Gündem Silahlarla içeri nasıl girdiler?

Silahlarla içeri nasıl girdiler?

01.04.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

İstanbul Adliyesi’ne eylemcilerin silahları nasıl soktuğu merak konusu. Savcı, hakim ve avukatlar aranmıyor. Adliyeye silahı bir yargı mensubunun soktuğu düşünülüyor.

Silahlarla içeri nasıl girdiler

Yüzlerce özel güvenlik görevlisinin ve polisin görev yaptığı İstanbul Adliyesi’ne eylemcilerin silahı nasıl soktukları ise merak konusu. Adliyeye giren herkesin x-ray cihazlarıyla arandığı biliniyor. Ancak savcı, hakim ve avukatlar aranmadan adliye binasına alınıyor. İlk yansıyan bilgiler, silahın adliyeye Berkin Elvan soruşturmasının avukatı Ş.E tarafından sokulduğu ve Erden’in de eyleme katılan isimlerden biri olduğu yönünde. Eylemcilere telefonla ulaşan İMC TV editörü Candan Yıldız da, canlı yayında ‘Silahın içeri nasıl sokulduğu’ yönündeki sorusuna, “Elimizi kolumuzu sallayarak girdik” yanıtını aldığını aktardı.
Savcıyı rehin alan kişilerden bir diğerinin ise yasadışı örgüte yönelik operasyonlarda gözaltına alınan Ş.Y. olduğu ileri sürüldü. Ş.Y’nin İstanbul’da geçmiş tarihte yasadışı örgüte yönelik bir operasyonda gözaltına alınan isimlerden biri olduğu belirtildi.
‘İsimleri söyleyin’
Kiraz’ı rehin alan DHKP-C’liler Radikal’e yaptıkları açıklamada, şüpheli polis ya da polislerin adlarının açıklanması ve bu kişilerin canlı yayında suçlarını itiraf etmesi koşuluyla eylemlerine son vereceklerini söyledi. Eylemci görüşmede şunları kaydetti:
“En başta saydığımız taleplerimiz vardı. O taleplerden vazgeçmiş değiliz. Ama verdiğimiz 3 saatlik süre doldu zaten. Bu sürenin aşmasının nedeni de, heyetin geç gelmesiydi ve daha sonrasında basın açıklaması istemiştik. Valilik bunu yaptı. O yüzden süreyi uzattık, görüşmelere devam ettik. En son Sami Elvan’la görüştüğümüzde o katil polisin isminin açıklanması gerektiğini söyledik. O da bu konuda girişimde bulunacağını söyledi. Şu anda ondan gelecek telefonu bekliyoruz.
‘İtiraf etmeliler’
Herhangi bir isim de verebilirler ama biz bundan emin olamayız. O yüzden o isimlerin halkın karşısına çıkıp canlı yayında suçlarını itiraf etmelerini istiyoruz. Biz şu anda aşama aşama gidiyoruz, ilerletmeye çalışıyoruz. İlerletip ilerlememek onların elinde.
Eğer isterlerse devam edecek ve belki bu mesele çözülmüş olacak ama işi yokuşa sürerlerse, oyalamaya çalışırlarsa ya da açıklamazlarsa savcının canından vazgeçmiş olacaklar. En son aşama budur yani. Silah savcıya değil bize ait. Silah bizim silahımız. Silahımızla girdik buraya. Silahla binaya girerken hiç zorlanmadık. Savcının sağlık durumu iyi. Sesini zaten dinlettik, kendisi konuştu birkaç defa görüştüğümüz kişilerle, emniyetten bir yetkiliyle, bir savcıyla, başsavcıyla görüştü kendisi. Ailesiyle görüşmedi.”
‘Bana Berkin deyin’
Alınan bilgiye göre, müzakereci polisle görüşmeyi yürüten eylemci, konuşmalar sırasında kendisine ‘Berkin’ diye hitap edilmesini istedi. Müzakereci polisin bu talebi kabul ederek, eylemciye “Berkin” diye hitap ettiği öne sürüldü.

Haberin Devamı

Avukat cübbesiyle içeri girmişler

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, DHKP-C terör örgütünün Çağlayan Adliyesi’nde gerçekleştirdiği eylem ve sonrasında yaşananlarla ilgili ilk ayrıntılı bilgileri dün akşam geldiği Romanya’nın başkenti Bükreş’te verdi. Erdoğan şunları söyledi:

CÜBBEYLE ODASINA GİTTİLER: Avukat cübbesiyle içeri girmek suretiyle Selim Kiraz savcımızın odasına girilip önce kendisi rehin alındı.

