Siyaset Başbuğ'dan sınırda ilginç mesajlar

Başbuğ'dan sınırda ilginç mesajlar

21.09.2009 - 14:47 | Son Güncellenme:

Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ Bayramın 2. gününde Mardin'de sınır karakolunda...

Başbuğdan sınırda ilginç mesajlar



GENELKURMAY Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, komutanlarla birlikte Ramazan bayramının ikinci gününde Mardin’in Nusaybin İlçesi’ne gelerek Suriye sınırında bulunan Sınırtepe Karakolu'nda görevli askerlerle bayramlaştı. Sınırdan önemli mesajlar veren Orgeneral Başbuğ, “Özellikle bu bölgemizdeki insanlarımız, vatandaşlarımız ağalardan çekti. Bugün bu noktalardaysak bunun temel nedenlerinden biri bu. Bu ağalardan çeken insanlarımız, şimdi malesef siyaset ve terör ağalarından muzdarip. Esas temel sorunlardan birisi de halkımızı siyaset ağalarından, terör ağalarından kurtarılmasıdır” dedi.

Genelkumay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, beraberinde Kara Kuvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atila Işık ile Ramazan bayramının ikinci gününde Mardin’e geldi. Mardin Havaalanı’na Hava Kuvvetlerı Komutanlığı’na ait uçakla gazete ve televizyon kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle gelen Orgeneral Başbuğ’u havaalanında Mardin Valisi Hasan Duruer, Belediye Başkanı Beşir Ayanoğlu, Garnizon Komutanı Tuğgeneral Selim Mert karşıladı.

ASKERLERLE YEMEK YEDİ Orgeneral Başbuğ ve berabarindekiler buradan helikopterlerle Nusaybin İlçesi’nin Suriye sınırına 500 metre mesafede bulunan Sınırtepe Karakolu’nu ziyaret etti. Karakoldaki askerlerle tek tek bayramlaşan Orgeneral Başbuğ, askerlerin nereli, kaç aydır askerlik yaptıklarını sorup, onlara bayram hediyesi olarak birer kalem hediye etti. Karakolda görevli uzman çavuşlarla da sohbet eden Orgeneral Başbuğ, Nusaybin’de nerede kaldıklarını ve kaç lira kira verdiklerini sordu. Orgeneral Başbuğ, karakol komutanı Üsteğmen Harun Oral’a da cemaken içinde bulunan bir Türk Bayrağı’nı hediye etti.

Sınırtepe Karakolu’nun gözatleme kulesine çıkan Orgeneral İlker Başbuğ, bir süre Suriye sınırı ve Mezopotamya Ovası’na izledi. Daha sonra karakolda görevli izleme köpeği olan ‘Hami’yi seven Orgeneral Başbuğ, köpeğe yemek verdi. İzleme köpeği Hami’nin Bagok Dağı’nda PKK’lı teröristlerin takibe sırasında bir sığınağı bulduğu ve buradaki malzemelerin ele geçirilmesinde önemli katkıda bulunduğu belirtildi.

Orgeneral İlker Başbuğ, daha sonra Sınırtepe Karakolu’nda tarihi bir konuşma yaptı. Bayramın ikinci gününde Sınırtepe Hudut Karakolu’nda bulunmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu söyleyen Orgeneral Başbuğ, önce tüm ulusun Ramazan bayramını kutladı. Orgeneral Başbuğ, konuşmasına şunları söyleyerek başladı:

ŞEHİT ANNELERİ, BİZLERİN DE ANNESİDİR “Bugün Ramazan Bayramı’nın ikinci günü içinde bulunmaktayız. Bayramlar birlik ve bütünleşmemizi pekiştirdiğimiz günlerdir. Bayramlar bizlere bir daha düşünce fırsatı verir. Kırgınlığımızı unutturur ve barışmamıza neden olur. Evlatlarını, eşini vatan savunmasında şehit vermiş ocaklarında bu mübarek bayram günlerindeki sevinci buruktur. Oralarda bu bayramlar buruk yaşanır. Vatan uğruna şehit ve gazi olmak ulaşılacak mertebelerin bir asker için en yükseğidir. Şehitlerimiz rahmetle anıyor, gazilerimizi minnet duygularımızı iletiyoruz. Şehitlerimizin anneleri bizlerinde annesi ve anasıdır. Bütün şehit analarının öpülesi ellerini saygıyla ve şükranla bu bayram günü öperim. Biz askerler için bayramların ayrı bir önemi vardır. Çoğu zaman bu evlatlarımızın bugün yaşadığı gibi çoğu zaman ana babalarımızdan, eşimizden ve dostumuzdan uzak oluruz. Bu mehmetçikler ki bunlar analarının babalarının bizlere emanetidir. İşte bu bayramlarda bu mehmetçikler bizim ailemizin birer parçası olur, evlatımız olur. Bugün öğle yemeğinde beraber olduk. Ben de kendi evlatlarımla olmuş gibi kendimi hissettim. Gerçekten bugün burada mehmetçikle olmaktan mutluluk duyuyoruz. Bayramlarını kutlamaktan sevinç duyuyoruz. Bu vesile ile tüm mehmetçiklerimizin, Edirne’den Hakkari’ye kadar görev yapan mehmetçiklerin ailerinin de bayramlarını kutluyor ve selamlarımızı gönderiyoruz. O aileler bilsin ki burda olduğu gibi hiç bir yerde evlatlarınız yalnız değil komutan ve arkadaşlarıyla beraberdirler.”

