Siyaset ‘Başbuğ’u bilemiyorum’

‘Başbuğ’u bilemiyorum’

19.01.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Arınç, “Sayın Başbuğ lav silahına boru diyen, ıslak imza, bilmem ne imzaya da kâğıt parçası, benimle ilgili, ‘gözetleme emrini ben verdim’ diyen kişiydi. Yani, neyi, ne kadar doğru söylediğini bilemiyorum” dedi

‘Başbuğ’u bilemiyorum’

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, kendisine yönelik suikast iddiaları ve Seferberlik Tetkik Kurulu’nun kozmik odasında yapılan aramalara ilişkin ilginç açıklamalarda bulundu. Arınç, tutuklanan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un, “Hani nerede o iddialar, kim suikast yapıyormuş?” şeklindeki ifadelerine, “Sayın Başbuğ, aynı zamanda eline lav silahını alıp ona boru diyen bir insandı. Islak imza, bilmem ne imza tartışmalarında da kağıt parçası diyen birisiydi. Bırakınız onu söylemesini, benimle ilgili, ‘O gözetleme emrini ben verdim’ diyen kişiydi. Yani neyi, ne zamanda, ne kadar doğru söylediğini bilemiyorum. Herhalde yargı, bunların hepsini değerlendirecektir” yanıtını verdi.
TV8’e açıklamalarda bulunan Arınç, “Zatıalinizle ilgili çok üzüntü duyduğumuz gelişmeler olmuştu. Suikast iddiaları ve hazırlığı üzerinde yakalanmıştı bir grup. Kozmik odalara girebilmek için mi yaptınız” sorusu üzerine “Ben girmedim kozmik odalara. Savcı ve hakim girdi, ne bulduklarını da bilmiyorum. Ama acele etmesinler. Allahım, kalmasın alemde hiçbir hakikat nihan. Her şey ortaya çıkar, bekleyelim” diye konuştu.

Üzüntü duyarız
Arınç, “Bu makamlara gelmiş insanların böylesine ağır suçlarla itham edilmesini, tutuklanmalarını doğrusu üzüntüyle karşılarız. Ancak yargısal işlemde hiç kimsenin gözünün yaşına bakmamalı” dedi. Arınç, “27 Nisan bildirisinden, Yaşar Paşa’dan 28 Şubat diye adlandırılan süreçten niye hesap sormuyorsunuz?” sorusu üzerine de şu yanıtı verdi:
“Türkiye’de bu kelimelerin sahibi büyük ölçüde CHP’dir. Yani çok acınacak şeyler bunlar, üzülüyorum. Ana muhalefet partisi lideri veya temsilcileri, 12 Eylül ile ilgili hesaplaşmayı gördükten sonra bu tür cümlelerle hala AK Parti’yi itham ederlerse gözleri çok fazla bir şey görmüyor demektir. ’28 Şubatlar bin yıl devam eder’ diyen zihniyet nerededir şimdi?”
Arınç özetle şunları söyledi:
MUHALİF GAZETECİLER: Baksınlar köşe yazılarına, gazetelerin eklerine, söylediklerine. Çok şükür ben basından sorumlu bir başbakan yardımcısı olarak, içeride olanların da suçlamalarının karşılığını söylüyorum ama bunun dışında gazeteleriyle, televizyonlarıyla, dergileriyle, sosyal medyasıyla müthiş bir eleştiri hakkının da gümbür gümbür kullanıldığını görüyorum. Hiçbir sıkıntı yok, herkes istediğini yazıyor. Hem de fazlasıyla.
ÖĞRETMEN ATAMALARI: Üniversiteden mezun olan herkese öğretmenlik vererek, onları maaşa kavuşturmak çok güzel bir ideal, ama bunun geçmişte de bugün de mümkün olamayacağını herkesin bilmesi lazım.
19 MAYIS GENELGESİ: 30 Ağustoslar, 29 Ekimler, fevkalade önemli bayramlar. Bizi var eden günler bunlar, biz cumhuriyet oluşumuzu, Zafer bayramını kutlamaz mıyız? Ama 1999 depremi olduğu zaman kutlamamışız. Rahmetli Ecevit’in imzasıyla yayımlanan genelge var. Bu ayıp değil, günah da değil, Anayasal bir suç da değil. Hatta Kılıçdaroğlu, ’Van’da bile bu bayram kutlanmalı’ dediler. Van’a git kutla madem. Ama Bağdat Caddesi’ne gitti, İstanbul’da kendisi yürüyüş yaptı.
CHP LİDERİNE FEZLEKE: Şimdi aynı suçlama hakkında benim için de fezleke var. Ama ben hiç ortalığa çıkıp da kahramanlar gibi ’gölge boksu yaparak, ben aslanım, kaplanım, beni içeri sokamazsınız, siz beni susturmak istiyorsunuz’ demedim. Benim suçum BDP’nin o zamanki eşbaşkanı Emine Ayna hakkında ’bu garip yaratık’ şeklinde ifade kullanmam. Bana göre hakaret suçlaması yok. Günün birinde kahkahalar atarak, ’demokratik açılım bitti’ diye beyanat verdi. Ben onu eleştirdim. Hakaret kabul ederse, cezamıza razıyız. Eleştiri diye kabul ederse beraat verir.