Siyaset CHP Başkanı Baykal: Türk Telekom özelleştirmesi gerçek bir faciadır

CHP Başkanı Baykal: Türk Telekom özelleştirmesi gerçek bir faciadır

13.05.2008 - 16:05 | Son Güncellenme:

.

CHP Başkanı Baykal: Türk Telekom özelleştirmesi gerçek bir faciadır

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türk Telekom’un satışının, "Bir büyük olay ve facia" olduğunu ileri sürdü.
Baykal, CHP TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, Türk Telekom’a ilişkin özelleştirme uygulamalarını eleştirdi. "AKP iktidarının konuşulacak çok uygulaması" olduğunu belirten Baykal, ancak Türk Telekom’un özelleştirilmesine ilişkin uygulamasının, sadece bugün değil, gelecekte de çok konuşulacağını savundu. Baykal, "AKP iktidarda kaldığı sürece konuşulacak demiyorum. AKP iktidardan gittikten sonra da çok konuşulacak. Bunu unutturmaları mümkün değil. Fevkalade önemlidir. Türkiye’nin de geleceğinde de çok konuşulacak konudur" dedi.
Baykal, Türk Telekom’un satışının büyük bir olay olmanın ötesinde bir facia olduğunu belirterek, "Telekom’un satışı bugün ortaya çıkmıştır ki gerçekten bir faciadır" diye konuştu. Türk Telekom’a ilişkin politikanın, özelleştirme uygulaması anlayışı içinde mazur gösterilemeyeceğini, ülke yararıyla da temellendirilemeyeceğini iddia eden Baykal, Türk Telekom’un yüzde 55’lik hissesinin, 2005 yılında Hariri ailesine ait Oger Telecom’a 6.6 milyar dolara satıldığını anımsattı. Baykal, Telekom’un, her yıl ödenmesi öngörülen taksitten fazla satın alanlara kar getirdiğini ifade ederek, "Çayın taşıyla çayın kuşunu vuruyorsunuz. Telekom’un geliriyle Telekom’u alana hediye ediyorsunuz. Çok açık. Böyle alışveriş olur mu?" dedi. Telekom gibi stratejik öneme sahip bir sektörde Rusya ve Fransa gibi ülkelerde yabancı sermayeye izin verilmediğini anlatan Baykal, Türk Telekom’un satışından 2 ay sonra Kurumlar Vergisinin yüzde 30’dan yüzde 20’ye düşürüldüğünü, bu uygulamayla Hariri ailesine kolaylık sağlandığını öne sürdü. Baykal, şöyle konuştu: "Bunlar, AKP gittikten sonra da konuşulacak. Bu satışla, Türkiye’de devlet tekelinin yerine özel tekel getirildi. Özelleştirme uygulanacak denilmişti, özelleştirme doğrultusunda hiçbir adım atılmadı. Çok karlı bir özel tekel oluşturuldu. Hem de Başbakan ile yakın ilişkileri olan bir ailenin bu sektörde herhangi bir iddiası olmayan bir firması
tarafından Türkiye’de Telekom alanında bir tekel oluşturuldu." Deniz Baykal, Telekom sektörünün Hariri ailesine teslim edildiğini öne sürerek, son 2 yılda Oger Telekom’un payına düşen net karın 3.4 katrilyon lira olduğunu söyledi. Satış sözleşmesinde öngörülen yatırım düzeyinin tutturulamadığını anlatan Baykal, "Bu özelleştirme
girişiminin, sektörü hızla geliştirecek bir kaldıraç gibi değil, Oger Telekom tekelinde kazanç kaynağı bir emlak gibi kullanıldığını ve yönetildiğini, teknolojinin ciddi şekilde gerileme tablosuna sürüklendiğini" iddia etti.

