Siyaset Erdoğan: Er ya da geç katledilen o masum yavrucakların hesabı mutlaka ama mutlaka sorulacaktır

Erdoğan: Er ya da geç katledilen o masum yavrucakların hesabı mutlaka ama mutlaka sorulacaktır

17.11.2012 - 19:18 | Son Güncellenme:

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ”Herkes bilsin ki er ya da geç, bugün ya da yarın Gazze’de insanlık dışı yöntemlerle katledilen o masum yavrucakların hesabı mutlaka ama mutlaka sorulacaktır” dedi

Erdoğan: Er ya da geç katledilen o masum yavrucakların hesabı mutlaka ama mutlaka sorulacaktır

Kahire Üniversitesi Konferans Salonu’nda bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, Mısırlılara kardeş Türkiye halkının selam ve sevgilerini getirdiğini söyledi.

Haberin Devamı

Mısır’da bu sabah meydana gelen tren kazası nedeniyle üzüntülerini dile getiren Başbakan Erdoğan, ”Milletim, ülkem ve şahsım adına Mısır halkına en samimi taziyelerimi iletiyor, hayatını kaybeden kardeşlerime, yavrularımıza Allah’tan rahmet, ailelerine sabırlar diliyorum. Kardeş Mısır halkının başı sağolsun diyorum” dedi.
”Ortak medeniyetimizin muhteşem şehirlerini zikrederken, Türkiye’de kullandığımız bir ifade var. Kur’an-ı Azimüşşan Mekke’de nazil olmuştur, Kahire’de en güzel şekilde Abdussamet gibi, Muhammet Sıddik gibi, Mustafa İsmail ve Tantavi gibi en güzel seslerle okunmuştur” diyen Başbakan Erdoğan, ”İstanbul’da da Kur’an en güzel ellerde, Şeyh Hamdullah gibi, Hamit gibi, Ahmet Karahisari gibi hat sanatının en güzel ustaları tarafından yazılmıştır” ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
”Hiç kuşkusuz, tıpkı Mekke gibi, Kahire ve İstanbul birer Kur’an şehirledir. Yine hiç kuşkusuz Kahire ve İstanbul, Mekke-i Mükerreme’nin, aynı zamanda birbirlerinin kardeşleridir. Şunu burada konuşmamın hemen başında ifade etmek istiyorum; Mekke, Medine, Kahire, İskenderiye, Beyrut, Şam, Diyarbakır, İstanbul, Ankara nasıl birbirlerinin kardeşleriyse tüm dünya bilsin ve anlasın ki Ramallah, Nablus, Eriha, Refah, Gazze ve Kudüs’te bu şehirlerin kardeşidir, bizim kardeşidir. Bu şehirlerde dökülen her damla kan bizim damarlarımızdaki kandır. Bu şehirlerde toprağa düşen her can bizim canımızdır. Her damla gözyaşı, bizim gözyaşımızdır. Hiç kimse bu coğrafyada yaklaşık 100 yıldır devam eden sükutu farklı şekilde yorumlamasın. Herkes bilsin ki er ya da geç, bugün ya da yarın Gazze’de insanlık dışı yöntemlerle katledilen o masum yavrucakların hesabı mutlaka ama mutlaka sorulacaktır.”
İsrail’in bölgeyi bir kere daha kan gölüne çevirmek için, her türlü insanlık dışı eylemi gerçekleştirdiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, ”Orantısız, güz kullanmaktadır. Netanyahu arkasına aldığı uluslararası vurdumduymazlık neticesinde bu eylemlere girişebilmektedir. Bu eylemleri tüm gücümüzle kınıyoruz. Burada son saldırıların ardından İsrail’deki Mısır Büyükelçisini çağıran kardeşim Mursi’yi yürekten tebrik ediyorum” dedi.
Başbakan Erdoğan’ın konuşması sırasında salondakiler tarafından zaman zaman ”Canımız Gazze’ye feda olsun” sloganları atıldı.
Erdoğan, ”Türkiye olarak Mısır’la, Filistinli kardeşlerimiz için uluslararası toplum nezdinde mücadele vermeye devam edeceğiz” dedi.
Mısır’daki devrime değinen Erdoğan, şöyle konuştu:
”Mısır’da gerçekleşen devrim, Mısırlılar kadar hiç kuşkusuz Filistinliler için, özellikle de Gazzeli kardeşlerimiz için bir umut ışığı oldu. Mısır’dan yayılan bu umut ışığının daim olmasını temenni ediyorum. Bu vesile ile bugün bir kez daha gerçekleştirdiğiniz devrimden dolayı, siz gençleri sizin şahsınızda Mısır halkını yürekten kutluyorum. Mısır devrimi esnasında hayatını kaybetmiş, inşallah şehitlik mertebesine ulaşmış tüm gençlerin, tüm kardeşlerimize bir kez daha Allah rahmet niyaz ediyorum. Şundan emin olunuz ki Tahrir’den yükselen ses, İstanbul ve Ankara’da çok güçlü yankılanmış ve karşılığını bulmuştur. Türkiye’nin tüm şehirlerinin, Türkiye gençlerinin kalbi, devrim boyunca, Tahrir’deki kardeşleriyle birlikte atmıştır. Tarih boyunca olduğu gibi bugün de yarın da Mısır’la dayanışma içinde olmaya, Mısır’la birlikte yürümeye, kardeşlik hukukunun gereklerini yerine getirmeye devam edeceğiz.”

