Demokrasiye sarı ışık

Habur ne kadar tehlikeliyse Üçyol’da olanlar da tehlikeli
CHP İzmir İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu: İzmir için yapılan bu yakıştırmayı (faşist) kabul etmemiz imkânsız. İzmir cumhuriyetin kuruluşundan beri hep demokrat, ilerici tavrın, barışın, hoşgörünün başşehri olmuştur. Kendini entelektüel sanan bazılarının, yeni yetme entelektüellerin yakıştırmasıyla durumu değişmez. Burada belki de dikkat çekilmesi gereken en önemli konu, açılım süreci başladığından beri Deniz Baykal’ın sürekli tekrarladığı ‘Siz ne yapıyorsunuz? Bu işin sonunu hesapladınız mı’ uyarılarına kulak asılmaması. Hiç kimsenin istemediği, olmasını planlamadığı tablolar maalesef muhtelif yerlerde oluşuyor. Habur’daki seyyar mahkemeler ne kadar tehlikeliyse, Üçyol’da olanlar da o kadar tehlikeli ve istemediğimiz görüntülerdir. İzmir’in tarihi içinde elde ettiği barış, hoşgörü ve demokrasi başkenti olma unvanını AKP’nin yanlış uygulamaları bile ortadan kaldıramayacaktır. Bir işi normal rotasının dışında yapmaya kalkarsanız, erozyon gibi, nerede duracağını tahmin edemezsiniz.

Olaylar projenin ne kadar gerekli olduğunu gösterdi
Ak Parti İl Başkanı Ömür Kabak: İzmir’e faşist denmesini veya kötü bir sıfatla anılmasını İzmirli olarak reddediyorum. İzmir, demokrat ve aydın insanların şehridir. Bu olaylar hükümetimizin başlattığı milli birlik ve kardeşlik projesinin ne kadar önemli ve gerekli olduğunu gösterdi. DTP’nin bir siyasi parti olduğunu unutmamasını, terör örgütüyle arasına kalın çizgiler koymasını bekliyoruz. Terörle tabii ki Silahlı Kuvvetlerimiz mücadele ediyor ve edecek. Siyasi partiler ise terörü oluşturan ortamı yok etmelidir. Bu ortamı yok edecek en önemli ilaç da demokrasidir, hukukun üstünlüğüdür, insan haklarıdır. Suça bulaşmış veya suç işlemiş insanlarla karşılaşabiliriz. Bunlar sokakta karşımıza çıkabilir. Son konvoyda olduğu gibi... Ancak bunlarla mücadele edecek olan devletin polisi ve askeridir. Elimize taş alarak, bu suçlularla mücadale ettiğini sanmak doğru bir davranış değil. Demokratik tepki başka şey, taş atmak başka şey. Bunu ayırt etmemiz gerekiyor.

İzmirli olarak Diyarbakır’a gitmekten mutluluk duyarım
DP İl Başkanı Fatih Dalan: İzmir’e yakıştırılan iki özellik vardır: ‘Gülen İzmir’ ve ‘Demokrat İzmir.’ Hiçbir sıfat bunlar gibi olamaz. İzmir’e ‘Gâvur’ dediler ama diyenlerin anlayışına karşı gâvur olmakla iftihar ediyoruz. Ama en son bize ‘faşist’ dediler. İzmir yasaklara en fazla ‘hayır’ diyen şehirdir. Bunların yanında, yapılan olayları da hiç tasvip etmiyorum. O tamamiyle geçen ay, Habur’dan Türkiye’ye giren teröristlere duyulan infialden kaynaklandı diye düşünüyorum. Konvoydakiler ne tepkide bulundu ki, halkı bu hale getirdiler! Saldıranlar arasında yaşlılar, sarı saçlı kadınlar, başörtülü hanımlar var. Ama bu olaylardan sonra Ahmet Türk’ün sözlerini kınıyorum. Değil bir genel başkanın, Türkiye’deki herhangi bir vatandaşın bile söylememesi gereken sözler sarf etti. Bir İzmirli olarak, Diyarbakır’a gitmekten mutluluk duyan bir insanım. Türk şüphe etmesin, Güneydoğu illerine elimizi kolumuzu sallaya sallaya gideriz.