Haberin Devamı

SON HALKA ARZ

Baykal, Türk Telekom’daki yüzde 15’lik Hazine hissesinin halka arzıyla ilgili yaptığı değerlendirmede, halka arzın, çok düşük fiyattan yapıldığını ileri sürdü. Herkesin bunu gördüğünü öne süren Baykal, şöyle devam etti:
"Halka arz, yüzde 35 içerde, yüzde 65 dışarda yapıldı. Dışarda kimler aldı bilinmiyor. Stratejik, önemli bir sektör diyoruz, kimin aldığını dahi bilmek imkanına sahip değiliz. Niye, kim aldı? Ne kadar kar etti? Bunlardan haberdar değiliz. Bunlar unutulacak olaylar değildir. Bunların bir gün gelir hesabı sorulur. Hiç kuşku duymuyorum. Bunları hatırlatmak için söylüyorum. Daha çok konuşulacak. Bunları, Türkiye böyle farkında değil, çevrilen oyunları sezmeden, anlamadan, böyle her şeyi içine sindirmiş olarak, kabul etmiş olarak değerlendirilmemelidir. Her şeyin
bir zamanı, zemini vardır. Hepimiz biliyoruz, izliyoruz. Neyin ne olduğunu, arkasında neyin yattığını, hangi tezgahların, tertiplerin sahneye konulduğunu, yürütüldüğünü hepimiz gayet iyi görüyoruz. Ve bunu, bu anlayışla takip ediyoruz."

Haberin Devamı

EKONOMİDE DARALMA

Baykal, konuşmasında, ekonomideki son durumu da değerlendirerek, tarım kesiminin büyük sancı içinde olduğunu bildirdi. İlan edilen çay fiyatının yetersiz olduğunu savunan Baykal, hükümetin, ÇAY-KUR’u tasfiye etme peşinde olduğunu iddia etti. Baykal, hükümetin girdi fiyatlarındaki artışları göz önüne alarak, buğday ve fındık fiyatlarını belirlemesi gerektiğini söyledi. Ekonominin durgunluk dönemine girdiğini, bazı iktisatçıların "daralma"
dönemine girildiğini ifade ettiklerini belirten Baykal, buna ilişkin işaretleri istatistiklerle anlattı.
Baykal, ekonominin daraldığını, ancak borçların azalmadığını ifade ederek, cari açığın patlama gösterdiğini ve finansmanının bozulmaya başladığını kaydetti. Baykal, AK Parti iktidarıyla Türkiye’nin borçlarının arttığını söyledi.
Baykal, konuşmasında, Turkcell Süper Lig’i şampiyon olarak tamamlayan Galatasaray futbol takımını da kutladı.
Hakkari’deki Aktütün Karakoluna yönelik saldırıda 6 askerin şehit olmasının acı verici olduğunu bildiren Baykal, şehitlere Allah’tan rahmet diledi. Baykal, Çin’de meydana gelen deprem felaketi ile Myanmar’daki kasırganın
da üzüntü verici olduğunu kaydetti.

Haberin Devamı

KİMSE CHP'YE DEMOKRATLIK VİZESİ VEREMEZ

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, demokrasi konusundaki inançlarının teyidine ihtiyaç hissetmediklerini belirterek,
"Türkiye ve Avrupa’daki herhangi bir mercinin, CHP’nin demokratlığı konusunda vize verme hakkını kabul etmiyoruz" dedi. Baykal, partisinin TBMM grubunda yaptığı konuşmada, Sabah-ATV satışıyla ilgili gensoru önergesi vereceklerini bildirdi. İktidarın, neyi, nasıl yaptığının ortaya çıkması gerektiğini ifade eden Baykal, "Yarın bunu (önergeyi) vereceğiz, önümüzdeki haftaya da satışı bütün boyutuyla konuşma imkanı bulacağız" dedi. Baykal, ihaleye 7 firmanın ilgi gösterdiğini, son aşamada 2 firmanın çekildiğini anımsatarak, bunun sorgulanması gerektiğini belirtti. "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, çekilen bu 2 firmayla temas kurdu mu, çekilmelerini telkin etti mi?" diye soran Baykal, "Türkiye’nin bu soruyu soracağını, Erdoğan’ın da buna cevap vereceğini" kaydetti. Deniz Baykal, Erdoğan’ın, herhangi bir ihalede, Türkiye için önemli, büyük bir yatırımı gerçekleştirmek üzere ülkeye gelen yabancı firmaya "Onunla ortak girme, filanla gir, onu bırak, falanla anlaşırsan, işin yürür" deyip demediğini sordu.

