Siyaset Baykal - Scharping tartışması

Baykal - Scharping tartışması

17.12.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Baykal - Scharping tartışması

Baykal - Scharping tartışması

GÖRÜŞ farkı "insan haklarında" ortaya çıkıyor. Bu fark, Baykal'ın Meclis'teki odasında nezaket çerçevesinde tartışmaya dönüşüyor.
Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) Meclis Grubu Başkanı ve aynı zamanda "Avrupa Sosyalist Partisi Başkanı" Rudolf Scharping CHP'nin davetlisi olarak Ankara'da. SPD'deki konumu önemli, ama daha önemlisi Avrupa'da tüm sosyal demokrat partilerin "şemsiye kuruluşu" niteliğindeki Avrupa Sosyalist Partisi (ASP) Başkanı olması, Scharping'i daha etkin kılıyor. Sözleri sadece SPD'nin değil, aynı zamanda "Avrupa sosyal demokratlarının bakış açısını" aktarıyor.
Scharping dün sabah CHP Grubu'ndaki konuşmasında Türkiye'yi "soğukkanlı olmaya" davet ediyor. Avrupa Konferansı'na katılmaya çağırıyor. AB'nin "dinsel ve kültür birliği olmadığını" vurgulayarak, AB kapısının kapanmadığını anlatmaya çalışıyor. Öfkeden arınmamız gerektiğini belirtiyor. Demokrasi ve insan haklarına geldiğinde, sözlerinin arasına "azınlık hakları" deyimini eklemeyi ihmal etmiyor!.. Türkiye'yi teselliden çok, AB ilişkilerini geliştirmeye teşvik ediyor. Bizim açımızdan olumlu yaklaşıyor.
CHP Grubu'ndaki bu konuşmadan sonra Deniz Baykal konuğunu Meclis'teki odasında ağırlıyor. Baykal oraya beni de davet ediyor. Dolayısıyla, Scharping'le Baykal arasındaki sohbete tanık olurken, ona soru sorma fırsatı da doğuyor. Başbakan Yılmaz'ın Bonn gezisinde Kohl'ün "olumlu yaklaşımının sonradan neden değiştiğini" soruyorum. Scharping beklenmedik bir yanıt veriyor. Önce "Kohl'ün partisindeki görüş ayrılıklarından, Almanya'daki seçimden" giriyor, ama aniden "Türkiye insan haklarında çok geri, ondan böyle oldu" diyor!.. Daha on dakika önce CHP Grubu'ndaki konuşmanın tam tersi.
Odada bir şaşkınlık.

Derken Baykal toparlıyor:
"İnsan haklarında biz sorunlarımızı biliyoruz, bunları çözmeye çalışıyoruz. Ama, siz insan haklarını engel olarak ortaya koyarsanız, yanılırsınız. Sorun orada değil. Sıkıntı Yunanistan'ın yarattığı Kıbrıs, Ege ve diğer konularda. AB, Yunanistan'ı kendine kalkan yaptı ve iki ülke arasındaki sorunlarda taraf oldu. Daha sonra bunları bahane ederek, çözümler dikte ederek, Türkiye'nin adaylığının düşmesinde bunları birer birer kullandı. Örneğin, Kıbrıs Birleşmiş Milletler çerçevesinde ele alınırken, AB adaylığında aleyhteki faktörlerden biri haline geldi."
Scharping sessiz kalmayı tercih ediyor, yani kabulleniyor. Kabullenirken, gerçekte "Alman politikasının özünü de" itiraf etmiş oluyor. Kohl'ün attığı şahane çalımı izah edemiyor. Belki bu çalımın "kaçınılmaz" olduğuna bile inanıyor!..
Almanya'nın politikasına kapalı kapılar ardında "tüm Alman partileri katılıyor." SPD ile CHP önceki gün AB'yi görüşürken, SPD'liler sık sık Bonn'u arıyor ve rakip parti olmasına rağmen, "kendi hükümetlerinden talimat alıyor." Lüksemburg'daki gerçek, Ankara'da bir kez daha sırıtıyor.
Alman yazar Erich Maria Remark'ın romanı gibi, "Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok" özetle.