”Tüm dünyaya zulmün ilelebet payidar olamayacağını gösterdiniz”
Salondaki gençlere seslenen Başbakan Erdoğan, ”Sizler Mısır’da gerçekleştirdiğiniz devrimle, tüm dünyaya zulmün ilelebet payidar olamayacağını gösterdiniz. Sizler Mısır devrimi ile otokratik rejimlerin, kapalı rejimlerin sonunun geldiğini tüm dünyaya gösterdiniz. Sizler azminiz ve direnciniz karşısında, hiç bir hukuksuzluğun ayakta kalamayacağını tüm dünyaya gösterdiniz. Kahramanlığınızdan, direncinizden, sabrınızdan, azminizden dolayı sizleri ayrıca kutluyor, tebrik ediyorum” dedi.
Ali İmran Suresi’nin 139. ayetini ve mealini okuyan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
”Evet Mısır’da, Türkiye’de tüm bu coğrafya da işte bu temel ilkeyi her an hissetmek, her an yüreğimizde zihnimizde, taşımak ve hatırlamak durumundayız. Esasen sizler Tahrir Meydanı’nda tam da işte bunu söylediniz. Aylar boyunca Tahrir Meydanı’nda ’Başını dik tut, sen Mısırlısın’ dediniz. Evet siz başınızı dik tutacaksınız. Filistinli başını öne eğmedi, eğmeyecek. Lübnanlı başını öne eğmedi, eğmeyecek. Iraklı, Afganistanlı, Suriyeli kardeşim başını öne eğmedi, eğmeyecek. Çünkü biz bu coğrafyanın insanları, inanıyoruz öyleyse üstünüz. Hiçbir kompleksin içinde olmayacağız, hiçbir ezikliğin içinde olmayacağız. Kendimize güvensizlik, hüzün ve gevşeme bize asla musallat olmayacak. Tam bir özgüven içerisinde yolumuzda ilerleyecek, tarihi tekrar mecrasına hep birlikte kavuşturacağız.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ”Suriye halkının mücadelesi basit bir iktidar kavgası değildir, hakça, insanca onurlu bir yaşam savaşıdır. İşte bu nedenle halk bu savaşı kazanmaya mecbur; kendi vatandaşının kanını eline bulaştıran gayri meşru Esed rejimi ise kaybetmeye mahkumdur” dedi.
Kahire Üniversitesi Konferans Salonu’nda bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, Türkiye ve Mısır’ın bölgenin iki güçlü devleti, iki kadim medeniyeti olarak tarih yolculuğunda hep beraber olduğunu, bir olduğunu, kardeş olduğunu vurguladı.
Mukattam Tepeleri’nin burçlarında Selahaddin Eyyubi’nin şahsi manevisinin kendilerini izlediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, ”Başımızı öne eğmeyecek, tam tersine başımızı Mukattam Tepeleri’ne çevirecek orada Selahaddin Eyyubi’yi, orada bu coğrafyanın, bu ülkenin, bu şehrin şanlı tarihini, kadim medeniyetini görecek ve gururla iftiharla geleceğe ilerleyeceğiz” dedi.
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
”Türkiye’nin İstiklal Şairi Mehmet Akif ile Mısır’ın Nobelli yazarı Necip Mahfuz şurada, Han Halil’de Tişami adlı kahvede nasıl aynı havayı teneffüs edip, vatanlarını yazdılarsa, bizler de farklı dillerde bile olsa birbirimizin ezgisini dillendiriyoruz, onu mırıldanıyoruz, topraklarımız arasına cetvelle çizilmiş sınırlar bizi fiziken ayırsa da gönüllerimizi ayırmaya, ruhlarımızı parçalamaya, muhabbetimizi bölmeye asla yetmemiştir. Türkiye ile Mısır’ın kalbi birlikte atar, Nil ile Fırat aynı gönülün ırmaklarıdır ve aynı ruh iklimine, aynı gönül ummanına dökülürler. Hiç kuşkusuz Trabzon’un, İstanbul’un, İzmir’in, Antalya’nın sahillerini okşayan su, İskenderiye’nin sahillerini okşayan Akdeniz’in suyuyla aynıdır. İşte biz, bu coğrafyada ırmaklarımız, denizlerimiz, ortak medeniyetimiz ve kardeş tarihimiz gibi inşallah ebediyen bir ve beraber olacağız. Türkiye ve Mısır birlik oldukça, Türkiye ve Mısır aynı istikamete baktıkça inanın bu topraklarda barıştan başka hiçbir şeyin türküsü söylenmeyecektir. Biz, tarih boyunca olduğu gibi bugün ve yarın da el ele tutuştukça inanın bu toprakları ağıtlar, bu toprakları kan ve göz yaşı değil barışın ezgileri sulayacaktır.”

