Siyaset CHP'li tutuklu vekillerden ortak açıklama

CHP'li tutuklu vekillerden ortak açıklama

14.01.2013 - 15:28 | Son Güncellenme:

.

CHPli tutuklu vekillerden ortak açıklama

CHP Milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal yaptıkları ortak yazılı açıklamada, mahkemenin daha önceden dinlenilmesine karar verdiği AK Parti Milletvekili Şamil Tayyar ve eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un da aralarında bulunduğu tüm tanıkların dinlenmesinden vazgeçmesini eleştirdi. Tahliye edilmemelerini tepki gösteren vekiller açıklamalarında, "Seçilmiş milletvekillerinin yeri Silivri Cezaevi değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir" ifaelerini kullandı.

Haberin Devamı

Ergenekon Davası’ndan Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan CHP Milletvekilleri Mustafa Balbay ve Prof. Dr. Mehmet Haberal ortak yazılı bir açıklama yaptı. Haberal’ın avukatı Dilek Helvacı tarafından basın mensuplarına gönderilen 2 sayfalık yazılı açıklamada, "TBMM çatısı altında ’Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ ifadesi, mahkemelerde ise ’Adalet mülkün temelidir’ yazısı bulunmaktadır. Nasıl ki TBMM egemenliği temsil etmekle yükümlü ise, mahkemeler de Adaleti temsil etmekle yükümlüdür. Ancak, meclisin çıkartmış olduğu yasaları uygulayarak, adalet dağıtması gereken Silivri’de görev yapan tasfiye halindeki Özel Yetkili Mahkeme, maalesef adaletsizlik dağıtmaya devam etmektedir" denildi.

"KANUNLARI HİÇE SAYAN VE İNSAN ONURUNU ZEDELEYEN BU TUTUMU REDDEDİYORUZ"

Haberin Devamı

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 11 Ocak 2013 tarihinde de bir kez daha yasaları çiğnediği savunulan açıklamada, "Çünkü 66 tutuklu sanık hakkında yaşadıkları ortamın insan onurunu zedeleyecek bir işkence ortamı olduğunu dikkate almayan mahkeme, yasal zorunluluk olmasına rağmen, bu kişilerin isimlerini dahi zikretme gereğini duymadan ’Tüm tutuklu sanıklar’ ifadesini kullanarak sadece bir paragraf ile ’tutukluluk hallerinin devamına’ karar vermiştir. Bu durum, hem Anayasa, hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, hem Ceza Muhakemesi Kanunu ve hem de 3. Yargı Paketi olarak adlandırılan 6352 sayılı Yasa’nın hiçe sayılması anlamına geldiği gibi, aynı zamanda orada bulunan tüm sanıkların da kişiliğini zedelemeye yönelik kabul edilemez bir tutumdur.

Türk milletini temsil eden seçilmiş milletvekilleri olarak kanunları hiçe sayan ve insan onurunu zedeleyen bu tutumu reddediyoruz.

Mahkeme hatasını devam ettirerek, adeta sanıkları sorumlu tutarcasına, diğer mahkeme ve kurumlardan gönderilen bilgi-belgelere ilişkin klasör sayısının 2 bin 538’e yükselmesini bahane ederek, daha önce kendisinin dinlenilmesine karar verdiği ve içlerinde eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun ile gazeteci milletvekili Şamil Tayyar gibi bu davanın olmazsa olmazı konumunda olan tanıkları dahi dinlemekten vazgeçmiştir. Mahkeme, bugüne kadar dinlenilmesi istenen 835 savunma tanığından, sadece 57’sini dinlemiştir. Bu demektir ki, 288 sanıklı davada, Mahkeme 5 sanığa sadece 1 savunma tanığı dinlemeyi reva görmüştür. Yani dinlenilmesi istenen savunma tanıklarının, dinlenen savunma tanıklarına oranı yüzde 6,82’dir. Oysa ki savunma tarafının dinletilmesini talep ettiği tanıkların büyük bir bölümü zaten iddianamede ya da eklerinde kendilerine atıfta bulunulması nedeniyle mahkemece resen dinlenilmesi zorunlu olan görgü şahitleridir. Buna karşılık mahkeme, savcılığın önerdiği tanıkların hemen hemen tümünü dinleyerek, adeta bir iddia mahkemesine dönüşmüştür. Yaşanan gizli tanık skandalları bunun en güzel örneğidir" ifadelerin kullanıldı.

Haberin Devamı

MAHKEME HANGİ GEREKÇE İLE BİZLERİ YILLARDIR BETON YIĞINLARI İÇERİSİNDE İŞKENCEYE TABİ TUTMAKTADIR"

Açıklama şu ifadelerle tamamlandı:

"Mahkeme esas görevi olan suçu ve gerçek suçluyu her türlü yasal imkanı kullanarak tespit etmek yerine, birbiri ile bağdaşmayan davaları, birbirini tanımayan kişileri, düzmece deliller ve şaibeli gizli tanıklarla bir araya getirerek sanal bir terör örgütü yaratmaya çalışmış ve bu kapsamda daha önce dinlenilmesine karar verdiği tanıkların bile dinlenilmesinden vazgeçerek peşinen verilmiş kararı kamuoyuna açıklama telaşına düşmüştür. Mahkeme acaba eski MİT müsteşarı Şenkal Atasagun’u kamuoyuna yaptığı açıklamalarda iddia olunan Ergenekon Şeması’nı ciddiye almayıp, saçma bulduğunu ifade ettiği için mi dinlemekten vazgeçmiştir? Keza, Ergenekon ile ilgili çok sayıda kitap yazan Şamil Tayyar acaba ’Gerçekten yargılanması gerekenler mahkemede değil’ diye kamuoyuna açıklama yaptığı için mi mahkemece biranda tanıklığının esasa etkili olmayacağına karar verilmiştir? Bu gerçekler kamuoyunda artık herkes tarafından bilinmesine rağmen Türk Milleti adına karar vermekle yükümlü Mahkeme hangi gerekçe ile bizleri yıllardır beton ve demir yığınları içerisinde işkenceye tabi tutmaktadır? Mahkeme bu tutumu ile TBMM’nin çıkardığı kanunları hiçe saymanın yanı sıra, aynı zamanda halkımızın binlerce oyları ile seçilmiş biz milletvekillerinin hürriyetlerini gasp ederek, milli iradeyi de hiçe saydığını kamuoyuna ilan etmiştir. Oysa ki, geçmişte pek çok örneğine de rastlanıldığı üzere seçilmiş milletvekillerinin yeri Silivri Cezaevi değil Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Aziz Milletimizin bilgisine saygılarımızla sunuyoruz."