Seçim döneminde geldiler hiçbir taşkınlık yaşanmadı
MHP İl Başkanı Müsavat Dervişoğlu: İzmir’e sıfat ve misyon biçmek, bu beylerin haddi değildir. İzmir tarih boyunca önemli bir misyon ifa etmiştir. Söz konusu olaylar DTP’nin İzmir’e gelişiyle alakalı değildir. Söz konusu parti seçim dönemlerinde İzmir’e gelmiş, hem gösteri hem miting yapmıştır. Hiçbir taşkınlık yaşanmamıştır. Bugün yaşananlar, içinde bulunduğumuz süreçle alakalıdır. Başbakan ortaya attığı açılım fikrinin içini doldurmadığı için, belirsizlik gerginliğe dönüşmüştür. Ortadaki problem fevkalade önemli olduğu için ayaküstü cevaplayarak neticeye ulaşamayız.

Eğer provokasyonsa bunları düzenleyenler hesap verilmeli
DSP İl Başkanı Rıfat Mutlu: İzmir halkı, son derece çağdaş, demokratik, Atatürk Cumhuriyeti ilkelerine bağlı bir halktır. Her türlü provokasyondan uzak durmak ister. Ama pazar günü yaşanan olaylar, özellikle bir provokasyon olduğu izlenimi veriyor. DTP yöneticilerinin de sorumlu davranması gerekiyor. İzmir halkının serinkanlı, demokratik, çağdaş tutumunu fazla istismar etmemeleri gerek. Bunun yanında, özellikle İzmir’le ilgili bazı medyanın ‘Faşist’, ‘Taş Devri’ gibi söylemlerini çok büyük haksızlık olarak değerlendiriyorum. İzmir halkı ulusal değerlerimize, demokratik görüşe ve hoşgörüye sahiptir. Bu provokasyonlar herhangi bir senaryo gereği yapılıyorsa, bunu düzenleyenler hesabını verecektir.

‘Ulusalcıyım’ diyen bir anlayışla yapıldı
DTP İl Başkanı Mukaddes Kubilay: DTP konvoyuna yapılan saldırıya kadar İzmir’in sosyal demokrat, aydın ve evrensel bir anlayışta olduğunu düşünüyorduk. Ancak o günden sonra kentin gizli kalan şoven, milliyetçi ve faşizan yapısı ortaya çıktı. Bu kadar kapsamlı bir saldırı görmedik. Barıştan yana olması gereken kadınlar, genci yaşlısı oradaydı. Yapılanları İzmir’e genellemek mümkün değil. Gerçekten ırkçı, şoven, faşist yapıya yakın bir grup var. Ama ben bunun altyapısının oluşturulduğunu düşünüyorum. Yani önceden, planlı hazırlandığını düşünüyorum. Bunda devlet de, polis de destek sunup zemin hazırladı. Biz halkların kardeşliğinden yanayız. Bunu boşa çıkarmak isteyenler var. Partimizin kapatılmasına böylece zemin hazırlanmak isteniyor. Bu da tabii gizli bir anlayışla ortaya çıkıyor. Bunu sadece MHP yapmadı. ‘Ulusalcıyım’ diyen bir anlayışla yapıldığını düşünüyorum.

Baykal’dan ‘olaylar ileri noktalara gitmesin’ uyarısı
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, İzmir ve Bayramiç’te yaşananları “acı manzara” olarak nitelendirerek “Olaylar daha ileri noktalara taşınabilir. Dikkatli olmak lazım” dedi. Baykal dün parti genel merkezindeki bayramlaşma töreni sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Baykal, demokratik açılımla ilgili bir soru üzerine şu yanıtı verdi: “Kürt açılımı Türkiye’nin karşılaştığı en ağır sonuçları doğuran, en tehlikeli, sakıncalı proje olmuştur. Toplum ayrıştırılmak istenmiştir, bunun tehlikeli sonuçları ortaya çıkmaya başladı. Yurdun değişik yerlerinde, Bayramiç’te çıkan tablo uyarıcı, üzücü, acı bir manzara. Olaylar daha ileri noktaya taşınabilir, dikkatli olmak lazım.”
Baykal, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in Milliyet gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila’ya yaptığı “DTP adeta Anayasa Mahkemesi’ne ‘beni kapat’ diyor” açıklamasının anımsatılması üzerine de “İktidar baştan aşağı tutarsız, ikircikli politika izliyor, inandırıcı değil” dedi.
ANKARA Milliyet

