'İstanbullu talep edecek biz yapacağız'

TBMM Başkanı ve AK Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, “Belediye başkanı olursam yapacağım en önemli iş İstanbul aidiyetini güçlendirmek olacak.İkincisi, İstanbul ekonomisine kafa yoracağız. İstanbul’da istihdam imkanlarının arttırılmasına, turizm faaliyetlerinin çeşitlendirilmesine kafa yoracağız” dedi.

Binali Yıldırım dün İstanbul’da medya temsilcileriyle kahvaltıda bir araya geldi. Cemile Sultan Korusu’ndaki toplantıya, Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mete Belovacıklı, Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Vahap Munyar, Posta Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Emre İskeçeli, DHA Genel Müdürü Salih Zeki Sarıdanişmet, CNN TÜRK Genel Müdürü Bora Bayraktar, Kanal D Haber Koordinatörü Mustafa Aşçıoğlu ve Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya’nın da aralarında olduğu çok sayıda medya temsilcisi katıldı.

Yıldırım, adaylığı ve projelerine yönelik değerlendirmeler yaptığı toplantıda, kendisine her türlü sorunun sorulmasını istedi. “İsterseniz ayakkabı numaramı da sorun. Hobilerimi, korkularımı sorun. Hiçbir sınırlama yok. Ama daha çok İstanbul’u sorun. İstanbul’un mevcut fotoğrafını biliyoruz. Görmek istediğimiz İstanbul’u konuşacağız” diyen Yıldırım, özetle şu ifadeleri kullandı:

‘Gözü açık dinleriz’

“İlçe ilçe, mahalle mahalle hemşerilere ulaşacağız. Prensip olarak daha az konuşup, daha fazla dinleyeceğiz. İstanbul’u gözlerimiz açık dinleyeceğiz, kulaklarımız delik dinleyeceğiz. İstanbul’un gören gözü, işiten kulağı, düşünen aklı ve hisseden kalbi olmaya devam edeceğiz. İstanbul’un yerel yönetiminde 25 yıllık bir geçmişimiz var... Şimdi 31 Mart seçimleriyle beraber yeni bir dönemin belki bir 25 yıl daha sürecek yeni bir dönemin kapılarını aralamayı hedefliyoruz”

‘İstihdam ve turizm’

“Belediye başkanı olursam yapacağım en önemli iş; İstanbul aidiyetini güçlendireceğim. Yani İstanbul’da yaşayanlar İstanbul aidiyetini taşıması lazım. Mesela bunu İzmir yapıyor. Türkiye’nin her tarafından geliyor. Ama bir buçuk sene sonra ben İzmirliyim diyor. İstanbul’dakiler Zonguldaklıyım, Kastamonuluyum, Suriyeliyim diyor. Tabii ki farklı farklı yerlerden olacağız. Ona bir itirazım yok. İstanbul bizim evimiz bizim geleceğimiz. İkincisi, İstanbul ekonomisine kafa yoracağız. İstanbul’da istihdam imkanlarının arttırılmasına, turizm faaliyetlerinin çeşitlendirilmesine, imar meselelerinin karmaşadan kaostan kurtarılmasına kafa yoracağız.”

‘İstanbul 4.0 dönemi’

“İstanbul’da 4.0 dönemi başladı. Endüstri 4.0 gibi. Her şeyin bilgi iletişim teknolojileri ile desteklendiği, yaşamın adeta elektronik araçlarla yönetilir hale geldiği yönetim anlayışından bahsediyoruz. Dolayısı ile yeni vizyonu, yeni hizmet dönemini de Endüstri 4.0’a benzer, İstanbul 4.0 olarak kabul edebiliriz. İhtiyaçlar değişti, beklentiler değişti. Şimdi İstanbullar daha ulaşabilir, havası doğası çok daha temiz, gençler için doya doya yaşayacakları, hayallerini karşılayacak alt yapı ve imkanların olduğu sosyal kültürel faaliyetlerin yoğun olduğu bir kent hayal ediyorlar. İstanbullu isteyecek biz yapacağız. Ortak paydamız İstanbul. Bir taşına paha biçilmez.”

‘Rahat çalışacağız’

“Kaybetmek için kimse yola çıkmaz. Kazanacağım. 15’inci seçimime giriyorum hiçbir zaman kamuoyu araştırmalarına göre kampanya yapmadım. Bu dönemde de yapmayı düşünmüyorum. ‘Yüzde şu kadar alacağım’ demeyi oy verecek insanların iradesine saygısızlık olarak görürüm. Seçilmem halinde çok rahat çalışacağız ve önemli icraatlere imza atacağız. Çünkü bu sıralardan geçmiş bir Cumhurbaşkanımız var. Dolayısıyla İstanbul’u en iyi bilen Cumhurbaşkanımız ve 40 yıllık yol arkadaşım ile çalışacağım. Bunu büyük bir sorun olarak görmüyorum. Fikir ayrılığı konusuna gelince; bizde fikir ayrılığı olur ama sonunda bir lider var.”

