Siyaset Bucak: Çatlı'nın arandığını bilmiyordum

Bucak: Çatlı'nın arandığını bilmiyordum

21.01.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

DYP Milletvekili Bucak, evinde verdiği ifadesinde Çatlı ile Mehmet Özbay kimliğiyle 1994 yılında tanıştığını, iki yıl sonra Abdullah Çatlı olduğunu öğrendiğini söyledi. Bucak, Topal'ın ortağı Sami Hoşver'le Çatlı'yı Siverek'te konuk ettiğini anlattı

Bucak: Çatlının arandığını bilmiyordum

MİLLETVEKİLİ Sedat Edip Bucak, hastaneden çıktıktan sonra Meclis lojmanlarında ifade verdi. Bucak, 4 Aralık 1996 günü alınan ifadesinde şunları söyledi:
"Ben olayda ölen Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ'la 12 Eylül 1980 Harekatı'ndan hemen sonra Siverek ilçesi Emniyet Amirliği yaptığı sırada tanıştım. Hüseyin Kocadağ Siverek Emniyet Müdürlüğü'nden sonra Edirne Emniyet Müdürlüğü'nde, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Müdürlüğü'nde, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü yardımcılığını sürdürdüğü sıralarda da ve son görev yeri olan Polis Okulu Müdürlüğü görevi sırasında kendisi ile ilişkimi sürdürdüm. Emniyet Müdürü ile ailece tanışırız. Kendisi benim evime gelmiştir. Ben de kendisinin evine zaman zaman gidip görüşmelerimiz olmuştur.
Olay günü arkadaşım olan ve İzmir'de bulunan Ali Aydınlıkta'nın oğlu Celal Aydınlıkta'nın tabanca ile oynarken kaza sonucu yaralandığını öğrenince İzmir'e kendisini ziyaret için gitmeyi düşündüm. Yolda seyahat halindeyken Celan Aydınlıkta'nın ölmüş olduğu haberini aldım. Arabamda Abdullah Çatlı ile birlikte İstanbul'dan hareket ettik. Bursa Termal Kaplıcaları'nda bir gün kaldık. Ertesi gün yukarıda açıkladığım nedenle İzmir'e hareket ettik. Yolda seyahat halindeyken Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ ile telefonla görüşmem oldu. İzmir'e gitmekte olduğumu söyledim. İzmir'e gittiğim sıradan aracımda ben, Abdullah Çatlı ve bir de şoförüm vardı. Giderken arabamı korumalar takip ediyordu. Korumalar hatırladığıma göre en az beş kişiydi. Çünkü benim devletin verdiği korumaların dışında kendi yakınlarım da vardı. Arkamda bulunan korumaların hangileri olduğunu ismen hatırlayamıyorum. Ancak tanıdığım isimlerden Ercan Ersoy, Gani Kısılkaya bunların olduklarını şahsen biliyorum. Ali Aydınlıkta'nın evine gittik. 2 saat kadar bu evde oturduk. Buradan başsağlığı dileklerimden sonra ayrıldık. Gece kalmak üzere Prenses Oteli'ne gittik. Otelde önceden telefonla yer ayırttık. Ben bir odada, Abdullah Çatlı bir odada, korumalar da ayrı bir odada kaldılar. Ertesi günü Hüseyin Kocadağ'la telefon konuşması yaptık. Ben onu aramıştım. Kendisi İzmir'e geleceğini söyledi. Benim talebim üzerine İzmir'e bizim yanımıza geldi. Kendisi yalnızdı. Uçakla gelmişti. Daha sonra yanına Gonca Us adlı bayan katıldı. Ben bu bayanı daha önceden tanımıyordum. Gonca Us, Abdullah Çatlı ile arkadaş olduğu için biz de onu arkadaş camiamıza kabul ettik. Hüseyin Kocadağ'ın İzmir'e bizim yanımıza geldiği gün akşamı Prenses Otel'de bir gece daha kaldık. O gece Gonca Us'un Abdullah Çatlı ile beraber aynı odada kalıp kalmadığını hatırlayamıyorum.
