Milliyet, Kutlu Savaş'ın Susurluk Raporu'nun gizlenen sayfalarını ele geçirdi. Savaş'a göre, darbe girişimi "Türkiye açısından komedi biçiminde cereyan etti"
BAŞBAKANLIK Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş, Susurluk Raporu'nda Azerbaycan'daki başarısız darbe girişiminin içyüzünü ortaya çıkararak, "Darbe girişimi Türkiye açısından komedi biçiminde cereyan etti" değerlendirmesinde bulundu. Rapora göre; darbe girişiminin kilit isimlerinden MİT elemanı TİKA görevlisi Ferman Demirkol, adeta "vezirlik hayali kurdu" ve darbe sonrası için Elçibey'le Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı pazarlığı yaptı.
Milliyet, Savaş'ın hazırladığı Susurluk Raporu'nun gizlenen sayfalarını ele geçirdi. Raporun 68, 69, 70 ve 71 sayfalarında, Azerbaycan'daki darbe girişimine yer veriliyor. Savaş raporunda, dönemin Çiller Hükümeti'ni ima ederek, "Azerbaycan olayında MİT ve Emniyet aynı noktadadır. Bu da ancak hükümet yetkililerinin baskısı, isteği, talimatı veya onayı ile mümkün olabilecektir. Harcanan para, emek ve zaman da değerlendirilmelidir" ifadelerine yer verdi. Raporda, darbe finansmanı için de Azerbaycan Hizmet Vakfı'na dikkat çekildi.
Rapora göre; MİT'in ve Türk emniyetinin içinde olduğu darbe girişimini ABD gizli servisi CIA ile Rus gizli servisi KGB adım adım izledi. Darbe girişimi Cumhurbaşkanı Demirel'e 10 Mart 1995'te
haber verildi. Demirel de Aliyev'i ikaz etti.
SUSURLUK Raporu'nda "Azerbaycan'da Darbe" başlığı altında şu ifadelere yer verildi:
"Öte taraftan Azerbaycan'a uzanmak için de fırsat doğmuş, bu ülkedeki kargaşaya rağmen petrol kaynakları pek çok kişiyi, siyasiler başta olmak üzere tahrik etmiştir.
MİT'in Azerbaycan'daki darbe girişimi başlıklı notu uzun olduğu için Ek 8'de sunulmuştur. Bu notun tetkikinden görüleceği üzere ve özetle darbe Azerbaycan'ın karışıklığından kaynaklanmış, Ayvaz Gökdemir'in zımni desteği sağlanarak Acar Okan, Kamil Yüceoral'ın Türkiye'den katkısıyla Azerbaycan eski Cumhurbaşkanı Ayaz Muttalibov, eski Başbakan Suret Hüseyinov ve OMON birlikleri kumandanı Ruşen Cevadov ve Elçibey'in iştirakiyle yapılacak ihtilal, Azerbaycan'daki Türk görevlilerinden MİT Bakü Temsilcisi Ertuğrul Güven'in TİKA görevlisi Ferman Demirkol'un ve Din Hizmetleri Müşaviri Abdülkadir Sezgin'in ihmali, kusuru veya tertibi ile oluşmuştur.
MİT ise 10 Mart 1995'te gelişmeleri haber almış, Sayın Cumhurbaşkanı vasıtasıyla Haydar Aliyev'i ikaz etmiştir.
Ferman Demirkol'un kime bağlı olduğu sualimize cevaben Sayın Müsteşar, adı geçenin MİT elemanı olduğunu teyit etmiştir.