TERÖRİSTLER TOPLUMDA DÜŞMANLIĞI ARTIRMAK İSTER Türkiye’nin neredeyse çeyrek asırdır terörle yaşadığını söyleyen Orgeneral Başbuğ, “Bu bayram günü gerçekten çeyrek asıra bakıldığında bu sürece bakıldığında insani açıdan elbette üzüntü duymamak mümkün değildir” dedi ve konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ancak bu kanı kim ve ne için akıtıyor bu soruya sormak lazım. Akan kan dursun? Peki kim niçin akıtıyor bu sorunun cevabını aramak lazım, sorunun cevabı açık bölücü terör örgütüdür. Teröristler gündemin, kan gözyaşı ve kin üzerinde oluşmasını ister. Toplumda düşmanlığı artırmak iletişimi koparmak ve toplum içinde farklı kimlikler yaratmak için kamplaşmalar yapmak ister. Bazıları bilmem bu tarihe kadar insanların öldürmeyeceğiz. Ancak bu tarihten sonra da, asker ve polisleri öldürmeye başlıyacağız. Bu düşünce bu tehdit nasıl açıklanır. Terör içeren insanlık dışı düşüncelere nasıl ılımlı bakılabilir. Hatta bu düşünceler nasıl desteklenir. Bunu da her halde sorulması gereken sorular arasında bulunması gerekir. Bunların bir bedeli vardır.

ONUR VE VAZİFE HER ŞEYİN ÜSTÜNDE Ülke bütünlüğünün korunması için asker için onur ve vazife herşeyin üstündedir. Bizler bu mesleğin bize yüklediği sorumluluklar içinde acılara da göğüs germeye eğitilmişiz ve bu işi iyi biliriz. Türk Silahlı Kuvvetleri bölücü terör örgütü ile mücadelede kendisine düşen görev ve sorumlulakların bilincindedir. Bu görevlerin iç güvenlik tugay görevleri birinci görevimiz bölgedeki halkımızın güvenliğini sağlanması ve teröristlerin baskısından korunmasıdır. Bu bizim asli görevimizdir. Bu görevin yerine getirilmesi için bu bölgede 683 adet jandarma karakolumuz var. Bunların asli vazifesi bölgesinde yaşayan insanlarımızın güvenliğini sağlamaktır.

BAZI ŞEYLERİ ÇOK ÇABUK UNUTUYORUZ Millet olarak bazı şeyleri çok çabuk unutuyoruz. Geriye gittiğimizde bölücü terör örgütü bugüne kadar 5 bin 669 sivili vatandaşımızı ölümüne neden olmuş bir örgüttür. Bugüne kadar katliamların sayısı 386’dır. Terör kimi katlediyor? Kendi insanını bölgedeki insanını katlediyor. Bu katliamlarda 392 çocuk, 371 kadın olmak üzere 2 bin 442 vatandaşımız katledildi. Bu terör eylemleri unutuyoruz. Terör örgütü eylemini 15 Ağustos 1984’de Siirt’in Eruh ilçesinde, ardından ilk katliamını 3 ay sonra 8 Kasım 1984’de Siirt’in Eruh ilçesi Karageçit’de yaptı. Terör örgütü bugüne kadar 35 ilde katliam yaptı. Bu katliamların en yoğun olduğu il ise Mardin’dir. Birinci temel görevimiz bölgedeki insanımız güvenliğini sağlamak. İkinci görevimiz sınır bölgelerinde giriş ve çıkışlarını önlemektir. Giriş ve çıkışları önlemek için bölgede ayrıca 258 sınır karakolu var. Biz de bunlardan birindeyiz. Suriye, Irak ve İran sınırları boyunca 258 karakol var. Bu karakollara baktığımız zaman sizlerde gördünüz. Binasıyla görev yapan mehmetçiği ile sağlanan imkanlarla gurur duyuyoruz. Devletimize, milletimize şükran borçluyuz. Burada görev yapan mehmetçiklere devletimizin milletimizin bu imkanları sağlamış, karşısında şükran duyuyoruz. Zannetmeyin ki, diğer karakollar farklı yapılardır. Hepsi birbirinin aynısıdır.”

