Başbuğ-hükümet uyumu rahatsız ediyor

Başbakan Recep  Tayyip Erdoğan’ın danışmanlarından Yalçın Akdoğan, Yeni Şafak’ta Yasin Doğan imzasıyla kaleme aldığı “Başbuğ kimin hedefi?” başlıklı köşe yazısında, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un AKP hükümetiyle diyaloğa ve uyuma önem vermesinin belli mihrakları rahatsız ettiğini iddia ederek, “Hem AK Parti’yi askere karşı kışkırtanlar, hem de askeri AK Parti’ye karşı kışkırtanlar karşılıklı olarak ‘had bildirilmesini’ istiyor ve haddini bildirmemeyi, ‘bir korkaklık, bir teslimiyet, belli hassasiyetleri geri plana atan bir uzlaşma’ gibi görüyorlar” görüşünü savundu.
Akdoğan, CHP lideri Baykal’ın Erdoğan’ı ve Başbuğ’u aynı anda hedef tahtasına koyduğunu savunduğu yazısında, “Peki Başbuğ’un ve Erdoğan’ın aynı anda üzerine niçin gidiliyor?” diye sordu.
Akdoğan şöyle dedi: “Geçen aylarda sıkça yapılan bir yorum vardı. Cumhurbaşkanı Gül, Kürt meselesiyle ilgili çıkışlar yaptı, ardından Sincan Mahkemesi karşı adım attı. Erdoğan ne zaman reformlara hız vermek istese, kapatma davası iddiaları pompalanıyor. Bu mantığa göre, statükoya uymayan bir adım atmaya kalktığınızda bir mekanizma harekete geçiyor, sizi tasfiye etmeye  çalışıyor. Aynı mantığı Başbuğ için niye düşünmeyelim? Başbuğ, geleneksel kültürü devam ettirmekle birlikte farklı bir vizyon ortaya koymaya çalışıyor.”
Başbuğ’un gerilim üreten bir fonksiyon görmemeye çalıştığını söyleyen Akdoğan, bunun muhalefet işini askere yükleyen çevrelerin oyun planlarını bozduğunu yazdı.
Akdoğan şöyle devam etti: “İki kesimden bazı kişiler, bu diyaloğu ve uyumu bozarak, yeni bir süreç başlatabileceklerini düşünüyorlar. AK Parti çevresinden bunu zorlayanlar askerin gücünün kırılmasını demokrasi için olmazsa olmaz görüyorlar. Asker çevresinden bu işi kışkırtanlar ise AK Parti’yle mücadele edebilmek için bu uyumun bozulmasını şart görüyorlar. Yeni Şafak yazarlarının da sürekli vurguladığı gibi asker de bir dönüşüm yaşıyor... Başbuğ’un liderliği sorumlu bir anlayışla, bu sürecin gerçek eksene oturmasına katkı sağlıyor. Son dönemde yaşananlar, bu dönüşümün daha sağlıklı bir zeminde gerçeklemesi için tarihi fırsatlar sunuyor. Ancak bunu üzüm yemek yerine bağcıyı dövmek şekline çevirmek isteyenler, dönüşümün uygun aktörlerle gerçekleşeceğini unutuyorlar.”