Haberin Devamı

"BAŞBAKAN KAÇAMAZ"

Sabah-ATV satışında Halkbank ve Vakıfbank’ın 375’er milyon dolar verdiğini anımsatan Baykal, 3 yıllık ödemesiz sürenin uygulanabileceği krediye "proje kredisi" denildiğini söyledi. "Bunun hukuki, siyasi bir sonucu yok mu? Bunların olmasını doğal mı karşılayacağız? Türkiye’nin soyulmasına seyirci mi kalacağız?" diye soran Baykal, bunların, lafazanlıkla örtbas edilecek olaylar olmadığını ifade etti. Baykal, "Başbakan, bu konularda hesap vermelidir, hiç kaçamaz. Dokunulmazlıklar seni korumaya yetmez. Parlamentodaki siyasi çoğunluğun, soruşturmayı engelleyecek bir siyasi desteğe sahip olman, sanma ki bunun soruşturulmasını engeller" diye konuştu.
CHP ile demokrasi arasında, karşılıklı uyum ve dostluk dışında hiçbir ilişki kurulamayacağını vurgulayan Baykal, CHP’nin ara rejimden, demokrasi dışı müdahaleden, ülke ve kendisi için yarar aramadığını söyledi.
CHP’nin, demokrasiye karşı bir tavır içindeymiş gibi bir ortam yaratılmak, tedirginlik oluşturulmak istendiğini savunan Baykal, bunun haksızlık ve bühtan olduğunu ifade etti.

Haberin Devamı

"ŞANTAJLA MEDYA SATIN ALMAK VAR MI?"

Seçimin, demokrasinin güvencesi olmadığına işaret eden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sandıkla geldiğiniz iktidarda, sizi iktidara getiren hukuk çerçevesini, elinizdeki güçle tahrip etmeye, yargıyı etkisiz kılmaya kalkarsanız, bunu demokrasi adına kabul ettirebilir misiniz? Geçmişte yüzde 50’lerin üzerinde oy alan iktidarlar geldi geçti ama hiçbiri ’Ben yüzde 50’nin üzerinde oy aldım, istediğimi yaparım’ demedi, Türkiye’nin temel mutabakatına saygı gösterdi. Nerede bugün yüzde 50’nin üzerinde oy alan partiler? Güç dengesine bakarak, Türkiye’nin temellerini istediği gibi şekillendirme hakkı, hiçbir iktidara verilemez. Demokrasilerde bir Maliye Bakanı’nın kendisi için 4 kez af çıkarması, toplumun en saygıdeğer insanlarının bir gece ansızın tutuklanması,
gözaltında alınması, ihale şantajıyla medya satın alınması, devlet parasıyla televizyon, gazete alınması, liselerde cihat ilan eden kasetlerin öğrencilere gösterilmesi var mı? Başbakanların savcılık görevine soyunduğu rejim demokrasi olarak kabul edilebilir mi?" CHP Genel Başkanı Baykal, demokrasi konusundaki inançlarının teyidine
ihtiyaç hissetmediklerini vurgulayarak, "Türkiye, Avrupa’daki herhangi bir mercinin, CHP’nin demokratlığı konusunda vize verme hakkını kabul etmiyoruz" diye konuştu. Hazırlanan yargı reformundan Yargıtay, Danıştay başta olmak üzere hiçbir kurumun haberi olmadığını belirten Baykal, yargının temel sorununun, yargı bağımsızlığı olduğuna işaret etti.

"KENDİLİĞİNDEN AÇAN ÇİÇEK OLSA..."

