Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir sınav cumhu- riyetine dönüştüğümüzü ve bu durumdan bir an önce kurtulmamız gerektiğini dün dile getirmiştik.
İyi de bu nasıl olacak, sınavlara mecburuz, başka çaresi yok yönünde itirazlar geldi.
Hiç şaşırmadım.
Zaten böylesi kafalar yüzünden bu noktaya geldik, görünen o ki bu sistemin aynen devam etmesinden yanalar. Çünkü bundan nemalanıyorlar.
Kimileri madden, kimileri siyaseten, kimileri de bilmeden...
Peki, dünya bu sorunu nasıl çözüyor?
Daha da önemlisi bize dönük çözüm yöntemleri ne olabilir?
Bu konuda, yıllar içerisinde, çözüm öneren yüzlerce yazı yazdık ama kaçıranlar için bir daha yazmakta yarar var. Yeter ki dikkate alan birileri çıkıp, bu yanlışa dur desin, umut tacirliğinden vazgeçsin...
Umut tacirliği!
Türk eğitim sistemi umut tacirliği üzerine inşa edilmiş durumda.
Herkesin önü açık, herkes istediği yerde okuyabilir mantığı hakim.
Yani bir anlamda, cebinizde para var mı, yok mu demeden, tüm ülkelere vizeler kaldırıldı, artık dünya seyahatine çıkabilirsiniz, işte size özgürlük anlayışı söz konusu.
Lise ve üniversitelere giriş sistemi baştan aşağı yanlış.
Kaplumbağa ile tavşan yarıştırılıyor.
Fen lisesi ya da Robert, Galatasaray öğrencisi ile herhangi bir meslek lisesi ya da tabela Anadolu lisesi öğrencisinin yarışması mümkün değil, önce bunun ortadan kaldırılması gerekir.
Ama çok daha vahimi, ilgi, yetenek ve akademik donanım çerçevesinde neredeyse hiçbir yönlendirmenin yapılmaması.
En büyük eksiklerimizden biri bu!
Yarışı kazanması mümkün olmayan öğrencileri, umut tacirliği yaparak, dershanelerin kucağına itiyor ve hayatlarını karartıyoruz.
Oysa doğru bir yönlendirmeyle çok daha mutlu ve donanımlı bir gençlik yaratabiliriz.
Peki, nasıl mı?
İşte taşların yerli yerine oturmasına olanak sağlayacak, çok basit ve hemen uygulanabilir birkaç çözüm önerisi:
Neler yapılabilir?
Tıp, hukuk, mühendislik ve eğitim fakültelerine girişte olduğu gibi üniversiteye başvuruda da baraj getirilebilir. Örneğin not ortalaması 5 üzerinden 3 olmayan başvuramaz ama not yükseltme sınavlarına giriş hakkı saklı olabilir.
Fen ve sosyal bilim liseleri ile proje okullara başvurmak için de benzeri barajlar getirilebilir.
Meslek liselerine giden ve mezun olanlar kendi meslek alanlarında çalışmaya ve öğrenim görmeye özendirilmeli ve dershanelere yem olmaktan kurtarılmalıdır.
Sistem tümüyle, tüm öğrencileri üniversite önünde yığmaya yönelik. Yanlışların en büyüğü de zaten bu! Bu durumdan kurtulmak için 7 ve 8. sınıflarda ilgi, yetenek ve başarıya göre yönlendirme yapılmalı ve sonraki eğitim süreci o yönde desteklenmelidir.
Temel eğitim 12 yıla çıktı. Gelecek yıldan itibaren okul öncesi eğitimle birlikte 13 yıl olacak ve bu sürecin sonucunda muhtemelen çağ nüfusunun yarısı, hatta daha azı, AB ülkelerinde olduğu gibi, üniversite öğrenimi görmek istemeyecek. Peki, o zaman, onlara, hayatlarında bir daha hiçbir zaman kullanmayacakları akademik dayatmalar yerine, yeni hayatlarında yapmak istedikleri mesleğe göre donanım sağlayamaz mıyız?
Örneğin tarım ya da fabrika işçisi olacak gençlere, niye kendi işlerine yarayacak bilgiler değil de, fen lisesi ya da kolej öğrencileriyle haksız rekabet koşullarında yarışacak eksik bilgiler verilmeye çalışılır ki?
Üniversite bitirmeyi bir statü haline getirdik ve ülkenin dört bir yanını üniversitelerle donattık. Ama artık üniversite diploması bir işe yaramıyor! Keşke onun yerine her mesleğin onurlu ve standart üstü bir yaşama yetecek para kazandırdığını anlayabilsek de çocuklarımızın bir bölümünü, işsiz ve kafayı yeme noktasına getiren üniversitelere değil de, adam gibi eğitim yapılan ve ara insan gücü yetiştiren mesleki okullara yönlendirebilsek...
Özetin özeti: Kendimizi daha nereye kadar kandıracağız, eğitimdeki yanlışlardan ne zaman vazgeçeceğiz? En önemlisi de çocuklarımızın heba olan yıllarını ne zaman dert edineceğiz!..