Siyaset Kurtlar Vadisine yasak faşizmdir

Kurtlar Vadisine yasak faşizmdir

06.12.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yalçın, "Şiddetin nedeni, Kurtlar Vadisi mi? Hayat bu kadar sertken diziyi çekmeyelim mi? Diziyi engellerseniz, özgürlükleri yok edersiniz" diyor

Kurtlar Vadisine yasak faşizmdir

Gazeteci Soner Yalçın, mafya, Susurluk ve diziyi anlattı SONER YALÇIN: Kurtlar Vadisi ne anlatıyor? Diyor ki bu ülkede bir Susurluk süreci yaşandı. Susurlukta 3 - 5 özel timci gözaltına alındı, yargılandı. Emekli askerler de vardı. Sadece bunlar değildi Susurlukun aktörleri. Geri planda büyük para baronları vardır. Bunlar yeraltı dünyasındaki rantı toplayıp, siyasette kullanıp devleti ele geçirmek istediler. Hedef, siyasi iktidara oynamaktı. Bunun temeli de 1980de Özalın ekonomik sistemiyle atılmıştır. Mafya 1990larda doruğa çıkmıştır.Kurtlar Vadisi dizisi, mafya olgusunu anlatıyor. Cesur bir dizi. Devletin mafyayla mücadelesini anlatıyor. Susurlukta, bana göre devlet kendisini teslim almak isteyen mafyayla hesaplaşmak zorunda kaldı. Susurluk sürecini anımsayalım, insanlar öldürülüyor, PKKya para veriliyor, uyuşturucu ve silah kaçakçılığından yeraltı dünyası büyük rant sağlıyor. DERYA SAZAK: Kurtlar Vadisi dizisinin senaryo danışmanı olarak Türkiyede son dönemde yükselen şiddet dalgasını nasıl yorumluyorsunuz? Futbol cinayeti, Kızıltepe infazı... Dizide mafyadan, derin devlete karanlık ilişkiler konu ediliyor. Diziye ilgi kadar eleştiri de var... Dizinin mesajı bıçak değil. Erseverin kitabı neyse, 2004te, bu dizide de olayları özgürce anlatabiliyor muyum, ona bakmak lazım. Kuşkusuz bir senaryodur, belgesel değil. Kurtlar Vadisinin konsept danışmanıyım. Türkiyenin bir mafya gerçeği var. Ben Türkiyeyi anlatıyorum, onlar hayal dünyasının insanları, filmi çekiyorlar. Dizide şiddetin dozu yüksek değil mi? Bıçakla, silahla insan öldürmek çok kolaymış gibi yansıtılıyor. Sürekli cinayet işleniyor... Kuşkusuz geri plandaki komployu sergilemek de önemli. Gelirken, 1994te yazdığınız Erseverin İtirafları kitabınızı okudum. Aydınlatılmayan ne çok şey var! Mafyalaşma sürecine 1990dan sonra girilmiştir ve Susurlukla birlikte, buna ordu da diyebilirsiniz, derin devlet de diyebilirsiniz, adına ne derseniz deyin. Devlet, yapılan işi anlamıştır; Susurlukla birlikte, Susurluğun gerçek aktörlerini tasfiye etmiştir. Kurtlar Vadisi, yakın tarihin güncel anlatımı mı, yoksa ekranda izlediğimiz şekliyle bugün de derin devlet - mafya bağlantılı ilişkiler senaryoyu aşan bir gerçeklik içeriyor mu? Susurluk bir kazaydı. Susurlukla birlikte birçok şey ortaya çıkmıştır. Gazeteciler, kamuoyu bunu başka türlü analiz etmiştir. Devlet de kendisine göre analiz etmiştir. Bence devlet doğru analiz etmiştir ve bunları tasfiye etmiştir. O günkü siyasi ortamda, ekonomik olarak kimler güçlüyse daha sonra kimler Kartal Cezaevine girdiyse, kimler girmediyse o açıdan da bakmakta yarar var. Susurluk bir kaza değil miydi? O zaman da kazadan çok suikast olduğu öne sürülmüştü. Bugün medya, kamuoyu hepimiz şiddeti tartışıyoruz. Stat cinayeti, kapkaç, çeteler vs. Bunlar hep yüzeysel. Ben daha derine bakma taraftarıyım. Biz büyük bir iç savaş yaşadık, 30 bin insanımızı kaybettik. İstanbulda, Ankarada bile bombalar patlıyorsa, bugün çete diye ortada dolaşan çocuklar