Son günlerde demokrasi ile laiklik arasında bir çelişki ve çatışma algılaması olduğunu belirten Baykal, Türkiye’ye bakanların, bu çelişkiden, ya laiklikten tümüyle vazgeçerek ya da laikliğe sıfatlar takarak çıkmak istediğini söyledi. Kimsenin, kendi siyasi görüşüne göre İslama kılıf giydirme hakkının bulunmadığını kaydeden Baykal, "İslam da
laikliklik de ya vardır ya yoktur" dedi. Kimsenin, laikliğe kendine göre yön vermeye hakkı olmadığını vurgulayan
Baykal, "demokratik laikliğin" altında, "Laiklik demokratik değildir, demokratik laiklik yapalım" anlayışı yattığını belirtti. Baykal, bunun, laiklikten vazgeçme arayışının yansıması olduğunu savundu. Baykal, laikliğin kendine özgü temel bir kavram olduğuna dikkati çekerek, bir AB yöneticisinin "Zorla laiklik olmaz" dediğini söyledi. Baykal, şunları kaydetti:
"Zorla olmaması lazım. Sizin ülkenizdeki laiklik, referandumla mı geldi? Avrupa, Ortaçağdan laikliğe referandumla mı geldi? Yüzyıl Savaşları, Otuz Yıl Savaşları neyin ifadesi, demokratik bir süreç mi? Demokrasi kendiliğinden açan çiçek olsa güzel... Genel oyla laikliği ortadan kaldırmak meşrudur mu diyorsun? İşin özü budur. ’Halktan oy
aldım, laikliği kaldırırım’ demeyi hak mı buluyorsun? Söylediğin lafların altında yatan gizli kavram bu mu?
İktidara yüzde 47 oy verenler, ’sen iktidara gel de laikliği tahrip et' diye mi verdi? Demokraside, bütün bunlar böyle yaşanır, gelir geçer. Ama geçişlerin toplumda bir tahribat yaratmaması lazım. Onun için de belli özene, dikkate ihtiyaç var. Yüzde 47 aldı, tahrip edecek. Hayır, etmeyecek. ’Demokrasinin icabı.’ Hayır, onu tahrip etmek, demokrasinin
icabı değil. Halk, sana onu yap diye izin vermedi. 5 milyon yeşil kartı, seçimden hemen sonra iptal ediverdin. Bu demokrasi mi? Aldığın oyla, laikliği tahrip etme hakkın mı oluştu?"

"EN TEHLİKELİ OLAN, AKP PENCERESİNDEN BAKMAK"

En tehlikeli olanın, Türkiye’ye, AK Parti penceresinden bakmak olduğunu öne süren Baykal, "Yabancıların genellikle içine düştüğü temel yanılgı budur" dedi. Türkiye denilince, AK Parti’yi algıladıklarını belirten Baykal, bu
algılamaya, alınan yüzde 47 oyun destek verdiğini söyledi. Baykal, "Bilmiyorlar ki onlar gelip geçici, bugün var, yarın yok. Daha önce çok daha büyük oylar alındı, gelindi, geçildi. Siz böyle anlık tablolara bakarak, yapısal tercihler yapmayın. Türkiye’yi tarihi süreç içinde algılayın. Nereden geliyor, nereye gidiyor bunu görün" diye konuştu.
Türkiye adına AK Parti’ye yatırım yapanların, AK Parti’nin çıkmaza girmesi karşısında ne yapacaklarını bilemez hale geldiğini savunan Baykal, sözlerini şöyle tamamladı: "Siz sukünetle durun. Türkiye’nin AB projesi büyük projedir. AKP bugün vardır, yarın yoktur ama Türkiye, Türkiye adına söz söyleyecekler vardır. Türkiye’nin sözünü söyleyecek olanlar da, o sözlerini demokrasi, laiklik için söyleyeceklerdir, Türkiye’nin AB ile eşit, onurlu, saygıdeğer birliği için söyleyeceklerdir. Laikliğin, Türkiye’de demokrasi bakımından, AB ile kalıcı ilişkileri geliştirmesi bakımından ne kadar önem taşıdığını çok iyi anlamalıdırlar. Laikliğin hangi güç koşullarda bu noktaya getirildiğini, bunun nasıl değerli olduğunu görmelidirler. Türkiye’de demokrasi deneyiminin sanki nihai temsilci AKP, yüzde 47 oy aldı ya. Demokrasi konusundaki bütün gereklerin yerine getirildiğini zannetme hatasına kimse sürüklenmemeli. AKP’nin, demokrasi zafiyetini görebilmelidir. Türkiye’nin AKP dışındaki demokrasi potansiyelini, birikimini AB ve bütün dünya çok iyi
değerlendirebilmelidir. Şuna hiç kimse kuşku duymasın: Türkiye, demokrasiyi de laikliği de yaşatacak, AB ile çağdaş, onurlu ilişkiler kurmayı da sürdürecek."