06.06.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
ABDULLAH KARAKUŞ Ankara
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ağrı Belediye Başkanı seçilen Sırrı Sakık’ın kentin bazı cadde ve sokaklarına adı verilen Kazım Karabekir’in isminin tabelalardan kaldırılacağına yönelik açıklamalarına sert çıkarak, “Sen tabelalarla uğraşmayı bırak, hizmetine bak. Belediye başkanının asli işi, tabelalarla uğraşmak değil, asli işi oranın temizliğidir” dedi.
Başbakan Erdoğan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Dünya Çevre Günü dolayısıyla dün düzenlenen, “Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi” toplu açılış töreninde şu mesajları verdi:
- KARABEKİR’İ DERT EDİNMİŞ: Belediyecilik mi yapacaksın, yoksa o işi bırakıp farklı alanlara mı gireceksin? Son olarak dün 1, bugün 2. Ağrı’da belediyecilik konusunda vereceği hizmetlerle, geliştireceği projelerle gündeme gelemeyenler, Kazım Karabekir’i dert edinmişler, şimdi onunla uğraşıyorlar. Erzurum’u, Kars’ı, Ağrı’yı düşmandan kurtaran orduya komutanlık eden Kazım Karabekir’in ismi her şeyden önce milletimizin gönlüne, kalbine kazınmıştır.
- MİLLET DAHA BÜYÜĞÜNÜ DİKER: Bir taraftan beldenin veya köyün ismi Türkçe mi olsun, Kürtçe mi olsun, bununla kavga ederken, mücadele verirken, öbür taraftan kalkıp da bizim tarihimize mal olmuş böyle bir ismin sokak tabelasını kaldırmakla milletin gönlündeki izi, gönlündeki muhabbetini mi sileceğini zannediyorsun. Bu karşı ataklarını getirir, o tabelanın daha büyüğünü, daha görkemlisini, daha kalıcısını millet getirir yarın oraya yeniden diker.
- TABELALARLA UĞRAŞMA: Sen tabelalarla uğraşmayı bırak, hizmetine bak, daha mazbatanı bile almadın veya yeni aldı, kalkıp da işe buradan başlanır mı? Belediye başkanın asli işi, tabelalarla uğraşmak değil, asli işi oranın temizliğidir, suyudur, şehrin bakımıdır, şehrin imarıdır.
- KENDİLERİNİ BİTİRİYORLAR: Meseleleri silahla, kanla, şiddetle değil, siyasetle, samimiyetle, diyalogla çözmek için uğraşırken, yol kesenlerin, araç yakanların, insanı mağdur edenlerin ve bunlara arka çıkanların söyleyecek sözü kalmaz. Bir yandan ağızlarından çözüm sözünü düşürmeyip, bir yandan da çözümü sabote edecek her şeyin içinde, arkasında yer alanlar aslında kendi kendilerini bitiriyorlar.
- EDEP DIŞI YAKLAŞIM: Diyarbakır’da çocukları kaçırıldığı için oturma eylemi yapan annelere ‘onlar MİT tarafından para verilmek suretiyle oraya gelen annelerdir’ şeklinde hakaret edildi. Böyle bir edep dışı yaklaşım olabilir mi? İşte cevabı onlar bizzat kendileri verdi. Çok çirkin bir şey. Bunlarda her numara var; takiye var, yalan var, iftira var, her şey var.
- ÇEVRECİLİKLE ALAKALARI YOK: Bunların çevrecilikle alakası yok, bu Gezicilerin safiyane havasına girmek suretiyle 12, 13 tane ağaç söküldü, bir başka yere dikilecek, bunlar ağaç katliamı yapıyor diye başlattıkları olaylarda, sadece o eylemler esnasında oradaki yaptıkları çevre katliamını kimsenin unutması mümkün değil. Taksim’de, Dolmabahçe’de yaptıkları ağaç katliamı hepsi ortada, dozerlerle, loderlerle bütün çevre düzenlemesini tahrip ettikleri ortadadır.
- POLİSİ YAKANLAR ÇEVRECİ OLAMAZ: Eylemler sırasında molotofkokteyli atanlar, polisi, vatandaşı yakanlar çevrecilikten bahsedemez. Daha yeni, bakıyorsunuz polis araçlarını yakıyorlar, deviriyorlar. Adeta bunlar için günlük mesai haline geldi bu. Yolları kesiyorlar, yollarda, işi gücü yok kanal açıyorlar ‘araçlar geçmesin’ diye. Bunlara terörist mi desek, eşkıya mı desek, yol kesen mi desek, her şey var bunlarda. Destekledikleri siyasi partinin de bunlardan zaten anlayış itibarıyla farkı yok.