Ertesi günü Kuşadası'nda bir yazlığım vardı. Onu görmek için oraya gitmek istedik. Birlikte Kuşadası'na gittik. Yanımda Abdullah Çatlı, Hüseyin Kocadağ, Gonca Us ve korumalarım vardı. Ayrıca Kuşadası'nda bir arsa olduğunu söylediler. Bu arsayı ben alacaktım. Bu nedenle birlikte o arsaya da baktık. O gün İzmir'e döndük. Ve İstanbul'a gelmek üzere yola koyulduk. Susurluk ilçesi yakınlarında kamyonun önümüze çıkması sonucu kaza oldu. Kaza anında ben aracın ön sağ koltuğunda idim. Çarpma ile uyandım. Daha sonrasını hatırlamıyorum. Önümüze çıkan kamyonu da ben görmedim."
(Bucak, Abdullah Çatlı ile nasıl tanıştığını anlatıyor):
"Tahminen 1994 yılı ortalarında İstanbul'da şu anda ismini hatırlayamayacağım bir mekanda bulunuyorum. İsminin Abdullah Çatlı olduğunu öğrendiğim Mehmet Özbay benim masama gelerek benimle tanıştı. Hatırladığım kadarıyla beni Mehmet Özbay'la herhangi bir kişi tanıştırmış değildir. Kendisi benimle direkt tanıştı ve ben onu bir süre Mehmet Özbay olarak tanıdım. Bu süre 2 yıldır. Kendisi benim gördüğüm kadarıyla iyi bir insandı. Ayrıca ruhsatlı silahı vardı, yeşil pasaportu da vardı. 2 yıllık tanışma süresinin sonunda kendisinin Abdullah Çatlı olduğunu bana söyledi. Abdullah Çatlı'nın Türkiye Emniyet makamlarınca arandığını bilmiyorum, İnterpol tarafından arandığı hususunda herhangi bir bilgim yoktur.
Genellikle ben cep telefonu ile Abdullah Çatlı'nın cep telefonundan arardım. Cep telefonu zaman zaman değişiyordu. Numarası değiştiğinde bana bilgi veriyordu. Ben bana bildirilen yeni numaradan kendisini arıyordum. Benim devletin bir kısım yerlerinde bulunan üst yönetimindeki şahıslarla irtibatım var. Onların Abdullah Çatlı hakkında bilgileri olduğu zaman benim yanımda da olsa gelip onu alıp götürmeleri lazım. Abdullah Çatlı, 1996 yılı içinde Siverek ilçesine bir defa gelmiştir. Köyüme gelmiştir. 3 - 4 gün kalıp yalnız olarak gitti. Abdullah Çatlı'nın gıyabi tutuklu olarak arandığını ve Mehmet Özbay'ın Abdullah Çatlı olduğunu Hüseyin Kocadağ da bilmiyordu.
Abdullah Çatlı ile birlikte olduğum zaman ben kendisine Mehmet veya Reis lakabı ile hitap ederdim. Hüseyin Kocadağ, Mehmet Özbay'a Mehmet olarak hitap ederdi.
Mehmet Özbay olarak tanıdığım Abdullah Çatlı'nın gerçek adını kazadan yaklaşık 1 yıl önce öğrenmiştim.
Gonca Us'u ben İzmir'de olduğumuz süre içinde yani 2 günlük bir süre içinde tanıdım. Abdullah Çatlı ile bu kadın arasında gönül ilişkisi olduğunu tahmin ediyorum."
(Kaza sırasında bulunan silahları anlatıyor):
"Araçta bana ait olan 1 adet Zigzaever marka 16'lık ruhsatlı tabancam vardı. Hüseyin Kocadağ'da da 1 adet silah olması gerekir. Markasını bilemiyorum. Abdullah Çatlı'da da bir adet veya ne kadar olduğunu bilemiyorum, tabanca olduğunu tahmin ediyorum.
