Siyaset Esnafın önünde tartışma

Esnafın önünde tartışma

04.05.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Esnafın önünde tartışma

Esnafın önünde tartışma

       TÜRKİYE Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) Genel Kurulu, Başbakan Mesut Yılmaz'la CHP lideri Deniz Baykal'ın söz düellosuna sahne oldu. Baykal, Yılmaz'a "Yaşamının en uzun başbakanlığını CHP'nin muhalefet olduğu dönemde yaşadın. Kıymetini bil" derken Başbakan da Baykal'dan icraatını tamamlanması için hükümete "şans tanımasını" istedi.
       Genel Kurulu'na katılan Baykal, ülkenin zor bir dönemden geçtiğini savunarak şunları söyledi:
       "Türkiye, güç bir dönemden geçiyor. Bu geçişin toplumumuza, partilere özel görevler yüklediği açık. Bu anlayış doğrultusunda Türkiye'yi bir daha sarsıntıya sokmadan bu dönemi aşmaya çalışıyoruz. Tablo, siyasi partilerin kendilerine özgü yararları ya da çıkarları temel hareket noktası alacağı bir tablo değil. O nedenle herkes, ülkenin ve rejimin içinden geçmekte olduğu dönemin durumun nezaketini unutmamalı. CHP olarak bu doğrultuda hareket ediyoruz. Bu anlayışla Türkiye'yi bir nekahet dönemine taşıyabilecek hükümetin oluşmasına katkı yaptık. Türkiye bu dönemi taşımaya devam ediyor. Hepimiz, hükümet dahil konunun bu yönünü unutmamasında ihtiyaç var. Kimse kendisi için siyasetin kendine getirdiği imkanları kullanma durumunda olmamalı."

       Hükümetin Türkiye'nin en uzun ömürlü azınlık hükümeti olduğunu anımsatan Baykal şöyle konuştu:
       "Yılmaz'ın daha önceki azınlık hükümeti ancak 4 ay sürdü. Demokratik rejim açısından çeşitli tartışmaların ortaya çıkmaya başladığı, toplumsal gerginlik belirtisinin ortadan kaldırılamadığı bir konjonktürün bir azınlık hükümetiyle hele 11 ay süreyle yaşanmış ve önünde makul bir süre sağlanmış ise bunun kıymetini herkesin çok iyi bilmesi gerekir. Yılmaz'ın başbakan olarak yaşamının en uzun hükümetine CHP'nin muhalefet partisi olarak görev yaptığı bir azınlık hükümetinde yaşamış olmasının anlamını herkesin çok iyi değerlendirmeli. Kimse ülkenin güçlüğünü, kendi kişisel, partisel çıkarlarının bir vesilesi haline getirmeye kalkışmasın."
       Hükümetin ekonomi politikalarını da topa tutan Baykal, "Ekonomide iyimserlik var diye bu durumu hazmedecek durumda değiliz. Enflasyon yüzde 101'den yüzde 98.5'a indi diye 40 gün 40 gece bayram yapmamızı kimse beklemesin. Görevi aldıklarında enflasyon yüzde 70'di, şimdi yüzde 90. Yüzde 70, hükümetin hayali olarak önümüzde duruyor. Bundan mutluluk duymak mümkün mü?" diye konuştu.

       Konuşmasından sonra CHP liderinin elini sıkan Yılmaz, da Baykal'ı topa tuttu. Hükümetin kurulmasını sağlayan gücün ve hükümete dışarıdan destek verenlerin "yeni" bir değerlendirme yapmak zorunda olduğunu kaydeden Yılmaz şu görüşleri dile getirdi:
       "Yaptığımız tartışma basit bir seçim tartışması değil. Bugünkü tartışma bir öncelik, zamanlama tartışması. Her türlü kişisel ve parti menfaatinden arınalım. Gece gündüz çalıştık, 10 yıllardır yapılamayan reformları hükümet olarak hazırladık. Meclis'in gündemine getirdik. Şimdi acaba Türkiye seçim ihtiyacıyla mı karşı karşıyadır? Yoksa 10 yıldır beklenen reformların yasalaştırılması ihtiyacıyla mı karşı karşıyadır? Öncelik hangisinindir. Seçime gidilmesi durumunda Meclis gündemi kadük olacak. Yasaların çıkmamasının sorumluluğu tüm milletvekillerine aittir."
       Baykal'ın ekonomi ve enflasyona ilişkin eleştirilerini de yanıtlayan Başbakan, şöyle devam etti:
       "20 yıldır enflasyonla yaşıyoruz. Şu tarihte şu olmuş, bu tarihte bu olmuş önemli değil. Delik deşik bütçe devraldık. Biz geldikten sonra belki birkaç puan arttı, ama bunu düşüreceğiz. Nitekim üç ayda hedeflerimizi gerçekleştirdik. Mart enflasyonu son 10 yılın en düşük rakamı çıktı. Bu ayın rakamları açıklandığında enflasyon üç puan daha düşecek. Böyle bir ortamda ülkenin gündemine erken seçimi, seçim hükümetini getirmenin anlamı var mı? Bu hükümeti dışarıdan destekleyenlere sesleniyorum. Baykal'a sesleniyorum: Bu hükümete bir şans verin."