”Adalet bizim ortak medeniyetimizin özüdür, esasıdır, temelidir”
Başbakan Erdoğan, halkın hür iradesiyle belirlenmiş Mısır yönetiminin Türkiye ile işbirliğine verdiği önemi somut biçimde ortaya koymasından büyük bir memnuniyet duyduklarını dile getirerek, Türkiye’nin, Mısır’ın içinden geçtiği siyasi ve ekonomik dönüşüm sürecini her aşamada desteklemeye kararlılıkla devam edeceğini söyledi.
Mısır halkının beklentilerini yansıtan, Mısır halkının birliğini daha da güçlendirecek bir anayasanın Mısırlıların olduğu kadar Türkiye’nin de en büyük temennilerinden biri olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, ”Mısır ancak bu şekilde aradığı uzun vadeli istikrarı elde edebilecektir, uzun vadeli istikrar ise Mısır halkının beklentisi olan ve hak ettiği daha iyi hayat standartlarının sağlanmasının olmazsa olmaz şartıdır” diye konuştu.
Ülkelerin geleceğine dair büyük hedeflerin ancak büyük çabalarla ve halkın ortak kararlılığıyla sağlanabileceğini anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
”Bizler kadim bir medeniyetin mirasçıları olarak kendi özgün tecrübemiz üzerinden, kendimize ait bir istikbali şekillendirecek güce ziyadesiyle sahibiz. Hürriyet bizim medeniyetimizin özüdür, insana saygı bizim ortak medeniyetimizin özüdür. Temel hakların dokunulmazlığı, sosyal dayanışma, yöneticilerin halka hesap vermesi bizim medeniyetimizin özüdür. En önemlisi de adalet bizim ortak medeniyetimizin özüdür, esasıdır, temelidir. Hiçbir inanç, köken, dil, renk farkı gözetmeksizin herkesi kucaklayan anlayışı coğrafyamızdaki ortak medeniyetimizin esası olarak kabul ediyoruz. Bizde ne Arap’ın beyaza ne de beyazın Arap’a üstünlüğü yoktur. Yaratılanı yaratandan ötürü seviyoruz. Hedefimiz budur. Demokrasinin nüvesini teşkil eden farklılıkları bir arada yaşatabilme anlayışının özü yine bizim medeniyetimizde köklerini bulur. Mısır bu bakımdan gerçekten çok zengin bir birikime sahip. Mısır bir medeniyet zenginliğine sahip. Biz, hiçbir yerden model arama ihtiyacı içinde milletler değiliz, kendi tarihimiz, kendi medeniyetimiz bize hürriyet konusunda, birlikte yaşama kültürü, farklılıklara saygı gösterme ve adalet konusunda gereken dersi, tecrübeyi ziyadesiyle vermektedir.
Esasen Arap uyanışı, bir başkalaşım değil, tam tersine öze dönüştür, ruh köküne dönüştür. Medeniyetimizin esaslarıyla buluşma, yani tarihin kendi mecrasına yönelmesidir. Nasıl ki sizler özünüzden, tarihinizden, medeniyetinizden aldığınız güç ve ilhamla devrimi gerçekleştirdiyseniz, inanıyoruz ki aynı güç ve ilhamla geleceği de barış üzerine şekillendireceksiniz.”