hep bu şiddet ortamında gözlerini açtılar. Bu travmayı nasıl unutabiliriz. Bir toplumun bu kadar balık hafızası olabilir mi? Tamam terör bitti, Silahlı Kuvvetler dünyada bir ilki başarmıştır. Bir gerilla örgütünü dünyada yenen tek düzenli ordudur. Bu başarının altını çizmek gerekir. Peki gayri nizami savaşın topluma yansıması ne oldu? Ordu üzerine düşeni yaptı, ya diğerleri? Bizler de üzerimize düşeni yaptık mı? Susurluk denilince akla önce Abdullah Çatlı geliyor. Reis! O ayrı... Gayri nizami savaş yaşandı. PKKya karşı savaş ortamını kötüye kullananlar da çıkmadı mı? Susurluk kazası bu gerçeği sıraladı. Suikast silahları, yargısız infazlar, polisi, çeteyi, siyasetçiyi aynı araçta buluşturan derin ilişkiler unutulacak mı? Susurluk hesaplaşmasının ucu açık kaldı. Siyasetçiye derin devlete dokunulamadı. Ben sosyolog değilim, bunun analizini yapanlar çıkar. Ben, gazeteci olarak, gördüğüm Türkiyeyi anlatıyorum. Kurtlar Vadisi sonuçta bir dizi film. Bu bir hayal. Senaryoyu yazanlar da gerçekleri hayalle harmanlıyorlar. Mafya Türkiyenin düzeni diyorsunuz. Dizi de bu dünyayı sergiliyor. Mutlaka ediyordur. Dizideki Konsey, derin devleti çağrıştırıyor. Bu realite devam ediyor mu? Bu ülke için kanımızı, canımızı veririz derken, bir gün baktılar ki masalarına dolarlar gelmeye başlamış. İyi oteller, arabalar derken, 1970lerin ülkücü gençliği, 1980li yıllarda savruldular, mafya oldular. Daha doğrusu tetikçi oldular. Kurtlar Vadisinin özü de budur. Devlet için Kurşun atan da yiyen de birdir deyip mafyalaşmaya kadar giden gerçekler. Olmaması söz konusu olamaz! Devlet mi yapıyor, yoksa devletin içinde kendilerini devlet sanan bazıları mı yapıyor, bu çok ince bir ayrıntı? Devlet elemanlarını emekliye sevk etmiş, o da turizm acentesi kurmuştur. Devlet kesinlikle işin içinde yoktur, ASALAda. Taşeron kullanır. Çatlılar, Çakıcılar, Pekerler buzdağının görünen yüzü, bu ilişkilerin gerisinde devletin uzantısı güçler mi var? Geçmişte bu kişileri ASALAya karşı kullanan, yurt içi ve dışında operasyonlara yönlendiren güçlerden söz edilebilir mi? Futbolun rantı çok büyük. Milyonlarca dolar dönüyor, mafyanın el atmaması mümkün mü?.. Futbol konuşacaktık, nerelere geldik. Futboldaki mafyalaşmaya ne diyorsunuz? Alaattin Çakıcının yurtdışına kaçış vizesi bile spor kulübü üzerinden sağlanıyor... Erseveri çözemedik Tabii. Ersever, Yeşil dahil pek çok şeyi anlattı ve sonuçta anlattıklarından ötürü öldürüldü. Biz 1970lerde Ecevitin dile getirdiği kontrgerilla lafıyla büyüdük. İlk kez Ersever, kontrgerillanın ne olduğunu, JİTEMin neler yaptığını tek tek anlattı. Yaşasaydı, biraz daha anlatsaydı olaylar farklı gelişebilirdi. Öldürüldü. Ben de öldürülebilirdim kuşkusuz. Siz Güneydoğuda JİTEMi kuran Binbaşı Cem Erseverle konuştunuz ve Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırımın varlığını öğrendiniz. Yeşil diye biri var mıydı? Onu ben de anlayamadım. Bir binbaşı faili meçhul cinayete kurban gitti ve bunu Türkiye çözemedi, kimin öldürdüğünü. Kaybolduktan sonra nüfus cüzdanı size gönderilmiş. Anayasa değişse ne olur... Hayır, ama Çatlının Türkiyede olduğunu biliyordum, onun eski dava arkadaşlarından beni görüştürmelerini istemiştim. Susurluk oldu. Abdullah Çatlının serüvenini yazdınız, Reis diye. Çatlıyı tanımış mıydınız? Hayır, yapamazlardı. O sahte kimlikleri, pasaportları kim verdi? 