       Hükümetin tek hedefinin enflasyonu düşürmek olmadığını, başta enerji olmak üzere büyük yatırımlara başladıklarını söyleyen Yılmaz şu değerlendirmeyi yaptı:
       "Ne konuşursak konuşalım, seçimi ne zaman yaparsak yapalım, seçimden kim galip çıkarsa çıksın, 1980 öncesinde olduğu gibi günde 6 saat elektrik kesintisi yaşanırsa bu esnaf işini göremez. Mesele ucuz laf, kısır polemik, boş çekişmelerle halledilecek mesele değil. Türkiye'nin geleceğini kurtarmak için her türlü riski almaya hazırım, ama uzlaşma arıyorum. Kimseden kendisini feda etmesini istemiyorum. 2.5 sene sonra seçime tahammül edemiyor musunuz? O zaman bir yıl sonra yapalım. Ama bu bir yıl çok önemli. Bir yılda Türkiye için çalışmam, millete moral vermem lazım."
       Yılmaz sözlerini şöyle tamamladı:
       "Nasıl bu hükümet bir uzlaşmayla kurulmuşsa temel meselelere de aynı anlayışla yaklaşmak zorundayız. Anayasayı değiştirecek çoğunluğu kazansanız bile devletin demokratik, laik yapısını değiştirimezsiniz. Bir de milletin vazgeçilmez değerleri var. Yüce din var, bayrak var. Devletin değişmez ilkeleriyle, milletin vazgeçilmez değerlerini bağdaştırmak lazım. Bunun yolu da kavga değil uzlaşmadır. Hükümetin kurulmasında önemli rol oynayan sivil topmlum örgütlerinin uyarılarının tek amacı, hükümeti devirip yerine yenisini kurmaksa diyeceğim bir şey yok. Yok, bu uyarıların amacı sorunların çözülmesiyse o zaman bizi dışarıdan destekleyenlerin de bu sese kulak vermesi lazım."

       NECMETTİN Erbakan - Tansu Çiller ikilisinin iktidardan düşürülmesinde etkin rol oynayan "sivil inisiyatifin" en büyük kuruluşu TESK'in 15. Genel Kurulu beklenmedik ölçüde "renkli" ve "heyecanlı" geçti.
       Son iki aydır Türkiye'nin gündemini belirleyen Mesut Yılmaz ve Deniz Baykal, kurultay girişinde el sıkışıp samimi pozlar verdi. Kürsüde birbirini eleştiren iki lider salondan çıkarken de hiçbir şey olmamış gibi yeniden el sıkışıp ayrıldı. Baykal'a yüklenen Yılmaz salon çıkışında vedalaşabilmek için bir süre Baykal'ın gelişini bekledi. Yılmaz'ın "sıcak" davrandığı bir başka isim ise kabinenin tek bağımsız bakanı Yalım Erez'di. Yılmaz partide kendisine en yakın isimlerden Eyüp Aşık'a bile sarılmazken Trabzon'daki TOBB toplantısında "ya değişim ya ölüm" sloganı atarak sağda birleşme çağrısında bulunan Erez'le samimi biçimde öpüştü.
       Refahyol koalisyonunun sonunda payı olan 5'li bloktan sadece TİSK Başkanı Refik Baydur, Selim Sırır Tarcan Salonu'nda yer almazken DİSK Başkanı Rıdvan Budak, Türk-İş Başkanı Bayram Meral ve TOBB Başkanı Fuat Miras yan yana oturarak "anlamlı" bir görüntü oluşturdu.
       4 milyon üyeli TESK'in sevilen lideri Günday, salona genç kızların gözdesi Ricky Martin'in "un, dues, tres" ve İbrahim Tatlıses'in "Bu nasıl sevmek" şarkıları eşliğinde girdi. Salonun ilgi çeken bir diğer siması da Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden oldu. Koronun söylediği "Dağ Başını Duman Almış" ve artık tüm törenlerde çalınan eski adıyla "10. Yıl Marşı" yeni adıyla "Cumhuriyet Marşı"na salondaki esnaflar da coşkuyla katıldı.
       Genel Kurula katılan sürpriz bir isim de DYP'li Ufuk Söylemez'di. Esnafın "erken seçimden kaçanlara sandıkta ders vereceğini" savunan Söylemez'in en fazla alkışlanan sözleri Genel Başkanı Tansu Çiller'in selamını aktardığı bölüm oldu.

