böyle bir ortamda tüm dünyanın olduğu kadar kredi derecelendirme kuruluşlarının da desteğine ihtiyacımız var. Durum böyleyken S&P’nin, önceki gün apar topar Türkiye’nin kredi notunu düşürmesi aceleci ve inciltici bir karar oldu.

Kararın en tehlikeli tarafı “kendi kendini doğrulayan kehanet” özelliği taşıma riski. Eğer bir kuruluş çıkıp, Türkiye’de artan riskler nedeniyle sermaye girişinin azalacağı öngürüsünde bulunursa, sırf bu öngörünün yarattığı olumsuz algı bile riskleri artırabilir. Şu anda ihtiyacımız olan bu değil!..

Haberin Devamı

Kaldı ki, S&P’nin açıklamasını okuduğumuzda görülen, sanki her şey olup bitmişçesine kullanılan ifadeler rahatsız edici.

Ama zaman şikayet etme zamanı değil. Zaman tüm olumsuzluklardan ders çıkarıp “Ne yapabiliriz?” diye düşünme ve eyleme geçme zamanı. Eğer Batı’nın, Türkiye’nin otoriterleşmesine dair endişeleri varsa demokrasinin temellerinin zarar görmeyeceğine onları ikna etmeliyiz. Eğer ekonominin yavaşlamasına dair endişeler varsa, gerek para politikasını gerekse maliye politikasını seferber edip Türkiye ekonomisini bu zor dönemeçten en kısa zamanda çıkarmak için çaba harcamalıyız.

Sağduyulu olup, duygularımızla değil mantığımızla hareket eder, rasyonel ve kendi çıkarlarımız için en doğru adımları atarsak, yaşadığımız bu kabusun daha güçlü bir Türkiye için vesile olması mümkün.