Siyaset 15 yıl önce turnuva izni vermemişlerdi

15 yıl önce turnuva izni vermemişlerdi

30.05.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Erzik, "90'larda UEFA yöneticileri İnönü'yi gezdiklerinde 'Bayanlar tuvaleti yok!' diye turnuva izni vermemişlerdi. Kulüplerin başarısı ve altyapıyla bugünlere geldik" diyor

15 yıl önce turnuva izni vermemişlerdi

UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik'ten Türk futbol dünyası İstanbul'da yapılan Avrupa Şampiyonlar Ligi finali bir futbol şölenine dönüştü. Türkiye, Atatürk Olimpiyat Stadı'ndaki başarılı organizasyonla herkesi büyüledi. UEFA'nın maçı İstanbul'da oynatma kararında emeğiniz büyük. Buraya nasıl gelindi? İkincisi de çim sahalarda, altyapıdan yukarıya doğru çıkan milli takımlar yaratmak. Türk futbolu son on yılda kulüpler ve Milli Takım düzeyinde dışarıda başarılı olmasaydı, UEFA finaline talip olamazdık. Dev organizasyonu İstanbul'a getiren sportif başarı ve altyapıdaki gelişmişliktir. -Özal tarafından 1989'da Futbol Federasyonu Başkanlığı'na atanırken iki rüyam vardı: Öncelikle federasyonu çağdaş, kurumsal yapıya kavuşturmak, uluslararası rekabet ortamına girebilmesini sağlamak. Hedefinize inanacaksınız - Bu tür hedefleri koyarken, kesin olarak inanacaksınız. Başarıyı hayal ederken bunların aynı zamanda bir kaynak ve ekonomik model oluşturmaktan geçtiğini biliyordum. Eşim ve arkadaşlarım, 'Aklını mı kaçırdın?' demediler de, 'Ne işin var futbolda' dediler. Arsadan toprak sahalara, Anadolu'da çim sahalara geçişin öyküsü 1980'lerde başladı. Başarı 1990'larda geldi. Galatasaray, 2000'de UEFA Şampiyonluğu'nu kazandı, Milli Takım 2002'de Dünya Üçüncüsü oldu. - Futbol aşkı hep vardı. Robert Kolej'de okuyordum, Kuruçeşme Adası ilk açıldığında yüzüyorduk. Fakat futbolu daha çok seviyordum. Kuruçeşme'de sabah denize atlıyorsunuz, donuyorsunuz çıktığınız zaman, idmanları ağır, tahammül edilir bir şey değil. Rahmetli Gündüz Kılıç, Galatasaray genç takımı seçmeleri yapıyordu. 3 kişi gittik. Ben de seçildim. Eskiden Çırağan, Şeref Stadı'ydı. Susuz bir havuz vardı. İçinde top oynardık, sonra denize atlar yüzerdik. Amatör de olsa futbol oynadım. Rumelihisar'da, gol kralı, Kasımpaşa'da profesyonel oldum. Sizin futbolculuğunuz var mıydı? Çim sahalar önemliydi - İnsan kaynağı, altyapı ve spor tesislerini birlikte geliştirmek gerekiyor. Çim sahaların yapılmasında Özal büyük destek verdi. 1982'den itibaren UEFA Gençler Komitesi'nde görev aldım. O yıllarda 18 yaş altı Avrupa Şampiyonası'na katılmıyorduk. Özkaynağa yöneldik. Serpil Hamdi Tüzün ile gençlere yöneldik. Fenerbahçeli Rıdvan güzel bir örnektir, 'Ben hiç genç milli olmadan A Milli Takıma gittim' der. Tugay ise 30 kez genç milli olmuş, başarı örneğidir. 1989'da Federasyonu Başkanlığı'na geldiğim sırada futbolun doğru dürüst bütçesi, özerkliği yoktu. Görev süremin 4 yıl olmasında ısrar edince, Özal, 'Siyasi hayatta benim o kadar garantim yok' diye itiraz etmişti. Haklı çıktı, Özal o yıl yapılan yerel seçimleri kaybetti, 2 yıl sonra cumhurbaşkanı oldu. Ben de 8.5 yıl başkanlık yaparak rekor kırdım. Son on yılın başarısı, Şampiyonlar Ligi finalini İstanbul'a getirdi. Futbolda başarı için Türkiye'nin sosyoekonomik gelişmesi mi beklendi, aksi görüşte olanlar Brezilya örneğini veriyor. İngiliz holiganlar - Evet. Şiddet, futbolu her zaman tehdit ediyor. Thatcher, devletin bakış açısının ne olması gerektiğini çok iyi sembolize ediyor. İngiltere Federasyon Başkanı ile UEFA'ya mesaj gönderdi. Verilen 5 yıllık ceza için, 'Sakın erken kaldırmayın' dedi. Şampiyonlar Ligi 2005 finali için, iki yıl önce İstanbul'u önerdiğimiz zaman, Galatasaray maçı anılarının henüz çok canlı olduğunu öne sürenler oldu. Ancak çarşamba gecesi, olağanüstü başarılı bir organizasyonla bu sınavdan geçtik. Atatürk Olimpiyat Stadı büyük avantaj. 