Benim bilgim dahilinde bildiğim kadarıyla araca herhangi bir susturucu koymadım. Araçta ruhsatsız olarak sonradan çıktığı bildirilen silahların nasıl konulduğunu bilemiyorum. Kaldı ki biz kaza yaptığımızda hemen arkamızda korumalarımızı taşıyan aracımız geliyordu. Benim bulunduğum araçta bu şekilde ruhsatsız silahlar ve susturucu olsa bize ilk defa yetişen korumalarımız tarafından onun alınması gerekir.
Biz araçla İzmir'den çıktığımızda korumalarımızdan Ercan Ersoy İzmir'de bulunmamızda rahatsız olduğunu, birileri tarafından takip edildiğimiz zehabını verdi. Yani bize İzmir'de fazla durmayalım abi diye söyledi. Bu nedenle biz takip edildiğimiz düşüncesindeydik.
Aracımızda beyaz bir çanta yoktu. Ancak kahverengi olan Meclis tarafından hatırladığıma göre verilen açılıp kapanabilen bir çanta vardı. Bu çantanın içinde de yaklaşık 230.000.000.- TL. para vardı. Ve bana aittir. Kazadan sonra bu çanta korumam olan ve aynı zamanda yakınım olan Gani Kızılkaya tarafından araçtan alınarak eşim Saadet Bucak'a teslim edilmiştir."
(Sami Hoşver'le ilişkisini anlatıyor):
"Sami Hoşver ile 5 - 6 yıl kadar tanışıklığımız vardır. Kendisi Akmerkez'de İstanbul'da ayakkabıcı Naturel dükkanı vardır. Ben bu şahsı böyle tanırım. Bu şahsın Sheraton Oteli'nin gazinosunun yüzde 50 veya yüzde 25 hissesinin buna ait olduğunu biliyorum. 1996 yılı içerisinde Siverek'te köyündeki kendi evimde ağırlamak için Sami Hoşver'i davet ettim. Sami Hoşver benim evimde yaklaşık 1 hafta süreyle kaldı. Sami Hoşver'in son kaldığı gün Abdullah Çatlı da benim köydeki evime geldi. Sami Hoşver ile Abdullah Çatlı yaklaşık yarım gün veya tahminen bir gün civarında birlikte ikisini misafir ettim."
(Korumaların kendisine nasıl verildiğini anlatıyor):
"Ben daha önce tanıdığım Ankara Özel Harekat Şube Müdürlüğü'nde görevli Daire Başkanı İbrahim Şahin'e gidip geldiğim sıralar İbrahim Şahin'in özel korumalığını yapan koruma görevlileri ile de tanışmış oldum. Devlet tarafından korunmam gerektiği ve korumaların görevlendirileceğini duyunca İbrahim Şahin'e ziyarete gittim. İbrahim Şahin'in korumasında görevli memurlardan Ercan Ersoy'a `bana koruma verecekler sen benim korumalığımı yapar mısın' diye teklif götürdüm. Ercan Ersoy `beni görevlendirirlerse koruma görevlisi olarak görev yaparım' dedi. Ercan Ersoy'un tanıdıkları ve benim tanıdığım Enver Ulu, Ayhan Akça, Oğuz Yorulmaz, Ömer Kaplan'ı korumamda görevlendirilmeleri için Daire Başkanı İbrahim Şahin'le görüştükten sonra Emniyet Genel Müdürlüğü'ne durumu bildirdim. İsmen bildirdiğim polis memurları Mustafa Altınok'un da kendileri ile birlikte çalışabilecek eleman olduğunu söylediler. Böylece 6 polis memuru benim korumamda görev yapacaklarını beyan edince, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bildirdim. Bu şekilde görevlendirildiler. Korumaların seçilmesinin özel bir nedeni yoktur. Korumalarım görevlendirildikten sonra bu korumaların benim korunmamda görevlendirilmelerinde bir sakınca olmadığını öğrendim."