‘Fatih fethetti Atatürk kurtardı’

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle tarihimizin ve medeniyetimizin özeti İstanbul’dur. Zaten tarihimizden İstanbul’u çekip alsak, geriye çok az şey kalır. Çünkü kültürümüzün, sanatımızın, mimarimizin en güzide eserleri burada. Ne diyoruz, İstanbul’u Fatih Sultan Mehmet fethetti, Mimar Sinan süsledi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk düşman işgalinden kurtardı, Recep Tayyip Erdoğan da ayağa kaldırdı.

İstanbul’un Müslüman’ıyla, Hıristiyan’ıyla, Yahudi’siyle üç semavi dinin, kültürlerin, inançların birlikte yüzyıllarca yaşadığı ve kültürel sinerji meydana getirdiği bir şehir. 15 milyon 253 bin insanın yaşadığı İstanbul nüfusunun, yüzde 45’i 30 yaşının altında.

Yani İstanbul genç bir şehir, nüfus anlamında dinamik. 206 üniversitenin 61’i İstanbul’da. Türkiye’deki üniversite öğrencilerinin yüzde 11,5’i İstanbul’da. 4 milyona yakın öğrenciye sahip bir şehir İstanbul. Norveç’in nüfusu kadar öğrencimiz var.”

‘İstanbul’un Ankara’ya ihtiyacı var’

CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu’nun, tanıtım toplantısında, “İstanbul Ankara’dan yönetilemez” dediği hatırlatılarak yorumu sorulan Yıldırım, şu cevabı verdi: “İmamoğlu, ‘İstanbul, Ankara’dan yönetilemez’ dedi. Ardından ‘Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun verdiği talimat gereği asgari ücret 2 bin 200 lira olacak’ diye konuştu. Peki, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? İstanbul, Ankara’dan yönetilemez. İstanbul, Ankara’sız da yönetilemez. İstanbul’un Ankara’ya ihtiyacı var. Ankara’nın da, İstanbul’a destek verme yükümlülüğü var.”

‘İSTİFA’ SORUSUNA YANIT

‘Hukuki bir sorun bulunmuyor’

AK Parti adayı Binali Yıldırım, TBMM İç Tüzük Yönetmeliği’nin 94. maddesinin tamamen yasama faaliyetleriyle ilgili olduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:

“Bu madde seçimle ilgili hususu düzenlemiyor. Seçimi düzenleyen 2772 sayılı Mahalli İdareler Kanunu, 298 sayılı Seçimleri Genel Hükümleri Kanunu ve 2822 Siyasi Partiler Kanunu.

Buralara bakıldığı zaman çok açık bir şekilde bugün bizim durumun, hukuki bir durum, hukuki bir sorun teşkil etmediği ortadadır. Yüksek Seçim Kurulu, ‘Şöyle yapar, böyle yapar’ gibi varsayımlarla hüküm tesis edilmez. Günü gelince hep beraber göreceğiz.”

‘Adil değil’

Yıldırım, istifa edip etmeyeceğine ilişkin bir soruya, “Milletvekili seçimlerine gidilirken bir vekilin istifa etme ihtiyacı yoksa ve TBMM üyesi olarak kampanyalara katılıyorsa, belediye seçimlerine giderken aynısını yapmasını yadırgamak, kabul etmemek ne hukuki ne de adil bir değerlendirme olabilir” cevabını verdi.

‘Köyden geldim’

Yıldırım toplantıda İstanbul’a ilk geliş hikâyesini de anlattı: “Bu şehre 1967’de geldim. İlkokulu bitirmiş, köyünden başka hiçbir yer görmemiş birisiydim. Bir gece yarısı bol ışıkların olduğu bir yere geldim. Harem’miş orası. Daha sonra öğrendim. Oradan bir yere geçtik. Büyük bir ev gibi. Biraz sonra hareket etmeye başladı, şaşırdım. ‘Bulunduğumuz mekan hareket etmeye başladı’ diye endişelendim. Sonradan öğrendim o arabalı vapurmuş. Oradan amcamla beraber Beyoğlu’na dedemin evine gittik, yerleştik. Ondan sonra da Kasımpaşa Piri Reis Ortaokulu’na kaydımız yapıldı. 2003 yılı Kasım’ına kadar sürekli İstanbul’da oldum.”