SİLAH SESİNİN ARKASINDAN ODAYA GİRDİLER: Sonra içeriden bu silah sesleri duyulunca bunun üzerine güvenlik teşkilatımız odaya giriyorlar. Bana İstanbul Emniyet Müdürümüzün verdiği üç değil iki. İki teröristi öldürüyorlar.

ÜÇ BAŞINA İKİ VÜCUDUNA KURŞUN: Tabii Savcımız üç tane başından, iki tane de vücudunun değişik yerlerinden maalesef kurşun aldı.

BAŞBAKAN İLE GÖRÜŞTÜM: Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüştüm. Onlar da durum değerlendirmelerini yaptılar, yapıyorlar. Bakan arkadaşlarımız İstanbul’a geldi.

YENİ ÖNLEMLER: Biz de döner dönmez yarın (bugün) akşam aynı şekilde tekrar arkadaşlarımızla çok lokal, çok mevzi değil her yönüyle ele almak suretiyle, bundan sonraki süreçte avukatların adalet saraylarına girmesinden tutunuz, diğer görevlilerin adalet saraylarına girişlerinden tutunuz. Bunların hepsinin değerlendirmesini ele almak gerekiyor.

İBRETLİK VAKA: Bu işin hafife alınır bir yanı yok. Bu, üzerinden çok çok önemli durulacak, ibretlik vaka, olaydır. Polisi yaptıkları operasyon sebebiyle kutluyorum. Onlar da bir yerde, silah seslerinden sonra can siperhane o odaya girerek orada da gereğini yerine getirmiş oldular. Ben Savcımızın ailesine geçmiş olsun diyorum. Şu anda dua etmekten başka elimizden bir şey gelmiyor.

Haberin Devamı

(ABDULLAH KARAKUŞ-Bükreş)

‘Türk yargısına karşı yapılmış bir saldırıdır’

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ak Parti Genel Merkezi’nde yaptığı açıklamada “Devlet olarak bu saldırıyı, savcımıza yönelik olarak değil Türk yargısına, Türk demokrasimize saldırı olarak görüyoruz.
Seçim öncesinde bu tür provokatif terör eylemlerine yönelinebileceği ihtimali her zaman olmuştur. Şu an itibariyle bütün farklılıkların unutulup omuz omuza verme vaktidir” dedi.
Davutoğlu, savcının rehin alındıktan sonraki fotoğrafları için ise “Savcımızı son derece kötü şartlarda gösteren resimlerin sosyal medyada dağıtılması bizi üzüntüye sevk etmiştir” ifadelerini kullandı.
CHP liderini eleştirdi
Başbakan Ahmet Davutoğlu yasal düzenleme talimatı verdiğini söyledi. Kılıçdaroğlu’nu da eleştiren Davutoğlu “Kılıçdaroğlu’nun olay olur olmaz atttığı tweetler, dayanışma ruhuna hiç uygun düşmemiştir.
Daha olayın arka planı bilinmeden attığı tweetler maalesef son derece provokatif bir ortamın doğmasına da sebebiyet vermiştir” dedi. (ANKARA Milliyet)

Haberin Devamı

Yapılan saldırının hesabını sormak boynumun borcu

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Twitter’da yayımladığı başsağlığı mesajında halkı sükunete davet ederek, Davutoğlu’na cevap verdi. Kılıçdaroğlu “Yaşadığı her başarısızlığın ardından CHP’yi suçlaması bile, bulunduğu koltuğun Davutoğlu’na ne kadar büyük geldiğini göstermektedir. Davutoğlu’nu artık bir çocuk gibi mızmızlanmayı bırakıp, bulunduğu makama yakışır şekilde davranmaya davet ediyorum. Şehit savcımızın eşine ve İstanbul Başsavcısı’na telefonda söylediğim gibi; yapılan saldırının hesabını sormak boynumuzun borcudur” ifadelerini kullandı.

Haberin Devamı

‘Terörü lanetliyorum’

Siyasiler Savcı Kiraz’ın öldürülmesinden sonru şu mesajları yayınladı:
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan: Terörün her türlüsünü, aktörleri, amaçları, teşvik edicileri ve mazur göstericileri her kim ve her ne olursa olsun lanetliyorum.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş: “Savcımıza yönelen bu saldırı tartışmasız bir terör saldırısıdır.
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik: Terörün lanetli yüzü böyledir. Meşruiyeti yoktur, öldürerek elde edebileceği hiçbir şey yoktur. Masum insanları öldüren bir lanettir. Türkiyemiz yine büyük bir sınavdan geçiyor. (ANKARA Milliyet)

‘Milletimizin başı sağ olsun’

Savcı Kiraz’ın ölümünden sonra İstanbul Barosu’ndan yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Öncelikle Cumhuriyet savcımızı, meslektaşımızı yitirmemiz sebebiyle çok üzgün olduğumuzu belirtmek isteriz. Hukuk camiasının ve milletimizin başı sağolsun. Bu bir terör eylemidir. Bir meslektaşımıza ve dolayısıyla hepimize yönelen bu saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Bilinmesini isteriz ki, gerek İstanbul Barosu başkanıgerekse baromuz mensubu avukat meslektaşlarımız bu süreçte müzakereler sırasında olayın kan dökülmeden sona ermesi için olağanüstü bir çaba sarfetmişlerdir.”