1989 - 90'larda UEFA yöneticileri İnönü'yi gezdiklerinde 'Bayanlar tuvaleti yok!' diye turnuva izni vermemişlerdi. 15 yılda nerelere geldik. 80 bin kişilik 5 yıldızlı yatırımlar bunlar. Ancak işletme giderlerini karşılayabilmek için canlı tutmak lazım buraları. Maç oynanması lazım. Derbilerin, milli maçların. Önümüzde şimdi yeni hedefler var. İngiliz holiganlar Heysel Stadı'nda 39 kişinin ölümüne yol açtı. Sanıyorum, 'İstanbul 2005 'önerisini İngilizlerle ilgili anılar için erken bulanlar olmuş. - 2000 yılından bu yana birinci başkan yardımcısıyım. UEFA'da başkanlık seçimi 2007'ye ertelendi. Bugünden konuşmak erken olur. UEFA başkan adaylığınız da buna dahil mi? Platini erken davrandı - Platini, benim çok yakın arkadaşım. 2002'de Johansson'a karşı aday olmaya karar verdi. Bana telefon etti, İstanbul'a geldi, erken olacağını söyledim. Yine çok erken konuştu, seçim 2007'de. Avrupa futbolunun iki ünlü ismi Platini ve Beckenbauer'in adaylıklarından söz ediliyor. Teşvik primleri etik değildir - Liverpool - Milan maçı bu konuda verilecek en güzel örnek. Hakemin çeşitli hataları var, geç kalması, ofsayt bayrağını on saniye görememesi var. Golden sonra penaltı mı, değil mi tartışmaları oldu. Hiçbiri maçın güzelliğini gölgelemedi. Bizim medyamız ve hakem yorumcularımız dahil herkes 'Unutulmaz final' diye yazdılar, hakemin üzerine gidilmedi. Türkiye'de futbolun geleceğine dönersek, maçlardan sonra oyundan çok hakemler konuşuluyor. Cem Papila aleyhinde Trabzon'da yürüyüş yapıldı. - Şu anda olacağını zannetmiyorum. MHK'nin başına getirilen Ufuk Özertem çok doğru bir seçim; 8.5 yıl başkanlığını yaptığım federasyonlarda çalışmıştı. Futbola bakış açısını, dürüstlüğünü hiç kimseyle tartışmam. Federasyon bu geçiş döneminde güvenilecek usta bir isim buldu. Hakemliği yok ama FİFA Hakem Komitesi başkanlığı yaptım ben de 4 yıl, hiç hakemlik yapmamıştım. Gelecek sezonda bu işler düzelir. Bizde niye hakemlere güvenilmiyor? Merkez Hakem Kurulu'nun maçlara atayacağı hakemler üzerinde kulüplerin etkisi oluyor mu? - Kulüp başkanlarına da!.. En büyük görevin kendilerine düştüğünü kabul edecekler. Futbolun etiğini korumada hakemlere büyük görev düşüyor. Dehşete kapılıyorum - Ne açıdan yani? Şike iddialarına gelelim. 'Maçlarda para dönüyor mu?' - Her türlü teşvik primi etik dışıdır. Ahlaksızlıktır. Bir kulübün kendi futbolcusuna verdiği primden söz etmiyorum, bir başka kulübün, diyelim ki, ' X takımına Y takımıyla oynayacağın maçı kazan, çünkü yenersen ben şampiyon olacağım' demek ahlaksızlıktır. Futbolcu ya da hakem 'satın alarak' maçın sonucunu tayin etme! -Bakıyorsunuz bir kulüp başkanı çıkıyor, 'Teşvik primi normaldir' diyor. Bende hayretler içinde kalıyor, dehşete kapılıyorum. Bunun şikeden ne farkı var? Yabancılar kulüp alabilir - Neden olmasın? Yabancı sermaye bizim kulüplerimizi de satın alabilir, başarıya giden yolda bu da etken. Erdemir'in, Petkim'in satışıyla Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş gibi kulüplerin ne farkı var? Erdemir, Tüpraş bunlar daha zor. Üzerinde on defa yüz defa düşünülmesi gerekir, futbol kulüpleri öyle değil, üstelik borsa değerleri de daha düşük. Chelsea ilginç bir örnek. Rus işadamı Abromowitch satın aldı, 150 milyon pound borcu sildiği söyleniyor. 