”Tüm İslam coğrafyasının gözü, gönlü, yüreği Mısır ile birliktedir”
Başbakan Erdoğan, tarih boyunca Mısır’dan gelen her acı ve hüzünlü haberin Türkiye’de üzüntüyle karşılandığını, kendilerini üzüntüye gark ettiğini belirterek, ”Biz, bu coğrafyadan maalesef fazlasıyla acı haber, olumsuz haber alıyoruz. Biz, Mısır’dan artık olumsuz haberler değil, bizi sevindirecek, tüm İslam coğrafyasını sevindirecek güzel haberler almak istiyoruz. Sanmayın ki Mısır’da olan Mısır sınırları içinde kalıyor. Sanmayın ki Suriye’de, Lübnan’da, Irak’ta, Afganistan’da olan olaylar bu ülkelerin sınırları içinde kalıyor. Biliniz ki, tüm İslam coğrafyasının gözü, gönlü, yüreği Mısır ile birliktedir. Onun için biz, Mısır’dan iyi haberler almak istiyoruz” diye konuştu.
Mısır’ın devrim sürecini tamamlayarak, özgürlükçü, kucaklayıcı bir anayasayla barış, huzur ve dayanışma içinde geleceğe yürüdüğünü görmek ve bundan umutlanmak istediklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, Mısır ne kadar güçlü olursa Türkiye’nin, Türkiye ne kadar güçlü olursa da Mısır’ın o derece güçlü olacağını kaydetti.
”Bölgenin iki güçlü devleti Mısır ve Türkiye bu coğrafyada barışın, istikrarın, huzurun teminatı olacaktır” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
”Hepimiz Suriye’de yaşanmakta olan insanlık trajedisine büyük bir üzüntüyle şahit oluyoruz. Rejimin neredeyse 2 yıldır kendi halkına karşı yürüttüğü kanlı savaşın izleri zihinlerden kolay kolay silinmeyecektir. Suriye halkının mücadelesi basit bir iktidar kavgası değildir, hakça, insanca onurlu bir yaşam savaşıdır. İşte bu nedenle halk bu savaşı kazanmaya mecbur; kendi vatandaşının kanını eline bulaştıran gayri meşru Esed rejimi ise kaybetmeye mahkumdur. Suriye halkının maruz kaldığı bu kıyım sadece Suriye rejimi için değil, uluslararası toplum ve tüm insanlık için de bir utanç kaynağıdır. Şam’da, Halep’te, İdlib’te ve Suriye’nin diğer bölgelerinde her gün bombalanan, şehitler veren Suriye halkına, yetim kalmış çocuklara ve gençlere bu kayıtsızlık nasıl izah edilebilir.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve insan haklarının kutsallığını her fırsatta dile getiren ülkeler, Suriye’de işlenen insanlık suçuna nasıl seyirci kalabilmektedir. Bu çevrelere seslenmek istiyorum, artık geçerliliği kalmamış birtakım kurum ve kuralların arkasına saklanarak sorumluluktan kaçmak Esed’in işlediği suça ortak olmak demektir.”