Yerel basının manşetlerinden hiç düşmedi
İzmir’deki yerel basın organları, olaylar ve sonrasındaki tartışmaları manşetlerinden hemen hiç düşürmedi:
Hürriyet Ege: Hürriyet’in Ege ilavesi önceki gün Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun tepkisini manşetten duyurdu. Kınamaların yer aldığı haber ‘Faşist değil çağdaş İzmir’ başlığıyla verildi. Gazetenin Ege Bölge Temsilcisi Deniz Sipahi, 24 Kasım Salı günü yayımlanan ‘Hemşerilik duygusu mu, ayrı bir kimlik mi’ başlıklı köşe yazısında şu ifadeleri kullandı: ‘Türkiye kritik bir süreçten geçiyor. DTP’nin dağdan bir grup teröristin dönüşünde sergilediği abartılı tavır sürecin önünü tıkadı, daha doğrusu kesilmesine neden oldu. Bu tecrübeyi yaşayan DTP’liler İzmir’de de farklı bir tavır sergileyemez miydi? Elbette bir çift sözüm de; protestoyu abartan gruba... Eğer bu süreç bir sonuca varacaksa; hiç unutmamak gerekir ki, bunda İzmir’den yükselen hoşgörü ikliminin de önemli payı olacak. İzmir, geçmişte olduğu gibi bundan sonra da Türk siyasetinin şekillenmesinde yol gösterici bir aktör olduğunu hatırlamalıdır. Ve öyle davranmalıdır.
Yenigün gazetesi: Gazete, yaşananlara hafta boyunca geniş yer verirken, önceki gün Aziz Kocaoğlu’nun sözlerinin yer aldığı habere ‘İzmirliler bu oyunu bozar’ başlığını attı. Hasan Tahsin köşe yazılarında birkaç kez konuyu kaleme aldı. ‘Bu gidiş gidiş değil’ başlıklı yazısında ise düşüncelerini şöyle dile getirdi: “İzmir’in şehidi çok... İzmir’in, Manisa’nın, Aydın’ın, Denizli’nin şehidi, şehit kardeşi, şehit eşi, şehit çocuğu, şehit anası, şehit babası çok... Ege’de ‘oyun’ olmaz ama DTP farkında değil... Sen ‘biji bilmem kim’ diye bağırtırsan, sokakta yürüyenler de ‘mısır püskülü’ değil... DTP ikide bir ‘milliyetçilik, ırkçılık’ yakınmaları yapıyor da, farkında mı aslanlar gibi ‘milliyetçilik’ yaptığının...”
Habertürk Egeli: Haber Türk’ün Ege ilavesi de hafta içinde hem haberleri hem de köşe yazarlarının yorumlarıyla DTP konvoyu geçişi ve sonrasındaki gelişmeleri okurlarına duyurdu. Münir Koçaslan ‘Hatay Caddesi Kandil Dağı mı’ başlıklı köşe yazısında, İzmir’i eleştiren yazarlara şu yanıtı verdi: ‘Gelin sorun bakalım, kaç İzmirli taş atmayı tasvip eder? Niye madalyonun öteki yüzüne bakmıyorsun? Devletine, milletine, cumhuriyetine sahip çıkan vatandaşlarını niçin anlamıyorsun? Sabah akşam terör örgütünün propagandasını yapanları, üstelik bunlara çanak tutup toplumu yay gibi gerenleri aklının ucuna bile getirmiyorsun. Durduk yere İzmir’den başlayan, Manisa ve Aydın’la devam eden DTP gösterilerinin sebebini, zamanlamasını izah etmiyorsun.’
Yeni Asır: Haberlerin yanı sıra gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Bursalı, “Türkiye, tarihi bir dönemeçten geçiyor. Üçyol’da yaşanan görüntüler de bu tarihi sürecin ‘bıçak sırtı’ adımlarından birisiydi” dediği yazısında şu ifadeleri kullanıyor: “Ama, neyse ki İzmir polisinin başarılı ve son derece profesyonel yaklaşımıyla korkulan ve birilerinin istediği görüntüler olmadı. İyi dinleyin beyler bayanlar; Bir tane Türkiye var. Dağda değil, kentlerde, kasabalarda, köylerde bugüne kadar kardeşçe yaşadığımız Kürdü, Lazı, Çerkeziyle herkes yine kardeşçe yaşayacak. Bu çatışmacı ve zorlayıcı tavrınızı da alarak, çekin gidin. Bu hastalıklı tutumunuzu Ege’ye taşıyamazsınız.”
Haber Ekspres: Gazete yaşananları manşetten duyurdu. Ertuğrul Özkök ve Yılmaz Özdil’in yazılarından alıntılar yaparak derlenen haberlerde ‘Ya İzmirliler de İzmirya isterse ne olacak?’ başlığı kullanıldı.