Sayın Başbakan'a tarafımızdan açıklama yapılmış ve kısaca; hazırlanan darbede Türk tarafının da yer aldığını, Cevadov ve taraftarlarının Türkiye'den destek gördüğünü, MİT'in yanısıra Emniyet'in de devrede olduğunu, Özel Harekat mensuplarının Azerbaycan'ın muhtelif bölgelerinde gruplara
eğitim verdiğini, patlayıcı ve silah taşıdıklarını, Ferman Demirkol'un muhtelif toplantılarda Rus Büyükelçisi ile tartıştığını, Bakü'den yola çıkıp Elçibey'le görüşmeye gittiğini, yoldaki güvenlik tedbirlerinin sıklığını rapor ettiğini, ancak kendisinin engellenmemesini dikkate alacak basireti gösteremediğini, Elçibey'le yeni yönetimde görev alacak kişileri tartışıp bir liste oluşturduğunu, kendisinin de Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacağını, kendilerine göre her şeyi belirlediklerini, fakat darbe tarihi yaklaştığında vaziyetin vehametini farkettiklerini ve Cumhurbaşkanımızı devreye sokup, sözde Aliyev'i ikaz edip işin içinden sıyrılmaya çalıştıklarını, gerçekte ise Aliyev'in her şeyin farkında olduğunu, Cevadov'un çok yakınındakilerin KGB'nin eski mensupları ve Aliyev'in adamı olduğu, olayların Aliyev'in izni ve bilgisi ile kendi lehine olacak şekilde yönlendirilmiş bulunduğunu, MİT ve Türkiye açısından acı bir komedi biçiminde cereyan ettiğini açıklamamız üzerine Sayın Sönmez Köksal, sadece komedi ifadesine itirazda bulunmuştu.
Olaylar sonrasında Ferman Demirkol'un ortada kaldığını, Türk Büyükelçisi'nin `Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacaktı. Bu tip işlere girmesini kim söyledi? Ne hali varsa görsün' diyerek Büyükelçiliğe almadığını, Din Hizmetleri Müşaviri Abdülkadir Sezgin'in kendisini evinde sakladığını, Aliyev yönetiminin Demirkol'u sorgulayıp serbest bırakmak için ısrarla istediğini, ancak Ankara'dan gelen talimatla buna izin verilmediğini, sonunda Başbakanlık Müsteşarı Ali Naci Tuncer'in MİT'ten bir daire başkanı ile ve özel bir uçakla Bakü'ye gönderildiğini, bu iki yetkilinin Aliyev'e altı saat adeta yalvararak kendisini ikna ettiklerini ve Ferman Demirkol'u Türkiye'ye getirdiklerini, sözde işadamı Kenan Gürel'in ise feda edilip mahkum olduğunu da Sayın Başbakan'a aynı toplantıda anlatmak fırsatı olmuştur. Açıkça ortaya çıkmıştır ki; Türkiye dost bir ülkede ihtilal yapmaya teşebbüs etmiştir. MİT, resmi temsilcisi Ertuğrul Güven'in büyükelçimizle birlikte Aliyev'e, Cevadov'a iltifat etmesi, kuşkularının giderilmesi gerektiği yönünde telkinde bulununca kendisine sert bir tepki göstermiştir. `Karargaha
bilgi vermeden ve onayını almadan' cümlesi tepkinin gerekçesini açıklamaktadır.
Oysa Bakü'deki politikayı Dışişleri ve Büyükelçi yürütmektedir. MİT'in bu doğrultunun dışına çıktığı bellidir.
"Başbakanlık Müsteşarı'nın Bakü'ye yollanması, olayın siyasi iradenin desteğiyle ve gizlice yürütüldüğünü de göstermektedir. Konunun Cumhurbaşkanımıza aktarıldığı hususu tarafımızdan özellikle araştırılmamış ve sorulmamıştır. Ancak işin sonunda Cumhurbaşkanımızın devreye sokularak olayların kamufle edilmesi incelemeye değer görülmektedir. Konu tüm yönleriyle ve hatta kamuoyundan gizlenmeden soruşturmaya tabi tutulmalıdır. Azerbaycan konuyu zaten olanca açıklığı ile tartışmaktadır."
"Susurluk'la ilgili bu çalışmamızın her safhasında kişilerin dahil olduğu çemberlerdeki irtibat açıkça ortaya çıkmış olmasına rağmen, teşkilatlararası uyumsuzluk o nispette belirgindir. Sadece Azerbaycan olayında MİT ve Emniyet aynı noktadadır. Bu da ancak hükümet yetkililerinin baskısı, isteği, talimatı veya onayı ile mümkün olabilecektir. Harcanan para, emek ve zaman da değerlendirilmelidir."
"Büyükelçilik Hukuk Müşavirliği'nin nezaretinde ve stratejik konularda düşüncelerin tespiti için Azerbaycanlılardan müteşekkil bir heyet kurulmuştur. Bu organizasyon daha sonra Azerbaycan Hizmet Vakfı bünyesine alınmışsa da vakfın resmi kuruluşunun tamamlanmamış olduğu iddia edilmekte ve finansmanının araştırılması gerektiği düşünülmektedir."