”170 binin üzerinde Suriye vatandaşını misafir ediyoruz”
Başbakan Erdoğan, Türkiye’ye sığınan Suriye vatandaşlarına her türlü yardımı sunduklarını, Türkiye’nin sınır bölgesindeki barınma merkezleri ve farklı şehirlerde 170 binin üzerinde Suriye vatandaşını Türkiye’de misafir ettiklerini belirterek, ”Açık kapı politikasıyla bu ev sahipliğimiz devam edecektir. Mısır’ın, Mısır devletinin, değerli kardeşim Mursi’nin verdiği destekle inşallah en kısa sürede Suriye halkı barışa ve refaha ulaşacaktır. Bölgede Arap Ligi içerisindeki tüm ülkeler hep birlikte el ele vermeye mecburuz. Bu sorun hepimizin ortak derdidir. Burada Mısır’ıyla, Suudi Arabistan’ıyla tüm Körfez ülkeleriyle Ürdün’üyle, Lübnan’ıyla hep birlikte el ele vermeye mecburuz” dedi.
Türkiye’nin Filistin meselesinde olduğu gibi Suriye krizinde de Mısır ile ortak hareket etmeye, ortak çözümler aramaya devam edeceğini vurgulayan Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı olarak da konuyu daha geniş çapta el almaya mecbur olduklarını vurguladı.

Haberin Devamı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ”İnsan haklarından, demokrasiden bahseden ülke ve kuruluşların, konu Filistinliler’e, konu Suriyeli mazlumlara gelince susmayı tercih ettiklerini” belirterek, ”Bu iki yüzlülük artık sona ermelidir. Bu çifte standarda son verilmelidir. Küresel vicdanı yaralayan bu ikircikli tutum artık nihayete ermelidir” dedi.
Kahire Üniversitesi Konferans Salonu’ndaki konuşmasında Erdoğan, Filistin ve Suriye’de meydana gelen olayların mevcut uluslararası sistemin adalet üretemediğini, çözüm yerine sorun ürettiğini gösterdiğini belirtti.
Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin, bu düzenin değişmesi ve daha adil olması için tüm enerjisiyle çalıştığına işaret ederek, şöyle devam etti:
”Başta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi nezdinde adil bir yönetim, köklü bir değişim talep ediyoruz. Sadece belirli devletlerin değil, herkesin temsil edildiği ve söz sahibi olduğu bir Güvenlik Konseyi’nin dünya barışına daha fazla katkı yapacağı görüşündeyiz. Sadece 5 daimi üyenin iki dudağı arasına mahkum bir insanlık olamaz ve buradan da barış meydana gelmez. Şu anda BM Güvenlik Konseyi’nde kıtaların temsil edilmediği, inanç gruplarının temsil edilmediği bir yapı var. 40 yıl öncesinin yapısı. O günün şartları içinde. Ama bugün dünya değişti. Artık insanlığın talepleri farklılaştı. Bunun güncellenmesi lazım. Bu şekilde yeni adımların atılması gerekiyor. İnsan haklarından, demokrasiden bahseden ülke ve kuruluşlar, konu Filistinliler’e, konu Suriyeli mazlumlara gelince susmayı tercih etmişlerdir. Bu iki yüzlülük artık sona ermelidir. Bu çifte standarda son verilmelidir. Küresel vicdanı yaralayan bu ikircikli tutum artık nihayete ermelidir. BM başta olmak üzere bu konuda sorumluluk sahibi tüm uluslararası kuruluşların kendilerini sorgulama zamanı gelmiştir.”