'Ben futbol yönetiminden anlamam' dedi ve Mancesther'in CEO'sunu transfer etti. O da İspanyol antrenörü getirdi. Türkiye'de AB sürecinde bankalar, fabrikalar yabancı şirketler tarafından satın alınıyor. Futbol kulüplerine de alıcı çıkar mı? - Aldı, tarifi budur. Ama sahadaki başarıyı getiren, oynanan futbolun felsefesidir. Chelsea yöneticileri altyapıyı sağladılar, gerisine karışmadılar. Başarıyı satın aldı! Bahisler yakın takibe alındı - Meclis'i falan beklememek lazım. Şike ya da teşvik konusunda suç teşkil eden veriler bulursanız savcılığa verirsiniz. Puan silmeden, küme düşürmeye dek pek çok yol var. Şikeyle mücadele federasyona düşür. Türkiye'de 'futboldaki kirlenme' Meclis'te özel bir komisyonda araştırılıyor, şike iddiaları orada da gündeme getirildi. Teşvik primiyle, şikeyle mücadelenin etkin bir yolu olmalı. Niye Futbol Federasyonu değil de Meclis bir çözüm arıyor. Görev federasyona düşmez mi? - Dünyada 'iddia' oynatan bir sürü şirket var, bazıları kötüye kullanılıyor UEFA olarak bunları yakın takibe aldık. Bir firma ile anlaştık, bir maça çok büyük rakamlar aktarılıyorsa bahisten kazanmak için, derhal ihbar ediyor, UEFA'ya. Federasyonların da bunu yapması lazım. Almanya'da hakem skandalı ortaya çıkarıldı. Bir de 'iddia' üzerinden maç sonuçlarını etkileme ve skordan para kazanma olayı çıktı. Sebatspor kalecisi, kendisine 200 bin euro önerildiğini açıkladı. Bu tür şaibeler nasıl kalkacak? Maça gitmek istemiyorum - Şike bir ahlak sorunu. Buradan çıkışın bir tek yolu var, toplu mücadele. Kulüplerle çok ciddi bir toplantı yapılacak. Türk futbolu şaibelerden nasıl kurtulacak? - Ben maça gitmek istemiyorum. Küfürden utanıyorum. Şampiyonlar ligi finali oynanacak, inşallah bir aksilik çıkmaz diye dua ediyorum. Galatasaray - Fenerbahçe maçında, yanımdaki insana, Özhan Canaydın'a küfür ediliyor. Küfür olayı nasıl önlenecek? - Kulüp başkanları ve yöneticilerin bindikleri dalı kestiğini anlamaları lazım. Futbol federasyonu bu işi mutlaka çözmeli. . Lumpen bir seyirci kitlesi oluştu. Kulüpler de bedava biletle fanatik taraftarı kullanıyor. - Ahlaki fikir devrimi. Başka hiçbir yolu yok. Türk futbolununun standardını yükseltmek için bir devrim yapmak gerekecek. Avrupa ile yarışmak zor - Federasyona sormak lazım. Yunanistan maçını, 70 - 75 bin seyirciyle Atatürk Olimpiyat Stadı'nda oynamak daha avantajlı olabilirdi. Teknik direktör öyle istemiş. A Milli Takım. İstanbul'da Yunanistan ile oynayacak. Niye Olimpiyat Stadı seçilmedi? -Maalesef geriledik. Kurtuluş reçetesi belli: UEFA'nın, 'lisans ve ücretlerin' sınırlandırılması için önerdiği kriterlere uyulması lazım. Real Madrid, Milan gibi zengin kulüpler de transfer piyasasında dönen rakamlardan şikâyet etmeye başladılar. Türkiye'deki kulüplerin Avrupa ile yarışması zor. Galatasaray'ın UEFA başarısını tekrarlayamamasının en büyük nedenlerinden biri, ekonomik. Fenerbahçe, 'sıkıntım yok' diyor ama uluslararası düzeyde yarışacak bir takım kurabildi mi? 2002'de Dünya Üçüncüsü olan Türkiye'de futbolda düşüş gözleniyor, Fenerbahçe Avrupa Şampiyonlar Ligi'ne ancak ön eleme maçı oynayarak katılabilecek. UEFA Asbaşkanı olan Erzik, 1942 yılında Giresun'da doğdu. Ekonomist olan Erzik, iş hayatına Sınai Yatırım ve Kredi Bankası'nda başladı. Halen Cankurtaran Holding'in İcra Kurulu üyesi olan Erzik Futbol Federasyonu'nda yönetim kurulu üyeliği ve asbaşkanlık görevlerinde bulundu, 1989-1997 yıllarında Federasyon Başkanlığı yaptı. Şenes Erzik kimdir?