TEK ÇIKAR YOL SİLAHLARIN BIRAKILMASIDIR Irak sınırında karakol inşaatlarının devam ettiğini ve tüm kaarkollardaki imkanların Sınırtepe Karakolu ile aynı olduğunun altına çizen Orgeneral Başbuğ, şöyle dedi: “Üçüncü görevimiz kırsal kesimde alan hakimiyetinin sağlanması teröristlerin aranıp bulunup etkisiz hale getirilmesidir. Sonuç olarak devlet ülkede meşru güç kullanma hakkına sahip tek otoriterdir. Terör de bu otoriterin sarsılmasını ister. Bölgede özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu başta olmak üzere teröristler bulunduğu sürece bu görevlerin yerine getirilmesi devletin ve dolayısıyla güvenlik kuvvetlerinin vazifesidir. Devletimizin milletimizin ve güvenlik kuvvetlerinin kararlığı karşısında bölücü terör örgütünün amaçlarına ulaşması mümkün değildir. Bugüne kadar örgüt kan döktü ve 40 bine yakın insanın ölümüne neden oldu. Türk Silahlı Kuvvetleri her zaman her şeye rağmen bölücü örgütü karşı mücadeleyi insan odaklı olarak yürütmektedir. Terörist örgütlerle yürüttüğümüz mücadeleyi insan odaklı yürütmek çok önemlidir. Örgüte kandırılarak katılan gençler 26 yaşına ulaşmadan hayatını kaybediyor. Bu kapsamda özellikle terör örgütüne karşı çıkmalarına rağmen evlatlarını terör örgütüne kaptıran ve bu acıları yaşayan o anne ve balarında acılarını anlamak zorundayız. Bu nedenle silahla kanla bir yere varılamaz. Tek çıkar yol bölücü terör örgütünün silahlarını bırakmasıdır. Kanla silahla bir yere varamazsınız. Büyük devletler güçlü, uluslar adil ve şefkatlidir.”

SİLAHLA KANLA BİR YERE VARILMAZ Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, konuşmasında Adalet Bakanlığı’ndan aldığı rakamlara da yer vererek, şöyle dedi: “Adalet Bakanlığı’ndan aldığımız bilgilere göre 2005-2008 tarihleri arasında bölücü terör örgütünden 221'inci maddeden faydalanmak üzere müracaat eden 870 kişidir. 870 kişiden 638’ine ceza verilmemiştir. işlemleri yapıldıktan sonra serbest bırakılmıştır. Bu rakam aslında çok da küçük bir rakam değildir. Ceza almadan serbest bırakılıyor ve diğerlerinin de süreçleri de devam ediyor. Silahla kanla bir yere varılmadığını söylüyoruz. Tek çıkar yol silahları bırakmaktan geçiyor. Büyük bir ülkeyiz ve bu ülke bütün vatandaşlarına yeter. Görüyorsunuz Mardin ovasındayız. Mardin ovasını gördükten sonra neyi paylaşamıyoruz. Bu ülkenin geleceği güzel. Bu ova bu şartlarda iki kez ürün alınıyor buğday ve mısır. 2012 yılına kadar GAP ile su buralarada gelecek o zaman düşünün burdaki gelişimi. Biraz daha doğuya gidin Harran ovasına gidin orayıda görün. Burası bulunduğumuz yer tarihi Mezotopatmayının kuzeyindeyiz. Dünyanın en güzel ve verimli yeri tüm insanlarıma yeter ve refah getirir.”

TERÖRDEN EN BÜYÜK ZARARI BÖLGE İNSANI GÖRÜYOR Orgeneral Başbuğ, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bunu unutmamak lazım. Bu terörden en büyük zararı gören bölge insanıdır ve görmeye de devam ediyor. Herkesin üzerindeki soru ve konu şudur düşünmesi gereken. Bölge insanının ihtiyacı nedir? Bir ihtiyaçları nedir ve karşılanması devletin asli görevidir. Bu konuda yurt içi ve yurt dışında çeşitli araştırmalar var. Son 2 ay inceledim bana sorsanız ki bölge halkının öncelikle temel ihtiyacı nedir diye sorulmalıdır. Ortaya çıkan iki şey bir an önce yerine getirilmelidir. Bunlardan birincisi bu bölge halkının isteği işsizlik geçim sıkıntısı, ekonomik sıkıntı bölge insanımız halkımız bunun giderilmesini istiyor. ikinci istek veya ihtiyaçları ise eğitim sistemidir. Eğitim sisteminden şikayetçi. Çünkü yetersiz bir eğitim sistemi var bu bölgede. Bu sorun sadece bu bölgenin sorunu mudur? Hayır ülkenin sorunudur. Ancak buradaki problemlerin kapsamı diğer illerden çok farklı ve fazladır. Devlet olarak aldığımız tedbirlerle vatandaşlarımızın müreffeh ve daha mutlu bir hayat vermek zorundayız. Devlet de fırsat eşitliğinden daha fazlasını vermemiz gerekiyor.”