Haberin Devamı

Polislerin peşine düştü

Gezi eylemlerinin sürdüğü 13 Haziran 2013 tarihinde 14 yaşındaki Berkin Elvan, kafasına isabet eden biber gazı kapsülü ile yaralanmış, kaldırıldığı Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 236 gün sonra , 11 Mart 2014 tarihinde hayatını kaybetmişti.
Berkin Elvan’ın yaralanmasından sonra başlatılan soruşturmayı sırasıyla savcı Adnan Çimen, Abdullah Yıldırım ve Faruk Bildirici yürütmüştü.
Beşinci savcıydı
Savcı Bildirici, 13 Haziran 2014 tarihli HSYK kararı ile Antalya’ya atanınca, dosya yeni savcısı belirlenene kadar zorunlu işlemlerin yapılması için yine Memur Suçları Bürosu’nun bir diğer savcısı Seyfettin Atıcı’ya verildi. Savcı Atıcı, dosyanın yeni savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın belirlenmesine kadar sadece zorunlu işlemleri yaptı. Soruşturma için 19 Eylül 2014’te İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosu’ndan Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı görevlendirdi.
Soruşturmanın beşinci savcısı olan Kiraz, dosyayı aldıktan sonra hızlı bir çalışma başlattı.
Kiraz, göreve gelmesinden hemen sonra, 23 Eylül 2014 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ndeki Personel Şube Müdürlüğü’ne yazı yazarak bilirkişi tarafından tespit edilen personelle ilgili olarak bilgi istedi. Savcı Kiraz diğer yandan da kimlikleri tespit edilen polisleri ifadeye çağırdı.
Fotoğrafları istedi
Ancak Kiraz’ın istediği açık kimlikler 5 ay boyunca emniyetten gönderilmedi. Bunun üzerine Savcı Kiraz, dosyada bulunan görüntüler üzerinde Ulusal Kriminal Büro tarafından yapılan incelemede tespit edilen 3’ü ZET’çi, toplam 20 polisin ismini emniyete bildirerek resmi kıyafetli fotoğrafları ve kamera görüntülerinin çekilerek savcılığa gönderilmesini istedi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, bu yazı üzerine 21 polisin açık kimlik bilgilerini ve değişik açılardan çekilmiş 5’er adet fotoğraflarını savcı Kiraz’a yolladı. Savcı Kiraz, Berkin Elvan’ın öldürülmesinin yanı sıra Lobna Allami, Okan Özçelik, Volkan Kesanbilici, Edral Sarıkaya, Aydın Aydoğan ve Burak Ünveren’in de aralarında bulunduğu Gezi Parkı gösterileri sırasında yaralananlar hakkındaki soruşturma dosyalarını da yürütüyordu.

Terör kurbanı savcılar

Türkiye’de daha önce öldürülen bazı savcıların isimleri şöyle:

Doğan Öz: Ankara’da Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapan Öz, devletin içindeki kontrgerilla yapılanmasını araştırırken 24 Mart 1978’de Ankara’da kontrgerilla tarafından taşeron olarak kullanıldığı öne sürülen ülkücü İbrahim Çiftçi tarafından öldürüldü.

Ethem Ekim: Adana’da 1978 yılında terör savcısı olarak görev yapan Ethem Ekim, koruma polisi Mehmet Kenar ile birlikte otomobilinde çapraz ateşle öldürüldü.

Metin Şanal: Ankara’nın Şereflikoçhisar ilçesinde meslekten uzaklaştırılan bir uzman çavuş, 2001’de bir anne ile kızını öldürdükten sonra, adliye binasında Şanal’ı da vurarak, intihar etti.

Murat Uzun: Tunceli’nin Ovacık İlçe Cumhuriyet Başsavcısı Murat Uzun’un 2012’de PKK’lı bir terörist tarafından başından vurularak şehit edildi.

Hakan Kılıç: Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde 5 Şubat 2012’de PKK’nın düzenlediği silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti.
Mehmet Türkseven: 28 Nisan 1991’de Bingöl Solhan’da PKK tarafından öldürüldü.