30 bin kişi ölecek ve bunun yansımaları olmayacak. Mesela, kapkaç yapan çocuklara bakın. Kıyafetleri, saçları Nişantaşı çocukları gibi. Bunlar 1980lerde bu topluma aşılanan tüketim ekonomisinin de yansımaları. Özal bizi köksüz yaptı. Piyasa ekonomisi diye bu toplumun değerlerini aldı bir tarafa attı. Çok sert, canavarca bir geçişti bu. MİT Müsteşarı, Televole insanı komünist yapar diye boşuna demiyor. Bu kişilerin arkasında devletten birileri olmasa, bunca illegal faaliyeti yapabilirler miydi? Türkiyenin bugün geldiği noktada bütün sebep Kurtlar Vadisi midir? Hayat bu kadar sert geçerken Kurtlar Vadisini çekmeyelim mi? Onu yapmak faşizmdir. Toplumdaki olayların tırmanışını sadece televizyona bağlayıp önlem almaya giderseniz, özgürlükleri yok edersiniz. Sansürden çok çektik. Bir paşa diyor ki, İmralıdaki adam kral gibi yaşıyor Tamam, on yıl önce asardık ama artık orada değiliz. Acımız var ama biliyoruz ki o dönem bitti. Artık Amerika Bağdatta, anlatabiliyor muyum? Yeni bir dünya kuruluyor. Gelecekle ilgili soğukkanlı analizler yapmalıyız. Kurtlar Vadisi türü diziler de mafyaya özendirmiyor mu insanları? Üstelik daha çok gençler izliyor. Bizim aydınımız, Batı konusunda çok duyarlıdır. Mithat Paşadan beri Anayasa problemimiz vardır. İttihat Terakki demiş ki, Kanunuesasi bir yürürlüğe girsin, her şey bitti; ne toprak kaybederiz, ne yoksulluk olur. Bu mantık hiç değişmemiş. AB müzakereleri başlasın, Anayasa bir değişsin, görün bakalım neler olacak? Bizim insanımız hâlâ sokağa tükürüyor. Tükürmediği zaman tamamdır. Anayasa nedir ki? Kâğıttır o, nasıl olsa düzelir. Türkiye, 17 Aralıkta tarihi bir eşikten geçecek. Buna göre bir yapılanma olacak... Devlet, kan davası gütmez Karakola baskın oldu, iki terörist öldü, ne demektir bu? Yani çatışma oldu, PKK hâlâ karakolları basıyor. Peki ama hangi PKK? İmralıda yatan bir PKK var, cezaevinden çıkan eski milletvekilleri de başka bir oluşum içinde. İmralı ile Leyla Zana aynı şeyi düşünüyorlar mı? İmralıda yatan diyor ki, Beni İsrail, Mossad yakalattı. CIA ile birlikte operasyon yaptı. Bizde kitapları çıktı; MİT yakaladı, aldı getirdi diye... Doğrusu adamın yazdığıymış! Kızıltepedeki olayı valilik, karakol baskını diye açıkladı, sonradan infaz olduğu ortaya çıktı. Öcalan, "Mossada, İsrail politikalarına karşı çıktığım için İmralıdayım" diyor. Bunu analiz etmeliyiz. Büyük Ortadoğu Projesi ortadayken daha geniş bakabilmeliyiz; ABDde televizyonlarda Kürt Yahudiler diye program yapılıyor, Bizim asıl yurdumuz Mezopotamyadır diye...Kürtler içinde kim Türkiyeli, kim Türkiyenin çıkarı için konuşuyor, kimler Büyük Ortadoğu Projesinden yanadır? Ona bakalım. Öcalanın tezi... Kimi PKKlılara göre Öcalan Kemalist oldu. Öcalan, "Türkiye parçalanmasın" diyorsa iyi bir şeydir. Abdullah Öcalan nerede duruyor? Devlet kan davası gütmez. Devletsen, bugünkü durumdan yararlanacaksın. 30 bin kişi öldü... Onları unutacak mıyız? Soner Yalçın 1966 yılında doğdu. 1987de "2000e Doğru" dergisinde gazeteciliğe başladı. 1995e kadar "Aydınlık" gazetesinde çalıştı. "Siyah Beyaz" gazetesi, Show TV, Star TV gibi kuruluşlarda görev aldı. Bir süre "Sabah" gazetesinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Halen CNN Türkte çalışan Yalçının, Efendi adlı kitabı geniş yankı uyandırdı. KİMDİR?