”Türkiye ve Mısır bölgede ortak sorumluluk taşıyor”
Türkiye ve Mısır’ın, uluslararası toplumun sergilediği ”iki yüzlülüğe karşı” gereken ikazları yapmaya ve insani duyarlılığı ortaya koymaya devam edeceğini vurgulayan Erdoğan, ”Hiç tereddüt etmeden söylüyorum. Türkiye ve Mısır bu bölgede ortak sorumluluk taşıyor. Bölgenin ortak vicdanını, aklını temsil ediyor. Filistin ve Suriye meselesinin çözümü için birlikte çalışabiliriz. Lübnan, Irak, Afganistan ve diğer bölge ülkelerindeki meselelerin çözümüne biz olumlu katkı sağlayabiliriz” dedi.
Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin, 10 yıldır aktif dış politikasıyla dünya barışı için çok önemli girişimlerde bulunduğuna, bölgenin huzur ve istikrara kavuşması için tüm imkanlarını seferber ettiğine dikkati çekti.
Mısır’ın kardeş halkıyla bu sürecin çok daha ileri boyutlara taşınabileceğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
”Bizim aracılara, koruyuculara, hamilere, vasilere ihtiyacımız yok. Sizler Arapça, bizler Türkçe ifade ediyor olsak da aslında aynı dili konuşuyor, gönül diliyle aynı şeyi söylüyoruz. Dolayısıyla bizim tercümanlara da ihtiyacımız yok. Bu coğrafyanın özgürlük, barış ve refah içinde yeniden yükselmesi için birlikte çok iş yapabilir, çok güzel eserler vücuda getirebiliriz. Türkiye olarak, biz Mısır’la her türlü işbirliğine hazırız. Kardeş Mısır halkında da bu iradeyi görmek bizi yüreklendiriyor.
Bugün, bakanlarımızla, bürokratlarımızla, işadamlarımızla buradayız. 10 bakan, 350 işadamıyla buradayız. Türkiye-Mısır olarak birlikte neler yapabilir, ne gibi yatırımlara girebiliriz, bunların adımlarını atmak için buradayız. Ortak İşbirliği Konseyi’ni bunun için topluyoruz. Bu ikinci buluşmamız. Temenni ediyorum ki bu ikinci buluşma çok çok bereketli olur. İki ülke arasındaki ilişkileri tüm boyutlarıyla ele alacağız, ilişkimizin bundan sonraki yol haritasını belirleyeceğiz.
Bugün, Mısır’da 300 kadar Türk girişimci 50 bin Mısırlı kardeşimizi istihdam ediyor. Mısır’daki Türk yatırımlarının değeri 1,5 milyar dolar seviyesine ulaştı. Türk işadamları Mısır’ı ikinci bir vatan olarak görüyorlar. İnşallah bu ilişkileri çok daha ileri düzeylere taşıyacağız. Mısır’ı geçmekte olduğu siyasi ve ekonomik dönüşüm sürecinde tüm imkanlarımızla desteklemeye hazırız. Mısırlı kardeşlerimize mali destek verme konusunda en ufak tereddüte düşmedik.”
Öte yandan, Başbakan Erdoğan’ın konuşması, salonda bulunanlar tarafından sık sık ”Kanımız, canımız Gazze’ye feda olsun”, ”Mısır-Türkiye el ele”, ”Gazze’nin kanı yerde kalmayacak” sloganları ve tekbirlerle kesildi.
Konuşmasını, Arapça olarak, ”Ey Mısır, ey dünyanın annesi, kaldır başını, sen Mısırlısın” cümlesiyle tamamlayan Erdoğan, Kahire Üniversitesi Rektörü’nün elinden plaket aldı. Erdoğan da rektöre hat çalışması ile üniversite kütüphanesine Mehmet Akif Ersoy’un ”Safahat” adlı kitabını hediye etti. Bu arada, Başbakan Erdoğan’ın konferansını dinlemek isteyen Mısırlı gençler, saatler öncesinden üniversite bahçesinde toplandı.
Konferans salonunun giriş fuayesinde, Anadolu Ajansı fotomuhabirlerinin Arap Baharı adıyla anılan süreçte değişik Arap ülkelerinde çektikleri fotoğraflardan oluşan ”Arap Uyanışı” isimli fotoğraf sergisinin tanıtım standı büyük ilgi gördü. Fuayede AA objektifinden 25 fotoğraf sergilendi.