       TÜRKİYE Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Derviş Günday da, Sanayi ve Ticaret Bakanı, Bağımsız Milletvekili Yalım Erez ardından siyasetçilere uzlaşma çağrısında bulunarak, "Size birbirinize vermeniz için defne dalı uzatıyoruz. Ülkeyi en iyi şekilde yönetmekte birbirinizle yarışın, ama bindiğiniz dalı kesmeden, ağacı kurutmadan" dedi.
       TESK'in 15. Genel Kurulu'nda konuşan Günday, seçim yasası değiştirilmediği taktirde Türkiye'nin koalisyon hükümetlerince yönetileceğini belirterek, isteklerini şöyle sıraladı:
       "Tüm ulusumuzu ve çağdaş, laik demokrat siyasi partilerimizin milletvekillerini, genel başkanlarını, üyelerini, tarihi bir uzlaşma, barışma ve ülkeyi asgari müştereklerle yönetmeye davet ediyorum. Görünen o ki, uzun bir dönem ülkemizi koalisyonlar yönetecek. Koalisyonlara alışmak zorunda kalacağız. Laik ve demokratik Türkiye'den yana olan, çağdaş uygarlık düzeyini amaç edinmiş, merkez sağ ve merkez soldaki bütün siyasetçileri aralarındaki anlaşmazlıkları bir yana koyarak birleşmeye, inandıkları ortak değerleri birlikte savunmaya çağırıyorum. Türk halkı, kavga, gürültü, huzursuzluk değil, istikrar istiyor. Barış, kardeşlik, dostluk, siyasi ve ekonomik istikrar istiyoruz. Siyasi istikrar olmazsa, ekonomik istikrar da olmaz."

       Ülke iyi yönetilemediği takdirde "bir iki sene önce yaşanan çarpık ve dehşet verici irtica düzeninin" yeniden hortlayacağı uyarısında bulunan, laik ve demokratik cumhuriyetten yana olan güçlerin dağınık olmaması gerektiğini vurgulayan Günday, konuşmasına şöyle devam etti:
       "Sağda ve solda gereken uzlaşmalar, asgari müşterekleri bularak sağlansın. Ve Türk halkının özlemleri gerçekleşsin. Eğer siyasiler bu asgari müşterekte bile anlaşma gerçekleştiremeyeceğini söylüyorsa, inanarak ve bilerek söylüyorum ki, Türk halkı sandıkta oylarını yönlendirerek bu uzlaşmayı sağlayacaktır. O zaman bu uzlaşmadan kaçanlar, ki özellikle yaşlı siyasetçiler, göreceksiniz açıkta kalacak. Allah aşkına uzattığım defne dalını birbirinize verin, birbirinizi kırmadan, demokrasiyi yıpratmadan Türkiye'yi çağdaş uygarlık seviyesine hızla ulaştırın."

       Hükümetin enflasyona yönelik reformlarına destek sözü veren Günday, hükümete de uyarıda bulundu. Tansu Çiller başbakanlığındaki hükümetin 5 Nisan paketine de destek verdiklerini anımsatın Günday, "Onlara, `bu ilaç fayda etmezse, acaba hata gemide mi, yoksa kaptan ve tayfasında mı soracağız' demiştik. 4 yıl geçti, tarih gerekeni yaptı. Aynı şartlar yine geçerli ve bizden yine aynı özveriler isteniyor. Biz varız, hazırız. 4 sene önceki sözlerimizi 55. Hükümet'e de yineliyoruz. Başarılmasını, hata yapılmamasını istiyoruz. Yapılırsa ne olur? Sadece dönün ve geçmişe bakın" dedi.