REFAHA GİDEN YOL TÜRKÇE’DEN GEÇİYOR Genelkurmay Başkanı Orgenera İlker Başbuğ, bölgede Türkçe okuma yazma bilmeyenlerin oranının yüzde 20 olduğunu belirterek, şöyle dedi: “Türkiye ortalamasında ise yüzde 8’dir. Şimdi okuma yazma bilmeyenlerin yüzde 20 olduğu bir yerde Anayasanın 3'üncü maddesi açık Türkçe resmi dildir. Türkçe aynı zamanda ortak bir kimliktir. Türkçe aynı zamanda ekonomik dildir. Sizlerin daha refah bir hayat hakkınızdır. Ancak refaha giden yol da Türkçe’den geçiyor. Bu ülkenin ezici çoğunluğu, çok açık birlikte yaşamaya karar verenler için bu Cumhuriyet’in ilk gününden beri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ezici bir çoğunluğu birlikte yaşamak istiyor. Aradaki marjinal grubu bir yere bırakın. Onlar bu konuda kararlıdır. Birlikte yaşamaya karar verenler, her yer, her makam, herkesin aksine söyleyen varsa karşıma çıksın. Elbette bir vatandaşımızın nerde olursa olsun kendini ezik hissetmesi bizim sorunumuzdur. Üzerime düşünleri yapmamız lazımdır.”

SİYASİ VE TERÖR AĞALARI Orgeneral İlker Başbuğ, bölgedeki ağalıkla ilgili, “Özellikle bu bölgemizdeki insanlarımız, vatandaşlarımız ağalardan çekti. Bugün bu noktalardaysak bunun temel nedenlerinden biri bu. Bu ağalardan çeken insanlarımız şimdi malesef siyaset ve terör ağalarından muzdarip. Esas temel sorunlardan birisi de halkımızı siyaset ağalarından, terör ağalarından kurtarılmasıdır.” Türkiye Cumhuriyeti’nin güçlü olduğunu söyleyen Orgeneral Başbuğ, şöyle devam etti:

BU ORDU HİÇBİR GRUBUN ORDUSU DEĞİL “Geçenlerde bir dokümanı okurken rahmetli Kinyasi Kartal'ın sözleri çok hoşuma gitti ve çok önemli buldum. İnanıyorum ki sözlerine inarsak yenemeyeceğimiz güç yoktur. Sözleri şöyle, ‘Ayrılık tohumu giren tarladan nifak ve nefret çıkar.’ Evvela bu milletin evlatları kaderlerinin ortak olduğunu öğrenmelidir. Bu sözlere yüzde yüz katılıyorum. Birbirimizi yeteri kadar seversek başka sevgiye muhtaç olmayız. Bu bayram gününde bütün bölge insanımızın bütün ülkemizin tüm insanlarına söyleyeceğimiz söz şu olmal. Birbirimizi yeteri kadar seversek başka sevgiye muhtaç olmayız. Bayramın en güzel mesajı bu olmalıdır.

Elbette yaşanmakta olan gelişmelerden tedirgin olan vatandaşlarımız var, onlara sesleniyorum. Tedirginlik duyanlar merak etmesin, Türk Silahlı Kuvvetleri milletinden aldığı güç ve azimle görevinin başındadır. Bu karakollarda Ağrılısı, Ardahanlısı Bitlislisi, Bursalısı ve İstanbullusu var. Ne demektir bu, bu tablo bu ordunun milli olduğunu gösteriyor. Halk işte milletimizin burada temsilini görüyorsunuz. Bizim için Karslısı Erzurumlusu Ankaralısıda hepsi aynıdır. Hepsi mehmetçiğimizdir. Bu millet ve orduyu burda görüyorsunuz. Bazıları bu orduyu karıştıyorlar, Bu ordu hiç bir grubun ordusu değildir. Bu ordu milletin ordusudur. Bizim gücümüz bu zaten. Bunu bozdurmayız. Onun için Türk Silahlı Kuvetleri milletten aldığı güçle görevinin başındadır. Milli ordu demek ordunun arkasında Türk milleti vardır demektir. Güçlüyüz, tarihsel gücümüz var, tecrübemiz ve aklımız var. Özgüvenimiz tam. En büyük gücümüz milletin sağ duyusuna fedakarlığına aklına ve vicdanına güveniyoruz.”