Siyaset Başka çıkar yol yok

Başka çıkar yol yok

10.04.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Başka çıkar yol yok

Başka çıkar yol yok


Siyaset Kürsüsü


       Üç aydır enflasyon gerçekleşme verilerinin, programlanan aylık hedeflerden yüksek çıkması istikrar programı uygulamalarının sorgulanmasına yol açmıştır. Her şeyden önce başlığın altına kalın çizgi çekmek gerek: Evet başka çıkar yol yok! Programı kararlılıkla ve üç yıl süre ile kesintisiz olarak sürdüreceğiz.
       Neden derseniz, çünkü, 2000 yılı bütçemizin sadece iki gider kalemi faiz ve sosyal güvenlik kuruluşlarına transfer ödenekleri toplamı, tüm vergi gelirlerinin üzerindedir! Bilmek isterseniz, iki gider kalemi sırasıyla 21.1 ve 3.6 katrilyon TL iken vergi gelir tahmini 24 katrilyon TL'dir. Durum elbette hep böyle değildi. Sadece 1980 yılı verilerini hatırlamak yeter; faiz giderleri (bu oranın düşük olmasında TC Merkez Bankası kaynaklarının sudan ucuz kullanılmasının da etkisi vardır) vergi gelirlerinin yüzde 4.13'ü idi ve SSK ve Bağ - Kur'a bütçeden transfer yapılmamaktaydı. Hemen belirteyim ki, o tarihlerde TCMB kaynaklarının bütçe açığı için kullanılması, hem de ucuz kullanılması hata idi. Faize ödenen paranın yüzde 4.1'den yüzde 88.1'e tırmanışını, ulusça tadını çıkara çıkara seyrettik. "Tadını çıkara çıkara" diyorum, zira, devletten beklediğimiz hizmetlere "bedel" yani vergi ödemek istemediğimiz gibi, ürettiğimiz tütün, pancar, tahıl ve benzeri mallarımızın da "ederi"nin üstünde satın almasını ve erken emekli olup çubuğumuzu tüttürmek istedik. Ayrıca, teşvik adı altında verilen kaynakların amaç dışı kullanılışına seyirci kaldık. Kamu bankalarından alınan kredileri ödemeyi safdillik sandık. Vergi, sigorta prim borcu ve cezalarına her zaman af çıkacağına inandırıldık. Bol keseden atılan her temelin topluma hizmet diye döneceği masalına kandık.
       Seçim zamanı, ürününüze hükümetin vereceğinden fazla veririm diyene nereden vereceğini, erken emekli olun diyene ve bol keseden vaat edene kaynak nerede diye sormadan oy verdik. Popülist siyasetçiye, politikacının cennetini verdik, kendimiz de enflasyon vergisi ile bedelini ödedik, ancak "önce yüz binlik sonra da milyoner ve milyarder olma gözbağı" nedeniyle önümüzü göremedik. Geldik duvara dayandık. İçerden borç almanın sınırına gelindiğinde, dış borca yüklendik, eloğlu, "senin miras yediliğini benim vergi mükellefim finanse edemez, evine çekidüzen ver" dedi; verir gibi yaptık, sonra caydık ve uzun süre net dış borç ödedik.
       İşte 55'inci hükümet döneminde başlanan, 56 ve 57'nci hükümetler döneminde kararlılıkla sürdürülen reformlar, miras yediliğin ve popülist siyasetçiliğin sona erdiğinin ve sorumlu siyasetin ön plana çıktığının kanıtlarıdır. Ancak, evimize çekidüzen vermek için yapacağımız daha çok şey var. İşte o nedenle, "evimize çekidüzen vermekten başka çıkar yol yok"ta ve "daha yapacağımız çok şey var"da hep birlikte uzlaşalım, "terlememiz gereken yerde terlemeye ve yükü dengeli sırtlamaya" özen gösterelim.
       Bu ülkede yaşayan ve kazanan hiç kimsenin sorumluluktan ve yükten yan çizmeye hakkı yok! Hiçbir akılcı siyasetçinin de enflasyona yol açmayacak kaynağı göstermeden söz verme lüksü yok. Yokuş yolda yolunuz açık olsun!


Yazarlar